Ay: Mart 2023

Sermaye Piyasası Şurası (SPK), iki şirketin daha halka arzına onay verdi.

SPK bültenine nazaran Koza Polyester’in halka arzı sermaye artırım ve ortak satışı metoduyla yapılacak. Halka arzda sermayenin 216,16 milyon liraya yükseltilmesi kapsamında ihraç edilecek 23,16 milyon lira ve 21,23 milyon lira nominal fiyatta mevcut ortaklar Sait Akınal ve Suat Akınal’a ilişkin paylar satılacak.

1 lira nominal bedelli pay 24.5 liradan halka arz edilirken, tüm payların satılması halinde halka arz büyüklüğü 1,09 milyar lira olacak.

CVK Maden İşletmeleri’nin halka arzı da sermaye artırım ve ortak satışı prosedürüyle yapılacak. Halka arzda sermayenin 42 milyon liraya yükseltilmesi kapsamında ihraç edilecek 7 milyon lira ve 1,4 milyon lira nominal fiyatta mevcut Begüm Çevik’e ilişkin paylar satılacak.

1 lira nominal bedelli pay 105 liradan halka arz edilirken, tüm payların satılması halinde halka arz büyüklüğü 882 milyon lira olacak.

Japon firmanın aaçıklamasına nazaran Toyota, geçen yıla kıyasla, şubat ayında global satışlarını geçen yılın birebir ayına nazaran yüzde 10,3 artırarak 773 bin 271’e yükseltti.

Şubat ayı için rekor olarak kaydedilen artışta, yarı iletken tedarik açığının hafiflemesi sonrası mahallî satışların yine sürat kazanması tesirli oldu.

Buna nazaran Japonya içi satışlar yüzde 53,2 artışla 155 bin 840’a, deniz çok dışı satışlar ise yüzde 3 artışla 617 bin 431’e yükseldi.

Öte yandan Japon firmanın ülke içi üretimi yüzde 11,2 artışla 281 bin 521’e çıkarken, global üretim ise yüzde 2 artışla 755 bin 839’a yükseldi.

Küresel pay senetleri yılın birinci çeyreğini teknoloji payları öncülüğünde yükselişle tamamlamaya hazırlanıyor.

MSCI Dünya Endeksi bu yılın birinci üç ayında yüzde 6 yükseliş kaydetmiş durumda. Yılın birinci çeyreğinin son süreç gününde sert hareketler ile bu tablo bozulmadığı takdirde endeks aralıksız iki çeyreği artıda kapatmış olacak.

MSCI Dünya Bilgi Teknolojileri Endeksi birinci çeyrekte şu ana kadar yüzde 19 ile 2020 ortalarından bu yana en güçlü yükselişini kaydetti ve global paylara öncülük etti.

ABD’de Perşembe günü yüzde 0,57 yükselen S&P 500 ve yüzde 0,91 kıymet kazanan Nasdaq 100 bu sabah vadeli süreçlerde de yüzde 0,4’e varan bedel karları yaşıyor. Benzeri formda Avrupa vadeli endeksleri de artıda.

MSCI Asya Pasifik Endeksi geride bıraktığımız çeyreği yüzde 4’ün üzerinde bir primle tamamlama yolunda ilerliyor.

İlk çeyrekte şu ana kadar yüzde 1,5 düşen Bloomberg Dolar Endeksi bu sabah 1.227 düzeyinde, yatay.

Banka gerilimine karşın Fed cephesinde sıkılaştırma mesajları

ABD Merkez Bankası Fed’in yetkilileri Silicon Valley Bank’in iflası ve sonrasında ortaya çıkan bankacılık dalı telaşlarına rağmen, enflasyonu düşürmeye devam etmeleri gerektiğini vurguladılar.

Perşembe günü başka etkinliklerde konuşan üç banka yetkilisi, geçen haftaki 25 baz puanlık faiz artışı kararının akabinde “gerekirse faizi daha da artırmaya hazır olduklarını” belirten Fed Lideri Jerome Powell ile uyumlu bir duruş sergilediler.

Boston Fed Lideri Susan Collins, “Enflasyon hala çok yüksek ve son göstergeler, enflasyonu fiyat istikrarı ile kontaklı yüzde 2 amacına indirmek için daha yapılacak çok iş olduğu görüşümü destekliyor” diye konuştu. Bu yıl Fed’in faiz kararlarında oy hakkı bulunmayan Collins, 25 baz puanlık adımların, faizleri “enflasyonu düşürmek için gereğince kısıtlayıcı” seviyeye çıkarmak için “uygun” gördüğünü belirtti.

Bu yıl Fed kararlarında oy hakkı bulunan Minneapolis Fed Lideri Neel Kashkari de bankacılık dalındaki meselelerin iktisat üzerinde tesirinin ne olacağını belirlemek için şimdi çok erken olduğunu lakin Fed’in tıpkı vakitte enflasyonu düşürmeye odaklanması gerektiğini söyledi.

Richmond Fed Lideri Tom Barkin enflasyonla çabaya devam etmeye hazır olduğunu fakat bir sonraki faiz artışının boyutu hakkında şimdi bir tercih yapmadığını tabir etti. “Enflasyon yüksek seyretmeye devam ederse, faizleri daha da yükselterek reaksiyon verebiliriz” diyen Barkin, “Birilerinin 50 baz puanlık bir artış talep etmesinin üzerinden yalnızca birkaç hafta geçti” dedi.

Alaşımlı yahut alaşımsız demir ve çelikten yassı hadde mamullerinin Şubat ayında yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla düzenlenen, lakin daha sonra 1 Nisan’a ertelenen yürürlük tarihi bir kere daha ertelendi.

Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına nazaran, alaşımlı yahut alaşımsız demir ve çelikten yassı hadde mamullerinin menşe ülkelerine nazaran düzenlenen gümrük vergilerinin yürürlük tarihi 1 Mayıs olarak değiştirildi.

Cumhurbaşkanlığı’nın 28 Ocak tarihli ithalat rejimi kararı kapsamında, 7208 ile 7212 sayılı gümrük tarife istatistik durumları (GTİP) ile 7225 ve 7226 sayılı GTİP’leri ortasında yer alan alaşımlı yahut alaşımsız demir ve çelikten yassı hadde mamullerinin gümrük vergileri, menşe ülkelerine nazaran yüzde 0 ile yüzde 20 ortasında değişen oranlarda düzenlenmişti. Kararla düzenlenen gümrük vergisi oranlarının kararın yayımını izleyen 30. gün yürürlüğe girmesi hedeflenmişti.

Söz konusu kararın taban notlarında ise birtakım üretim tesisleri için bu gümrük vergilerinin süreksiz bir mühlet yüzde 13 ve yüzde 15 olarak uygulanarak en son kullanım kararlarına tabi olması kararlaştırılmıştı.

Türkiye’de 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimler yaklaşırken, yabancı kurumların seçim sonrasına yönelik tahlilleri devam ediyor.

Seçim sonrasına yönelik yabancı kurum tahlillerinde bilhassa kur riskine vurgu yapılıyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’ten de bu istikamette yorumlar geldi.

Fitch Ratings EMEA Kıdemli Yöneticisi Erich Arispe web seminerinde yaptığı konuşmada Türkiye’de seçimden sonra vazifeye gelecek hükümetin birinci vazifesinin Döviz piyasası risklerini yönetmek olacağını söyledi.

Bloomberg’in haberine nazaran Arispe bankaların hükümete finansman sağlamada hakim oyuncu haline geldiğini vurguladı.

Arispe makro performansa tesir eden ana zayıflığın uygulanan siyaset seti olduğunu ve bunun çarpıklık yarattığını söyledi. Fitch Ratings Türkiye 2023 cari açık/GSYH oranını yüzde 4,3 olarak varsayım ediyor.

Bank of America’dan Dolar/TL ‘de adil kıymet analizi

Fitch’ten evvel iktisat kamuoyunda Bank of America’nın (BofA) Türkiye ile ilgili tahlili öne çıkmıştı.

BofA Securities ekonomist ve stratejistlerine nazaran tüm göstergeler Türkiye iktisadında tekrar dengelenme muhtaçlığına işaret ederken, bu dengelenme de finansal şartlarda sıkılaşma, zelzele sonrası harcamalarda kayda paha bir düşüş ve Türk lirasında yüzde 15-25 ortası bir paha kaybı ile sağlanabilir.

Kurumun raporunda, gerçekleşen cari istikrar sayılarının uzun vadeli normlar ile kıyaslandığı banka modelinin dolar/TL’nin adil pahasını 24 düzeyi olarak gösterdiği belirtildi.

Raporda, “Bu, dolar/TL’nin bu düzeyin de üzerine çıkabileceğini gösteriyor zira para üniteleri sıklıkla adil bedellerinin üzerinde süreç görürler” denildi.

Üç bölgesel Fed liderinin Perşembe günü yaptığı açıklamalar, Lider Jerome Powell’ın geçen hafta siyaset yapıcıların bankacılık zahmetlerine karşın fiyat istikrarını sağlama sorumluluklarından geri adım atmayacaklarına dair kelamlarını yineledi.

Boston Fed Lideri Susan Collins, Ulusal İş Dünyası Derneği’nin mesken sahipliğinde düzenlenen bir konferansta, “Enflasyon hala çok yüksek ve son göstergeler, enflasyonu fiyat istikrarı ile alakalı yüzde 2 maksadına indirmek için daha yapılacak çok iş olduğu görüşümü pekiştiriyor” dedi.

Bu yıl para siyaseti kararları için oy kullanmayacak olan Collins, yetkililer faiz oranlarını enflasyonu dizginlemek için gereğince kısıtlayıcı bir seviyeye getirirken, çeyrek puanlık artışları gereken “uygun” adım olarak gördüğünü söyledi.

Fed yetkilileri geçen hafta faiz oranlarını çeyrek puan yükselterek, bankacılık sistemindeki son çalkantıya karşın fiyat baskılarını yatıştırmak için bir yıl boyunca sürdürdükleri gayrete devam ettiler.

Bu yıl politikayı oylayacak olan Minneapolis Fed Lideri Neel Kashkari, bankacılık düzensizliğinin iktisat üzerinde nasıl bir tesiri olacağına karar vermek için erken olduğunu lakin Fed’in enflasyonu düşürmeye de odaklanması gerektiğini söyledi.

2008-2009 mali krizine hükümetin yansısının merkezinde yer alan Kashkari, bankacılık gerilimlerinin siyaset yapıcıların başlangıçta beklediklerinden daha uzun sürdüğünü söyledi. Lakin enflasyonun çok yüksek olduğunu ve konut hariç hizmet dalının Fed’in son 12 ayda yaptığı bir dizi sert faiz artışına karşın şimdi yavaşlamadığını da kaydetti.

Kashkari, “Bu bana, iktisadın hizmetler tarafını tekrar istikrara getirmek için yapacak daha çok işimiz olduğunu gösteriyor” diye ekledi.

Richmond’daki bir aktiflikte konuşan Richmond Fed Lideri Tom Barkin, enflasyonla uğraşa devam etmeye hazır olduğunu söyledi. Lakin, bankacılık dalı etrafındaki belirsizlik ve bunun iktisadın geneli üzerindeki tesiri göz önüne alındığında, Fed’in bir sonraki faiz hareketinin boyutu konusunda şimdi bir tercihi olmadığını söyledi.

Barkin, “Enflasyon devam ederse, faiz oranlarını daha da artırarak reaksiyon verebiliriz” dedi.

Merkez bankasının tercih ettiği önleme nazaran, Cuma günü yayınlanacak olan bilgilerin fiyat baskılarının Fed’in Şubat ayındaki gayesinin iki katından daha fazla bir süratte ilerlediğini göstermesi bekleniyor.

Cuma günü hükümet datalarına nazaran, Tokyo’da taze besin hariç tüketici fiyat endeksi Mart ayında yüzde 3,2 arttı ve Aralık ayında görülen yüzde 4,3’lük son tepeden bu yana yavaşlayan enflasyon suratını görmeye devam ediyor.

Tokyo’nun genel enflasyonu yüzde 3,3 oldu. Japon yeni dolar karşısında yüzde 0.23 düşüşle 132.95’e geldi.

Bu ortada ülke çapında iş-başvuru oranı 1,34 ile beklentilerle büyük ölçüde uyumlu oldu ve işsizlik oranı yüzde 2,6 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

Asya-Pasifik’teki piyasalar, teknoloji paylarının yeni bir bankacılık krizine ait kaygılarıyla Wall Street’te tekrar ilgi görmeye devam etmesi ve çıkarlara öncülük etmesiyle cuma günü yüksek süreç gördü.

Yatırımcılar ayrıyeten, Fed’in tercih ettiği enflasyon ölçüsü olan ve günün ilerleyen saatlerinde açıklanacak olan ABD ferdî tüketim harcamaları fiyat endeksini de dört gözle bekliyorlardı.

Hong Kong’daki Hang Seng endeksi yüzde 1,5 yükselerek bölgedeki karlara öncülük etti ve Hang Seng Tech endeksi yüzde 2 arttı. Çin ana karasında, Shenzhen Bileşen Endeksi yüzde 0,2 ve Şanghay Bileşik Endeksi yüzde 0,14 arttı.

Japonya’da Nikkei 22 yüzde 0,97 ve Topix yüzde 1 yükseldi, zira Tokyo’nun enflasyon baskısı Aralık ayında görülen yüzde 4,3’lük son doruğundan daha düşük düzeyler göstermeye devam etti. Avustralya’da S&P/ASX 200 yüzde 0,7 yükseldi.

Güney Kore’den Kospi de yüzde 1.01 yükselirken, Kosdaq marjinal bir düşüş yaşadı. Hang Seng vadeli süreçleri, endeksin son kapanışı olan 20.309,13’e kıyasla 20.563’te daha yüksek bir açılışa işaret etti.

ABD’de bir gecede, haftalık işsizlik müracaatları 7.000 artarak 198.000’e yükseldi ve bu, Fed’in soğuyan işgücü piyasasında sıkılaştırıcı kampanyasını yavaşlatabileceği umutlarını artırdı.

S&P 500 yüzde 0,57 yükseldi ve 7 Mart seans ortasından bu yana en yüksek düzeyine ulaştı. Nasdaq Composite de yükseldi ve ay için yüzde 4’ün üzerinde bir artış kaydetti ve Dow Jones Endüstriyel Ortalaması yüzde 0,43 arttı.

İngiltere’nin Memleketler arası Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kemi Badenoch, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, İngiltere’nin CPTPP’ye resmen iştiraki için müzakerelerin tamamlandığını bildirerek, “Dinamik Hint-Pasifik bölgesiyle ticaretimizi artırmak, İngiltere iş dünyası ve tüketiciler için olağanüstü bir haber.” tabirini kullandı.

CPTPP’nin 11 üyesi ortasında, Avustralya, Brunei, Kanada, Şili, Japonya, Malezya, Meksika, Yeni Zelanda, Peru, Singapur ve Vietnam bulunuyor.

İngiltere’nin CPTPP’ye iştirakine ait müzakerelerin yaklaşık iki yıldır sürdüğü biliniyor. İngiliz Parlamentosu ve öbür üye ülkelerin parlamentoları tarafından onaylanmasının akabinde, İngiltere CPTPP’nin 12. üyesi olacak.

Ülkenin bloka iştiraki Brexit sonrasındaki en kıymetli gündem hususlarından biri olmuştu.

1- Kahramanmaraş merkezli zelzelelere ait gelişmeler takip ediliyor.

EKONOMİ FİNANS

1- Türkiye İstatistik Kurumu, şubat ayı dış ticaret istatistiklerini, hizmet üretici fiyat endeksini ve 2022 yılı bitkisel eser istikrar tablolarını açıklayacak.

(Ankara/10.00)

Defne Samyeli, sözü Sinan Akçıl’a müziği Sinan Akçıl ve Hakan Erol’a düzenlemesi Çağrı Telkıvıran’a ait “Kimse Sen Değil Ki” şarkısını dinleyicilerle buluşturdu.

Art arda projelerini yayınlamaya devam edecek olan Samyeli, “Kimse Sen Değil Ki” şarkısıyla ilgili şu kelamları söyledi: “Hepimizin hayatında derin izler bırakmış, artık hayatımızın bir modülü olmayan lakin türlü nedenlerle yeri de dolmayan beşerler vardır. Bence kelamlarıyla o ‘acaba’ları, ‘başka türlü olsaydı ne olurdu’ları çok sade ve gerçek bir halde sorgulatan aslında hüzünlü bir itiraf müziği “Kimse Sen Değil ki”. Bu hisleri ziyaret eden herkesin kalbinde ve kulağında yeri olacağına inandığım müziğimin yolu açık olsun.”

Defne Samyeli, Ramazan Arslankaya yönetmenliğinde kamera karşısına geçti. Samyeli, müziğin ruhuna uygun olarak his odaklı ve sade bir klip çalışması yaptıklarını tabir etti.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Intercity Buz Hokeyi Erkekler Üstün Ligi Finali beşinci maçında Buz Beykoz’u 5-1 mağlup ederek şampiyon olan Buzadam Spor Kulübü lider ve oyuncuları, memnunluklarını paylaştı.

Silivrikapı Buz Sporları Salonu’nda 5-1 biten çabanın akabinde konuşan Buzadam Spor Kulübü Lideri Atilla Yavuz, mükemmel bir seri yaşandığını belirtti.

“Bu grubun buzu yok”

Oyuncularının ellerinden gelen her şeyi alanda yaptıklarını kaydeden Yavuz, “Geçen senin şampiyonluk ekibi. Şampiyonlar Ligi’nde ülkemizi en uygun biçimde temsil ettik. Bu sene de biz gidiyoruz. Tekrar en hoş halde ülkemizi temsil edeceğiz lakin buzumuz yok. Bunu da bu fırsatla söyleyeyim. Bu kadronun buzu yok. Gece saat 11-12’lerde çalışıyoruz. Herkes sesimiz duysun; Spor Bakanı, Cumhurbaşkanı’mız. Daha hoş muvaffakiyetler için buza gereksinimimiz var.” dedi.

İnanılmaz bir memnunluk yaşadıklarını ve bunun sözlerle anlatılamayacağını aktaran Yavuz, “Bu sonucu bekliyorduk. Çok çalışıyorduk, çok emek veriyorduk. Sabah-akşam dayanılmaz bir çalışma tempomuz var. Bunu bekliyorduk lakin rakibimiz de çok kuvvetliydi. Çok değerli bir rakibimiz vardı. Maç şiddetli geçti lakin inancımızı hiç kaybetmedik.” sözlerini kullandı.

Türkiye’de buz hokeyine olan ilgi hakkındaki soruya da cevap veren Lider Yavuz, “Şu anda gördüğünüz bütün çocukların hepsi bizim altyapı atletlerimiz tartıyla. Bu aile, bu tribünlerin hepsi hokeye gönül vermiş ve hokey oynayan beşerler ve bizim çocuklarımız hepsi. Türkiye’de hokey gelişiyor ancak en büyük meşakkat tesis ve buz. Çözülürse daha fazla hokey sportmeni yetişir ve Türkiye memleketler arası alanda çok büyük başarılara imza atar.” değerlendirmesinde bulundu.

Oyuncular

Ekip kaptanı Emrah Savaş da inanılmaz hisler yaşadığını ve şampiyon oldukları için çok keyifli olduğunu anlatarak, “Çok uğraş ettik, çok gayret gösterdik, çok uygun idmanlar yaptık. Çok yeterli antrenörümüz, çok güzel takımımız var. Çok heyecanlıyım. Uğraş ettik ve kazandık. Bizi destekleyen herkese çok teşekkür ederim. Rakibimiz çok çok uygun bir kadro. Lakin biz nitekim çok istedik. Bugün öteki istedik. Ve kupayı kaldırdık.” biçiminde konuştu.

Şampiyonluk maçında 4 gol atan Rus oyuncu Evgenii Luki ise “Çok sıkıntı bir maçtı fakat üstesinden geldik ve antrenörün söylediği her şeyi yaptık. Defansı çok yeterli oynayan bir gruptuk. Birtakım yerlerde baht birtakım yerlerde teknik konuştu. Bugün daha güçlü olduğumuzu biliyorduk, yalnızca bunu kanıtlamamız gerekiyordu.” görüşünü paylaştı.

Intercity Buz Hokeyi Erkekler Harika Ligi Finali beşinci maçında Buzadam, Buz Beykoz’u 5-1 mağlup ederek şampiyon oldu.

Silivrikapı Buz Sporları Salonu’ndaki çabanın birinci döneminde Buzadam, Artem Lobanov’un 5. dakikadaki sayısıyla 1-0 öne geçti. Evgenii Lukin ile 6 ve 17. dakikalarda iki gol daha bulan Buzadam, bu dönemi 3-0 önde kapattı.

İkinci dönemde da yeterli oyununu sürdüren Buzadam, 36. dakikada Evgenii Luki’nin üçüncü golüyle farkı dörde çıkardı. Son dönemde da çabayı bırakmayan Buzadam, rakibinin Serkan Gümüş’le 56. dakikada bulduğu gole mahzur olamadı. Maçın son dakikasında Evgenii Luki ile bir gol daha bulan Buzadam, pistten 5-1’lik skorla ayrılarak şampiyonluğunu ilan etti.

Seride ne olmuştu?

Türkiye Buz Hokeyi Federasyonu 2022-2023 Dönemi Erkekler Intercity Üstün Ligi’nde üç galibiyete ulaşan grubun şampiyon olacağı final serisi 23 Mart’ta başlamış, maçı kazanan Buz Beykoz seride 1-0 öne geçmişti.

Buzadam, 24 Mart’taki maçı 5-2 kazanarak durumu 1-1’e getirirken, Buz Beykoz 26 Mart’taki maçtan 4-3 galip gelerek seride 2-1 öne geçmişti. Serinin 28 Mart’taki dördüncü maçını 6-2 kazanıp beraberliği yakalayan Buzadam, şampiyonluğu belirleyecek finale uzanmayı başarmıştı.

İstanbul Büyükşehir Belediyespor üçüncü oldu

Üçüncülük çabasında ise Zeytinburnu Belediyespor ile İstanbul Büyükşehir Belediyespor ise seride beşinci defa karşı karşıya geldi.

Zeytinburnu Buz Adası’ndaki maçta İstanbul Büyükşehir Belediyespor rakibini, Konstantin Kuchkin’nin 20 ve 31. dakika, Ferhat Bakal’ın da 58. dakikada bulduğu gollerle 3-0 mağlup etti ve ligi üçüncü sırada tamamladı.

SPK, son devirde hisselerin birinci halka arzındaki fazla talebin karşılanması noktasında yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması ve yatırımcıların ortasında eşit uygulamaların sağlanması gayesiyle kararlar aldı.

Halka açık olmayan iştiraklerin hisselerinin birinci halka arzında “II-5.2 sayılı Sermaye Piyasası Araçlarının Satışı Tebliği’nin (Tebliğ)” ilgili kararları yerine yeni bir karar alınıncaya kadar “Payların Birinci Halka Arzında Uygulanacak Satış Usulleri ve Dağıtım Temellerine Ait Şura Prensip Kararı” uygulanacak.

Buna nazaran, halka arz edilen hisselerin piyasa bedeli 750 milyon lira ve altı halka arzlarda Borsada satış usulünün uygulanması zarurî olacak. Evvelki unsur kararında bu fiyat 250 milyon lira seviyesindeydi.

Halka arz edilen hisselerin piyasa pahası 750 milyon lira üzeri olan halka arzlarda borsa dışında talep toplama yoluyla satış formülünün kullanılması durumunda, kişisel yatırımcı kümesindeki tüm yatırımcılara eşit dağıtım yapılacak, oransal dağıtım metodu uygulanmayacak.

Yatırımcı bazında talepte bulunulabilecek hisse meblağı, kelam konusu yatırımcının dahil olduğu kümeye tahsis edilen toplam meblağın dörtte birini geçemeyecek.

Yeterli talep olması halinde, yurt içi kurumsal yatırımcı kümesinde her bir yatırımcı bazında dağıtılacak hisse fiyatı, halka arz edilen hisselerin toplam fiyatının yüzde 1’ini aşmayacak formda belirlenecek. Bir portföy idare şirketinin (PYŞ) kurucusu ve/veya yöneticisi olduğu fonlar açısından kelam konusu sınırlama PYŞ bazında ve yüzde 3 olarak uygulanacak.

Karara nazaran daha evvel kurumsal yatırımcı olarak bedellendirilen kimi kurum ve kuruluşlar, ferdi yatırımcı kapsamına alındı.

PYŞ’ler, aracı kurumlar ve yatırım ve kalkınma bankaları tarafından kişisel portföy yöneticiliği mukavelesi imzalamış olduğu müşterileri ismine iletilen talepler ile gayrimenkul yatırım fonları, teşebbüs sermayesi yatırım fonları, unvanında hür ve/veya özel ibaresi yer alan yatırım fonlarının ilettiği talepler, kurumsal yatırımcı kümesi kapsamında değerlendirilmeyecek. Tıpkı halde SPK, 19 Ocak’ta aldığı kararla etkin toplamı, yıllık net hasılatı ve öz sermayesi makul bir yükseklikte olan kuruluşların kurumsal yatırımcı kapsamında sayılmaması uygulamasını devam ettirdi.

İzahnamelerde halka arzda içsel bilgiye ulaşabilecek şahıslar listesinde yer alanlar ve bunların eşleri ile birinci derece kan ve sıhri hısımları, sadece yurt içi kişisel yatırımcı kümesi kapsamında talepte bulunabilecek. Bu şahıslar, artık çalışanlara ayrılan tahsisat kümeleri üzere öbür kümelerden talepte bulunamayacak.

Talep toplama müddeti sonunda bir yatırımcı kümesine tahsis edilen meblağı karşılayacak fiyatta talep gelmesi durumunda, anılan kümenin tahsisat oranından öteki kümelere kaydırma yapılamayacak.

Yeterli talep gelmeyen yatırımcı kümesi olması durumunda ise o kümeye ilişkin tahsisatın karşılanamayan kısmı öncelikle varsa karşılanamayan taleplerin karşılanması hedefiyle yurt içi ferdi yatırımcı kümesine aktarılacak. Bu transfer sonrasında yahut yurt içi ferdî yatırımcı kümesine tahsis edilen kadar talep gelmemesi durumunda kalan kısım serbestçe öteki kümelere aktarılabilecek.

Kurumsal yatırımcıların kendi portföyleri için aldıkları hisseler hiçbir suretle ferdi yatırımcı hesaplarına aktarılamayacak. Aracı kurumlar, yatırım ve kalkınma bankaları ile portföy idare şirketlerinin müşterilerinin portföyü için talepte bulunması durumunda, talebin müşterinin ilişkin olduğu yatırımcı kümesinden yapılması ve bildirim hususu 18/3 uyarınca müşterinin ilgili yatırımcı kümesine ait aranan nitelikleri taşıdığına ait gerekli dokümanların talep formuna eklenmesi gerekecek.

– Halka arzı takip eden devir için kimi asıllar belirlendi

Sermaye piyasasının sağlam, şeffaf, aktif, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işleyişinin ve gelişmesinin sağlanmasını temin etmek üzere halka arzı takip eden periyot için de birtakım asıllar belirlendi. Dağıtımdan hisse alan yatırımcılar, dağıtım listesinin mutlaklaşmasını takiben hesaplarına aktarılan hisseleri, hisseler hesaplarına geçtiği tarihten itibaren 90 gün boyunca borsa dışında satamayacak, öteki yatırımcı hesaplarına virmanlayamayacak yahut borsada özel buyruk ile ve toptan satış sürecine husus edemeyecek.

Payları halka arz edilen paydaşlığın mevcut ortaklarının sahip oldukları hisseler için (varsa halka arz edilen kısım hariç) bu kısıtlama, izahname onay tarihinden itibaren 180 gün boyunca ve borsada satışı da kapsayacak biçimde uygulanacak.

Kararda ayrıyeten mevcut düzenlemeler uyarınca taleplerin kabul edilmesi ve dağıtımın temellere uygun olarak yapılmamasından ihraççı ve halka arz eden ile yetkili kuruluş ya da varsa konsorsiyum önderi ve eş başkanlar sorumlu olduğu konusuna vurgu yapıldı.

Konuya ait daha evvel 2021’de ve bu yılın ocak ayında alınan prensip kararları yürürlükten kaldırıldı.

– SPK, iki şirketin birinci halka arzını onayladı

Kurul, Koza Polyester Sanayi ve Ticaretin hisse başına 24,50 liradan, CVK Maden İşletmeleri Sanayi ve Ticaretin hisse başına 105 liradan birinci halka arzını onayladı.

Elite Naturel Organik Besin Sanayi ve Ticaretin 75 milyon 600 bin lira, Türkiye Petrol Rafinerilerinin 1 milyar 651 milyon 539 bin 84 lira, Kron Teknolojinin 28 milyon 537 bin 26 lira, Teşebbüs Elektrik Sanayi Taahhüt ve Ticaretin 345 milyon lira, KOBİ Teşebbüs Sermayesi Yatırım İştirakinin 29 milyon lira fiyatındaki bedelsiz sermaye artırımı başvurusunu onaylayan Heyet, Çağdaş Faktoringin 247 milyon 250 bin lira, Vakıf Faktoringin 1 milyar lira, MLP Sıhhat Hizmetlerinin 500 milyon lira, Eko Faktoringin 120 milyon lira, Inveo Yatırım Holdingin 200 milyon lira, Kent Finans Faktoringin 235 milyon lira, Nurol Yatırım Bankasının 1,5 milyar lira, Faal Yatırım Bankasının 7,5 milyar lira, Türkiye Halk Bankasının 15 milyar lira fiyatındaki borçlanma aracı ihracı başvurusunu tasdikledi.

Hazine dayanaklı Türk Lirası KKM hesaplarında faiz tavanı kaldırıldı. KKM’lerde minimum faiz oranı siyaset faiz oranında olacak, üst sonu banka belirleyecek.

Resmi Gazete’de yer alan açıklamada şu tabirlere yer verildi,

“23/2/2022 tarihli ve 5206 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan Mevduat ve Katılma Hesaplarının Kur Artışlarına Karşı Desteklenmesine Ait Kararın 5’inci unsurunun birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki halde değiştirilmiş, birebir hususun üçüncü ve dördüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

(1) Bu Karar kapsamında dayanaktan faydalanacak KKH’lere ait faiz oranı ikinci fıkradaki minimum orandan az olmamak üzere bankalar ve yararlanıcılar ortasında serbestçe belirlenir.

Katılım bankalarında açılacak KKH’lerin iştirak bankacılığı asılları çerçevesinde belirlenecek kâr hissesi oranlarına uygun biçimde açılması gerekir.

(2) Mevduat bankalarının KKH’lere uygulayacağı minimum faiz oranı, TCMB tarafından belirlenen bir hafta vadeli repo ihale faiz oranıdır.

Bu Karar kararlarını Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.”

Elite Naturel Organik Besin Sanayi ve Ticaretin 75 milyon 600 bin lira, Türkiye Petrol Rafinerilerinin 1 milyar 651 milyon 539 bin 84 lira, Kron Teknolojinin 28 milyon 537 bin 26 lira, Teşebbüs Elektrik Sanayi Taahhüt ve Ticaretin 345 milyon lira, KOBİ Teşebbüs Sermayesi Yatırım İştirakinin 29 milyon lira fiyatındaki bedelsiz sermaye artırımı başvurusunu onaylayan Şura, Çağdaş Faktoringin 247 milyon 250 bin lira, Vakıf Faktoringin 1 milyar lira, MLP Sıhhat Hizmetlerinin 500 milyon lira, Eko Faktoringin 120 milyon lira, Inveo Yatırım Holdingin 200 milyon lira, Kent Finans Faktoringin 235 milyon lira, Nurol Yatırım Bankasının 1,5 milyar lira, Etkin Yatırım Bankasının 7,5 milyar lira, Türkiye Halk Bankasının 15 milyar lira fiyatındaki borçlanma aracı ihracı başvurusunu tasdikledi.

Yüksek Seçim Konseyinin (YSK) Cumhurbaşkanı seçimi kesin aday listesi yayımlandı.

Resmi Gazete’de yayımlanan YSK kararında, 14 Mayıs 2023 Pazar günü birlikte yapılacak olan Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Periyot Milletvekili Genel Seçimi’ne ait Cumhurbaşkanı kesin aday listesi yer aldı.

Kararda, 28 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı seçimi süreksiz aday listesine belirtilen müddet içinde yapılan itirazların YSK tarafından kıymetlendirilerek itirazların reddine karar verildiği belirtildi.

Kurul tarafından yapılan değerlendirmede, 14 Mayıs 2023 Pazar günü birlikte yapılacak olan Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Periyot Milletvekili Genel Seçimi’nde Cumhurbaşkanı adayları alfabetik sıralamaya nazaran, Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce, Recep Tayyip Erdoğan ve Sinan Oğan’dan oluştu.

Cumhurbaşkanı kesin aday listesine ait Yüksek Seçim Konseyi (YSK) kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.

Cumhurbaşkanı adaylarının alfabetik sırayla Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce, Recep Tayyip Erdoğan ve Sinan Oğan olarak tespit edilmesine karar verildi.

Dünya Bankası datalarına nazaran dünya genelinde kişi başına bir günde ortalama 0.4 kilogram atık çıkartılıyor. Kelam konusu pahanın 0.11 ila 4.54 kilogram ortasında değiştiği belirtilirken, durumun devam etmesi halinde ise 2050’ye kadar yılda 3.88 milyar ton atık oluşabilir.

Gıda kaybı ve israfı global çapta sorun olmaya devam ederken, besin kayıplarının daha çok gelişmekte olan ülkelerde görülüyor. Besin israfı ise ekseriyetle gelişmiş ülkelerde meydana geliyor. Besin kaybının yanı sıra besin israfı da büyük çapta çevresel, toplumsal ve ekonomik sonuçlara yol açıyor. Atılan yiyecekler ise global sera gazı emisyonlarının yüzde 8 ila 10’unu oluşturmakta.

62.3 milyar lira iktisada kazandırıldı

İsrafın önlenmesi ve kaynakların daha verimli kullanımı temelinde atık oluşumunun engellenmesi kapsamında ise Türkiye’de 2017 yılının Haziran ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın öncülüğünde başlatılan Sıfır Atık Projesi kapsamında 164 bin bina ve yerleşkede Sıfır Atık İdare Sistemi uygulanmaya başlanırken, projenin uygulanması emeliyle ise 2019’da Sıfır Atık Yönetmeliği yürürlüğe girdi. Proje başlangıcından bu yana 20.4 milyon ton kağıt-karton, 5.4 milyon ton plastik, 2.3 milyon ton cam, 0.5 milyon ton metal ve 5.2 milyon ton organik ve başka geri dönüştürülebilir atıklar olmak üzere toplamda yaklaşık 33.8 milyon ton geri kazanılabilir atık, bakanlıkça lisanslı işletmelerce işlendi. İktisada kazandırılan atıkların kıymeti ise 62.2 milyar lira.

572 milyon metreküp su tasarrufu sağlandı

Sıfır Atık Projesi ile sağlanan güç tasarrufu 530 milyon kilovatsaat olarak hesaplanırken, su tasarrufu 572 milyon metreküp, metreküp depolama alanı tasarrufu ise 69 milyon oldu. Böylelikle proje ile ile 3,9 milyon ton sera gazı salımı önlendi, 347 milyon ağaç kurtarıldı, 87 milyon varil petrol, 650 milyon ton ham unsurdan de tasarruf edildi.

Türk Pompa ve Vana Sanayicileri Derneği (POMSAD) İdare Heyeti Lideri Nurdan Yücel, 2023 yılının ülkemiz için çok sıkıntı bir yıl olacağını söz etti. Lider Yücel, “Büyük zelzele ve sel üzere başka doğal afetler sonrası epeyce sıkıntı bir yıl geçireceğiz. Lakin bu türlü devirlerde dalımız ile ilgili projeler ve istihdam açısından azalma değil, bilakis en azından mevcudu koruyacağını gözlemlemekteyiz. Zelzelenin gerçekleştiği ve zelzele riski altındaki bölgelerimizin tekrar yapılanması ve kalkınması gerekiyor. Bu sebeple hayatın her noktasında yer alan bölümümüzün tüm takımları ile daha çok çalışacağı ve üreteceği bir devir olacağı kanaatindeyiz” dedi.

Geride kalan 2022 yılında yeni tedarik zincirlerinin oluşmasının pompa ve vana bölümüne olumlu yansıdığını belirten Yücel, şöyle devam etti: “2022 yılını genel olarak pompa ve vana endüstrimiz için başarılı bir yıl olarak kıymetlendirebiliriz. 2022 yılında ihracatta artış olsa bile ihracatçının dayanaklarının yetersiz olması sebebi ile ithalatın önünü alınamıyor ve dış ticaret açığımız, bilhassa musluklarda her geçen gün daha da büyüyor.”

Türkiye’deki pompa ve vana dalının dünya pompa ve vana ticaretinin yüzde 10’unu temsil etti saptamasını paylaşan Yücel, bu potansiyelden daha çok yararlanabilmenin önünün açılması gerektiğini söyledi. Dalın karşı karşıya olduğu problemleri ise Yücel, şöyle özetledi:

“Girdi maliyetleri çok artan ihracatçının desteklenmesi gerekiyor. Bilhassa ihracatçı sanayicilerimiz güç maliyetlerinde önemli oranlarda desteklenmeli. Bunun yanı sıra KOBİ’lerin finansmana ulaşım meselesine tahlil getirilmesinin kesimi rahatlatacağı düşünülüyor. Yerli endüstriyi koruyacak siyasetlerden vazgeçilmemeli. Üretimin ve üreticinin korunması için ek gümrük vergileri gerçekçi oranlara çıkarılmalı. Dijitalleşme ve yeşil dönüşümü gerçekleştiremeyen firmalarımızın rekabet etme talihi artması için teşvik düzeneklerinin işletilmesi, Etraf Bakanlığı tarafından yeşil üretim yatırımı yapan firmalara sübvansiyon verilerek teşvik edilmesi için teşviklerin daha kolay ulaşılıp cazip hale getirilmesi değer arz ediyor.”

“Su ve karbon ayak izi ölçümlemelerine başlandı”

Dijital dönüşüme ayak uyduran şirketlerin değerli gelişme kat edeceklerini hatırlatan Lider Yücel; fabrikaların, üretim tesislerinin, sanayi ve perakende dahil tüm dallarda dataların ‘Nesnelerin interneti’ (IoT) teknolojilerini kullanılarak dijital ortama taşınmasının süreçlerin otomatize edilmesini, kalitenin ve verimliliğin artırılmasını sağlayacağını vurguladı. Yeşil dönüşümün tesirinin şimdiden görülmeye başladığını saptayan POMSAD Lideri, “AB Sonda Karbon Düzenleme Sistemi direktifinin şimdi uygulamaya geçmemesine karşın, memleketler arası projelerde alıcı firmaların, tedarikçilerinden sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm üzere mevzularda yaptıklarını sorgulaması, üreticilerimizde bu şuurun gelişmesinde katkı sağlamaktadır. Sanayicilerimiz su ve karbon ayak izi ölçümlemelerine başlamış olup, daha az karbon salınımına ve su tüketimine yönelik yatırımlar yapmaktadır. Artık bu önlemleri almayan, farkındalığı gereğince gelişmemiş olan firmaların ayakta kalma bahtı olmayacak” dedi.

“Eko-tasarım gerekliliklerine uygun revizyonlar yapıldı”

Türkiye’de kesimin Asya, Afrika ve Avrupa ortasında bulunması nedeniyle lojistik avantajı olduğunu kaydeden Nurdan Yücel, bu durumun milletlerarası rekabette kıymetli bir katkısı olduğunu belirtti ve kesimin öbür güçlü yanlarını şöyle sıraladı: “Üreticilerin kalite şuuruna sahip olması ve uzman elemanların bölümde çalışması, Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerinin daima artmasıyla yetişmiş, konusunda uzmanlaşmış iş gücüne sahip olması, vasıflı işgücü, ahenkleştirme çalışmaları kapsamında firmaların ‘Eko-tasarım’ gerekliliklerine uygun revizyonları üretim gamlarında yapmış ve yapmaya devam ediyor olması da güçlü istikametlerini oluşturuyor.”

175 ülkeye ihracat

Türkiye’deki dal temsilcilerinin pompa ve vanalarda 175 ülkeye ihracat gerçekleştirdi bilgisini veren POMSAD Lideri Yücel, kesimin dış ticareti ile ilgili şu bilgileri paylaştı: “Pompalarda en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz beş ülke Almanya, ABD, Rusya, İran ve İngiltere olurken; vanalarda birinci beş ülke ortasında Almanya, Rusya, Irak, Mısır ve ABD yer alıyor. Avrupa kesimlerimiz için birincil pazar olarak yerini korumakta. Coğrafik pozisyon avantajını da kıymetlendirerek yeniden öncelikli pazarlarımız Avrupa ve Orta Doğu ve Afrika olacak. Amerika kıtasında su dalında altyapı güzelleştirme çalışmalarına yönelik projeler görülmekte. Sanayicilerimizin bu bölgedeki gelişmelere de odaklanıp, eserlerinde gerekli standardizasyona ve sertifikasyona yönelik değişiklik çalışmalarına başlaması yararlı olacağı kanaatindeyiz.”

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında çok daha ileriye…

Yerli pompa ve vana üreticilerinin yalnızca Türkiye’ye değil pozisyonu prestiji ile dünyaya da değerli bir hizmet sunduğunu söyleyen Nurdan Yücel, kelamlarını şöyle tamamladı: “Sektörümüz eserlerinde fark yaratacak Ar-Ge ve yeşil dönüşüm çalışmalarına yük verip ihracatını artırmaya odaklanmalı. Bilhassa içme suyu ve kanalizasyon sınırlarına imalat yapan bölümümüz sarsıntıya güçlü eserler üretebileceği Ar-Ge çalışmalarına odaklanması çok değerli. Pompa ve vana sanayicilerinin, çok daha ileriye ve hak ettiği üretim üssü pozisyonuna Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında ulaşmasını temenni ederim.”

Cumhuriyetin 100’üncü yılında “Su ve İnsan 5.0” P

OMSAD ismine düzenlenen kongrelerde yeni temaların uzmanlar tarafından tartışıldığını söyleyen Nurdan Yücel, “Kongremiz endüstrinin ArGe çalışmalarını paylaştığı ve üniversite-sanayi işbirliklerini güçlendirmesi açısından kıymetli fırsatlar sunmaktadır. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, ana teması “Su ve İnsan 5.0” olan 11. PompaVana Kongremizi, 14- 15 Aralık 2023 tarihinde İTÜ ve ODTÜ ile birlikte Ankara’da ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapacağız” kelamlarıyla dal paydaşlarını bu platformda buluşmaya davet etti.

İleri tasarım ve üretim kabiliyetleri ile farklı bölümlerde gereksinim duyulan çeşitli eser taleplerine karşılık verebilen Türkiye’deki pompa ve vana sanayicileri, halihazırda global pazardaki ticaretin yüzde 10’unu temsil ediyor. Döviz kurlarının yüksek olması, finansal kaynaklara erişimde zahmet yaşanması, ham husus ve güç maliyetlerindeki artış üzere ortak sıkıntılara rağmen kesim, konusunda uzmanlaşmış iş gücü ve Ar-Ge yatırımlarıyla geleceğe umutla bakıyor. Öbür yandan yaşanan sarsıntılar hasebiyle güç bir yıl olacak 2023 için kesim, afetlerden etkilenen bölgelerdeki tekrar yapılanma ve kalkınma çalışmalarına takviye vermeye hazır.

Yeşil dönüşüm önemli

Türkiye’de imalat yapan bölümler başta olmak üzere AB Yeşil Mutabakatı’na ahenk sağlamak gayesiyle çalışmalarını sürdürüyor. Öteki yandan gelecekte daha yeşil bir üretim yapamayan birçok işletme oyunun dışında kalacak. Zira bu cins işletmelerde su tüketimi, kaynak kullanımı ve ham husus tedariki konusunda sürdürülebilir tahliller geliştirilemediği için ya üretimleri sona erecek ya da rekabette talihleri çok düşük olacak. Endüstriyel üretimi kelam konusu olunca kaynakları daha tasarruflu kullanmak, su tüketimini israfı önleyerek azaltmak, atık su ve sıvıların denetimi maliyetleri azaltan ögeler ortasında yer alacak. Bu noktada yapılacak altyapı yatırımlarında ise pek çok kesimde temel ekipman olarak öne çıkan pompa, vana ve valfler daha değerli bir role sahip olacak. Hatta şimdiden bu manada yapılan iyileştirmeler başarılı örnekler ortasında gösteriliyor.

Kilogram başına ihracat 9.3 dolara yükseldi

2021 ve 2022 yılları Ocak-Aralık olmak üzere 12 aylık devir itibariyle pompa ve kompresör ihracatı 155 bin tondan 144 dolar tona düşerek yüzde 6,6 azalmış olmasına karşın 1.327 milyar dolardan 1.343 milyar dolara çıkarak yüzde 1,2 artış gösterdi. Ortalama ünite fiyatı ise kilogram başına 8.6 dolardan 9.3 dolara çıktı. Yalnızca pompa ihracatı Ocak-Aralık 2022 periyodunda 965.9 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2021 yılı ihracatı 856.9 milyon dolar olmuştu ve bu durumda dal 2022 yılında pompa eser kümesinde yüzde 12,71 büyüme kaydetti.

Aynı devirde vana ve armatür ihracatı ise 72 bin tondan 73 bin tona çıkarak yüzde 0,9 artış gösterdi. Ocak-Aralık 2021’de 716 milyon dolar ihracat gerçekleştiren bölüm, 2022’nin tıpkı periyodunda 762 milyon dolar ihracat yaparak yüzde 6,4 büyüdü. Özgür bölgelerden yapılan ihracat hariç olmak üzere 2021’de kilogram başına ihracat fiyatı 9.9 dolar olan ortalama ünite fiyat, 2022’de 10.4 dolara çıktı. Vana ve armatürlerde 2022 yılında yüzde 8,51 ihracat artışı kaydedildi. Hür bölgelerden yapılan ihracat dahil olmak üzere 2022 yılında toplam ihracat yaklaşık 845.7 milyon doları buldu.

Ticaret hacmi artıyor

Sektörün ithalat kıymetlerine bakıldığında Ocak-Aralık 2022 devri kapsamında pompa ithalatı, 1.241 milyar doları buldu. Bu sayı 2021’de 1.160 milyar dolardı. Farklı bir sözle ithalat yüzde 7,05 artış kaydetti. 2021 yılında 1.294 milyar dolar olarak gerçekleşen vana ve armatür ithalatı, 2022’de yüzde 19,36 artış kaydederek 1.545 milyar dolara ulaştı. Ocak-Aralık 2022 periyodu pompa ve vana-armatür ticaret hacmi ise 2.207 milyar dolar pompa, 2.391 milyar dolar vana ve armatür olmak üzere toplamda yaklaşık 4.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2021 bilgileri ile kıyaslandığında ticaret hacminde yüzde 12,41 artış kaydedildiği görüldü. Ocak-Aralık 2022 periyodunda ihracatın ithalatı karşılama oranı pompalarda yüzde 77,7; vana ve armatürlerde yüzde 54,72 olarak gerçekleşti.

Akıllı eserler daha çok bilgi aktaracak

Altyapı uygulamaları kapsamında su temininde, atık suyun arıtma tesislerine aktarılmasında, ısıtma, soğutma, havalandırma sistemlerinin sanayi tesisleri başta olmak üzere farklı binalarda çalışmasına imkan tanıyan geniş kullanım alanı bulunan pompa, vana ve ekipmanları artık daha fazla göz önünde bulunuyor. Etraf ile ilgili düzenlemeler, endüstriyel işletmeleri etkileyen dijital dönüşüm ve yeşil teknolojilerle şekillenen yeni ekonomik model daha kaliteli ve yüksek performanslı yeni teknolojilere uyumlu pompa ve vanalara olan talebin artacağı ön görülüyor. IoT, data tahlili ve ağ kontağı üzere dijital tahlillerin daha fazla benimsenmesiyle pompalar ve vanalar daha akıllı hale geliyor ve daha güzel idare ve arızaları belirlemek için dijitalleşmeye başvuruyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Ulaşım Uyum Merkezi (UKOME) toplantısında, İSPARK otoparklarına elektrikli şarj istasyonu kurulmasına karar verildi. UKOME toplantısı, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe başkanlığında yapıldı. Toplantıda, Türkiye’de yerli elektrikli araç üretimini desteklemek ve üretilen araçların şarj muhtaçlıklarını karşılayabilmek gayesiyle İSPARK otoparklarında elektrikli şarj istasyonu kurulması teklifi gündeme geldi. İSPARK Genel Müdür Yardımcısı Samet Aslan, 2023 yılında elektrik altyapısı hazır olan katlı otoparklara şarj istasyonu ünitelerinin kurularak işletilmeye hazır hale getirileceğini söyledi. Açık ve yol üstü otoparklarda ise kurulması planlanan şarj istasyonlarının 2023’de fizibilite çalışmalarına başlanacağını anlatan Aslan, 2024 ve 2025 yıllarında ise şarj istasyonlarının kurulumlarına devam edileceğini ve işletilmeye hazır hale geleceğini belirtti.

Ada Taksi’de ‘gizli zam’ kurula iade

Aslan, 2030’da İSPARK otoparklarının toplam kapasitesinin yüzde 10’unun elektrikli araçlara hizmet vermesinin hedeflendiğini kaydetti. Oylanan teklif oy birliğiyle kabul edildi.

Adalar’da hizmet veren Ada Taksilerde kredi kartı ile ödeme yapılmasına imkan tanıyan İBB’nin teklifi görüşüldü. Bu kapsamda, Adakartlılara 14,14 lira, İstanbulkartlılara 42,40 lira olan taksi açılış fiyatının kredi kartlılara 84,80 lira olması istendi. Kilometre başına da Adakartlılara 8,78 lira, İstanbulkartlılara 33,93 lira olan fiyatın kredi kartlılara 67,86 lira olması talep edilen teklifte, bekleme fiyatı ise Adakartlılara 2,18 lira, İstanbulkartlılara 6,56 lira iken kredi kartlılara 13,12 lira olması teklif edildi. Teklif üzerine kelam alan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 1. Bölge Müdürü Serdar Yücel, taksilerde kredi kartı kullanımının olmasını istediklerini lakin bu uygulamanın olağan fiyat tarifesi üzerinden yapılması gerektiğini söyledi. Burada yüzde 100’lük saklı bir artırım kelam konusu olduğunu tabir eden Yücel, teklife bu haliyle onay vermeyeceklerini kaydetti. Bunun üzerine İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gökçe, teklifi tekrar kıymetlendirilmesi için kurula geri gönderdi.

Toplantıda, Adalar’da “Ulaşım ve Lojistik Yönergesi” kapsamında 215 elektrikli araca “Bireysel ve İşletmeler için Elektrikli Araç Kullanım Müsaade Belgesi” görüşü verilmesi, kimi sokakların yayalaştırılması, parkomat projeleri ve taksi durak teklifleri üzere hususlar görüşüldü.

Şirket tıpkı vakitte ihracat gerçekleştirilen ülke sayısını da toplamda 71’e çıkardı. Şirketin Satış ve Pazarlama Yöneticisi İ. Alkım Gür, 2022 yılını da evvelki yıllarda olduğu üzere bölümün Türkiye’nin en çok ihracat yapan birinci beş firması içerisinde kapatmış olmanın gururu içinde olduklarını kaydetti ve “2023 yılındaki maksadımız ise halihazırda son evresinde olduğumuz Turquality programına dahil olarak küreselleşme stratejimizi daha da perçinlemek. Bir Türk markası olarak küresel sahnede eserlerimizle, vizyonumuzla ve kalitemizle ilerlemek istiyoruz” dedi.

“Your Solution Partner” mottosuyla müşterilerinin gereksinimlerine tahlil ortağı olabilmek için teknolojik yatırımlarını fiziki yatırımlarla destekleyerek gelişimlerini sürdürdüklerini tabir eden Alkım Gür, yatırımlar ve sürdürülebilirlik alanlarında ise şunları söyledi: “Dökümhanemizde 2022 yılında devreye aldığımız yeni döküm ocakları yatırımımız ile kapasitemizi üç katına çıkardık. CNC parkurumuza yaptığımız beş yeni makine yatırımımız ile de üretim sürelerimizde önemli oranda kısalma sağlayarak rekabetçiliğimizi artırdık. Dikkan Dijitalleşme Komitesi, Dikkan Ar-Ge Merkezi ve OPEX Müdürlüğü liderliğinde, üretim alanında 2022 yılında devreye aldığımız Türkiye ve dünyada bir birinci olan TÜBİTAK takviyeli projemiz ‘Online Bilgi İzleme’ teknolojisi ve ‘Dikkan Business System’ (DBS) ile üretim verimlilikleri, kalite süreçlerimizi önemli oranda geliştirdik. Müşteri hizmeti tarafında ise RPA (Robotik Süreç Otomasyonu) projesi, taşınabilir aplikasyon ile canlı data dayanağı üzere geliştirmelerimizi devreye aldık. Dikkan Sürdürülebilirlik Komitesi ise son iki yıl epeyce ağır bir biçimde çalışmalarını sürdürüyor.”

“Yeni eser serimiz dünyada ses getirecek”

Dikkan Ar-Ge Merkezinin 2022 yılında tamamladığı yeni ‘Ocean Series’ eser kümesi hakkında bilgi veren Alkım Gür, bu çalışmayla bilhassa su ve atık su kesiminde bir değişim ve gelişim gerçekleştirdiklerini söyledi. Yeni eser kümesinin dünyada ses getireceğini bildiren Gür, şöyle devam etti: “Dörtte üçü sularla kaplı olan ve uzaydan bakıldığında mavi görünen gezegenimizin, ‘Mavi Gezegen’ diye isimlendirilmesine ilham olan okyanuslar, eserlerimizin dizaynlarına ilham kaynağı oldu. Geleceğe dost eserler tasarlayarak sürdürülebilir hayat için üretiyoruz.”

“Dünya ticareti geçen seneye nazaran artacak”

Sektörün durumu ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Gür, pompa ve vana dalının birçok farklı sanayiden beslendiğini, genel manada 2023 yılı dünya ticaretinin geçen seneye nazaran artacağı, Çin’in rekabetçiliğinin epey yükseleceği, buna karşılık politik ve ekonomik risklerin küresel alanda herkesi temkinli hareket etmeye iteceği bir yıl olarak gördüklerini söyleyerek, yurtiçinde ise dalın hem ekonomik şartlar hem de seçim hazırlığı nedeniyle çok hareketli olmadığını, seçim ve sonrasını daima birlikte takip edeceklerini kaydetti.

Sabancı Holding ve Heidelberg Materials ortak kuruluşu Akçansa birinci Entegre Faaliyet Raporu’nu ‘Yansımalar’ temasıyla yayınladı.

Şirket, altı sermaye ögesi kapsamında yarattığı bedeli ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na olan katkılarını ‘İş Sıhhati ve Güvenliği’, ‘Çevresel Ayak İzinin Azaltılması’, ‘İnovasyon ve Dijitalleşme’, ‘Döngüsel Ekonomi’, ‘İyi Bir Komşu Olma’ ve ‘İnsan, Ahenk ve Şeffaflık’ başlıkları altında paylaştı. Rapor, yedi farklı paydaş kümesi ile yürütülürken, etrafa ve topluma olan tesirlerinin büyüklüğünü belirlendi.

Sürdürülebilirlik odaklıyız

Konuya ait değerlendirmelerde bulunan Akçansa Genel Müdürü Vecih Yılmaz “Bu yıl birinci kere yayınladığımız entegre faaliyet raporumuz ile finansal sonuçlarımızın yanında çevresel, toplumsal ve kurumsal idare alanlarında gösterdiğimiz performansımızı yarattığımız bedel ölçeğinde kamuoyu ile paylaşıyoruz. Tesirlerini her gün daha fazla hissettiğimiz iklim krizi ile uğraşta attığımız adımları ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen örnek uygulamalarımızı yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz” dedi. Sürdürülebilirliği iş stratejilerinin merkezinde tuttuklarının altını çizen Yılmaz, “Gelecek planlarımızı bu tarafta kurguluyoruz. Sürdürülebilirlik üzere çok boyutlu bir mevzuyu kapsayıcı bir yaklaşımla ele alıyor; geniş yelpazede insan ve toplum hayatına sürdürülebilir katkı sağlama prensibiyle çalışmaya uğraş gösteriyoruz. Birinci entegre faaliyet raporumuz 2022 yılındaki çalışmalarımızın, gelecek rotamızın ve paydaşlarımızla birlikte yarattığımız kıymetin yansıması istikametiyle öne çıkıyor” diye konuştu.

Raporda, Birleşmiş Milletler Global Unsurlar Mukavelesi (United Nations Küresel CompactUNGC) ve Birleşmiş Milletler Bayanın Güçlenmesi Prensipleri’ni de (Women Empowerment Principles – WEPs) çalışmaları da desteklendi.

Satın alma sonrasında Orta Doğu, Afrika ve Güney Amerika pazarlarında önder olmaya ve rekabet üstünlüğü sağlamaya tartı verdiklerini söyleyen Vansan Genel Müdürü Soibjon Rustamov, ihracatın ciro içindeki hissesini yüzde 80 düzeyine taşımayı hedeflediklerini söyledi.

5 milyar dolar cirosu olan ve Japonya’nın en büyük pompa üreticisi Ebara’nın dünyada birinci 10 ortasında yer aldığını, Asya’da en büyük üretici olduğunu, dünya genelinde 23 fabrika ve yüzlerce satış ofisi ile hizmet verdiğini belirten Rustamov, Ebara’nın Vansan’a teknolojiden eğitime kadar pek çok alanda güç kattığının altını çizdi. Rustamov, “Vansan aslında Türkiye’nin en büyük dalgıç pompa üreticisi idi. Bu nedenle satın alma sürecinde Vansan markasını muhafaza kararı alındı. Ebara Vansan’ı satın alırken ve Türkiye’de yatırım yapma kararı alırken Türkiye’nin coğrafik avantajı, genç insan kaynağı ve güçlü tedarik zincirini dikkate aldı. Vansan’ı bünyesine katarak küresel pazarda kelam sahibi olmayı hedefledi” dedi.

“İhracat hissemizi yüzde 80 düzeylerine çıkarmak istiyoruz”

Vansan’ın iç pazar talebinin yüzde 50’sini tek başına karşıladığı belirten, dünya genelinde de 80 ülkeye ihracat yaptıklarını kaydeden Rustamov, cironun içindeki ihracat hissesini yüzde 65-70’lerden yüzde 80’e çıkarmayı istediklerini vurguladı. Tekrar 2022 yılında 74 milyon dolar olarak gerçekleşen cirolarını da 2023 yılında 80 milyon dolara yükselteceklerini tabir eden Rustamov, “Yaşadığımız pandemi süreci ve dünya genelinde konuşulan resesyon mümkünlüğü bizleri olumsuz etkilemedi. 2023 yılına süratli bir giriş yaptık. Vansan’ı tıpkı iç pazarda olduğu üzere küresel pazarda da başkan yapmayı hedefliyoruz. Dünyada önemli bir rekabet var, bu nedenle bünyemizde büyük yatırımlara giriştik. Yatırımlar yapıp, kalitemizi artırıp ciromuzdaki ihracat hissemizi yüzde 80 düzeylerine çıkarmak istiyoruz. Kaliteden asla taviz vermiyoruz. Türkiye’de ve dünyada Vansan eserleri tıpkı kalitededir. Vansan’ın kendi ihracat pazarlarının yanı sıra Ebara’nın olduğu yerlerde de eserleri olacak. Bu da bizim satış sayılarımıza olumlu yansıyacak. İzmir’de iki farklı fabrikada üretim yapıyoruz, tarımda ve içme suyu pazarına yönelik yaptığımız seri üretimin yanı sıra jeotermal tesislerinin, madenlerin ve barajların talep ettiği özel tasarım eserler de imal ediyoruz. Örneğin Japonya’da bir balık çiftliğinin projesini üstlendik. Deniz suyunu içme suyuna çeviren, 20-25 metre uzunluğunda özel teslim su pompası projelerimiz var. Tüm bunları kendi bünyemizdeki Ar-Ge kısmımız ile yapıyoruz” dedi.

Yüzlerce metre yerin altındaki suları yeryüzü ile buluşturduklarını söyleyen Rustamov, eserlerin en fazla tarım kesiminde kullanıldığını belirterek, “Ülkemizde, Orta Doğu ve Arap Yarımadasında yer üstü su kaynaklarından fazla yer altı su kaynakları güçlü. Bu nedenle bu coğrafyalarda ilgi görüyoruz. Artık dünyamızı içme suyu konusunda sıkıntı günler bekliyor. Tüm dünyadaki doğal su kaynaklarının yalnızca yüzde 1’i içilebilir durumda. Suya muhtaçlık daima artıyor. Yeraltı suları korunmalı, bilinçsiz denetimsiz kuyuların açılması engellenmeli. Bizim bölüme de bu manada büyük bir gereksinim var. Yer altı suları gitgide daha derinlerde çıkıyor. 100 metredeki suları artık daha da derinlerde buluyoruz. Bu nedenle 2-3 yılda bir pompa değiştirmek zorunda kalınıyor” dedi.

“Enerjinin yüzde 20’sini pompalar tüketiyor”

Yaşadığımız süreçte dalın daima bir büyüme içinde olduğunu söyleyen Rustamov, dünyada sanayi tarafından kullanılan gücün yüzde 20’sini pompaların tükettiğini belirterek şu bilgileri paylaştı: ‘Bu pompalar 7 gün 24 saat çalışıyor. Bizim eserlerimiz elektrik tasarrufu sağlayan bir teknolojiye sahip. Verimli pompalar üretiyoruz. Güç maliyetlerinin değer kazandığı bu devirde, yüksek verimlilikteki Vansan eserleri önemli güç tasarrufu sağlıyor.”

Yaşanan büyük sarsıntı felaketi ile bölgedeki yer altı su kaynaklarına ve ziyan gören sanayi kuruluşlarına da dikkat çeken Rustamov, bölgede önemli bir pompa gereksinimi olduğuna vurgu yaparak, Vansan’ın süratli üretim ve tedarik avantajı sayesinde bölgenin muhtaçlığını karşılamak için harekete geçtiğini kelamlarına ekledi.

2024 yılında piyasaya sürülecek olan en yeni eseri GROHE Everstream’a ait bilgi veren GROHE Türkiye ve Azerbaycan Başkanı Serhat Sabaz, “Ürün, duş alışkanlıklarınıza bağlı olarak suyun sadece dörtte birini ve tipik bir klâsik duşun gücünün üçte birini tüketerek suyu tekrar kullanıyor. Böylelikle dört kişilik bir aile için yılda yüzde 65’e kadar maliyet tasarrufu elde ediliyor ve karbon ayak izini de yüzde 70’e kadar azaltıyor” dedi.

Ürünlerin kutularında plastik kullanımının sıfır olduğunu ekleyen Sabaz, “2030 yılının sonunda sıfır karbon düzeyine ulaşmasını hedefliyoruz” diye konuştu.

Gartner tarafından dünya genelinde 800’den fazla İK başkanıyla gerçekleştirilen “İnsan Kaynakları Öncelikleri” başlıklı araştırma İK için en kıymetli 5 önceliği ortaya koyuyor. Araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlara nazaran, İK önderleri, insanlara ve teknolojiye yapılan yatırımları yönetmeli, olumlu bir kültür ile çalışan tecrübesini geliştirmeli ve İK’yı daha fazla dijitalleştirecek halde dönüştürmeli.

İnsan başkanlar çok az

Lider ve yönetici aktifliği: İK başkanlarının yüzde 60’ı önder ve yönetici aktifliğini en değerli öncelik olarak söz ettiler. Yüzde 24’ü ise liderlik geliştirme yaklaşımlarının başkanları işin geleceğine hazırlamadığını söyledi. Araştırmada “Günümüzün çalışma ortamı başkanların daha özgün, empatik ve uyumlu olmalarını gerektiriyor. Bu 3 mecburilik, yeni bir liderlik davetini temsil ediyor: İnsan liderliği” İK başkanları, başkanlarda bağlılık, cüret ve inanç oluşturmaya çalışsa da “insan liderler” epey az. Tesirli insan önder olmak için başkanların bağlılık, yürek ve itimada muhtaçlıkları var. Fakat İK’nın tipik yaklaşımları, önderleri geride tutan manileri ele almıyor. Bu pürüzler, çok insani olan kendinden kuşku etme, endişe ve belirsizlik hislerini içeriyor. Önderlerin insan liderliğine olan muhtaçlığı karşılamalarına ve onları işin geleceğine hazırlamalarına yardımcı olmak, insaniyetlerini tanımak ve bu duygusal manileri direkt ele almak gerekiyor” tabirine yer veriliyor.

Çalışanlar değişim yorgunu

Organizasyonel tasarım ve değişim idaresi: İK başkanlarının yüzde 53’ü için en değerli öncelik, organizasyonel tasarım ve değişim idare. Dijital dönüşümler, ekonomik belirsizlik ve siyasi tansiyonlar birçok aksama ve değişime yol açtı. Bu nedenle organizasyonel tasarım ve değişim idaresi CHRO’lar için en değerli öncelik olmaya devam ediyor. Lakin yüzde 45’i çalışanlarının değişikliklerden yorulduğunu söylüyor. Çalışanlar, değişime karşı daha dirençli hale geliyor. Gartner tarafından 2016 yılında yayınlanan İşgücü Değişimi Anketi’nde çalışanların yüzde 74’ü kurumsal değişiklikleri desteklemek için iş davranışlarını değiştirmeye isteklilerken bu oran 2022’de yüzde 38’e düştü. Değişim yorgunluğunun net sonuçları vardır. İK önderleri, çalışanların değişimi yönlendirmelerine ve değişimin işleri ve daha da değerlisi refahları üzerindeki tesirini azaltmalarına yardımcı olmalıdır.

4 çalışandan 3’ünün gözü dışarıda

Çalışan tecrübesi: İK başkanlarının yüzde 47’si için en değerli öncelik çalışan tecrübesi. Birçok İK önderi, çalışanların mesleklerini geliştirmek için yapmaları gereken şirket içi atılımları belirlemekte zorlanıyor. Çalışan meslek tercihleri üzerine yakın tarihli bir Gartner anketinde, her 4 çalışandan yalnızca 1’i kuruluşlarındaki mesleklerine güvendiğini lisana getirdi ve yeni bir rol arayan 4 çalışandan 3’ü dış durumlarla ilgileniyor. İş tecrübesi değiştiği için bu yol artık daha az net. Meslek seçenekleri, ofislerde daha az müddet ile daha az görünür; mevcut marifetler geçerliliğini yitiriyor ve çalışanlar gelecekteki roller için hazır değil ve beşerler işin hayatlarındaki rolünü tekrar düşünürken mevcut seçenekler çalışanların gereksinimlerini karşılamıyor. Bu, çalışanlar için en uygun meslekleri yaratmak için İK başkanlarına yeni meslek zorunlulukları sunuyor.

Yetenek rekabeti daha da artacak

İşe alım: İK önderlerinin yüzde 46’sı için birinci öncelik işe alım. Yüzde 36’sı gereksinim duydukları marifetleri bulmak için kaynak bulma stratejilerinin yetersiz olduğunu söylüyor. Kuruluşların yüzde 50’si makroekonomik şartlardan bağımsız olarak yetenek rekabetinin önümüzdeki 6 ayda kıymetli ölçüde artmasını bekliyor. Bu, işe alma başkanlarının mevcut iş ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirmek için işe alma stratejilerini tekrar önceliklendirmesi, bu değişen pazarda çok sayıda mümkün senaryo planlaması yapması ve dataları kullanarak büyük bir inançla kararlar alması gerektiği manasına geliyor.

Yeni bir yaklaşıma gereksinim var

İşin geleceği: İK önderlerinin yüzde 42’si için en değerli öncelik işin geleceği. Yüzde 43’ü net bir iş stratejisine sahip olmadıklarını söylüyor. “İşin geleceği”, uzak ve hibrit iş gücü ile eşanlamlı olmaya devam ediyor. Lakin bu değişim, birçok kuruluş için sistematik bir değişiklik olsa da denklemin sırf bir kesimi. Gelecekteki yetenek muhtaçlıklarını öngören işgücü planlaması, geleceğin çalışma stratejisinin merkez üssü ve İK önderleri için en değerli öncelik. Lakin günümüzün iş gücü planlaması gerçeklikten kopuk ve mevcut stratejiler yıkıcı görüntüyle çabada etkisiz. Araştırmada “İK önderlerinin gelecekteki maharet muhtaçlıklarını varsayım edebileceğimizi, kâfi yeteneğe erişebileceğimizi, satın alarak ve inşa ederek gelecekteki boşlukları doldurabileceğimizi ve çalışanların ne vakit ve nerede çalışacağını dikte edebileceğimizi varsaymak yerine, yeni stratejilerin kilidini açan yeni bir yaklaşıma gereksinimi var” tabirine yer veriliyor.

İK başkanları iletişimsizliği ortadan kaldırmalı

Artık kalıcı hale geldiğini kabul ettiğimiz esnek çalışma modellerini mükemmelleştirmek için çalıştıklarını tabir eden Microsoft Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Esra Gaon, “Çoğu vakit yarı uzaktan, yarı ofisten üzere uygulandığı düşünülen hibrit modelde aslında yüzdelerin çok da bir ehemmiyeti yok. Hepimiz yaratıcılığın, verimliliğin ve üretkenliğin bir ortaya getirildiği sürdürülebilir iş modelleri yaratmanın peşindeyiz” diyor.

Gri alanlar

Çalışanların çoğunluğunun hibrit modelden son derece mutlu olduğunu ve tam vakitli modele dönüşü düşünmediğine işaret eden Gaon şu bilgileri veriyor: “Ancak natürel ki durumu bu kadar siyah beyaz değerlendirmemek lazım. Araştırmalar birtakım gri alanlar olduğuna da işaret ediyor. Bilhassa üretkenlik ve kültürü muhafaza noktasında yöneticilerin başında soru işaretleri var. Örneğin Microsoft’un 11 ülkede 20 bin çalışan ve yöneticiyle görüşerek gerçekleştirdiği en yeni çalışan araştırması bize yeni bilgiler sunuyor. Buna nazaran bizim de dahil olduğumuz EMEA Bölgesi’nde çalışanların yüzde 88’i işlerinde üretken olduklarını düşünüyor. Öte yandan iş önderlerinin yüzde 83’ü hibrit çalışmaya geçişle birlikte çalışanların üretken olup olmadıklarını denetim etmekte zorluk yaşadıklarını belirtiyor.

Tükenmişlik duygusu

Ayrıca çalışanların ortalama yüzde 48’i, yöneticilerin ise yüzde 53’ü tükenmişlik duygusu hissettiklerini tabir ediyor.. Yöneticilerin “yeterince üretken miyiz?” paranoyasına son verebilmesi için öncelikle çalışanları empatiyle dinlemesi ve fikir birliğine varılması için çaba göstermesi gerekiyor. Araştırma, çalışanların yüzde 84’ünün çalışma arkadaşlarıyla toplumsallaşma ümidiyle ofise geldiğini kanıtlıyor.”

Plastik tüketiminin azaltılmasını hedefleyen İş Dünyası Plastik Teşebbüsü imzacısı ve Sıfır Atık Belgesi’yle faaliyetlerini sürdüren ICA, Kuzey Etraf Otoyolu’ndan toplanan atık lastiklerin geri dönüştürülmesiyle elde edilen ‘Ses Bariyeri’nin montajını tamamladı. Proje, döngüsel iktisada katkıda bulunurken, otoyoldan kaynaklanan gürültünün azaltılmasını da sağlıyor.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Etraf Otoyolu İşletmecisi ICA, sürdürülebilirlik odaklı iş stratejisi kapsamında yenilikçi projelere imza atmaya devam ediyor. ICA, otoyoldan toplanan atık lastiklerin geri dönüşümüyle üretilen Ses Bariyeri Projesi ile etrafın korunmasına, yol güvenliğine ve gürültünün azaltılmasına katkıda bulunuyor. ICA Genel Müdürü Serhat Soğukpınar, 30 Mart Milletlerarası Sıfır Atık Günü’nde duyurdukları Ses Bariyeri Projesi’nin, ICA’nın gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak konusunda aldığı sorumluluğun modülü olduğunu söyledi. Soğukpınar, “Otoyol üzerindeki parçalanmış birçok cisim otoyol güvenliğini de tehdit ediyor. Bir yılda yaklaşık 135 ton araç lastiği kesimi topladık. Lastik atıklarını döngüsel iktisada katkı sağlamak maksadıyla geri dönüştürerek ses bariyeri imalinde kullanıyoruz” dedi.

Bariyer 2 kilometre uzunluğunda

Kauçuk ses bariyeri karbon ayak izi en düşük eserler ortasında yer alıyor.

Ses Bariyeri Projesi kapsamında, otoyolun Kilyos-Zekeriyaköy bölgesinde yapılan ses tahlilleri sonucunda, bölgeye yaklaşık 2 kilometre uzunluğunda ses bariyeri yerleştirildi. Böylelikle otoyolun yerleşim bölgelerinin yakınından geçen kısımlarında araç gürültüsünün en az düzeye indirgenmesi hedeflendi.

Serhat Soğukpınar, “Ses bariyeri ile otoyol yakınındaki habitat ve yerleşimler otoyol sesinden arınıyor ve biriktirdiğimiz lastik atıkları geri dönüştürülerek, döngüsel iktisada hizmet ediyor” diye belirtti.

Atık lastikleri geri dönüştürerek oluşturulan ses bariyerleri birebir vakitte Çevresel Eser Beyanı (EPD) sertifikasına sahip. Kauçuk ses bariyerlerinin, atık gereçlerden üretildiği için, ‘karbon ayak izi’ en düşük eserler ortasında yer aldığına dikkat çeken Soğukpınar, “Bu etraf dostu bariyeri ömrünü tamamlayacağı 10. yılının sonunda yine geri dönüştüreceğiz ve tekrar kullanacağız. İşimizi en yüksek standartlarda yapmak ve sürdürülebilir bir dünyaya katkıda bulunmak birinci gayemiz. Bu doğrultudaki çalışmalarımıza devam edeceğiz” sözlerini kullandı.

Faaliyetlerini Sıfır Atık Evrakı ile sürdürecek

ICA tıpkı vakitte Küresel Compact Türkiye, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) ile TÜSİAD tarafından, iş dünyasında plastik tüketimini azaltmak maksadıyla kurulan İş Dünyası Plastik Girişimi’nin de imzacısı. ICA bu doğrultuda, Sıfır Atık İdare Sistemi’ni kurarak sergilediği atık ve etraf idare çalışmaları sonucunda, Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca verilen Sıfır Atık Belgesi’ni almaya hak kazandı.

Ulusal Hububat Kurulu Lideri Özkan Taşpınar, bu yıl sulak alanlarda yapılan ekimlerde yüzde 20’ler düzeyinde artış gerçekleştiğini, bu artışın kuraklık nedeniyle oluşacak kayıpları kapatacağını söyledi. Ülke genelinde yaşanan mevsimsel kuraklığın kimi bölgelerde daha ağır düzeylere geldiğini hatırlatan Taşpınar, “Hububatın suya gereksinim duyduğu vakitler, birinci çıkış vakitleridir. Birinci çıkış vaktindeki yağışlar sayesinde ekilen hububatın çoğunluğu rahat bir halde çıkabildi” diye konuştu.

Taşpınar, ülke genelinde meteorolojik kuraklığın hakim olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Meteorolojik kuraklık, hidrolojik kuraklık düzeylerine kadar yükseldi. Göllerde ve göletlerde, yer altı sularımızda kıymetli bir çekilme gerçekleşti. Kar ve yağmur yağışlarımız yetersiz oldu. Buna rağmen hububatın suya en fazla gereksinim duyduğu devirlerde yağışların gerçekleşmesi, hububatın derdini değerli derecede gidermiş oldu. Bundan sonraki nisan-mayıs yağışları da şayet sistemli formda devam ederse hububatta çok bir kuraklık yaşanmayabilir.”

Nilgün ÖZDEMİR

Türkiye’nin son yıllarda katma kıymeti yüksek, markalı eserlerde büyük ölçüde yol kat ettiğini söyleyen Rekabet Enstitüsü Lideri Hasan Demirkıran, ülkemizin dünyanın büyük ekonomileri ortasında olmasının bunun bir delili olduğunu belirtti.

Katma pahalı mal, hizmet ve bilgi üretebilmenin en tesirli yolunun başta inovasyon, Ar-Ge ve yeni eser geliştirme faaliyetlerinden geçtiğini vurgulayan Demirkıran, elde edilen eser ve hizmetlerin ise entelektüel sermayeye dönüşmesi için bunların fikrî mülkiyet hakları ile korunması gerektiğini bildirdi. Demirkıran, üretilen katma bedelin ise tescillenerek korunmasını istedi.

Firmaların rekabet üstünlüğünün birçok etkene bağlı olduğunu söyleyen Demirkıran, başta personellik maliyeti olmak üzere, vergi ve prim maliyetlerinin rekabette sorun yarattığını kaydetti. Ayrıyeten döviz, finans ve güç maliyetleri üzere genel ekonomiyi ilgilendiren çevresel etkenlerin şirketleri zorladığına işaret eden Demirkıran, “Türk şirketlerinin küresel arenada rekabet üstünlüğü elde etmesinin en değerli yolu, herkesin kolay kolay yapamadığı yenilikçi eserleri ve patentli teknolojileri geliştirmekten geçiyor. Geliştirilen bedellerin aktif marka stratejisiyle de hak ettiği kârlı fiyatlarla satışı yapılmalı” dedi.

Rekabet Enstitüsü olarak Türk firmalarının rekabet üstünlüğü elde etmesi için dünyada aktifliği kanıtlanmış metodolojilerin Türkiye’de yaygınlaştırılmasını amaçladıklarını söyleyen Demirkıran, “Bu faal metodolojiler ile Türk firmaları çok kısa vakitte ve çok daha düşük maliyetler ile rakiplerinin önüne geçecek. Kordinat İnovasyon ve Fikri Mülkiyet İdaresi tarafından kurulan Rekabet Enstitüsü platformu gerek yurt içinden, gerekse yurt dışından rekabet gücünü arttırıcı metodolojilere sahip kurum ve şahıslar ile sıkı bir network ağı içinde yer alıyor. Bu kapsamda çeşitli uygulamalı eğitimler, toplantılar ve raporlar hazırlanıyor” diye konuştu.

Firma yöneticilerinin inovatif olması yahut inovatif insanları barındırması gerektiğini söyleyen Demirkıran, deneme yanılma yoluyla da olsa inovasyon yapıp yeni eserlerin çıkarılabiliyor olmasının değerli olduğunu belirtti. Firmaların devamlı kârlı ve yüksek ciro elde eden eserler geliştirmesi gerektiğine dikkat çeken Demirkıran, “Sektörü ne olursa olsun. Bunun için yanlışsız metodolojileri kullanıp sistematik inovasyon yapılması gerekiyor” dedi.

“Katma kıymetli eserlere sahip değiliz”

Türkiye’nin katma pahalı marka üretiminde önemli yol aldığını fakat rakiplerinin de boş durmadığını anlatan Demirkıran, “1950’li yıllarda Güney Kore, bizimle tıpkı düzeyde iken şu anda ise elektronik sanayinden otomotive, gemi sanayinden makine sanayine kadar birçok dünya markası yaratarak bizi geçti. Amerikan sinemalarında ilkel kabileler üzere gösterilen Meksika da ekonomik büyüklük açısından Türkiye’nin epeyce önünde yer alıyor. Meğer Türkiye’de çabucak her şey üretiliyor. Makine, televizyon ve öteki elektronik eserler, otomotiv, silah, mobilya, ilaç vb. her türlü eseri yapabiliyoruz. Lakin yüksek kârlar elde edemiyoruz. Yani katma kıymetli ve markalı eserlere kâfi ölçüde sahip değiliz” diye konuştu.

Türkiye’nin rekabet stratejisinin ne olması gerektiğini bilmediğimizi söyleyen Demirkıran, işin akışına nazaran hareket ettiğimizi belirtti.

“Türkiye coğrafik açıdan adeta bir lojistik merkezi”

Türkiye’nin coğrafik pozisyonu açısından adeta bir lojistik merkezi olduğunu belirten Demirkıran, güç üreten ülkeler ile güce gereksinimi olan varlıklı Avrupa ortasında konumlandığımıza dikkat çekti. Buna karşın Türkiye’de lojistiğin kıymetli ve güç olduğunu anlatan Demirkıran, öncelikle hukuka inanılan, güvenlik sorunu olmayan ve lojistik üzerindeki maliyetlerin azaltılmış bir ülke olmamız gerektiğini savundu. Amazon üzere bir şirketin Asya ve Avrupa’da bir merkez kuracaksa Türkiye’yi en uygun ülke olarak görmesi gerektiğini vurgulayan Demirkıran, “Ancak durum ne yazık ki bu türlü değil. Makine, yedek modül yahut mobilya fiyatında Çin’e nazaran kıymetliyiz. Aslında katma bedel üretiyorsak değerli da olmalı. Fakat Çinliler ile rekabet edebilmek için fiyat rekabetinden çok, coğrafik yakınlığı da hesaba katarak, kalite ve Ar-Ge yeteneğini de unutmamak gerekiyor” dedi.

“Türkiye global rekabette hak ettiği yerde değil”

Demirkıran, Dünya Ekonomik Forumu ve Dünya Rekabetçilik Merkezinin yaptığı ülkelerin rekabetçilik sıralamasında Türkiye’nin 50-60 ortasında değiştiğini söyledi. Ekonomik büyüklük olarak 22’nci sırada olan Türkiye’nin rekabetçilik olarak birinci 50’ye girememesini yahut daha doğrusu en azından ekonomik büyüklük ile paralellik gösterecek düzeyde olamamasının üzücü olduğunu söz eden Demirkıran, şöyle konuştu:

“Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin elindeki coğrafik lojistik avantajını ve tarihi kültürel pahalarını kâfi ölçüde kullanamadığı manasına geliyor. Örneğin, merkezi bir yerde dükkanı olan bir adam, dükkanını market ya da mağaza üzere işletmek yerine depo olarak kullanıyorsa var olan avantajını kullanamıyor demektir. Geçiniyor mu ‘Allaha çok şükür’ lakin hak ettiği yer daha âlâ bir yer mi, evet… Türkiye’de işte tam da böyle…

Bunun düzeltilmesinin birinci yolu ülkenin yatırım yapılabilir olabilmesi ismine, Devletin ekonomik atmosferi ve adalet sistemini güzelleştirmesi lazım. Öteki bir yol ise iş dünyasının rekabetçi olmayı gayesine koyması gerekiyor.”

“Ar-Ge dayanakları, finansı karşılamak için kullanılıyor”

Katma bedel üretmenin ve marka yaratmanın değerinin herkesçe bilindiğini söyleyen Demirkıran, fakat gerekenin ne olduğunun bilinmediğini belirtti. Devletin katma paha üretilmesi için bir sürü Ar-Ge takviyesi verdiğini kaydeden Demirkıran, Türkiye’de bin 500’den fazla Ar-Ge ve tasarım merkezi olduğuna işaret etti. Ar-Ge’nin çıktılarından biri olan patent yahut yeni eser sayılarının beklenenin çok altında kaldığını vurgulayan Demirkıran, “Şirketlerin birden fazla Ar-Ge dayanaklarını muhtaçlıkları duydukları finansı karşılamak ve Ar-ge indirimlerinden faydalanmak için kullanıyor, rekabetçi yeni eserler için değil. Bize nazaran inovasyon, Ar-Ge ve marka konusunda, yani katma bedelli eser üretmek ve marka yaratma konusunda direkt mali teşvikten fazla o ortamı oluşturmak gerekli. Vergi indirimi ise yalnızca Ar-Ge harcamaları için değil, piyasayı canlandırmak için kullanılmalı” diye konuştu.

“Lojistikte vergiler düşsün, kanun ve adalet uygulansın”

Klasik üret-sat yerine, rekabet avantajlarını tespit edip ona nazaran hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Rekabet Enstitüsü Lideri Hasan Demirkıran, “Bu işi devlet yapmalı üzere bir teklifimiz katiyetle yok. Devlet, bunu klasik teşvik siyasetleri ile planlarsa yanlış olur. Şirketlerin katma kıymet üretmesi için inovasyon ve Ar-Ge takviyesi vermesi çok büyük bir tesir yaratmıyor. Türkiye coğrafik açıdan lojistikte hayli güçlü ve bizim bu özelliğimizi kimseye kaptırmamamız gerekiyor. Lojistikte vergiler düşsün, kanunlar ve adalet uygulamaları güzel olsun ki milletlerarası şirketler Türkiye’ye yatırım yapsın” dedi.

Yerli imkanlarla üretilen ve 70 ülkeye ihraç edilen aygıt, gönderdiği lazer darbeleriyle menzilindeki objelerin tespitini sağlıyor. Bilgisayar yahut tablet aracılığıyla objeleri ekrana yansıtarak kullanıcısına bilgi akışı sağlayan aygıt, kusursuz noktalama ve haritalama yapabiliyor.

Cihazın üretildiği firmanın İdare Şurası Lideri Remzi Başbuğ, ziyaret ettiği Nevşehir’de, sarsıntının etkilediği vilayetlerde arama kurtarma çalışmalarına katılan Ürgüp Belediyesi ve AFAD Vilayet Müdürlüğü takımlarına birer “Proton Elic” ikram etti. Başbuğ, “Yüzde 99 yerli bir aygıt. Birtakım malzemeler dışarıdan temin ediliyor fakat bunları da önümüzdeki yıllarda kendi bünyemizde üreteceğiz” dedi.

Fatma KAYTEZ

Smokin deyince akla gelen adres olan Kordonciyan ailesinin dördüncü nesil temsilcisi Levon Kordonciyan, bu yıl düzenleyecekleri Cumhuriyet Terzihanesi Müzesi ve Yüzyılın En Şık Başkanı Sergisi’nin gelirlerini depremzedelere bağışlayacaklarını duyurdu.

200’ün üzerinde koleksiyondan oluşan Cumhuriyet Terzihanesi Müzesi’nin 29 Ekim’de, 18 adet kıyafetin yer aldığı Yüzyılın En Şık Önderi Sergisi’nin de 10 Kasım’da ziyaretçilere açılmasının planlandığını tabir eden Kordonciyan, müze ve standın her yıl farklı yerlerde gerçekleştirildiğini bu yıl ise şimdi yerin muhakkak olmadığını, görüşmelerin devam ettiğini kaydetti. Kordonciyan, “Müze ve sergiden gelen gelirleri tiyatrolara sponsor olarak kıymetlendiririz. Lakin bu yıl gelirleri depremzedelere bağışlayacağız” dedi.

Altın Makas lakaplı Levon Kordonciyan ile asırlık markanın seyahatini ve planlarını konuştuk.

Kordonciyan Simokin’in kuruluş kıssasından kısaca bahseder misiniz?

Mustafa Kemal Atatürk, kıyafet ihtilali yapmadan evvel 6 terziyi seçerek Paris’e gönderir. Bu şahıslar, Türkiye Cumhuriyet’inin çağdaş kıyafetlerinin eğitimini alırlar. Bu terzilerin içerisinde birinci nesil büyük dedemiz Levon Kordonciyan da bulunmaktadır. 7 sene E. J. Malle Akademisi’nde eğitimini tamamladıktan sonra birinci nesil Levon Kordonciyan İstanbul’a döner. Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, o zamanın mebuslarına, bürokrat ve iş beşerlerine smokin ve grup elbiseler dikmeye başlar. Bu ortada da gönül borcu ödemek için, Anadolu insanına bu kıyafetleri giydirecek terzilere hiçbir fiyat talep etmeden eğitim verir. İkinci jenerasyon dedem Leons Kordonciyan ve üçüncü jenerasyon babam İskender Kordonciyan da terzilik mesleğini sürdürdüler.

Dördüncü jenerasyon olarak siz işe başladığınızda markada nasıl bir değişim yaşandı?

Ben terziliğin yanı sıra smokin, redingot, bonjur, jaketatay ve frak kiralama işine de başladım. Türkiye’de bu kıyafetleri insanlara sevdirmeyi de başardım. Dijital ortamda siteler kurarak dünyaya açılmayı başardım. 2009 yılında e-ticarette muvaffakiyet mükafatı aldım.

Size Altın Makas deniyor. Bu lakap nereden geliyor?

150 yıldır terzilik mesleğimizde; yanlışsız yolumuzdan şaşmadan ve insanları üzmeden dört nesildir bugünlere geldik. Atölyemizi ziyaret eden müşterilerimiz bize “Siz Altın Makas lakabını hak ediyorsunuz” dediler. Biz de “Altın Makas”ı markalaştırma kararı aldık.

Sizden bayrağı devralmak için yeni jenerasyon geliyor mu?

Kızım Nora bebekliğinden beri bizden aldığı güçle büyüyor. Bugün artık benim yaptığım dizaynların üzerine neler katabilirimin gayretini sarf ediyor.

Şile bezinden smokin de dikti

Kordonciyon Simokin’in birincilerinden kelam eder misiniz?

Kordonciyan Smokin’in en kıymetli unsuru, ziyaretçilerine karşı dürüst olmaktır. Ben yeniliklere açık bir beşerim ve çağdaş terziyim. Kottan smokin tasarladım. Şile bezimizi tanıtmak için, yurt dışından gelen ziyaretçilerime Şile bezi smokin diktim.

Cumhuriyet Terzihanesi Müzesi ve Yüzyılın En Şık Önderi ismiyle düzenlediğiniz sergiden de bahseder misiniz?

Yirmi yıl öncesinde çıktığım televizyon ve gazete röportajlarından sonra beşerler beni bularak dedelerimin diktiği kıyafetlerini bize emanet ettiler. Onlar “Bu kıyafetleri en âlâ siz koruyabilirsiniz” dediler. Ben de dedelerimden bana miras kalan terzi materyallerini de birleştirerek Cumhuriyet Terzihanesi Müzesi’ni oluşturdum. Daha sonrasında da o devrin kumaşlarıyla Ceddimizin giydiği kıyafetlerin teğe bir birebirini dikerek “Yüzyılın En Şık Lideri” isimli standımı oluşturdum. 18 adet kıyafetlerimizi her sene farklı yerlerde sergileriz. Cumhuriyet Terzihanesi Müzesi ve Yüzyılın En Şık Başkanı stantlarımızdan gelen gelirleri de tiyatrolara sponsor olarak kıymetlendiririz. Bu senede bu stantlardan gelecek gelirleri depremzedelere bağışlayacağız.

Şu anda nerede kaç mağazayla hizmet veriyorsunuz?

Kordonciyan Smokin markası yalnızca Harbiye Caddesinde hizmet vermektedir. Kordonciyan Smokin’e gelen ziyaretçilerimiz annem Şuşan Kordonciyan’ı, babam İskender Kordonciyan’ı ve ben Levon Kordonciyan’ı gördükleri vakit keyifli oluyorlar. Bu durum markamıza bir ayrıcalık katıyor.

Türkiye’de yılda kaç smokin/frak dikiyorsunuz?

Kordonciyan markası, ziyaretçilerine üç farklı alternatif sunuyor. Kiralama, hazır satış ve ısmarlama, dört provalı bireye özel dikim. Smokin kiralamada 7 bin kıyafetle hizmet veriyoruz. Hazır satışımızda 600 kıyafetimiz var. Bireye özel dikimde de ne renk ne model istenir ise, dört provalı dikiyoruz.

Barack Obama için de hazırlandı

Yurt dışından müşterileriniz var mı?

Kordonciyan markası olarak Hollywood yıldızlarına smokin hazırlıyoruz. Ölçüler İstanbul’a geliyor, bizler de atölyemizde dikip yolluyoruz. Barack Obama’nın da ölçülerini yollamışlardı. Atölyemizde smokini dikerek Amerika’ya yollamıştık.

Smokin/ frak denince erkek giysisi olarak akla geliyor fakat son yıllarda bayanların da giydiğini görüyoruz. Siz bu ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kordonciyan markası olarak smokin giymeyi bayanlara da sevdirdik. Bayanlar okul mezuniyet balolarında ve özel davetlerde smokini tercih ediyorlar. Bayanlara rengarenk smokin ve fraklar tasarlıyoruz. Onlar, smokin yahut frakın içinden bazen gömlek, bazen yelek, bazen de bustiyer giymeyi tercih ediyorlar. Bayan ziyaretçilerimizin sayısı günden güne çoğalmaya başladı.

Bu yılın modasından da kelam eder misiniz?

2023-2024 yılının erkek modası öbür yıllara göre biraz daha farklılaştı. Tek ceket, tek pantolon kostümün önüne geçti. Bleyzer ceketler, büyük kareli ve balıksırtı ceketler bu yılın modasında birinci sırasını aldı. Nefti yeşil ve bordo ceketleri, kareli pantolonları ve diz altı paltoları sıkça göreceğiz. Ayakkabı modellerinde ise; nubuk ve deri üzerine toka ve püsküllü aksesuarı göreceğiz. Kol düğmeleri, kravat iğneleri, gömlekte yaka vidası ve yelek köstekleri bu yılın olmazsa olmazı. Rengârenk pantolon askıları, erkekler üzerinde sıkça görebileceğimiz aksesuarlardan. Biz de erkeklerin bu tıp aksesuarlarına daha çabuk ulaşabilmeleri için kordonciyanvitrini.com adresini uygulama sitesiyle hizmete açtık. Smokin, frak, redingot, jaketatay ve bonjur erkeğin estetiğidir. Bu kıyafetleri tamamlayan aksesuarlar da erkeğin makyajıdır. Papyon, jenerasyon, kol düğmesi, yelek, kravat, yaka iğnesi, fular, ipek çorap, rugan ayakkabı.

Atatürk, kıyafetlerini kendi tasarlarmış

Atatürk’ü giydiren bir ustanın torunu olan Levon Kordonciyan, “Mustafa Kemal Atatürk, bizim ailemiz için çok önemlidir” diyerek, kelamlarına şöyle devam etti: “O’nu gururla ve onurla anarız. Dedemiz, Ata’mızın provalarını Pera Palas ve Park Otellerinde alırmış. Kendi giyeceği kıyafetlerin dizaynlarını yaparmış. Atatürk’ün böbrek ağrısı olduğu yıllarda dedemize sırtı trikolu yelekler diktirmiş. Biz hala o yelekleri diker ve ziyaretçilerimize satarız.”

“Mezuniyet ve düğün vakti haftanın birkaç günü işyerinde sabahlarız”

Levon Kordonciyan, en ağır oldukları devrin mezuniyet ve düğün vakti olduğunu belirterek, “Sabah saat 05.30’da atölyeme masraf oradaki işlerimi hallederim. Sabah saat 08.30’da da ziyaretçilerimi kabul ettiğim iş yerimi açarım. Mezuniyet ve düğün vaktimiz yaz mevsimidir. Bu mevsimde haftanın birkaç günü iş yerimizde sabahlarız. Pandemiden evvel kış periyodunda her gün atölyemizi açardık. Pandemi sonrası Kasım ayından Mart ayı sonuna kadar Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri atölyemizi açıyoruz. Öteki günlerde de ailemizle vakit geçiriyoruz” diye konuştu.

“Kumbarana paradan evvel insan at” “Milyoner olacağına vizyoner ol”

“Benim ustalarım dedem ve babamdır” diyen Levon Kordonciyan, iki jenerasyondan de eğitim almanın kendisi için büyük bir baht olduğunu vurgulayarak, “Büyüklerimden öğrenip kulağıma küpe ettiğim en kıymetli şey “Kumbarana paradan evvel insan at”. “Milyoner olacağına, vizyoner ol”. Büyüklerim bana kelamın senet olduğunu öğrettiler. Bu kelamlar dört nesildir bizim ailemizde tekrarlanan sözlerdir ve bundan sonra da daima tekrarlanacaktır” dedi. “Kumbarana paradan evvel insan at” “Milyoner olacağına vizyoner ol”