Gün: 4 Temmuz 2023

  • Galatasaray’a Adadan iki transfer

    Galatasaray, geçtiğimiz yıl yaptığı transferlerin karşılığını aldı ve 2022-2023 dönemini şampiyon olarak tamamladı. Yaz transfer devrinde ve devre ortasında yaptığı desteklerle isminden kelam ettiren Galatasaray bu ataklarına devam etmek istiyor.

    Ligde ipi göğüsleyen Galatasaray, Şampiyonlar Ligi elemelerini de geçerek kümeler evresine kalmak istiyor. Bu doğrultuda Galatasaray takımını teknik yönetici Okan Buruk’un raporu doğrultusunda güçlendirecek.

    LİSTEDE İSİM ÇOK

    Galatasaray’ın transfer listesine ise birçok yıldız isim bulunuyor. Galatasaray’ın lider vekili Erden Timur’un, transfer çalışmalarına sürat vereceği öğrenildi.

    Galatasaray’da birinci maksat ise transferleri bu süreçte yetiştirmek ve adaptasyonu kısa müddette sağlamak. Bu doğrultuda Cimbom’da Erden Timur’un İngiltere’ye uçacağı ve transfer görüşmelerine son noktayı koyacağı aktarıldı.

    İLK MAKSAT SOL BEK

    Bu dönem sol bek bölgesinden istediği randımanı alamayan Galatasaray’ın önceliği bu mevki olacak. Sarı-kırmızılılarda dönem sonunda mukavelesi bitecek Emre Taşdemir ile sözleşme yenilenmedi. Devre ortasında Hatayspor’dan kiralık gelen Sam Adekugbe ile de yollar ayrıldı. Kazımcan Karataş’la yola devam edecek Galatasaray, bu bölgeye Devler Ligi klasında yıldız bir isim katmayı planlıyor.

    Bu doğrultuda Galatasaray’ın gündemine gelen isim ise eski yıldızı Alex Telles oldu. Sarı-kırmızılılar geçtiğimiz dönemi Sevilla’ya kiralık geçiren Brezilyalı sol beke talip oldu.

    Manchester United ile 1 yıllık sözleşmesi kalan 30 yaşındaki sol bekin, bu bölgedeki açığı kapatacağı bekleniyor. Geçtiğimiz dönem 38 maça çıkan Telles, 3 asistlik katkı sağlamıştı.

    İKİNCİ GAYE ELANGA

    Kanat bölgesini güçlendirmek isteyen Galatasaray’ın yeniden Manchester United’da forma giyen Anthony Elanga’yı listesine aldığı öğrenildi. Manchester altyapısından yetişen Elanga, geleceğin yıldızları ortasında gösteriliyor.

    Galatasaray bu transferi kiralama formülüyle bitirmek istiyor. Manchester United’ın da oyuncunun gelişimi açısından bu teklife sıcak bakabileceği kaydedildi. 21 yaşındaki İsveçli kanat, geçtiğimiz dönem 26 maçta 702 dakika mühlet aldı ve 2 asistlik performans gösterdi. Genç kanat oyuncusu birebir vakitte Sacha Boey’la birebir danışmanlık şirketine sahip. 

  • Otluk alandan yeşil alana

    Atıl alan yemyeşil oldu!

    Lüleburgaz Belediyesi, İstasyon Caddesi PTT Kargo Merkezi önünde daha önceleri atıl bir durumda bulunan araziyi çiçekler ve ağaçların yer aldığı yemyeşil hale kavuşturdu. Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri kent genelinde belediyeye ait atıl alanları birer birer yeşil alana dönüştürmeye devam edecek.

    Lüleburgaz Belediyesi kent genelindeki atıl alanları birer birer kullanılabilir yeşil alana dönüştürüyor. Sadece son yılda kentte kullanılabilir yeşil alan miktarını 70 bin metrekare artıran Lüleburgaz Belediyesi bu doğrultudaki çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri kentte, belediyeye ait olan tüm atıl alanları küçük dokunuşlarla hem yeşillendiriyor hem de güzelleştiriyor.

    Otluk alandan yeşil alana

    Belediye ekipleri bu çerçevede son olarak İstasyon Caddesi PTT Kargo Merkezi önünde yer alan ve önceleri otluk görüntüsüyle kötü görüntü ortaya çıkan alanda dönüşüm gerçekleştirdi. Ekipler, ziraat mühendisi ve ziraat teknikeri eşliğinde gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda söz konusu otluk alanı içerisinde ağaç ve güzel renkli çiçeklerin yer aldığı yeşil alana dönüştü. Ortaya konan çalışma vatandaşlar tarafından beğeniyle karşılandı. 

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Depremden Etkilenen Öğretmenlerin Yer Değişikliği Başvurusu 5 Temmuz’da Başlıyor

    6 Şubat tarihinde gerçekleşmiş olan depremden ağır etkilenen illerde görev yapan öğretmenler için iller arası yer değiştirme başvurusu MEB tarafından duyuruldu.

    Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya İlleri ile Gaziantep ilinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde görevini sürdüren öğretmenler 22 il kapsamında iller arasında isteğe bağlı yer değiştirme başvurusunda bulunabilecek.

    6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden ağır derecede etkilenen bölgede öğretmen kadrolarında görev yapanların iller arası isteğe bağlı yer değişikliği işlemi için 5-7 Temmuz 2023 tarihleri arasında başvurular yapılabilecek, 10 Temmuz 2023 tarihinde ise atamalar gerçekleştirilecek.

    Depremden Etkilenen Öğretmenlerin Yer Değişikliği Başvurusu 5 Temmuz’da Başlıyor!

    Deprem Bölgesinde Belli Bir Süre Görev Yapma Şartı Yok!

    Yapılacak yer değişikliği başvurularında öğretmenler; İstanbul, Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Hakkâri, Hatay, Iğdır, Kahramanmaraş, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Şanlıurfa ve Van olmak üzere 22 ilde yer alan eğitim kurumlarına atama talep edebilecekler. Öğretmenler yer değişikliği başvurusunu, bulundukları ilde herhangi bir süre görev yapması şartı aranmadan gerçekleştirebilecekler.  (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

  • Nefesler Tutuldu: Memurun Talebi 22 Bin TL Değil, 35 Bin TL Üstü!

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün gerçekleştirilen kabine toplantısı sonrasında memur ve emekli zammı konusunda kararın Çarşamba günü enflasyon oranlarının açıklanmasının ardından verileceğini ifade etti. Asgari ücret zammı sonrası memur maaşının asgari ücretin ve kamu işçisi maaşının altında kalmasıyla meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları hükümete çağrıda bulunuyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en düşük memur maaşının 22 bin TL olacağı ifade edildi. Seçimlerden sonra göreve gelen yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak açıklamasında bulundu. Ancak memur artan enflasyon karşısında seçim öncesi telaffuz edilen 22 bin TL sözünün bir anlamı kalmadığını, paranın eridiğini pul olduğunu haykırıyor. En düşük memur maaşının yoksulluk sınırında olması konusunda açıklamada bulunan meslek örgütleri, yetkili sendika Memur-Sen’e de eleştirilerde bulunarak memuru toplu iş sözleşmesi masasında mağdur etmemesi yönünde çağrı yapıyor. 

    Memur-Sen 22 Bin TL’den Şaşmıyor!

    Yetkili sendika Memur-Sen seçim öncesi iktidar partisinin en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak sözünün bugünkü enflasyon ve kur oranlarıyla hala devam etmesine, tüm meslek örgütlerinin itirazlarına rağmen herhangi bir eleştiride bulunmuyor. Bakan Işıkhan’ın seçim sonrası yinelediği rakam olan 22 bin TL’ye itirazlar devam ederken, yetkili sendika 22 Bin TL’nin arkasında duruyor. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın dün yaptığı açıklamada memur maaşları ile ilgili meclise gelmesi beklenen düzenlemenin memnuniyet çemberini genişletmesini, 3 Temmuz’da açıklanması beklenen Haziran ayı enflasyon verileri, Kurban Bayramı ve fiyat raporlaması nedeniyle 5 Temmuz’a ertelendiğini ve yılbaşından itibaren 5 aylık süreçte enflasyonun %15,26 ve enflasyon farkının ise %6,72 olarak gerçekleştiğini kaydetti. Yalçın, 5 Temmuz’da açıklanacak Haziran ayı enflasyon rakamları ile 6 aylık enflasyon farkının netleşmiş olacağını, Meclise gelmesi beklenen ‘en düşük memur maaşını 22 bin TL’ye çıkaracak düzenlemenin dışında tutulması gereken 6. Dönem Toplu Sözleşme’de hüküm altına alınan %6 artış ve enflasyon farkının, çalışanlar arası ücret adaleti konusunda yeni tartışmaların önüne geçmede önemli katkı sunacağını söyledi. Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın açıklamasına şöyle devam etti: “Aynı zamanda yapılacak düzenleme; Ocak ayında olduğu gibi refah payı olarak verilmeli, enflasyon farkında dikkate alınmamalı, siyasi irade tarafından da ifade edilen ‘kamu görevlilerine kira yardımı’ hususu ve ‘1. Dereceye 3600 Ek Gösterge’ konusu da çözüme kavuşturmalıdır. Maaş ve ücret artışları, muafiyet ve ilave düzenleme gibi önemli adımların atıldığı ve farklı başlıklar üzerinden birçok kesimi ve alanı ilgilendiren uygulamaların hayata geçirildiği 2023 yılı; alım gücünü yükseltecek, gelir dağılımında adaleti sağlayacak, eksiklikleri giderecek ilave tedbirler ve iyileştirmelerle Türkiye Yüzyılına yakışır şekilde tamamlanacağına inanıyorum.”

    Memurlar Eylem Hazırlığında: ‘Tencerende Taş değil Aş Kaynasın’

    Nefesler tutuldu memur ve emekli maaşında son viraj! Memur-Sen’in 7. Dönem Toplu İş Sözleşmesi’nde en düşük memur maaşının 22 Bin TL’den fazla olması, memur maaşının yoksulluk sınırının üstünde olması gibi bir talebi olacağına dair bir sinyal verilmiyor! Meslek örgütleri yarınki ‘Tencerende Taş değil Aş Kaynasın’ eylemi hazırlığındayken, memur sendikalarının talepleri en düşük memur maaşının yoksulluk sınırı üstünde olmasını talep ediyor. Sağlık memurları 7. Toplu İş Sözleşmesi’nde belirlenecek en düşük devlet memuru maaşına yönelik taleplerini açıklamaya devam ediyor. 

    Büro-İş Sendikası: Çekilin Önümüzden, Açın Masayı, Alalım Hakkımızı!

    Büro-İş Sendikası Genel Başkanı Alay Hamzaçebi, memur maaşının en az net 22 bin TL sözü verildiğinde doların 19.5 lira olduğunu, şimdi 26 liraya yükseldiğini hatırlatarak şunları söyledi: “Dolar daha da artacak. Gıda, kira, ulaşım her şey almış başını gitmiş, yanına yaklaşılmıyor. ENAG’ın açıkladığı aylık enflasyon oranı yüzde 8,54 ve altı aylık 50,53 düzeyinde gerçekleşmiştir. TÜİK ise araya bayram girmesi dolayısıyla 5 Temmuz’da açıklayacak. Şimdiye kadar yaptığın gibi aklından geçeni açıklayabilirdin. Bir önemi yok. Memura 40 Bin TL.” Hamzaçebi, yetkili sendika olan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın ‘Memurlarda derin bir nefes alıp bir ‘ohh’ deyip rahatlama söz konusu’ sözlerine tepki gösterdi: “Memur-Sen Genel Başkanı çıkmış “’Memurlarda derin bir nefes alıp bir ‘ohh’ deyip rahatlama söz konusu” diyor.  Emeğe saygısı yok; Kamu çalışanının temsilcisi değil de kamu çalışanının düşmanı gibi ifade içinde. Kamu çalışanının off çekmediği gün yok, çalışan yoksullukta eşitlendi, haberi yok… En düşük devlet memuru maaşı yoksulluk sınırı olan 31.185 TL’nin üstünde olmadığı sürece kamu çalışanına gün yüzü yok.Varlığınız zarar ziyan; Çekilin önümüzden, açın masayı; alalım hakkımızı. Gölge etmeyin, kamu çalışanını refah seviyesine taşıyalım. Size düşen artık yolumuzdan çekilmektir, kamu çalışanlarına düşen ise istifa edip bu sendikayı yetkisiz, bu kifayetsizi ‘sessiz’ kılmaktır.”

    HEP-SEN: En Düşük  Memur Maaşı 35 bin TL Üzerine Çekilmelidir!

    Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası (HEP-SEN) en düşük devlet memuru maaşının 35 bin TL üzerine çekilerek hiçbir devlet memurunun yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilmemesi yönünde çağrıda bulundu. HEP-SEN 6 aylık enflasyon farkına istinaden zam yapılması uygulamasına son verilerek aylık enflasyon üzerinden her ay maaşların güncellenmesi taleplerini kamuoyuyla paylaşarak, enflasyon düzenlemesinin 2024 yılının ilk 6 ayının sonunda yüzde 20, ikinci altı ayın sonunda yüzde 25, 2025 yılının ilk 6 ayının sonunda ise yüzde 35 zam yapılması talebini iletti. 6 aylık süreçlerdeki ilgili zam oranlarının dolar kuru üzerinden hesaplandığında daha az bir maaşı getiriyorsa değer farkının her bir memurun maaşına yüzde 100 oranında yansıtılması belirtildi. 

    SES: İnsan Onuruna Yaraşır Bir Ücret Talebimiz Net 40 Bin TL!

    Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) kamu emekçilerinin açlık sınırında olduğunu sefalet koşullarında yaşamaya mahkum edildiğini belirterek, “kamu emekçilerinin talebi net 40 Bin TL olan yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret! İnsan onuruna yaraşır, insanca çalışma koşullarının sağlandığı bir ücret ve çalışma yaşamı” taleplerini iletti. SES İzmir Şubesi tarafından bayram öncesi gerçekleştirilen basın açıklamasında memur zammı ile ilgili şunlar söylendi: “14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri geride kaldı. Seçim sürecinde farklı gündemlerle perdelenmek istense de geçim derdimiz sürüyor. Zamlar, hayat pahalılığı, eriyen ücretlerimiz, maaşlarımız temel gündemimiz olmaya devam ediyor. Bilindiği üzere seçim yarışını kazanan mevcut iktidar seçim öncesinde bize çeşitli vaatlerde bulundu, sözler verdi. Yılın başında maaşlarımıza enflasyon farkı, toplu sözleşme zammı ve refah payı toplamı olarak yapılan %30’luk artış çoktan eridi. Diğer taraftan “en düşük memur maaşı 22 bin TL’yi bulacak” vaadi döviz kurunda son bir haftada yaşanan rekor atış ile daha şimdiden dolar cinsinden 200 dolar (%20) erimiştir. Döviz kurunun önümüzdeki günlerde daha da artacağını, dolayısıyla vaat edilen maaşların daha cebimize girmeden yeni zamlarla, enflasyonla eriyeceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur. Buradan yüksek sesle bir kez ifade ediyoruz. Temel tüketim maddelerine gelen zamlar katlanılabilir olmanın ötesine geçti. Doların yükselmesiyle tetiklenen zamlar, âdete iğneden ipliğe sağanağa dönüştü. Canımızı yakıyor. Ev kiraları kontrolsüz bir hızla yükseliyor. Ulusal basında da görüldüğü gibi Sağlık emekçileri aldığı ücretin üç birini hatta bazen yarısını kiraya veriyor. Oysa elimize geçen ücretler her gün değersizleşiyor. Artık bıçak eti çoktan geçti kemiğe dayandı. Patronların ve sermayenin yarattığı krizi hayatımızı aç geçirerek ödemek istemiyoruz.”

    Birlik Sağlık-Sen: Para Pul Oldu Memura 33 Bin Üstü Maaş İstiyoruz!

    Memura 22 bin TL değil, yoksulluk sınırı olan 33 bin TL üstünde maaş taleplerini dile getiren Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, “Son yapılan toplu sözleşmelerde sarı sendikaların kazanım olarak reklamını yaptığı, ayakta alkışladığı ‘buçukluk’ zamlar ve yanlış ekonomi politikalarında inatla ısrar edilmesi sonucunda ülkemizin içine düştüğü ağır enflasyon ortamı nedeniyle günden güne hızla eriyen alım gücü karşısında memur ve memur emeklilerinin talebi, maaşlarına insanca yaşamalarını mümkün kılacak oranda artıştır. Bilindiği gibi, 2023 toplu sözleşme zammı, ocak ayı için yüzde 8, temmuz ayı için yüzde 6 olarak belirlenmişti. 1 Temmuz itibariyle asgari ücretin 11 bin 402 TL olmasıyla birlikte, pek çok memurumuzun maaşı asgari ücretin altında kalmıştır. Bugün 12 bin 200 TL olan ortalama memur maaşı bile asgari ücret seviyelerindedir. Seçim arifesinde Sayın Cumhurbaşkanının seçim vaatleri arasında yer alan en düşük memur maaşlarının 22 bin TL olacağı sözü önümüzdeki günlerde TBMM’ye gelecektir. Ancak, en düşük memura verileceği ifade edilen 22 bin TL’nin ayrıntıları bile bilinmemektedir. 22 bin TL’lik maaş zammı sözünün bile yoksulluk sınırının çok altında kaldığı, zamanında yaklaşık üç asgari ücret alan memurun maaşı 22 bin TL ile asgari ücretin iki katı bile etmemektedir. Bundan dolayı, asgari ücret ya da, memur maaşlarının artışları reel ekonomik gerçeklere uygun olarak düzenlenmelidir” dedi. 

    SA-HA DER: Tek Kalemde 34 Bin TL Talebimiz Karşılanmalıdır!

    Sağlık Çalışanları Hak ve Mücadele Derneği (SA-HA DER) memur zammı konusunda şu talebini iletti: “Emeğimizin karşılığı olan yoksulluk sınırı üzerinde tek kalem 34 bin TL talebimiz karşılanmalıdır. Kamuda kaybolan maaş hiyerarşisinin eğitim ve tecrübeye göre yeniden düzenlenmesi elzemdir. Emeğimizin ederi yoksulluk sınırının üzerinde belirlenecek temel maaştır. Kademe, derece ve eğitime göre maaş hiyerarşisinin düzenlenmesi gerekiyor. Vasıfsız temizlik işçisi nitelikli iş yapan memurdan daha fazla ücret alamaz! Kamuda geçen yıldan beri nefes alan, ay sonunu düşünmeden geçiren, kira, market, pazara para yetirebilen tek bir kamu memuru yok.” (BSHA-Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

  • DyDo Drinco Türkiye, sürdürülebilirlik kapsamında yenilikçi adımlar atmaya devam ediyor

    DyDo Drinco Türkiye, sürdürülebilirlik kapsamında yenilikçi adımlar atmaya devam ediyor

    “Crush Your Bottle” projesi ile CO2 emisyonları azaltılacak

    İçecek ürünlerinde kalite ve çeşitlilik sunan DyDo Drinco Türkiye, sürdürülebilirlik projeleri çerçevesinde öncü adımlar atmaya devam ediyor. Bu kapsamda, bünyesinde bulunan Saka Su markası ile “Crush Your Bottle” projesini oluşturan DyDo Drinco Türkiye, geri dönüşüm sürecine katkıda bulunmayı ve daha fazla atık alanı yaratmayı hedefliyor. 

    Sürdürülebilir kaynaklar elde edebilmek ve gelecek nesillere temiz bir dünya bırakabilmek için geri dönüşüm büyük bir önem taşıyor. Tüketimi en aza indirerek malzemelerin yeniden kullanılabilir hale gelmesini sağlayan geri dönüşüm, sürdürülebilir bir dünyanın anahtarını oluşturuyor. Değerleri doğrultusunda sürdürülebilirliği odağına alan çalışmalar gerçekleştiren DyDo Drinco Türkiye, bu çerçevede hayata geçirdiği “Crush Your Bottle” projesi ile plastik şişe atıkları sorununu ele alıyor. Günlük hayata kolayca entegre edilebilen proje, plastik atıkların geri dönüşümü için pratik bir çözüm sunuyor.

    Gençlere ve çocuklara daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için harekete geçti

    Her yıl milyonlarca plastik şişe çöplere atılıyor, düzensiz çöp atımı ise atık fazlalığına sebep oluyor ve zararlı sera gazlarını havaya salıyor. Bu çerçevede harekete geçen DyDo Drinco Türkiye, boş plastik şişelerin çöp kutusuna atılmadan önce ‘şişeyi ezme’ uygulamasını benimseyerek bir farkındalık projesine imza attı. Küçük bir adımla büyük bir etki yaratmayı amaçlayan DyDo Drinco Türkiye, Crush Your Bottle projesi ile çöp kutularında daha fazla alan yaratıyor, atık toplama sıklığını azaltıyor ve CO2 emisyonlarının azaltılmasına katkıda bulunuyor. 

    Gençlere ve çocuklara daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için harekete geçen DyDo Drinco Türkiye, bu kapsamda Saka Su markası ile hayata geçirdiği en yeni “Crush Your Bottle” ile plastik şişe kullanan herkesin bu şişeleri ezerek çöp kutusuna atmaya davet ediyor. 

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Mplus Türkiye, kıtalar arası büyüme yolculuğunu hızlandırdı

    Türkiye’nin en büyük dış kaynak sağlayıcı (BPO) şirketlerinden Mplus Türkiye, kıtalar arası büyüme yolculuğunu hızlandırdı. Kısa sürede gerçekleştirdiği birleşme ve satın alma yatırımları ile operasyon faaliyetlerini sınır ötesine taşıyan Mplus Group’un en güçlü oyuncusu olarak stratejik başarılara imza atmayı sürdürüyor. Bu başarıların bir adımı olarak; 2020 yılından beri Mplus Türkiye CEO ve Mplus İcra Kurulu Üyesi olarak görev yapmakta olan Cemile Banu Hızlı, mevcut unvanına ek olarak artık Mplus MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) CEO’su olarak da görev yapacak. Hızlı yeni süreçte; Mplus Gürcistan’la birlikte ilgili bölge ve gruba yeni eklenecek deniz aşırı ülkelerdeki operasyonları da liderlik ediyor olacak.

     Ocak 2020’de, Avrupa’nın en hızlı büyüyen BPO, Teknoloji ve Danışmanlık şirketler grubu Mplus’ın en büyük üyesi olarak yerini alan ve arkasındaki 22 yıllık CMC Türkiye tecrübesini gruba taşıyan Mplus Türkiye, operasyonel gücünü artırıyor. Benimsediği birleşme ve satın alma stratejisi doğrultusunda kısa sürede 10’un üzerine birleşme ve satın alma yatırımı yapan Mplus Grup’un en önemli üyesi olan Mplus Türkiye’nin kıtalar arası büyüme performansı, operasyon faaliyetlerine de yansıdı. 

    Hızlı, Mplus Gürcistan ve gruba yeni eklenecek deniz aşırı ülkelerdeki operasyonları da yönetecek

     2020 yılından beri grubun Türkiye operasyonuna liderlik eden Cemile Banu Hızlı, Haziran 2023 itibariyle bu görevine ek olarak MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) bölgesine de CEO olarak atandı. Görev alanı genişleyen Hızlı, Türkiye’deki mevcut sorumluluklarının yanı sıra; Mplus Gürcistan’la birlikte ilgili bölge ve gruba yeni eklenecek deniz aşırı ülkelerdeki operasyonlarını da liderlik edecek.

    Mplus Türkiye; 49 lokasyonda, 58’in üzerinde ülkeden 300’den fazla kuruma 33 dilde hizmet veren Mplus Group’un en güçlü oyuncusu olarak; günden güne büyüyen BPO alanının BPTO dönüşümüne öncülük ederek, farklı sektörlerden global müşterilerine 360° müşteri deneyimi çözümleri sunarken Ar-Ge ve teknoloji yatırımları ile de Türkiye’den Avrupa’ya teknolojik çözümler ihraç ediyor. 

    Mplus Türkiye, grubun büyüme yolculuğunda kilit konumda

     Liderlik vizyonu, içgörüsü ve zorlukları aşma yeteneğiyle Mplus Türkiye’nin bu başarı hikayesinde çok önemli bir rolü olan Hızlı, Türkiye operasyonunun grubun büyüme yolculuğundaki kilit konumunu desteklemeye yeni görevinde de devam edecek. Bugüne kadarki görevi süresince finansal büyüme ve ekip yönetimi odağında etkileyici başarılara imza atan Hızlı, yeni süreçte grubun büyümesine büyük pencereden bakarak MENA bölgesindeki liderlik gücünü Türkiye operasyonuna da aktaracak. 

    Cemile Banu Hızlı kimdir?

    1996 yılında Orta Doğu Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun olan Cemile Banu Hızlı, kariyer hayatına kurumsal bankacılık alanında başladı. 1996- 2016 yılları arasında sırasıyla Dışbank, BankEuropa, Millennium Bank ve Finansbank’ta kurumsal bankacılık, özel bankacılık, segment yönetimi gibi alanlarda üst düzey rollerde bulundu. 2016 yılında Türkiye’nin en büyük bağımsız dış kaynak sağlayıcılarından biri olan CMC Türkiye bünyesine Genel Müdür Yardımcısı olarak katılan Hızlı, 2019 yılında Genel Müdür olarak atandı. Ocak 2020’de Mplus Group’a katılarak Mplus Türkiye’nin CEO koltuğuna oturdu. Aynı zamanda Mplus Group Yönetim Kurulu Üyesi de olan ve kısa sürede gösterdiği üstün performansıyla Mplus Türkiye’yi bölgenin kilit operasyonu haline getiren Hızlı, 2023 Haziran itibariyle Mplus Türkiye ve MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) CEO’su olarak atandı. 

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Ankara Üniversitesi’nde TUSAŞ birlikteliği

    ANKARA (İGFA) – Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) tarafından Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi bünyesinde “Yapay Zekâ Teknolojileri Laboratuvarı” kuruldu.

    Gölbaşı 50. Yıl Yerleşkesinde kurulan laboratuvarın açılışı, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Fener, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Kağan Kadıoğlu ve diğer akademisyenler ile TUSAŞ Genel Müdür Yardımcısı Özkan Altay ve TUSAŞ yetkililerinin katılımıyla gerçekleştirildi.

    “TUSAŞ’LA ÖNEMLİ BİR ADIM ATTIK”

    Rektör Ünüvar, açılışta yaptığı konuşmada, TUSAŞ’ın Türkiye’nin yüz akı kurumlarından biri olduğunu ifade etti. Ünüvar, “TUSAŞ, üretimleriyle her zaman başımızı dik tutmamızı sağlayan, attıkları her adımla gururlandığımız bir kuruluşumuz” ifadesini kullandı.

    Ankara Üniversitesi’nin de Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden biri olduğunun altını çizen Ünüvar, TUSAŞ ile Ankara Üniversitesi arasında çok yakın bir diyalog bulunduğunu vurguladı. Üniversitenin akademik birikimi ile devletin icra gücünü buluşturarak daha güzel projelere imza atmak istediklerini aktaran Ünüvar, “Yapay Zekâ Teknolojileri Laboratuvarı”nı açarak TUSAŞ’la da bugün önemli bir adım attıklarını kaydetti.

    TUSAŞ Genel Müdür Yardımcısı Özkan Altay ise, 2023 yılının TUSAŞ için gururla dolu bir yıl olduğunu belirterek, “Daha yapacağımız çok iş var” dedi.

    TUSAŞ olarak 23 araştırma üniversitesine laboratuvar kurma kararı aldıklarını, daha sonra bu sayıyı 25’e çıkardıklarını belirten Altay, bu kapsamda 4. laboratuvarı Ankara Üniversitesine kurduklarını, konu başlığını da “Yapay Zekâ Teknolojileri” diye belirlediklerini dile getirdi.

    Konuşmalar sonrasında Rektör Ünüvar ve Genel Müdür Yardımcısı Altay, diğer yetkililerle laboratuvarın açılış kurdelesini kesti, iş birliği protokolünü imzaladı.

    Daha sonra yapay zekâ alanında çalışma yürüten öğrenciler, açılışa katılanlara projelerini sundu.

  • Bursa’da tarihi Filiboz Mescidi gün yüzüne çıkıyor

    BURSA (İGFA) – Osmangazi Belediyesi ‘’Yaşayan Tarih Hisar İçi’ projesi ile Bursa’nın en eski 5 mahallesinin yer aldığı Hisar’daki tarihi dokuyu ortaya çıkarmayı sürdürüyor.

    2 bin 400 yıl öncesine dayanan tarihi ile Bitinya, Roma, Bizans ve Osmanlı’ya ev sahipliği yapan Hisar bölgesinde bugüne kadar birçok önemli çalışmaya imza atarak bölgeyi açık hava müzesine dönüştüren Osmangazi Belediyesi, 14’üncü yüzyılda inşa edilen, ancak zamanla doğal afetlerle yıkılan Filiboz Mescidi’ni ortaya çıkarmak için başlattığı çalışmalarda sona yaklaştı.

    Kamulaştırılarak elde edilen toplam 3 bin 884 metrekarelik alan üzerinde yeniden inşa edilen tarihi mescidin rekonstrüksiyon projesi, Sanat Tarihi ve Restitüsyon Raporu doğrultusunda hazırlandı.

    70 metrekare alan üzerinde aslına uygun şekilde inşa edilen tarihi mescidin kaba inşaatı tamamlanırken ince işçilikleri devam ediyor. Önümüzdeki günlerde hizmete açılacak olan tarihi mescit, Hisar bölgesindeki tarihi dokunun bir parçası olacak.

    Osmangazi’de rutin belediyecilik faaliyetlerinin yanında tarihi mirasa da sahip çıktıklarını belirten Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, “Hizmet üretiyoruz, eser meydana çıkarıyoruz. Hisar’da adım adım 1326 Bursa’sını ayağa kaldırıyoruz. Osmangazi Belediyesi olarak Hisar Bölgesi’nde Kale Sokak, Osmangazi Çıkmazı, Oruçbey Caddesi, Surüstü ve Sümbüllü Bahçe Konağı, Filiboz Mescidi ve Arkeopark çalışmalarıyla fethedilen Bursa’yı yeniden canlandırıyoruz. Bu bölgedeki arkeolojik kazı çalışmaları neticesinde14. yüzyıla ait FilibozMescidi’ne ulaşıldı. Günümüze ulaşamamış olan Osmanlının ilk dönemlerinden kalan bu tarihi mescidi yeniden gün yüzüne çıkartmak için çalışma başlattık. Bu çalışma ile Bursa tarihinde önemli bir konuma sahip olan bu tarihi yapıyı gün yüzüne çıkartıyoruz. Hisar bölgesinde bugüne kadar birçok önemli çalışmaya imza attık. Bu eserimiz de tamamlandığında Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’nde sanal ortamda gördüğümüz fethedilen Bursa’yı gerçek olarak Hisar’da yaşayacağız.” diye konuştu.

  • BTÜ’lü öğrencinin projesine TÜBİTAK desteği

    BURSA (İGFA) – “Akciğer Kanserinin Ön Tanısı için Metal Yüklü Grafen Yapılarının Biyosensör Olarak Kullanılabilirliği Üzerine DFT Çalışması” başlıklı yüksek lisans tez projesi, TÜBİTAK tarafından İleri Fonksiyonel Malzeme ve Enerjik Malzeme Teknolojileri dalında desteklenecek.

    Projenin akademik danışmanlığını BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Ferdi Fellah üstlendi.

    Proje hakkında bilgi paylaşan Prof. Dr. Fellah, akciğer kanserlerinin sadece ’sının erken evrede saptandığını ifade etti. Fellah, hastalıktan kaynaklanan yaşam kayıpların büyük bir kısmının, geç teşhis kaynaklı olduğuna da dikkat çekti. Projenin kanserin erken teşhisi ya da ön tanının hızlandırmasına yönelik olduğunun altını çizen Fellah, proje ile ilgili bilgilendirmesinde ‘Henüz, akciğer kanserinde ön teşhis için etkin bir yöntem tanımlandırılamadı. Erken evrede tanıya imkân veren yöntemlere dünya çapında ihtiyaç duyulmaktadır’ ifadelerine yer verdi.

    TÜBİTAK “2210-C Öncelikli Alanlar Yüksek Lisans Burs Programı” kapsamında destek almaya hak kazanan BTÜ yüksek lisans öğrencisi Şeyma Korucu çalışmanın fen, mühendislik ve tıp bilimleri açısından değer taşıdığı düşüncesinde olduğunu kaydetti. Korucu “İstatistiklere yansıyan verilere göre dünya çapında artan vaka sayısında ve ölüm riski en yüksek olan kanser türü olan akciğer kanseri için, bir ön tanı biyosensörünün geliştirilmesini hedefliyoruz. Bunun için öncelikle çalışmada kuantum kimyasal veriler elde edilecek. TÜBİTAK ULAKBİM altyapısı ile kuantum kimyasal yöntemler tanımlanması planlıyoruz. Projen sonucunda metal yüklenmiş grafen yapılarının akciğer kanserinin ön tespitinde kullanılacak bir biyosensör için uygunluğunu göstererek, deneysel olarak yapılacak olan çalışmalara öncülük etmesi temel amacımızdır” şeklinde konuştu.

  • Maggie Harrison’ın Şarap Savaşı

    Maggie Harrison ile ilk kez 2018’de Portland, Ore’de tatildeyken tanıştım. Şarap tatmayı planlamamıştım, şehrin kendine özgü West Coast tuhaflığıyla yetinmeyi planlamamıştım ama bir yemek dergisinde çalışan bir arkadaşım şunu söyledi: Bir sanatçı gibi çalışan bu şarap üreticisiyle tanışmak zorunda kaldım. “Dahi” kelimesini kullanmış olabilir. Şarap işiyle uğraşan başka bir arkadaşıma Harrison’dan bahsettim. Onu belirsiz bir şekilde “şaraba savaş ilan eden” bir kişi olarak tanımlayarak tavsiyeyi yineledi. İnternette baktığım her yerde Harrison, resimden çok şey alan, şarap yapımına alışılmışın dışında bir yaklaşımın sonuçları için övgüler alıyordu – sinestezi olarak bilinen bir durumu var, burada bir duyuyu harekete geçirmeyi amaçlayan bilgiler aynı zamanda diğerlerini de harekete geçiriyor – olduğu gibi geleneksel tat ve aroma kavramları. Bazı eleştirmenler, şaraplarının harika bir sanat eserinin karmaşıklığına, gerilimine ve anlatı eğrisine sahip olduğunu öne sürdü. Bu yüzden Harrison’a bir e-posta gönderdim ve isteksizce “Maalesef bu kadar çok insanı sevmediğim iyi biliniyor” diye başlayan bir yanıt aldım. Demek istiyor gibiydi. Yine de beni görmeyi kabul etti.

    Bu Makaleyi Dinle

    Daha fazla sesli gazetecilik ve hikaye anlatımı için, New York Times Audio’yu indirin, haber abonelerinin kullanımına sunulan yeni bir iOS uygulaması.

    Harrison, gönderdiği talimatlarda “bir şaraphane deposunun çöp tenekesine” bakmamı söyledi. Mütevazı değildi. Antica Terra, Willamette Vadisi’ndeki şarap imalathanesi, girişin yakınında iki yükleme alanı ve bir sıra çöp bidonuyla bir tür yenilenmiş Quonset kulübesinde. Harrison için bu, istenmeyen ilgiyi caydırma amacına hizmet ediyor. Sıcak, eğlenceli ve kişisel olarak gözlemci, huysuz bir kişiliğe sahip, tıpkı bir ahtapotun kum köpekbalıklarını fırlatmak için kaya kılığına girmesi gibi.

    Harrison beni ve birkaç arkadaşımı flüoresan ışıklar ve mülayim ofis mobilyalarıyla dolu bir endüstriyel alana aldı. Belirgin özgüveni ve baykuş gibi gözlükleri, onu karikatürist Roz Chast tarafından çizilmiş gibi gösteriyordu. Onu fıçıların ve ahşap şarap kasalarının neredeyse tavana kadar yükseldiği loş bir odaya kadar takip ettik. Meşe aroması havada asılı kaldı. Bir çiftlik masasında mumlar, bir tabak havyar ve mükemmel bir yetiştirici Şampanyası vardı (yani büyük bir Şampanya evi yerine yetiştirici-şarap üreticisi tarafından üretilen şampanya; daha fazla karaktere sahip olma eğilimindedirler). Dışarının kasvetli görünümünden sonra, sahne o kadar sessiz ve medeni görünüyordu ki, Cinnabon havaalanının arkasından bir şapele girmek gibiydi. (O sırada kırmızı halı muamelesi yapacağımızı düşünmüştüm, ancak bunun Antica Terra’nın standart grup tadımı olduğu ortaya çıktı – siz ve arkadaşlarınız da kişi başı 125 $ karşılığında deneyime sahip olabilirsiniz.)

    Dundee, Ore’deki Antica Terra şaraphanesi. Kredi… The New York Times için Frank Ockenfels

    Harrison’ın şarabını tatmak için oradaydık, ama bizim için sürpriz bir şekilde tatmaya, bizim için her zaman denemek istediğim biri de dahil olmak üzere dünyanın en iyi şaraplarından bazılarını Fransa’nın en iyi şaraplarından bazılarını dökerek başladı. , Jean-Marie Fourrier’den Gevrey-Chambertin Vielle Vigne, Burgundy’deki yetenekli bir yapımcıdan bir pinot noir. (Muhteşemdi.)

    “Sana bu şarapları tattırıyorum,” diye açıkladı sonunda Harrison, “tadabileceğin bir bağlam yaratmak için. Benimşaraplar.”

    Bu ifadenin cüretkarlığını kavramak için, Oregon’un şarap kültürünün nispeten emekleme döneminde olduğunu hatırlamanız gerekir. Bildiğimiz kadarıyla, eyaletin ilk pinot noir asmaları 1961’de dikildi, oysa Burgundy’deki ilk üzüm bağları en azından MS 1. yüzyıla tarihleniyor Harrison’ın beyanı benim yerel bir kitapçıda Flaubert’ten pasajlar okuyarak okumaya başlamama benziyor , sonra duymak için bir bağlam oluşturduğumu duyuruyorum Benim iş. Bu kadın şaka mı yapıyordu?

    Harrison’ın en belirgin şarabı, Antikythera (adını genellikle dünyanın ilk bilgisayarı olarak tanımlanan eski bir Yunan astronomik hesap makinesinden alır) adlı bir pinot noirdir. Şarap, şarap imalathanesinden kısa bir sürüş mesafesindeki garip, küçük bir bağdan geliyor, hindi akbabalarının etrafında dönen kayalık bir yamaç. İğrenç, bodur asma sıralarının büyümek için yalnızca bir fitlik toprağı vardır, bu nedenle köklerinin alttaki ana kayaya yayılması ve besin ve su bulmak için yüzeydeki çatlakları araması gerekir. Kayanın kendisi, milyonlarca yıl önce, Oregon’un tamamı Pasifik Okyanusu’nun altındayken deniz dibi olduğu zamanlardan kalma parlak beyaz deniz fosilleriyle süslenmiştir.

    Umut vaat etmeyen bir yerde bir bağ bulmak şaşırtıcı değil. Şaraplık üzümler temelde diğer mahsullerden farklıdır. Şeftali yetiştirirseniz, muhtemelen onlara bol su ve gübre vermek isteyeceksiniz, böylece ağaçlar en çok meyveyi verir. Ancak şaraplık üzümlerde birincil husus karakterdir, bu nedenle asmalar genellikle zar zor hayatta kalabilecekleri ve besin maddeleri için savaşmak zorunda kalacakları yerlere dikilir. Üzümler, asmanın hayatta kalmak için harcaması gereken iş miktarıyla orantılı olarak derinlik kazanır. Harrison bu süreci “acı çekmek” olarak adlandırıyor. Ancak bu uygulama göz önüne alındığında bile, burası aşırıydı. Neden biri katı kayanın üzerindeki bir metrelik üst toprağa bir şey diksin ki?

    Antikythera’nın ilk tadı düşüncelerimi durdurdu. Kırmızı Burgonyalar zarif ve parfümlü olma eğilimindedir ve Harrison’ın bizim için döktüğü güller ve düşen yapraklar gibi kokuyordu. Ancak Antikythera, neredeyse çok fazla tat ve aroma içeren ilkel bir şeyle ağzıma vurdu, duyuların aşırı yüklenmesi. Aynı üzümdü – neredeyse tüm kırmızı Burgonya pinot noir’dir – ancak şarapların başka pek az ortak noktası vardı.

    Antikythera’nın tadının veya kokusunun nasıl olduğunu size söyleyemem. Asmalar olağanüstü bir üzüm, yoğun, neredeyse nahoş bir karmaşıklığa sahip minik, tanenli bir meyve üretmişti. Ancak tipik tatma notlarında gördüğünüz lezzet listeleri, yazarın damak tadıyla ilgili bir tür böbürlenme anlamına gelir ve aynı zamanda sıradan ve sahtekârdır – kurşun kalem, marmelat veya eyer derisi, kendisi gibi şarap tatlarından çok daha fazlası. Önemli olan algıladığı, hissettirdiği, düşündürdükleri ve hafızanızda nasıl yaşadığıdır. Herhangi bir harika şarabın tadına bakmak, bir film izlemek kadar sürükleyici olabilir. Ama Antikythera beni bunun ötesinde bir yere götürdü. İlk olarak, renkleri görmemi sağladı: en mürekkebi çivitler ve en mavi siyahlar, gümüşi çatlaklarla çizgili. Sonra, aysız bir gecede, fırtına sırasında, ensemdeki tüyleri diken diken eden bir şeyin mağaradan yalpalayarak çıktığını hayal ettim. Ve Burgundy’deki Louis Jadot’ta eski büyük şarap üreticisi Jacques Lardière’i “dünyanın bilinçsizliği” hakkında konuşurken düşündüm.

    “Yani ne düşünüyorsun?” Harrison bize sordu.

    Harrison, şarabın sanat gibi “doğal değil kültürel” olduğunu düşünüyor. Kredi… The New York Times için Frank Ockenfels

    Harrison biraz yapar Ülkedeki en çok aranan şaraplardan biri ve hatta French Laundry ve Gramercy Tavern gibi Michelin yıldızlı restoranlar bile bir tahsisi güvence altına almak için çalışmak zorunda. Şu anda Antica Terra’dan satın almak isteyen tüketiciler iki yıllık bir bekleme listesine giriyor. (Şişelerin fiyatı 150 ila 250 dolar, ancak restoranlarda ve ikincil piyasada çok daha pahalıya satılabilirler.) Harrison’ın yarattığı şaraplar, LeBron James ve Pink gibi ünlü hayranlarını kazandı, ancak bunlar en iyi sommeliers, yani şarabın küratörleri. dünya – en sadık izleyici kitlesini oluşturanlar. NY, Tarrytown’daki Stone Barns’taki Blue Hill’deki içecek direktörü Hannah Williams, Harrison’ın şarap yapımını “savant seviyesine yaklaşan” olarak tanımlayan, “Maggie’nin boyamaya çalıştığı renkleri neredeyse tadabiliyorum” diyor. Manhattan’daki Per Se’de sommelier ve eski bir opera şarkıcısı olan Hak Soo Kim, Harrison’ı “bir akor bulan bir doğaçlamacıya” benzetiyor.

    52 yaşındaki Harrison, Chicago’nun bir banliyösünde büyüdü. Babası bir göz cerrahıydı ve annesi evde yemek pişirme dersleri veriyordu. Tutkuları sanat eseri toplamaktı. İyi bir zevkleri vardı. İtibarı ve fiyatları artan ressamların eserlerini satın aldılar. Başka bakımlardan sıradan olan evlerinin duvarları David Hockney, Alex Katz ve Chuck Close’un tablolarıyla doluydu. Harrison’ın yatak odasında sanatçı Jim Dine’ın büyük bir kalp resmi asılıydı. Harrison bana “Küçük yaşlardan itibaren, bir insanın yapabileceği en güzel ve en heyecan verici şeyin sanatçı olmak olduğunu öğrendim” dedi.

    Kariyeri neredeyse çok farklı bir yöne gitti. Syracuse Üniversitesi’ne devam ederken, Washington’da şiddet içermeyen çatışma çözümü konusunda eğitim alarak bir sömestr geçirdi. Bu, Atlanta’daki Carter Center’da rüya gibi bir iş teklifine yol açtı. Ama Harrison’da bir şey durdu. “Başka bir şey yapmam gerekiyordu,” diyor, “ama ne olduğunu bilmiyordum.” İşe başlamanın ertelenmesini istedi ve Chicago’ya geri döndü ve dünya seyahatlerinin bir kısmını finanse etmek için masalarda bekledi. Harrison, restoran vardiyasından sonra bahşişlerini sık sık şaraba harcıyordu ve tek gerçek ilgisinin bu olduğunu fark etmeye başladı. Bunalımda ve yönü konusunda emin olamayarak, Ekvador’daki San Pedro kaktüsüyle aydınlatıcı bir saykodelik deneyim yaşadı. Bir gün Kenya açıklarındaki bir adada bir barda, bir adam ona ne iş yaptığını sordu. Harrison, gözlerinde yaşlar biriktiğinde çatışma çözümünde bir işe başlamak üzere olduğunu söylemeye başladı ve asla Atlanta’ya taşınmayacağını biliyordu.

    1998’de Kaliforniya’da yaşayan kız kardeşi ona tanıdığı bir şarap imalatçısının asistan aradığını söylediğinde, işe girme yolunda tökezledi. Manfred Krankl, karısı Elaine ile birlikte Sine Qua Non adlı küçük bir şarap imalathanesini işleten, motosiklet kullanan bir Avusturyalıydı. Her ikisi de şarap yapımı konusunda eğitim almamıştı, ancak eyaletteki en beğenilen ve pahalı şaraplardan bazılarını yaptılar ve bir Napa veya Sonoma malikanesinde değil, Santa Barbara’nın kıyısında bir durgun su olan Ventura’daki bir hurdalığa bitişik eski bir depoda yaptılar.

    Harrison, Krankl’lara bir özgeçmiş ve deneyimi olmadığını ancak şarap hakkında bilgi edinmekle ilgilendiğini söyleyen bir ön yazı faksladı. Yanıt yoktu. Ama Harrison yılmadı. Söylediği gibi, çifti üç telefon numarasından aradı ve yaklaşık bir ay boyunca günde birkaç kez mesaj bıraktı, ta ki Manfred’in aldığı 30. güne kadar. “Tamam,” dedi, boyun eğmiş bir ses tonuyla, “Tamam.”

    Manfred Krankl gülerek, “Röportajda Maggie ruj ve yüksek topuklu ayakkabılar giyiyordu ve bu bir şaraphanede işe yaramayacaktı,” diye hatırlıyor. “Ama şarap yapımında önceden deneyimi olmaması hoşuma gitti, bu yüzden unutulması gereken zararlı hiçbir şey yoktu.” Los Angeles’taki popüler La Brea Fırınını işletiyordu ve sık sık Harrison’ı şarap imalathanesinden sorumlu bırakarak onu kendi başına öğrenmeye zorladı. “Nasıl yapacağımı bilmediğim o kadar çok şey vardı ki” diyor ve “bazen bir sürü aptalca soru sormak için sahte bir isim kullanarak bir şarap laboratuvarını aradım.” Ancak Krankl’ların formüllere değil, tamamen damak zevklerine ve sezgilerine dayanan eğitimsiz, bağımsız fikirli yaklaşımlarına hayran kaldı.

    Krankl’ların bir arkadaşı ona Willamette Vadisi’ndeki alışılmadık bir bağdan bahsettiğinde ve onu kontrol etmesi için cesaretlendirdiğinde, sekiz yıldır Sine Qua Non’daydı. Ama Harrison’ın Oregon’la hiç ilgisi yoktu. 2005 yılına gelindiğinde, Ventura’da Lillian etiketi ve meşgul ve içerik altında kendi giderek daha fazla beğenilen şaraplarından küçük miktarlarda yaparak nişanlandı. Ama arkadaşı aramaya devam etti ve sonunda rahatladı, Portland’a uçtu ve Amity’de bir yamaca gitti. Kasvetli görünüyordu. Harrison, şarap imalathanesinin adını alacak olan bağ hakkında, “Her yerde siyah plastik yığınları ve çürüyen saman vardı,” diye hatırlıyor. “Site çok güzeldi, potansiyel çok açıktı ve çekilen acılar da aynı derecede netti. Burayı iyileştirecek işi yapabileceğimi ve bu toprakların yapabileceği şarapları yapabileceğimi biliyordum. Sarmaşıkların arasında duran Harrison müstakbel kocasını aradı ve ona Oregon’a taşınacaklarını söyledi.

    2019’da şarap profesyonelleri için Güzellik Okulu adını verdiği yıllık bir seminer vermeye başladı. Hemen hemen her tür şarap semineri veya eğitim “deneyiminden” farklı olarak, bir grup şarap profesyonelini tatma veya şarap biliminin daha ince noktalarında değil, estetik bir hayatın nasıl yaşanacağı konusunda eğitmek için yola çıkar. Bu amaçla, yalnızca dünyanın dört bir yanından gelen şarapları değil, görünüşte alakasız nesneleri de kullanıyor: eski bir karavan, yerel kır çiçekleri, Vladimir Nabokov’un karısı Véra’ya yazdığı mektuplar. Bu kulağa dayanılmaz derecede değerli geliyorsa, kısmen Harrison’ın ciddiyeti tarafından telafi edildi. Güzelliği, başka birinin doğal doğum veya tekvando öğretebileceği şekilde öğretiyor.

    En güzel şarapların peşinde olan Harrison, şarapları yapmanın muhtemelen dünyanın en zahmetli yolunu bulmuş. Yaklaşık 10 gün boyunca, o, Mimi Adams (şarap üreticisi yardımcısı) ve Hood River, Ore’deki Hiyu Şarap Çiftliği’nin sahibi olan arkadaşı Nate Ready, bir masanın etrafında oturuyor ve her biri 150 kadar etiketlenmemiş örneğin tadına bakıyor. Harrison, bir varili temsil eden ve yalnızca bir sayı ile tanımlanan, onları sürekli olarak birleştiren Harrison, “küçük meth bağımlıları gibi” diyor. (Fıçıda yıllandırma, bir şarabı beklenen herhangi bir şekilde değiştirir, ancak aynı zamanda bir öngörülemezlik unsuruna da sahiptir, bu nedenle, iki fıçıya rafa kaldırılan aynı şarap bile sonunda her birinde farklı bir tada sahip olacaktır.) Harrison, körü körüne karıştırmanın, dağıtmanın tek yolu olduğuna inanıyor. önyargılı – üzümleri Willamette Vadisi’ndeki en iyi sekiz üzüm bağından geliyor, kendi üzüm bağları da dahil ve ikisi Kaliforniya’da ve bana bir şarabın kökeninin farkında olmanın duyusal deneyimini etkileyeceğini söyledi. Kombinasyonlar çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlanır, ancak tadımcıların yavaş yavaş son karışımlara doğru yollarını hissetmelerine izin verir. Önlerinde sıra sıra minik şişelerle masanın etrafında oturuyorlar. Adams ve Ready bol bol not alıyor. Ne zaman başka bir örnek ekleseler, tadına bakıp tükürürler ve ne tattıklarını, kokladıklarını, hissettiklerini ve hissettiklerini tartışırlar. Bu, 10 gün boyunca tüm gün devam eder. Bu bir doğaçlama. Her şarabı bir şarkı gibi zihinlerinde bir araya getiriyorlar. Bu harmanlanma dönemi, Harrison’s şaraplarının kimliklerini bulduğu dönemdir. Ready bana, “Cezalandıracak kadar zor olabilseler de,” dedi, “bu harmanlama seansları kendine güvenmek, sürece inanmak ve ikinci bir tahminde bulunma arzusunu bırakmakla ilgilidir.”

    Cezalandıracak kadar zor, Harrison’ın işi gibi görünüyor. Hasat sırasında – sonbaharda en fazla fiziksel emeği ve en uzun saatleri gerektiren kabaca bir ay süren dönem – genellikle gece boyunca çalışır, 20 dakikalık şekerlemeler ve bitmek bilmeyen oolong kaplarıyla gece gündüz nöbetlerini noktalar. Harrison, hasadın yılın en sevdiği zamanı olduğunu söylüyor. Ayrıca bana her yıl hasada giden günlerde mutfakta ağladığını, işten ve ailesinden ve arkadaşlarından ayrı geçirmek zorunda kalacağı haftalardan korktuğunu söyledi. “Yine de,” diyor Adams, “Bence Maggie tüm bu kan banyosundan hoşlanıyor.”

    Antica Terra’da çok servisli tadım öğle yemeği. Kredi… The New York Times için Frank Ockenfels

    Harrison’ı ziyaret ettim yine geçen yıl, Güneybatı Portland’ın tepelerinde kocası Michael ve iki genç çocuğuyla paylaştığı evde. Michael, ağırlıklı olarak şarap şişeleri (Harrison’s dahil) için etiketler üzerinde çalışan, yumuşak dilli bir grafik tasarımcıdır. Pek çok tuhaf ve güzel nesneyle alanı paylaşan, bol miktarda bitki, bir plak çalar ve çerçeveli çocuk çizimleri ile ev davetkar ve içinde yaşanır. Harrison’ın yanında olmak, dönüşümlü olarak canlandırıcı ve zordur. Çabukluğu ve titiz zevki bazen cömert ve rahat olma arzusuyla çatışır ve bu zamanlarda, iki istasyon arasında ayarlanan bir radyo gibi kendisiyle biraz çelişir. Onu hiçbir zaman tamamen dinlenmiş görmemiştim, bu Harrison’ın muhtemelen israf ve hayal kırıklığı yaratacağı bir durum.

    Ziyaretim sırasında kişisel bir harmanlama seansı için Harrison ile oturdum. Pinot noir’inden 10 fıçı örneğini birleştirmeye karar verdik. Rakamı tamamen zaman ve akıl sağlığı için seçtik, ancak 10 bile benim için çok fazlaydı. Her numunenin tadı ve kokusu şaşırtıcı derecede farklıydı, ancak beş tanesini karıştırdıktan sonra şaşkınlık başladı. Bir şarabın diğerlerine yüzde kaçını ekleyeceğimi ya da neden bazen karışımın aynı anda daha iyi ve daha kötü hale geldiğini ve sonunda damağımın tadını çıkaramadım. yorgunluk mor dilimi ince farklara köreltti. Bir buçuk saat içinde, su ihtiyacı dışında pek çok şeyi ayırt etme yeteneğime olan güvenimi kaybettim. Harrison rahat ve tamamen kontrollü görünüyordu.

    Zihninde bu kadar çok lezzeti aynı anda haritalandırabilme yeteneğini sinestezisine bağlıyor. Durumun nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır, ancak en az bir çalışma, sinesteziklerin, muhtemelen serebral korteksin bölgeleri arasındaki artan bağlantı nedeniyle gelişmiş bir yaratıcılık kapasitesine sahip olabileceğini ve yaratıcı mesleklere girme olasılıklarının daha yüksek olabileceğini düşündürmektedir. Nikola Tesla, David Hockney, Duke Ellington ve Frank Ocean buna sahip olduğunu bildirdi. Nabokov, “Speak, Memory”de, çocukken alfabe bloklarıyla oynarken annesiyle durumu paylaştığını öğrendiğini anlatıyor: “Bazı harflerinin benimkiyle aynı renk tonuna sahip olduğunu keşfettik.”

    Nabokov gibi, Harrison da sayıların ve harflerin renklerle ilişkilendirildiği bir form olan grafik-renk sinestezisine sahip ve bu, onun çalışmalarında özellikle yararlı oluyor. Şişelenmiş numunelerin tadına bakarken, beyni her sayıyı belirgin, canlı bir renge çeviriyor, ta ki önündeki şaraplar umber, portakal ve Prusya mavilerinden oluşan bir palet haline gelene kadar ve onu nihai bir kompozisyona dönüştürüyor. “duygusal şeffaflık” ve “yoğunluk ile hafiflik arasında mükemmel bir gerilim” olarak tanımlıyor. Sinestezisi, bu ezici miktarda duyusal veriyi bir renk paleti gibi zihninde tutmasına izin veriyor, “duyular aleminde tutuyor,” dedi bana, “dile çevirmek zorunda kalmadan.”

    Onu diğer birçok şarap üreticisinden ayıran, gözlemlediğim zahmetli harmanlama süreci, Harrison’ın bazı insanları kızdırmasının da nedeni. İşlemi, sanatının temel ilkelerinden birini ihlal ediyor: terör. Terroir, gevşek bir şekilde “yer duygusu” olarak tercüme edilebilecek Fransızca bir kelime, bir bağı etkileyen her faktöre atıfta bulunur: toprak bileşimi, iklim, yükseklik, drenaj, hatta çevredeki flora ve fauna. Şarap dünyasında bu kavram bir felsefeye dönüşmüştür. İdeal bir şarap üreticisi, kişisel bir vizyon peşinde koşan bir yaratıcı değil, yalnızca görevi, sorumluluğu bir sonrakine devretmeden önce vicdanlı, büyük ölçüde uygulamalı çalışma yoluyla şaraplarının kendi bölgelerinin inceliklerini ifade etmesine izin vermek olan bir arazi görevlisidir. nesil. Bu felsefenin etkisi artar ve azalır. 1980’lerde ve 1990’larda, dönemin en etkili şarap eleştirmeni Robert Parker’ın hayranlıkla “meyve bombaları” olarak tanımladığı yoğun meyvemsi, yumuşak ve yüksek alkollü şaraplara olan talep arttıkça, terroir, şarap arayan tüketiciler ve şarap garsonları için bir toplanma çığlığı haline geldi. içmek için daha karmaşık ve incelikli şeyler.

    Harrison’ın teknikleri, yüzeyde terörün antitezi gibi görünüyor. Arkadaşım bana Harrison’ın “şaraba savaş ilan ettiğini” söylediğinde, demek istediği buydu. Bu kadar çok farklı fıçı örneğini harmanlamak ve bunu kör yapmak, şarap üretiminde neredeyse hiç duyulmamış bir şey ve bağın şarapçılıktaki kutsal yeri hakkında şüphe uyandırıyor gibi görünüyor. Harrison, Oregon Pinot Kampı’nda yaptığı bir sunumu hatırlıyor, Oregon pinot noir’ın endüstri alıcıları için her yıl Willamette Vadisi’nde düzenlenen bir tür kongre, ardından Burgundy’deki ünlü bir malikanenin çocuğu ayağa kalktı ve kalın bir Fransız aksanıyla şaraplarını kınadı. “abzoord!” terörü yok etmek için.

    Harrison bana “Teruar bir efsanedir,” dedi. Şarabı sanat gibi “doğal değil kültürel” olarak görüyor ve kendisini yalnızca doğal dünyanın bir hizmetkarı olarak görmüyor. Harrison toprağın önemini anlamadığından değil. Harika üzüm bağlarının sihirli bir şekilde harika şaraplar yarattığına inanmıyor. Onun için şarap, yoğun çaba ve sanatsal bağlılık gerektiren tamamen insani bir girişimdir. Karıştırma, onu belirli üzüm bağları, üzüm çeşitleri ve iklimsel gerilemelerin getirdiği sınırlamalardan kurtararak, onun yerine sezgiye ve estetik vizyona güvenmesine izin verir; bu yaklaşım, neredeyse herkesinkinden daha farklı ve bazen daha tuhaf şaraplarla sonuçlanır.

    Çalışmalarıyla ilgili tartışmalarımızda sık sık Christo ve Jeanne-Claude, Louise Nevelson ve Ruth Asawa gibi favori sanatçıları gündeme getirdi ve diğer şarap üreticilerinden neredeyse hiç bahsetmedi. Hayranları, şaraplarını Jean-Michel Basquiat ve Joan Didion gibi stilistlerin kolayca tanınan çalışmalarına benzetiyor. Harrison’ın üzüm tedarik ettiği Hopewell, Ore.’deki Hope Well Wine’ın şarap üreticisi Mimi Casteel, “Maggie’nin şaraplarını 20 yıl boyunca içmeseydim ve sonra gözlerim bağlıyken tatsaydım, onları hemen tanırdım,” dedi. , bana söyle. Konuştuğum neredeyse herkesten bunun varyasyonlarını duydum. Harrison, “Hayatım boyunca, eğer şanslıysam, yılda bir kez, güzel bir şey yapmak için 25 veya 30 şansım olur,” dedi. “Ve daha iyi bir şey yapabilirsem, belirli bir bağın bana verdiği şeyle yetinmeyeceğim.”

    az önce açtım 2016 Lillian Scissor Series syrah, Harrison’ın Santa Barbara yakınlarındaki tepelerde yetişen üzümlerden yaptığı bir şarap. Bana 1950’lerin “Written on the Wind” veya “Rear Window” gibi her görsel detayın aşırı doygun bir renk cümbüşüyle ​​öne çıktığı geniş ekran film gösterilerinden birini hatırlattı. Bir yoğunluğu ve canlılığı vardı – neredeyse elektriksel bir kalite – deneyimlememiştim, ama herhangi bir ağırlık yoktu. Masanın karşısında tadına bakan bir arkadaş, onu iyi tasarlanmış bir neon tabelaya benzetti. Şarabı içtikten çok sonra bile bu görüntüler kafamda kaldı, bu da bana Syrah’ı ya da California’yı değil, Harrison’ın kendisini düşündürdü.

    Görünüşe göre Harrison’ın yaptığı hemen hemen her şey gibi, Scissor Series syrah da gülünç derecede pratik olmayan bir emek gerektiriyordu. Harrison, üzümlerini bir yok ediciye – golf arabası büyüklüğünde bir makineye, işini neredeyse anında yapan bir makineye – yüklemek yerine, sapları elle ayırıp her bir meyveyi bir makasla koparsa ne olacağını merak etmişti. meyveleri sağlam bırakmak. Bu bariz bir şekilde saçma bir fikirdi: Bir fıçı syrah yapmak için yaklaşık 950 libre üzüm gerekir ve Harrison, elle çalışan bir kişinin bir saat içinde yaklaşık dört libre üzümü yok edebileceğini fark etti. Şarap imalathanesindeki herkes bir fıçıyı dolduracak kadar üzüm toplasa bile bir hafta sürerdi.

    Yine de yakındaki bir Walgreens’e gitti, yedi çift manikür makası aldı – mağazadaki her çift – ve kasiyerin önündeki tezgâha fırlattı. Sonra daha fazla olup olmadıklarını sordu. Kasanın arkasındaki genç kadın, suyu lekeli bir önlük ve sarı lastik çizmeler giymiş ve gözleri ilhamdan çılgına dönmüş olan Harrison’a sert bir bakış attı ve onun deli olduğu sonucuna varmış olmalı. “Hanımefendi,” diye yanıtladı teselli edici bir sesle, “bunu yapmayın. ihtiyaçartık değil.”

    Aralık ayında Harrison New York’a geldi ve Manhattan’daki Solomon R. Guggenheim Müzesi’ndeki Alex Katz retrospektifinde buluşmamızı önerdi. Katz, ailesinin sevdiği bir ressamdı. Harrison ayak bileğine kadar uzanan koyu gri paltosunun altına füme bir bluz giymişti. İkimiz de Katz’ın aşkın, hareket halindeymiş gibi görünen ışığın neredeyse soyut çalışmaları olan geç resimleri bizi etkiledi. Onları içeri almak için yavaşladık. Daha önce, Harrison çalışmalarından “aydınlanma anları” yaratmaya çalışmaktan bahsetmişti. Onunla diğer ortamlarda çalışan sanatçılar arasındaki farkları sordum. “Güzellik adına bir şeyler yapan insanlar aynı dili konuşur” dedi. “Görsel sanatçılarda kıskandığım şey, gözden geçirme yetenekleridir. Bir şarabı şişelediğimde yeniden düşünme veya değişme şansım kalmadı.”

    Harrison’ın orada, Frank Lloyd Wright’ın ikonik betonarme sarmalının içinde bir sanatçı gibi kendinden emin bir şekilde konuşması canlandırıcıydı. Burun ve dil tarafından taşınan bir şeyi bir sanat eseri olarak algılamanın önemsiz bir mesele olmadığını anladım. Her şeyden çok, Harrison’ın diğer sanatçılarla paylaştığı şey inatçı bir özgüllüktür. Hannah Williams’ın dediği gibi: “Maggie’nin şaraplarının terörü Maggie’dir.”


    Alex HalberstadtNew York Times kitap eleştirmenlerinin 2020 için en çok seçtikleri “Sovyetler Birliğinin Genç Kahramanları” kitabının yazarıdır. New York Üniversitesi’nde yazarlık dersleri vermektedir. Frank OckenfelsLos Angeles merkezli bir fotoğrafçı, yönetmen ve Kasım ayında New York City’deki Fotografiska’da bir sergisi olan sanatçı.

  • 14 Dakikalık Duruş Videosu Hayatımı Nasıl Değiştirdi?

    Cebinizde vızıldayan telefondan pencerenizin dışında geri geri gelen çöp kamyonuna kadar dünya gürültülü ve kesintilerle dolu. Kendinizi tamamen sakin bir ortamda bulmak nadirdir – o huzur baloncuğunda çözülebileceğiniz bir kafa boşluğunda olmak daha da nadirdir. Gözü kararmış bir doktorun muayenehanesinde oturup foropterin yumuşak sesini dinlemekle özdeşleştirdiğim bu duyguya can atıyorum. Çocukluğumdan kalma bir piyano öğretmeninin evinin yemek salonunda kış akşamlarında tek başıma ödev yapmayı, kız kardeşimin dersini bitirmesini beklemeyi düşünüyorum. Ya da daha yakın zamanlarda, eskiden çalıştığım haber merkezindeki, bazen röportaj yapmak için değil, bunalmış hissettiğimde yere oturmak için kullandığım penceresiz telefon kulübelerini.

    Bu gerçek yaşam alanlarıyla ilgili sorun, balonun kaçınılmaz olarak patlayacak olmasıdır. Göz muayenesi sona erecek. Piyano dersinde sıra size gelecek ve geçen hafta hiç pratik yapmadığınız ortaya çıkacak. Patronunuzun masanızda yokluğunuzu takip ettiği konusunda paranoyaklaşacaksınız. Bir kütüphane, belki de aradığım şekilde huzurlu olan fiziksel bir alanın ideal versiyonudur: Tanımsal olarak sessizdir ve çok fazla hareket etmiyorsanız, istediğiniz kadar veya istediğiniz kadar kalabilirsiniz. en azından kapanana kadar.

    Zihin üzerinde kundaklama etkisi olan ortamlar bulmanın başka bir yolu daha var ve bu, YouTube’daki ASMR videolarının genişleyen ve çılgınca popüler olan dünyası. ASMR, Otonom Duyusal Meridyen Tepkisi anlamına gelir; bu terim, 2010 yılında, bazı kişilerin tırnaklarını çıtırdatma, kumaşı kırıştırma ve fısıldayarak konuşma gibi tetikleyicilere maruz kaldıklarında yaşadıkları hoş bir beyin karıncalanma hissini tanımlamak için türetilmiştir. Çoğu ASMR videosu, bir YouTuber’ın bire bir balo elbisesi provası veya bit kontrolünü simüle etmek için belirli bir kimliğe büründüğü rol oynama içerir. ASMR videoları bu hoş dikenli hissi harekete geçirebilse de, daha geniş bir amacı, çoğu zaman onları bir stres yönetimi aracı veya uykuya yardımcı olarak izleyen izleyicileri yatıştırmaktır.

    Covid kilitlenmesi sırasında ASMR videoları izlemeye başladım. Başkalarının tarif ettiği beyin karıncalanmalarını hiç yaşamadım, ancak anormal derecede endişeli zamanlar yaşayan endişeli bir insan olarak, yabancıların yumuşak, yetkin, her zaman nazik tonlarda konuşmalarını dinlemek, sarmal düşüncelerimi yavaşlattı. ASMR topluluğunun yaratıcılarını, mecazlarını ve nişlerini tanıdıkça, “kasıtsız ASMR” olarak bilinen ve hassas Foley efektlerine sahip film sahnelerinden (“Phantom Thread”, “Edward Scissorhands”) bir videoya kadar her şeyi kapsayan bir alt tür hakkında bilgi edindim. yerel bir perde dükkanındaki malları coşkulu bir şekilde anlatan bir kadının portresi. Rol yapma videolarının aksine, bu kategori ASMR’yi vahşi bir şekilde yakalar. Kasıtsız ASMR, muhtemelen ASMR’nin orijinal biçimidir: Bu tür, YouTube’da gelişmeye başlamadan çok önce, daha kimse bu duyguya bir isim atamadan önce, insanlar günlük hayatta karıncalanmalar yaşıyordu.

    Bana göre kasıtsız ASMR’nin baş tacı, başka içeriği olmayan bir kanala yedi yıl önce yüklenmiş 14 dakikalık bir video. “Diana Devitt-Dawson ile Alexander Tekniği dersi”nde bir kadın, bir hukuk öğrencisine vücutta aşırı gerilime neden olmadan bir sandalyeye nasıl oturulacağını ve ayağa kalkılacağını öğretir. Eğitmen Devitt-Dawson, öğrencisinin duruşunda ve hareketinde mikroskobik ayarlamalar yapıyor ve bu sırada esrarengiz bir slogan atıyor: “Boynun serbest kalmasına izin ver.” Muhtemelen bir duruş ve hareket koçluğu yöntemi olan Alexander Tekniği üzerine bir eğitim videosu olarak filme alınan video, kazanan bir ASMR videosunun tüm uyutucu özelliklerine sahiptir. Videonun renk paleti bile gri ve çamurlu mor temasıyla bastırılmış.

    Kulağa sıkıcı gelse de bu video bir kült nesne haline geldi. Şu anda 5,6 milyon görüntülemeye ve 4.300’den fazla yoruma sahip, haftalık ve bazen günlük olarak yenileri ekleniyor. Bazıları videoyu her gece izlediğini iddia eden hayranlar, videoyu “ASMR videolarının ‘Yurttaş Kane’i'” ve “ASMR tarihindeki muhtemelen en harika 14 dakika” olarak adlandırdılar. Video büyüleyici, çünkü büyük ölçüde tam bir gizem. Boynun serbest kalmasına izin vermek ne anlama gelir? (Bu ifade ASMR dünyasının “Rosebud”u mu?) Devitt-Dawson öğrencisinin duruşunda tam olarak hangi değişiklikleri yapıyor? (Bir yorumcunun belirttiği gibi, “Bunu kelimenin tam anlamıyla 1000 kez izledim ve hala Alexander Tekniğini nasıl yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok.”) Kanalında tek bir video bulunan YouTube yıldızı Devitt-Dawson kimdir?

    Bir bakıma, bu video ASMR’nin kendisinin meraklı doğasını somutlaştırıyor. İlk kasıtlı ASMR videoları, YouTube’daki garip, isimsiz bir hisle ilgili kliplere ve yorumlara yanıt verdi; ASMR’nin bugünkü popülaritesine rağmen, tür içindeki bazı bulmacaların devam etmesi uygun geliyor. Devitt-Dawson’ınki gibi bir video, bir süreliğine bilinmeyende gezinmek, sorduğu pek çok sorunun ilgi çekici ama alakasız olduğunu fark etmek için bir teşvik gibi geliyor.

    Devitt-Dawson’ın dersini ilk izlediğimde, bir ofis telefon kulübesine götürüldüğümü hissettim, ancak şimdiye kadarki en iyi telefon kulübesiydi – sakin, sessiz, yaklaşan editörler veya arama yapmak için bekleyen sinir bozucu meslektaşlar olmadan . Bu onun paradoksal güzelliğidir. İstenmeyen ASMR, gerçek dünyadaki belirli durumların absürt derecede yatıştırıcı niteliğini yakalayarak, hayatta elde edilmesi çok zor olan türden huzurlu bir ortam yaratabilir. Yani, mutlu boşluğunuzdan çıkma ve bir kez daha gerçekliğe dönme zamanı gelene kadar.


    Eliza Brooke kültür, eğlence ve tasarım hakkında yazan serbest gazetecidir. Washington, DC’da yaşıyor

  • Daler Kuzyaev, Beşiktaş’a doğru!

    Şenol Güneş idaresinde yeni döneme ‘şampiyonluk’ parolasıyla hazırlanan Beşiktaş’ta transfer çalışmaları sürüyor.

    Orta alana âlâ bir ismi destek etmek isteyen siyah-beyazlılar, amaca koyduğu Daler Kuzyaev ile muahede noktasına geldi. Zenit ile mukavelesi sona ererek boşa çıkan 30 yaşındaki merkez orta saha oyuncusuna 1.5 milyon Euro’luk teklif ileten idare, imza parası içermeyen bu önerisi sonrası beklemeye geçmişti. İspanya La Liga’dan şu ana kadar istediği teklifi alamayan Rus oyuncunun siyah-beyazlı kadroya gelmeye ikna olduğu ve ufak pürüzlerin kaldığı öğrenildi.

    SIRADA AMARTEY VAR!

    Beşiktaş Sportif Yöneticisi Ceyhun Yararı, “Daler Kuzyaev konusunda basamak kaydettik. Bu hafta içinde oyuncunun da durumu belirli olacak. Daniel Amartey ile de ilgileniyoruz. Transferleri tamamlamaya çalışıyoruz” muştusunu verdi.

    KUZYAEV KİMDİR?

    RUS orta saha Daler Kuzyaev, geçtiğimiz dönem Zenit formasıyla ligde 26 müsabakada 1875 dakika oynayıp 5 gol, 6 asist kaydetti. Tüm kulvarlarda ise 35 maçta 5 gol, 7 asist üretti. 

     
  • Bu Unutulmuş Altcoin Neden Yüzde 300 Yükseldi?

    Verge (XVG) tokenı şaşırtan bir formda harika bir yükseliş yaşadı ve fiyatı yaklaşık yüzde 300 arttı. Bu artış, altcoin hareketlerini yakından takip eden yatırımcıların ve traderların dikkatini çekti. Fiyat 3 Haziran’daki tepesinden biraz geri çekilmiş olsa da, bir hafta evvelki kıymetinden %295 üzere etkileyici bir oranda daha yüksek. İşte detaylar…

    Altcoin neden yükseliyor?

    Bu yılın başlarında Verge, dramatik bir düşüş yaşayarak kıymetli bir gerilemeyle karşı karşıya kalmış ve birçok kişiyi kripto paranın yok olmanın eşiğinde olduğuna inandırmıştı. Lakin, Haziran ortasında mevcut boğa trendinin ortaya çıkmaya başlamasıyla gelgitler dönmeye başladı ve Verge’e yeni bir soluk getirerek ona bir çaba talihi verdi. Verge yatırımcıları ve traderları token için mevcut boğa olayından heyecan duyarken, birçok kripto meraklısı bu ani yükseliş hareketinin ardındaki nedenler konusunda kuşkucu olmaya devam ediyor. Verge’ün neden böylesine dikkat cazibeli bir yükseliş yaşadığına dair soru işaretleri var.

    Verge’ün yükselişinin dikkate bedel göstergelerinden biri, süreç hacmindeki değerli artıştır. 4 Haziran’da süreç hacmi %380 üzere şaşırtan bir oranda artarak 507 milyon dolar üzere rekor bir düzeye ulaştı. Bu yazının yazıldığı sırada süreç hacmi hafif bir düşüşle 480 milyon dolara gerilemiş olsa da, tekrar de yüksek seviyede bir süreç faaliyetine işaret ediyor. Hacimdeki bu artış, çoklukla kripto balinaları olarak bilinen tecrübeli kripto para yatırımcıları tarafından mümkün piyasa manipülasyonu hakkında spekülasyonlara yol açtı. Bu balinaların kıymetli XVG varlıklarını kâr hedefiyle stratejik olarak likide ediyor olabileceğine dair tasalar var. Yatırımcıların kripto paralarla süreç yaparken, tabiatlarında var olan volatilite nedeniyle dikkatli olmaları çok kıymetlidir.

    Daha büyük bir yükseliş eğiliminin parçası

    Verge’ün fiyatındaki artış münferit bir olay olmayıp kripto para piyasasındaki daha büyük bir eğilimin kesimidir. Litecoin (LTC), Verge (XVG) ve Bitcoin Cash (BCH) üzere esaslı kripto para üniteleri, meme-coin’ler etrafındaki hype’ı gölgede bırakan bir tekrar canlanma yaşıyor. Uzmanların tabiriyle bu “dino coin rönesansı”, bu emektar kripto varlıklarının geri dönüşünü söz ediyor. Kimi altcoinler temel faktörlerden kaynaklanan artışlara şahit olurken, başkaları öncelikle spekülatif ilgiden kaynaklanıyor.

    Sonuç olarak saklılık merkezli özellikleriyle bilinen Verge (XVG), 2014’teki başlangıcından bu yana sağlam bir temel oluşturmayı başardı. XVG’nin fiyatının tüm vakitlerin en yüksek düzeyinden %97’nin üzerinde düşmesine neden olan son ayı piyasasına karşın, kripto para ünitesi dikkate paha bir esneklik göstermiştir. Aslında XVG’nin fiyatı, sekiz yıldan uzun bir mühlet evvel tüm vakitlerin en düşük düzeyinden bu yana %259.162’nin üzerinde şaşırtan bir artışa şahit oldu. Ayrıyeten, bugün Verge (XVG) yaklaşık 101 milyon dolarlık bir piyasa pahasına sahipti. Kimine nazaran bu da önümüzdeki haftalarda daha fazla üst taraflı hareket potansiyeline işaret ediyor.

  • Birinci Bakış – Lies of P

    Lies of P’yi merakla bekleyen tek kişi ben olamam değil mi? Üstelik demosu da herkese açık biçimde yayınlanmışken çoktan indirmiş, oynamış, oyuna dair bir ön fikre sahip olmuşsunuzdur. Tahminen demoyu bitirdiniz, tahminen Parade Master’da takılıp “Yemişim Soulslike’ı!’ diyerek kapattınız ancak bu yazıyı okuduğunuza nazaran demek ki benim fikirlerimi de merak ediyorsunuz (hehe nasıl da kendime hisse çıkarttım). O yüzden ben de kalkıp da sizin de oynadığınız oyunun öyküsünü falan tekrar anlatma sıkıntısında olmayacağım, demo hakkında neler düşündüm, oyunun genelinden beklentim ne onu anlatacağım.

    Öncelikle peşinen söyleyeyim ki ben Lies of P’yi bir oldukça beğendim. Bunu yıllar için güzeliyle kötüsüyle, 3D’siyle 2D’siyle sayısız Soulslike oynamış biri olarak söylüyorum. PC kullanıcıları olarak yıllardır Bloodborne diye ağlaya ağlaya gözümüzde yaş kalmadı (PS4’te oynamış olsak bile ağlamaya devam ediyoruz, çaktırmayın) ancak Lies of P en azından o atmosfere uzaktan da olsa temas edebilecek bir oyun olarak görünüyor şimdilik. Ancak oyunun tanıtımlarında da sıkça duyduğumuz bu referans Lies of P’nin oynanışını tanımlamaktan çok uzak. Ben oyunu oynanış olarak Bloodborne ile Sekiro ortasında bir yere koyacağım müsaadenizle.

    Bunun sebebi de her ne kadar elimizde tekrar agresif oynanışı cesaretlendiren bir oyun olsa da, bilhassa de işin savunma kısmının yanlışsız zamanlamayla deflect mekaniğine dayandığını söylemek lazım. Yakın geçmişte incelediğim Soulslike’lardan Thymesia da böyleydi. Münasebetiyle bu oyunda en azından demodan gördüğümüz kadarıyla başarılı olmak harale gürele saldırmaktan fazla taarruzları hakikat anda bloklayarak karşı taarruz yapmaya ve bu halde düşmanın gardını kırarak yüksek ziyan vermeye dayanıyor. Sekiro bana güç geldi diyenlerdenseniz geçmiş olsun :)

    Krat kenti ve oyunun da merkezindeki oteli, tüm kenti işgal etmiş kuklalar, yağmur altındaki sokaklar, gotik mimariler ve atmosfer… Bunların tümü de görsel açıdan çok güzel. Yani ortada tembelliğe başvurmayarak orjinal bir fikirle ortaya çıkan bir oyun var. Demodaki bosslardan Parade Master da, Mad Donkey de, Scrapped Watchman da temaya uygun tasarlanmış ve gerek atak tertipleri gerek görünüşleriyle çok keyifli anlar yaşatıyorlar. Scrapped Watchmen kıvrık bıyığı, hücumlarına elektrik ekleyen antenleri ve cüssesiyle göz korkuturken, Mad Donkey de oyunun Bloodborne’dan fırlamış üzere duran karakterlerinden birisi. O noktaya gelmediyseniz diye çabucak söyleyeyim, aklınıza Meczup Eşek geldiyse ı ıh, bu bir hayvan kukla değil. Eşek maskesi takmış bir insansı. Aslında bu savaşın meydana geldiği köprü de direkt Bloodborne ortamlarını çağrıştıyor, sağdan soldan kurtadam fırlayacak diye bekledim vallahi.

    Oyunun savaş kısımlarını ise şu an için çok başarılı bulmadım ben, mekanikliği biraz fazla hissettiriyor ve çok da akıcı değil. Bunu bilhassa de Timothée Chalamet, ay pardon, P koşarken ve ataklardan kaçmak için dodge hareketi yaparken çok güzel hissediyorsunuz. Mesela olağan ortamda dodge ile yuvarlanmak mümkünken savaş anında yuvarlanma olayı ortadan kalkarak yana kaçış adımına dönüşüyor. Bunu çok anlamsız buldum, savaş sırasında yuvarlanmayı neden unutuyor ki bu çocuk? Olağan blok pek tesirli değil, boss etrafında konum almanın pek bir yararı yok (çünkü adamlar nerede olursanız olun küt diye indiriyor silahı kafanıza), bu yüzden de boss savaşları hakikat zamanlamayla deflect yap ve saldır, uzak dur, yanlışsız zamanlamayla deflect yap ve saldır ekseninden çıkamamış maalesef. Özgürce değil de fazla robotik biçimde savaşıyoruz üzere hissettim.

    Dahası, bu durum vuruş hissinin zayıflığıyla birleşince savaşların tatmin hissi de düşük kalmış. Yani bırakın kendisinden sonra gelenleri, birinci Dark Souls bile vuruş hissi bakımından çok âlâ bir oyundu. Yalnızca düşman bazında değil ortam bazında da konuşuyorum. Tünelde kılıcı savurmaya kalkıp da duvara vurunca sendeleyerek savunmasız kalmak, bu türlü durumlardan kurtulmak için beynin savurma yerine saplama hareketi kullanmaya programlanması daima o vuruş hissiyatının kuvvetinden dolayıydı. Lies of P’de darbenin bir şeye temas etmesinin verdiği tokluk şimdi yok.

    Henüz yok, zira olacakmış. Oyunun direktörü demoya dair geri bildirimleri değerlendirdiği bir görüntü yayınladı ki bence bu çok bedelli bir şey. Orada dodge sistemini elden geçireceklerini de söyledi (ki buna iframe ve aralık dahil), savaş tecrübesini güzelleştireceklerini de. Vuruş hissini mükemmelleştirme kelamı de verdi, her vuruş ses efektlerinden animasyonlarına kadar her alanda tatmin edici olacak dedi. Artık Jiwon Choi bunları söylemişken bu bahislerde çok da tenkit saydırmak istemiyorum, sonuçta demoda oynadığımız savaşlarla oyun çıktığında göreceklerimiz ortasında fark olacak bence. Yani bu haliyle çok da tatmin olmadıysanız bence umutlu olmaya devam etmelisiniz.

    Bunun dışında oyun Pinokyo atmosferini yaratıp korumak için elinden geleni yapmış bence. Yükleme ekranındaki Now Loading yerine Now Lying yazısı, ilerleme çubuğunun Pinokyo burnu biçiminde olması bile çok beğenilen düşünülmüş.

    Ama genel olarak konuşacak olursam, bizi From Software elinden çıkmamış en yeterli Soulslikelardan birinin beklediğine inanıyorum. Kısayollarla kısmın evvelki kısımlarına ulaşabilmek bile bence bu tıbbın pahalı özelliklerinden biri ve Lies of P bunların itinayla hazırlanması gerektiğinin farkına varmış. Ölünce bizim için bedelli Ergo’yu öldüğümüz yere bırakmak lakin ekranın bir köşesinde de cesedimizde ne kadar Ergo yattığını görmek güzel bir ayrıntı olmuş. Cesede varamadan ölürsek ne kaybedeceğimizi görmek yeterlidir :) Oyunun denetim şeması da tipe alışık oyuncular için son derece düzgün, yazı tipi bile tanıdık, daha ne olsun?

    Sonuçta beklentiyi “Aha da Bloodborne-gibin oyun geliyor!” diye kurmak yerine, farklı, atmosferik ve başarılı bir soulslike oynayacağız diye kurmak çok daha mantıklı. Lies of P bence bunu başaracak, Eylül ayını dört gözle bekliyorum.

  • Elay isminin manası nedir? Elay ismi Kuran’da geçiyor mu? Elay isminin tahlili

    Aslı Enver ile Berkin Gökbudak çiftinden memnun haber geldi. Çift kızlarını kucaklarına alarak anne baba olmanın sevincini yaşadı. Çiftin kızlarına verdiği Elay isminin manası ise merak edilmeye başlandı.

    Ünlü oyuncu Aslı Enver ile Berkin Gökbudak çifti dünyaya gelen kızlarına Elay ismini verdi. Kulağa güzel gelen bu isim manasıyla da bir oldukça merak edilmeye başlandı. Son periyotlarda tercih edilmeye başlanan Elay ismi arama motorlarında da üst sıralarda yer almaya başladı. Genellikle kız çocuklarına verilen bu isim erkek çocukları için de tercih edilebilmektedir.

    Peki İlayda isminin manası nedir? İlayda ismi Kuran’da geçiyor mu? Elay isminin tahlili ve tüm merak edilenler…

    Elay ismi

    ELAY İSMİNİN MANASI NEDİR?

    Kökeni Türkçe olan Elay ismi; yüksek ve yükselen anlamlarına gelmektedir. “Yüksek, yükseklik, yükseliş, yükselme” anlamlarını içeren Elay ismi “Yüksekte olan kimse” demektir. Manası hoş olan bu isim kulağa beğenilen gelen söylemi sebebiyle de sıklıkla tercih edilmektedir.

    Elay isminin manası nedir

    ELAY İSMİ KURAN’DA GEÇİYOR MU?

    Elay ismi hakkında merak edilen sorulardan biri de Kuran’da geçip geçmediğidir. Elay isminin manasını beğenen ve doğacak kız çocuklarına vermek isteyen anne baba adayları bu sorunun karşılığını daima araştırmaktadır.

    Peki Elay ismi Kuran’da geçiyor mu? Çocuklarına Elay ismini vermek isteyen anne babaların bu ismi kullanmalarında bir sakınca bulunuyor mu? İşte karşılığı…

    “Elay ismi Kuran’da geçen isimler ortasında yer almamaktadır. Ancak bu ismin manasında ve kullanılmasında rastgele bir sakınca bulunmamaktadır. Yeni doğan çocuklarına Elay ismini vermek isteyen anne babaların bu ismi kullanması caizdir. “

    Elay ismi kuranda geçiyor mu

    ELAY İSMİNİN ANALİZİ

    • E: Yeterli ve sağlam bir arkadaştır. Etrafı geniştir. Her vakit sıkıntı vaktinde yanında birileri olur. 

    • L: Güçlü ve iktidara düşkün bir kişiliği vardır. Ayrıyeten gücü ve hırsı sayesinde her işte daima başarılara imza atarak kazanır. Başkan bir kişiliği takviyeler. 

    • A: Sakin, sakin ve optimist bir kişiliğe sahiptir. Mantıklı olmayı ve bu ölçüde hareket etmeyi severler. Tahlil üretme yeterliliği hayli yüksek birisidir. 

    • Y: Hiç kimseye kin gütmeyi sevmez. Kindar ve intikamcı bir kişiliği yoktur. Ayrıyeten insanları dinlemeden yadırgama taraftarı değildir. Mantıklı kararlar veren bir kimsedir. Bu nedenle etrafında saygın bir kişilik olarak tanınır. 

    “Elay ismini taşıyan bireyler fedakarlık yapmaktan kaçınmayan bireylerdir.​​​ Çocukları ve geleceği düşünen ve bunun için ferdî misyonlarını titizlikle yapan kimselerdir. Disiplin hayatlarının merkezindedir. Nerde ne yapacağını evvelce planlayarak belirlemeyi severler. İnsanları sıkıntı durumlarında yalnız bırakmaz ve yardımcı olmaya çalışırlar. Cana yakın ve hayli sıcakkanlıdırlar. Yiğit ve merttirler. Risk almaktan hiçbir vakit kaçınmazlar.”

    Elay isminin analizi

    ELAY İSMİNDE KAÇ KİŞİ VAR?

    • Türkiye‘de Elay ismini kullanan 163 kişi bulunmaktadır.

    • İstanbul‘da Elay ismini kullanan 44 kişi bulunmaktadır.

    • Ankara‘da Elay ismini kullanan 14 kişi bulunmaktadır.

    • İzmir‘de Elay ismini kullanan 19 kişi bulunmaktadır.

     

    Elay isminde kaç kişi var

  • Bahçeli’den İsveç’e sert tepki!

    ANKARA (İGFA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısına İsveç’e NATO mesajı verdi. 

    Kuran-ı Kerim’in yakılmasına sert tepki gösteren Bahçeli, “Yakan kendini yakmış, cehennemin dibini boylamıştır” diyekonuştu.

    “Kuranı yakmak ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemez” diyen Bahçeli, “Şunu ikazla hatırlatırım ki Kuran kağıt parçası değil Allahın yeryüzüne gönderdiği nurudur. Tüm dünya ateşe verilse bile ilahi hükümlerin kül olması mümkün değildir. Namertlik ve soysuzluktur. Bu provokasyonu Irak asıllı provokatörün tek başına yaptığını düşünmek akıllara uzaktır” dedi.

    Konuşmasında Merdan Yanardağ’ı hedef alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir televizyon kanalında bebek katilini övmek bununla da yetinmeyip hak gaspına uğradığını iddia etmenin suç olduğunu söyledi. 

    “Milletin hak ve çıkarlarını gözetmeyen, devletin egemenliğini gözetmeyen, terör örgütlerinin kullanımına girmekten gocunmayan partilere demokrasilerde yer olmamalı” diyen Bahçeli, “Ülke sınırları içinde milli manevi noktada buluşmak siyasi namus görevidir. Mehmetçik’e kurşun sıkanları aklamak suçtur. Bebek katilini övmek, filozof mertebesine çıkarmak suçtur. Bu suça montaj diyerek destek çıkmak katmerli suçtur” diye konuştu.

    Bahçeli ayrıca, her partinin Türkiye partisi olmak mecburiyetinde olduğunu belirterek, “Suç ve suçluyu övmek siyasetin değil doğrudan doğruya hukukun konusudur. Devletin egemenliğini savunmayan terör örgütlerinin kullanımına girmekten gocunmayan siyasi partilere demokraside yer olmamalıdır’ dedi.

    Memur ve emeklilerimiz için yapılacak zamları destekleyeceklerinin mesajını veren Bahçeli, milli sporcuları da tek tek kutladı.

  • Keşan’da silahlı kavga: 1 yaralı

    Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) – Alınan bilgiye göre, müşteki U.Ö, şüpheli Y.A.’nın kavga esnasında silah çıkartarak kendisine iki el ateş etmeye çalıştığını ancak silahın tutukluk yaptığını ve bunun üzerine silahın kabzası ile kafasına vurarak darp ettiğini bildirdi.

    Şikayetçi olması üzerine polis ekipleri, yapılan çalışmada şahısların (K.A., Y.A. ve K.A.) olay yerinden kaçarken kullandıkları aracı yakaladı.

    Olayla ilgili bahse geçen silah ve 11 fişek de ele geçirildi.

    Olayla ilgili tahkikat başlatıldı.

  • Helton Leite’den, İcardi yorumu

    Türkiye mesleğinde birinci golünü Mauro İcardi’den yiyen Antalyaspor’un 1 numarası Helton Leite, Sabah’a özel açıklamalar yaptı.

    Benfica’dan Antalya’ya gelen Brezilyalı kaleci, Galatasaray taraftarının geri dönmesini heyecanla beklediği Icardi için şunları söyledi:

    “DÜNYANIN EN İYİLERİNDEN”

    “Benfica’da Darwin Nunez ve Goncalo Ramos üzere büyük potansiyele sahip forvetlerle oynadım. Icardi de mutlaka birebir kaliteye sahip. Dünyanın en âlâ 9 numaralarından biri. Ceza alanı içinde boşluk bulduğu anda cezayı kesiyor. Topla en gerçek vakitte buluşuyor zira çok zeki bir golcü.” diyerek Arjantinli santrforu öven açıklamalarda bulundu.

    “NURİ ŞAHİN ISRARCI OLDU”

    Türkiye’ye transferinde Nuri Şahin’in tesirinin hayli tesirli olduğunu söyleyen Leite, “Benfica’da birinci 11 fırsatı bulamıyordum ve o periyotta Nuri Şahin transferimde ısrarcı oldu. Türkiye bana ve eşime uğurlu geldi, birinci çocuğumuzu bekliyoruz. Antalyaspor’la 1 yıl daha mukavelem bulunuyor ve tüm konsantrasyonumu ekibe verdim. Güzel bir dönem geçireceğiz.” diyerek kelamlarını noktaladı. 

  • Beşiktaş’ın yeni transferi: Ghezzal

    Beşiktaş’ta, Rachid Ghezzal, alanlara geri döndü.

    Geçen dönem peş peşe yaşadığı sakatlıklar sebebiyle geri planda kalan Ghezzal, yeni dönem hazırlıklarına katıldı.

    HEDEF 50 MAÇ

    Cezayirli oyuncu, yeni dönemde yaklaşık 50 maça çıkacak Beşiktaş’ta yeni transfer tesiri yaratmak istiyor.

    Geçtiğimiz dönem sakatlıklardan ötürü sırf 11 maçta forma giyebilen Ghezzal gelecek dönem tam performansla dönmek için çalışmalarını sıklaştırdı. 

  • Yalnızca birkaç püf nokta ile selülitten kurtulun!

      Yaz geldi deniz dönemi açıldı. Ee haliyle kışlık kıyafetlerimizin yerini çeşit çeşit bikiniler, mayolar, elbiseler, şortlar almaya başladı. Şayet sizde yazın tiril tiril elbiseler giymeyi seviyor ancak selülitlerinizden rahatsız oluyorsanız endişelenmeyin, kolaylıkla kurtulmanızın birtakım teknikleri var.

    SELÜLİT NEDEN OLUŞUR?

    Selülit oluşumundaki en büyük etken aslında yediklerimizdir. Bunun dışında hormonal değişiklikler, fazla kilo alımı ya da istikrarsız kilo kaybı, hareketsiz ömür ve en kıymetlisi sigara kullanımıdır. Çok tuzlu, salamura yiyecekler, yağlı peynirler, koyun peyniri, eski kaşar ve tulum peyniri üzere besinler selülit oluşumunu önemli manada tesirler. Bedeni susuz bırakmak, çok kahve ve alkol tüketimi de selülitlerinizi arttıracaktır.

    SELÜLİTLERDEN NASIL KURTULUNUR?

    • Çok fazla yağlı besinler yemekten kaçının (kızartma vs.)
    • Kahve ve alkol tüketimini azaltın
    • Bol bol su içmeyi ihmal etmeyin
    • At kılı fırçası ile selülitli bölgeleri tertipli olarak fırçalayın
    • Selülitli bölgelere peeling uygulayın
    • Yürüyüş ve idman yapmayı aksatmayın
    • Bol bol yeşillikle beslenin

    Selülitlerinizden kurtulmak istiyorsanız çabucak kimyasal eserlere başvurmak yerine öncelikle bu doğal formülleri uygulayarak tesirini gözlemleyebilirsiniz. Tüm bu yolları uygulamanıza karşın hala çok bariz selülitleriniz varsa o vakit tedavi yollarını araştırmaya başlayabilirsiniz. Unutmayın ki cildinize güzel gelecek olan her şeyi en düzgün siz bilirsiniz.

  • Borsa güne rekorla başladı!

    Açılışta BIST 100 endeksi, evvelki kapanışa nazaran 34,39 puan artışla ve yüzde 0,57 bedel kazanarak 6.049,69 puana çıktı.

    Bankacılık endeksi yüzde 0,98 ve holding endeksi yüzde 0,44 artış kaydetti. Tüm dal endeksleri yükselirken, en fazla kazandıran yüzde 3,80 ile menkul değer, yatırım paydaşlığı oldu.

    Dün yükseliş eğilimini üst üste 5. süreç gününe taşıyan BIST 100 endeksi, yüzde 4,45 bedel çıkarıyla günü 6.015,29 puandan tamamlayarak kapanış rekorunu da tazeledi. Endeks, gördüğü en yüksek seviyeyi de 6.018,29 puana taşıdı.

    Analistler, global hisse piyasalarında, dünya genelinde açıklanan makroekonomik bilgilerin resesyon tehlikesini işaret etmesiyle karışık bir seyir izlendiğini tabir etti.

    ABD’de bilakis dönen getiri eğrisinin son yıllardaki en keskin resesyon fiyatlamasına işaret ettiğini aktaran analistler, ülkenin 2 yıllık tahvil faizi ile 10 yıllık tahvil faizi ortasındaki farkın yaklaşık 108 baz puanla 1980’den bu yana en yüksek düzeye çıktığını vurguladı.

    Analistler, ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi ile 3 aylık hazine bonosu getirisi ortasındaki farkın da 147 baz puanla Şubat 1980’den bu yana en düşük düzeye gerilediğini, iki varlık ortasındaki getiri farkının resesyon indikatörü olarak ABD Merkez Bankası (Fed) tarafından epeyce yakından takip edildiğini söyledi.

    Bugün data gündeminin sakin olduğunu belirten analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 6.100 ve 6.250 düzeylerinin direnç, 6.000 ve 5.900 puanın dayanak pozisyonunda olduğunu kaydetti.

  • Aslı Enver anne oldu! Bebeğinin ismi belirli oldu

    Geçtiğimiz aylarda evlenen ünlü oyuncu Aslı Enver’den müjdeli haber geldi. Gebe olan Enver, Elay ismini verdiği kızını kucağına aldı.

    12 Kasım’da ikinci defa evlenen hoş oyuncu Aslı Enver ve Berkin Gökbudak çiftinden memnun haber geldi. Sade bir merasimle evlenen Enver’in kızı Elay bebek dünyaya geldi.

    Acıbadem Altunizade Hastanesi Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Taner Usta ve grubu tarafından gerçekleştirilen doğum sonrasında, Aslı Enver ve bebeğinin sıhhat durumunun güzel olduğu öğrenildi. 

    ELAY NE DEMEK?

     Elay ismi yükselme, yükseliş manasına gelir.  Ayrıyeten yüksek ve yükselen olarak da geçer. Türkçe kökenli bir söz olan Elay ismi genel olarak kız bebeklere verilirken tercihe bağlı erkek bebekler için de kullanılabilir.

    SON HALİNİ PAYLAŞMIŞTI!

    8 aylık gebe olan Aslı Enver’in son haline birçok toplumsal medya kullanıcısı “en hoş anne adayı” yorumunda bulundu. İşte siyahlar içinde poz veren hoş oyuncunun son hali… 

    Anne olmak için gün sayan ünlü oyuncu heyecanlı bekleyişini toplumsal medya hesabından paylaştı. Enver’in, kırmızı bebek ayakkabısıyla verdiği poz toplumsal medyada çok beğenildi. 

    aslı enver doğuma az kala poz verdi

    PEMBE ELBİSELİ 7 BUÇUK AY POZU!

    Disney Plus’ta yayınlanacak olan yeni dizisi ‘Arayış’ın galasına katılan hoş oyuncu pembe elbisesiyle göz kamaştırdı. Enver’in “Çok heyecanlı” notuyla yaptığı karnı burnunda pozu çok beğenildi.

    Aslı Enver 7 buçuk aylık hamile

    ASLI ENVER’DEN KARNI BURNUNDA POZ!

    Karnını her fırsatta gizleyen ünlü oyuncu Aslı Enver doğum gününe özel bir paylaşımda bulunarak birinci kere karnını gösterdi. 

    Aslı Enver

    Enver yaptığı paylaşımda “Hayatımdaki her şey ve herkes için teşekkür ederim” sözleri yer verdi.

    7 aylık gebe olan ünlü oyuncunun saçlarındaki beyazlar dikkatlerden kaçmadı. 

    38 yaşındaki Enver’in bu kareleri toplumsal medya hesabından yayınladığı kareler çok beğenildi.

    ASLI ENVER’DEN BEBEKLE İLGİLİ BİRİNCİ AÇIKLAMA!

    Ünlü oyuncu bebeğini İngiltere’nin Londra kentinde doğurmaya yönelik çıkan haberlere son noktayı koydu. 7 aylık gebe olan Enver’in eşiyle birlikte Londra’dan döndüğü sırada havaalanında görüntülendi. Kız bebek bekleyen ünlü oyuncu bebekle ilgili sorulan soruları birinci sefer cevapladı. Sevilen oyuncu bebeğini Türkiye’de doğurmak istediği ve ‘Londra’ya yalnızca gezmeye gittiğini açıkladı.

    İlk kere annelik heyecanı yaşayan Enver, ‘Doğum için hekim hangi formülü uygun görürse o olacak. İnşallah olağan doğum olur’ dedi.

    BEBEĞİNİN CİNSİYETİ AŞİKÂR OLDU!

    Ayaklıgazete’nin haberine nazaran; Aslı Enver’in bebeğinin cinsiyetinin kız olduğu öğrenildi.

    Aslı enver bebeğinin cinsiyetini açıkladı

    AŞERME VAR MI DİYE SORULMUŞTU

    Enver, gazetecilerin “Hamilelik nasıl gidiyor? Bebeğin cinsiyeti aşikâr oldu mu? Aşerme durumları arttı mı?” sorularına, “Hamilelik hoş gidiyor. Her şey yolunda. Cinsiyeti aşikâr değil daha çocuğumuzun. Aşerme durumum olmadı, hoş geçiyor” cevabını verdi.

    Alınan bilgilere göre ünlü oyuncunun yakın etrafı de şimdiden bebek heyecanı ve telaşına giriş yapmış durumda.

    aslı enver hamile

    OYUNCULUĞA ORTA VERDİ

    Anne olacak olmanın heyecanını yaşayan Enver’in, hamilelik sürecinde oyunculuk mesleğine orta verdiği öğrenildi. Enver, gebe olduğunu öğrenince sıhhatini riske atmamak için anlaştığı dizi projesinden ayrılarak rekor tazminat ödemek zorunda kaldı.

    REKOR TAZMİNAT

    Enver, projeden çekildiği için teze nazaran 15 bin dolar (280 Bin TL) tazminat ödediği öğrenildi.

  • Anime Expo 2023’te Persona 3 Reload’dan Yeni Bir Fragman Paylaşıldı

    Geçtiğimiz ay Persona 3 Reload duyurulmuş, bizler de muradımıza ermiştik. Atlus, Anime Expo 2023 kapsamında oyundan yeni bir fragman paylaştı:

    Oldukça kısa, yalnızca 1 dakikalık bir görüntü bu. Merak edenler için İngilizce seslendirmelerin nasıl olduğunu gösteren bir fragman olmuş. Oynanış kısmı esasen son yıllarda rastgele bir Persona oyunu oynamış olanların aşina oldukları bir yapıya sahip; sağa sola koşturup karşılaştığımız karakterle sohbet, muhabbet vakit geçiriyor, ortada da zindan paklığı işlerine girip personalarımızla yaratık avlıyoruz.

    Persona 3 Reload, önümüzdeki yılın birinci aylarında çıkış yapacak. Çıkışıyla birlikte de Game Pass oyun kütüphanesinde yerini alacak.

  • Kızamık nasıl anlaşılır?

    Kızamık, viral bir enfeksiyon hastalığıdır.

    Çoğunlukla çocuklarda görünse de yetişkinlerde de  rastlanır.

    Özellikle son periyotlarda artış gösteren kızamık olayları nedeniyle uzmanlar ihtarlar yapmakta ve dikkatli olunması gerektiğini söylemekte.

    Kızamık hastalığın birtakım belirtileri vardır en net formda kırmızı döküntüler ile kendini belirli eder.

     İşte kızamık hakkında bilmeniz gerekenler:

    Kızamık nedir?

    Kızamık, kızamık virüsü ismi verilen bir virüsün neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. 

    Solunum yoluyla yayılır ve bilhassa çocuklarda görülür. 

    Oldukça bulaşıcıdır ve çok önemli komplikasyonlara sebebiyet verir. 

    Kızamık, öksürük, hapşırma ve temas yoluyla basitçe bulaşabilir.  

    Özellikle bağışıklık sistemini etkilediği için birden fazla hastalığa da davetiye verir.

    Kızamık belirtileri nelerdir?

    Kızamıkın belirtileri çoklukla 10-12 gün süren bir kuluçka devrinden sonra ortaya çıkar. 

    Belirtiler şunları içerebilir:

    • Kırmızı ve kabarık döküntü (genellikle başlayıp bedene yayılır)
    • Yüksek ateş
    • Öksürük
    • Burun akıntısı
    • Gözlerde kızarıklık ve hassasiyet
    • Gözlerde sulu akıntı
    • İshal
    • Ağız içinde beyaz lekeler
    • Işığa bakamama
    • İştahsızlık

    Kızamık nasıl bulaşır?

    Kızamık, enfekte bir kişinin öksürdüğünde, hapşırdığında yahut konuştuğunda salgıladığı damlacıklarla havada 1 asılı kalabilir. 

    Bulaşıcıdır ve enfekte bir bireyle direkt temas yahut enfekte olmuş bir yüzeye dokunma yoluyla yayılabilir. 

    Kızamık ayrıyeten havada asılı kalan damlacıkların solunmasıyla da bulaşabilir.

    Kızamıktan korunmak için neler yapılmalı?

    Kızamıktan korunmak için aşağıdaki tedbirleri alabilirsiniz:

    • Kızamık aşısı: Kızamık aşısı, en tesirli korunma sistemidir. Çocuklara 12-15 aylıkken birinci doz aşı yapılır ve 4-6 yaşında ikinci doz aşı tamamlanır.
    • Ellerin paklığı: Sık sık ellerinizi sabun ve suyla yıkayarak enfeksiyon riskini azaltabilirsiniz.
    • Kalabalık ortamlardan uzak durma: Kızamık salgını olan bölgelerde kalabalık yerlere giriş yapmaktan kaçınmak kıymetlidir.
    • Enfekte bireylerle temastan kaçınma: Kızamık hastası biriyle temas etmekten kaçının ve yakın temas halinde olduğunuz bireylerin aşılarını denetim edin.

    Kızamık nasıl atlatılır?

    Kızamık çoklukla tabiatıyla geçen bir hastalıktır ve birçok vakit semptomatik tedaviyle güzelleşme sağlanır. 

    İstirahat, bol sıvı alımı, ateş düşürücü ilaçlar ve semptomları hafifletmek için destekleyici tedbirler kullanılabilir. 

    Komplikasyonları önlemek için hekiminizin talimatlarını takip etmek değerlidir.

    Unutmayın, kızamık önemli bir hastalıktır ve komplikasyonlara yol açabilir. 

    Bu nedenle, belirtileriniz kızamıkla uyumluysa yahut kuşkulu bir durum varsa, çabucak bir sıhhat uzmanına danışmanız değerlidir.

  • İklim krizi sivrisinek popülasyonunu artırdı

    Prof. Dr. Enver Durmuşoğlu sivrisinek artışı ve Büyükşehir’in çalışmalarını değerlendirdi:

    İklim krizi sivrisinek popülasyonunu artırdı

    -İzmir Büyükşehir Belediyesi, 30 ekiple tüm ilçelerde sivrisinekle mücadele için ilaçlama çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Türkiye genelinde ve özellikle kıyı kesimlerde sivrisinek artışını değerlendiren Zirai Mücadele İlaçları Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Durmuşoğlu,  küresel iklim krizine işaret etti.

    -Büyükşehir’in larva döneminde yaptığı mücadele çalışmalarının doğru ve etkin bir yöntem olduğunu söyleyen Durmuşoğlu, yoğun popülasyon söz konusu olduğunda bunu kırmak için ergin sivrisinek ve karasinek (uçkun) mücadelesinin de önemli olduğunu söyledi.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi, küresel iklim krizi nedeniyle mevsim değişikliklerinin ortaya çıkardığı farklı sivrisinek türlerine karşı yoğun bir mücadele veriyor. Kentin dört bir yanında 30 ayrı ekiple ilaçlama çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, bayram tatili ve hafta sonu da mola vermedi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’nden emekli Zirai Mücadele İlaçları Üreticileri Derneği (ZİMİD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Enver Durmuşoğlu, hem yapılan mücadele çalışmalarını hem de artan sivrisinek çeşitliliği ile popülasyonunu değerlendirdi.

    “Aşırı yağışlar sivrisineklerin yeni yaşam alanlarını artırdı”

    Küresel iklim krizinin kurak yerlerin çok daha kurak, yağışlı yerlerin ise çok daha yağışlı olmasına neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Enver Durmuşoğlu, bu durumun özellikle İzmir gibi kıyı yerlerde yağışlar dolayısıyla böcek ve sivrisinek popülasyonunu artırdığına dikkat çekti. Durmuşoğlu, “Örneğin bu yıl İzmir’de Mayıs ve Haziran aylarında ortalamanın yaklaşık beş katı daha fazla yağış aldık. Tabii ki bu yağışlar bölgedeki böcek popülasyonunu ve dolayısıyla su birikintilerinde yaşamının büyük kısmını geçiren sivrisinek gibi canlıları da etkiledi. Mayıs ve Haziran aylarındaki aşırı yağışlar, sivrisineklerin yeni yaşam alanlarını artırdı, buna bağlı olarak da normalden çok daha fazla bir popülasyon oluşturdu” dedi.

    Sık görülmeyen türleri de etkiledi

    Bu durumun çok sık görülmeyen bazı türlerin de artmasına neden olduğunu söyleyen  Prof. Dr. Enver Durmuşoğlu, “Culex pipiens gibi dünyanın her tarafında gördüğümüz sivrisinek türü yanında, günümüzde Aedes albopictus gibi bir sivrisinek türü de ülke genelinde yayılmaya başladı. Özellikle kıyı kesimlerde son 3-5 yıldır bilinen bu tür, son yıllarda popülasyonunu daha da artırdı. Bunların sadece bilimsel isimlerindeki farklılığa değil, davranışlarının ve faaliyetlerinin diğer yaygın türlerden farklılığına da dikkat etmek gerekiyor. Örneğin Culex cinsine ait türlerin genelinde akşamüstü, hava kararması ile başlayan, ergin dişilerin insanları sokan, kanlarını emerek gösterdiği davranışı, Aedes cinsine bağlı türün gündüz faaliyette olması ve gündüz de insanlardan kan emmeleri ile ayırt etmek mümkün. Bazı sivrisinekler temiz su kaynaklarını tercih eder. Bazıları ise kirli veya temiz tüm su alanlarında görülebilirler” diye konuştu.

    Mücadele yöntemleri farklı

    Türlerin sadece isim olarak değil, davranış olarak da birbirlerinden farklı olduğuna değinen, o nedenle mücadele yöntemlerinin farklı olduğunu söyleyen Enver Durmuşoğlu, “Temmuz ayına giriyoruz ama hala bazı kanallarda su birikintileri var. Belediye ekipleri çalışıyor. Normalde Mayıs sonunda kuruyan bazı yağmur kanalları, bu yıl Haziran sonunda bile su barındırıyor. O nedenle burada üreme alanlarının devam ettiğini görüyoruz” dedi.

    “Yoğun popülasyon oluşturmaları söz konusu”

    Türkiye genelinde ve daha çok kıyı kesimlerinde görülen tür çeşitliliği ve popülasyonunun arttığını söyleyen Enver Durmuşoğlu “Tür çeşitliliğinden kastım şu; örneğin sivrisineğe çok benzeyen ama sivrisineklerde olduğu gibi kan emme davranışı olmayan Chronomid türleri var. Bunların popülasyonu da çok yoğun olduğunda sahilde rahat oturamadığımız akşamlar oluyor. Yani hem sivrisineklerin hem de Chronomidlerin yoğun popülasyon oluşturmaları söz konusu” dedi.

    Türkiye’de 60 sivrisinek türü bulunuyor

    Türkiye’de yaklaşık 60 sivrisinek türünün bulunduğunu belirten Enver Durmuşoğlu sözlerine şöyle devam etti: “İzmir’de de Aedes albopictus türünün bu yıla özgü ciddi artış gösterdiğini dile getiren Enver Durmuşoğlu, “Üç yıl kadar önce Karadeniz kıyılarında yayılmaya başlayan türün bu bölgede de artık ciddi sorunlar yaratmaya başladığını görüyoruz. Farklı türlerin habitat ve davranış farklılıkları yanında taşıdıkları hastalıklar da değişiyor. Aslında vektörlerle 150’nin üzerinde taşınan hastalık var. Bunlar arasında kitlesel ölümlere neden olan hastalıklar var. Bunlardan hangisi şu dönemde daha yaygın, bu ayrı bir uzmanlık alanı. Ancak bu durum o hastalıkları taşıyan insanların yaşadığı ve ziyaret ettiği yerlerle de alakalı. Sivrisineklerin en çok bulaştırdığı hastalıklar Batı Nil Humması, chikungunya, deng humması, zikavirüs ve sıtmadır.”

    Larva mücadelesi önemli

    İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sivrisinekle mücadele çalışmalarını değerlendiren Durmuşoğlu, “Görevim gereği pek çok ilde sivrisinekle mücadele çalışmalarını görme ve dinleme şansım oldu. Pek çok bölgede biyosidal ürün uygulayıcılarının eğitim çalışmalarına katıldım. İzmir de bu şehirlerden biri. Temelde belediye ekipleri, larva ile mücadele ederek doğru bir yöntem uyguluyor. Esas ve ilk hedef sivrisinek larvalarıdır, çünkü larvalar sadece su kaynaklarında olur ve varlıkları gözle kolaylıkla belirlenebilir. Ergin sivrisinekler ise her tarafa yayılıyor. Su kaynaklarında larvalara karşı yapılan uygulamaların sonuçlarını da görmek mümkün. Vatandaşlarımız erginlere karşı yapılan uygulamaları görür ama maalesef bunu pek göremez” dedi.

    “Belediyenin mücadele yöntemleri etkili”

    Belediye ekiplerinin larvalarla ciddi şekilde mücadele ettiğini dile getiren Durmuşoğlu, şunları söyledi: “Pek çok belediye de bu şekilde mücadele ediyor. Fakat bu yıl olduğu gibi İzmir özelinde Mayıs ve Haziran aylarında aşırı yağışların su kaynaklarını çeşitlendirmesi, o kaynakların bulunduğu yerdeki türlerin çeşitlenmesiyle birlikte ekipler alışılan üreme noktalarının dışında üreme noktaları ile karşılaştı. Bu sadece İzmir’de değil, başka kentlerle de yaşandı. Yoğun popülasyon söz konusu olduğunda vatandaşı rahatlatmak için ergin sivrisinek ve karasinek (uçkun) mücadelesinin yapılmasında yarar var” dedi. 

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Başkan Abdullah Özyiğit, Eğriçam’da vatandaşlarla buluştu

    Mersin Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Eğriçam Mahallesi’ni ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi. Sorunları yerinde tespit etmek ve çözüm önerilerini değerlendirmek için mahalle sakinleriyle buluşan Başkan Özyiğit, vatandaşların talep ve önerilerini yerinde dinleyerek, hayata geçirdikleri projelerle ilgili bilgilendirmede de bulundu.

    Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, hem kırsal hem de merkezdeki mahallelere ziyaretlerini sürdürüyor. Son olarak Eğriçam Mahallesi’ni gezerek incelemelerde bulunan Başkan Özyiğit, esnaf ve vatandaşların taleplerini dinledi, önerilerini tek tek not aldı. Hizmetlerinde katılımcılık ve ortak akıl vurgusu yapan Başkan Özyiğit,vatandaşlarla buluşmaya devam ediyor.

    Başkan Özyiğit, “Her bir fikir, öneri ve talep bizim için çok değerlidir ve yol göstericidir.”

    Eğriçam Mahalle Muhtarı İbrahim Ünel ile mahalleyi gezen Başkan Özyiğit, “Yenişehir Belediyesi olarak, projelerimizi hayata geçirirken vatandaşlarımızı da sürece dahil ediyoruz. Her bir fikir, öneri ve talep bizim için çok değerlidir ve yol göstericidir.Bu kapsamda mahalle mahalle, sokak sokak geziyoruz. Bugün Eğriçam Mahallemizdeydik. Mahallemizin altyapısı, yol düzenlemeleri, park ve yeşil alanları ile daha sağlıklı bir çevre konularında vatandaşlarımızla görüştük. Sıcak karşılamaları ve memnuniyetleri bizleri çok mutlu etti.” diye konuştu.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Kötü amaçlı yazılımların %58’i fidye yazılımı

    Kaspersky Digital Footprint Intelligence ekibi, hizmet olarak dağıtılan kötü amaçlı yazılımların %58’ini fidye yazılımları oluşturduğunu açıkladı:

    Kötü amaçlı yazılımların %58’i fidye yazılımı

    4 Temmuz 2023

    Kaspersky Digital Footprint Intelligence ekibi, fidye yazılımlarının son yedi yılın en yaygın Hizmet Olarak Malware (MaaS) örneği olduğunu ortaya koyan yeni bir çalışma yayınladı. Çalışma, dark web ve diğer kaynaklar üzerinden dağıtılan 97 kötü amaçlı yazılım ailesi üzerinde yapılan araştırmaya dayanıyor. Araştırmacılar ayrıca siber suçluların saldırılarını gerçekleştirmek için genellikle bilgi hırsızlarını, botnetleri, yükleyicileri ve arka kapıları kiraladıklarını da tespit etti.

    Hizmet olarak Kötü Amaçlı Yazılım (MaaS), siber saldırıları gerçekleştirmek için yazılım kiralamayı içeren yasadışı bir iş modelini simgeliyor. Genel olarak bu tür hizmetlerde müşterilere saldırıyı kontrol edebilecekleri kişisel bir hesap ve teknik destek sunuluyor. Bu da siber suçluların ihtiyaç duyduğu ilk uzmanlık eşiğini düşürüyor.

    Fidye yazılımı en popüler hizmet olarak sunulan kötü amaçlı yazılım olacak

    Kaspersky uzmanları, en popüler türleri belirlemek için çeşitli kötü amaçlı yazılım ailelerinin satışlarının yanı sıra darknet ve MaaS ile ilgili diğer kaynaklardaki yazışmaları, tartışmaları, gönderileri ve reklamları inceledi. Bunun sonucunda fidye yazılımlarının veya verileri şifreleyen ve şifre çözme için ödeme talep eden kötü amaçlı yazılımların ilk sırada yer aldığı ortaya çıktı. Bu yazılımlar 2015-2022 yılları arasında MaaS modeli altında dağıtılan tüm ailelerin %58’ini oluşturuyor. Fidye yazılımının popülaritesi, diğer kötü amaçlı yazılım türlerine göre daha kısa sürede daha yüksek kâr elde etme kabiliyetiyle ilişkili görünüyor.

    Siber suçlular Hizmet Olarak Fidye Yazılımına (RaaS) ücretsiz olarak abone olabiliyor. Programa ortak olduklarında, saldırı gerçekleştikten sonra hizmet için ödeme yapıyorlar. Ödeme miktarı, kurbanlar tarafından ödenen fidyenin yüzdesine göre belirleniyor ve genellikle fidyenin %10 ila %40’ı arasında değişiyor. Bununla birlikte programa girmek çok da kolay değil ve bazı sıkı gereklilikleri yerine getirmeyi gerektiriyor.

     

    Bilgi hırsızları, analize konu olan dönemde hizmet olarak dağıtılan kötü amaçlı yazılım ailelerinin %24’ünü oluşturuyordu. Bunlar kimlik bilgileri, şifreler, banka kartları ve hesapları, tarayıcı geçmişi, kripto cüzdan verileri ve daha fazlası gibi verileri çalmak için tasarlanmış kötü amaçlı programlardan oluşuyor.

    Infostealer tarafından sunulan hizmetler abonelik modeliyle ödeniyor ve aylık 100 ila 300 ABD doları arasında fiyatlandırılıyor. Örneğin Şubat 2023’ün başlarında kullanımdan kaldırılan Raccoon Stealer aylık 275 ABD doları veya haftalık 150 ABD doları karşılığında satın alınabiliyordu. Rakibi RedLine’ın aylık fiyatı 150 ABD dolarına karışık geliyor ve operatörleri tarafından Darknet’te yayınlanan bilgilere göre 900 ABD doları karşılığında ömür boyu lisans satın alma seçeneği de mevcut. Saldırganlar ayrıca ekstra ücret karşılığında ek hizmetlerden de faydalanabiliyor.

    Hizmet olarak satılan kötü amaçlı yazılım ailelerinin %18’inin botnet, yükleyici ve arka kapı olduğu kanıtlanmış durumda. Bu tehditler genellikle ortak bir hedefe sahip oldukları için tek bir grupta birleştiriliyor ve kurbanın cihazına başka kötü amaçlı yazılımlar yüklemeyi ve çalıştırmayı amaçlıyor. Kaspersky Dijital Ayak izi Analisti Alexander Zabrovsky“Örneğin Matanbuchus yükleyicisinin fiyatı zaman içinde değişme eğiliminde. İçinde bulunduğumuz yılın Haziran ayındaki fiyatı aylık 4 bin 900 ABD dolarından başlıyor. Bu tür kötü amaçlı yazılımların maliyeti bilgi hırsızlarından daha pahalı. Örneğin kötü amaçlı kodun kendisi daha karmaşık ve operatör tüm altyapıyı sağlıyor. Yani hizmeti satın alanların kurşun geçirmez barındırma hizmetleri için fazladan ödeme yapmasına gerek kalmıyor. Matanbuchus’un abone sayısının çok sınırlı olması, saldırganların daha uzun süre tespit edilmeden kalmasına olanak tanıyor” diyor.

    MaaS bileşenleri ve kötü niyetlilerin hiyerarşisi

    MaaS platformlarını işleten siber suçlular genellikle operatör olarak adlandırılırken, bu hizmetleri satın alanlar ise iştirakçi olarak isimlendiriliyor. İştirakçiler operatörlerle bir anlaşma yaptıktan sonra, bağlı kuruluşlar komuta ve kontrol (C2) panelleri, benzersiz kötü amaçlı yazılım örneklerinin hızlı bir şekilde oluşturulmasına yönelik programlar, kötü amaçlı yazılım ve arayüz yükseltmeleri, destek, talimatlar ve barındırma gibi MaaS’ın gerekli tüm bileşenlerine erişim elde ediyorlar. Paneller, saldırganların virüs bulaşmış makinelerin faaliyetlerini kontrol ve koordine etmelerini sağlayan önemli bir bileşeni oluşturuyor. Bu sayede örneğin siber suçlular veri sızdırabiliyor, kurbanla pazarlık yapabiliyor, destek hizmetleriyle iletişime geçebiliyor, benzersiz kötü amaçlı yazılım örnekleri oluşturabiliyor ve bunlardan çok daha fazlasını yapabiliyor.

    Infostealers gibi bazı MaaS türleri, iştirakçilerin kendi ekiplerini oluşturmalarına olanak tanıyor. Bu gibi ekiplerin üyelerine tacir deniyor. Bunlar karı artırmak ve iştiraklerden faiz, ikramiye ve diğer ödemeleri almak için kötü amaçlı yazılım dağıtan siber suçlulardan oluşuyor. Tacirlerin komuta kontrol paneline veya diğer araçlara erişimi bulunmuyor. Tek amaçları kötü amaçlı yazılımın yayılmasını artırmaktan ibaret. Çoğu zaman bunu YouTube hesapları ve diğer web sitelerindeki yasal programları hacklemek için ellerindeki örnekleri gizleyerek başarıyorlar.

     

    Infostealer tarafından bilgi hırsızlığını yaymak için kullanılan bir video örneği

    Alexander Zabrovsky, şunları ekliyor: “Siber suçlular, kötü amaçlı yazılımlar ve çalıntı veriler de dahil olmak üzere yasadışı mal ve hizmetlerin ticaretini internetin gölge segmentleri üzerinden aktif olarak sürdürüyor. Şirketler bu pazarın nasıl yapılandırıldığını anlayarak potansiyel saldırganların yöntemleri ve motivasyonları hakkında bilgi sahibi olabilirler. Bu bilgilerle donanmış halde siber suç faaliyetlerini tespit edip izleyerek, bilgi akışını takip ederek ve ortaya çıkan tehditler ve trendler hakkında güncel bilgiler edinerek işletmelerin siber saldırıları önleyen daha etkili stratejiler geliştirmelerine yardımcı olabiliriz.”

    Securelist’te Hizmet Olarak Malware’in çalışma yöntemleri hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Kuruluşunuzu ilgili tehditlerden korumak için Kaspersky uzmanları ayrıca şunları öneriyor:

    • Saldırganların güvenlik açıklarından yararlanarak ağınıza sızmasını önlemek için kullandığınız tüm cihazlardaki yazılımları her zaman güncel tutun. Yeni güvenlik açıkları için yamaları mümkün olan en kısa sürede yükleyin. Bunları indirip uyguladıktan sonra tehdit aktörleri artık güvenlik açığını kötüye kullanamaz.
    • Tehdit aktörleri tarafından kullanılan gerçek TTP’lerden haberdar olmak için en son Tehdit İstihbaratı bilgilerini kullanın.
    • Kaspersky Dijital Ayak İzi İstihbaratını kullanarak, güvenlik analistlerinin saldırganların şirket kaynaklarına dair bakışını ve kullanabilecekleri potansiyel saldırı vektörlerini hızla keşfetmelerine yardımcı olun. Bu aynı zamanda savunmanızı buna göre ayarlamanıza veya karşı koyma ve ortadan kaldırma önlemlerini zamanında almak için siber suçlulardan gelen mevcut tehditler hakkında farkındalık edinmenize yardımcı olur.
    • Bir saldırıyla karşı karşıya kalırsanız, Kaspersky Olay Müdahale hizmeti yanıt vermenize ve sonuçları en aza indirmenize yardımcı olur. Bu hizmet özellikle güvenliği ihlal edilmiş noktaları belirleyebilir ve altyapıyı gelecekte benzer saldırılardan koruyabilir.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Altın İğne Projesi’yle kadınlar iş hayatına emin adım atıyor

    İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kadın istihdamını artırmak için 9 Eylül Rotary Kulübü ve Ege Giyim Sanayicileri Derneği ile bebek giysileri dikimi alanında başlattığı “Altın İğne” projesi meyvelerini vermeye başladı. Kadın kursiyerlere eğitim sonunda yüzde 40 istihdam garantisi verdiklerini ifade eden Meslek Fabrikası Şube Müdürü Zeki Kapı, “44 mezun kadın kursiyerimizin 21’i işe girdi. İş hayatına katılmak isteyen tüm kadınları bu projeye davet ediyoruz” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kentte refahı büyütme ve adil paylaştırma hedefi doğrultusunda İzmir’de işgücü potansiyelini artırmak ve kalifiye eleman yetiştirmek için hizmet veren Meslek Fabrikası’nın “Altın İğne” projesi meyvelerini vermeye başladı. 9 Eylül Rotary Kulübü ve Ege Giyim Sanayicileri Derneği işbirliğiyle yürütülen “Altın İğne” projesiyle bebek giysileri dikimi alanında kadın ve genç istihdamını artırmayı hedefleyen Meslek Fabrikası 150 kadın kursiyere yüzde 40 istihdam garantisi veriyor. Karabağlar, Bayraklı ve Halkapınar kurs merkezlerinde oluşturulan atölyelerde bebek ve çocuk giysileri diken kadınlar ise ilmek ilmek işledikleri hayallere bir adım daha yaklaşıyor.

    Kadın kursiyerler 3 bin 900 bebek giysisi dikti

    Altın İğne Projesi’yle ilk mezunları verdiklerini ifade eden Meslek Fabrikası Şube Müdürü Zeki Kapı, “Şu an 44 mezun kadın kursiyerimizin 21’i işe girdi. İşsizlik ve yoksullukla mücadele kapsamında kamusal kaynakları en verimli biçimde kullanıyoruz. İş hayatına katılmak isteyen tüm kadınları da bu projeye davet ediyoruz. Bugüne kadar proje kapsamında kadın kursiyerlerimiz 0-5 yaş grubu için 3 bin 900 bebek giysisi dikimi yaptı. Bizler de bu giysileri öncelikle deprem bölgesi olmak üzere ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık” dedi.

    İlk kazandığım parayla dikiş makinası alacağım

    Arkadaşından duyarak Meslek Fabrikası’nın yolunu tutan Kezban Alçay ise hikâyesini şu sözlerle dile getiriyor: “Hocalarımız A’dan Z’ye her şeyi bize öğretti. Üzerimdeki kıyafetleri kendim diktim. Çocuklarıma, yakınlarıma kendim dikiyorum artık. Buraya gelmekten çok mutluyum. Koşarak geliyorum. Böyle imkanlar başka yerde yok. Makinaları çok kaliteli, öğretmenler çok ilgili. Çalışacağım ve ilk kazandığım parayla dikiş makinası alacağım, çünkü dikiş dikmeyi çok seviyorum” şeklinde konuştu.

    Bu fırsat kaçmazdı

    4 çocuk annesi kursiyer Gurbet Güzel dikişe meraklı olduğu için Karabağlar Kurs Merkezi’nde eğitim görmek istediğini ifade ederek, “Arkadaşım bir ay önce geldi, eğitim aldı. Burada mesleği öğrendi ve istediği yerde işe girdi. Ben de arkadaşımı gördüm ve ‘Neden ben yapmayım’ dedim. Biz anneler için büyük bir gurur ve güzel bir fırsat. Umudumuzun yok olduğu yerde umut varmış. Ben çalışmak istiyorum. Nakış da biliyorum. Hayallerimi dikişe döküp nakışla birleştirip üretmek istiyorum” diye konuştu.

    Hiç yapamayacağız sanmıştım

    20 yaşındaki Ebru Altın ise üniversite sınavına hazırlandığını ifade ederek, “Lisede mobilya ve iç mekan tasarımı okudum ancak benim dikişe merakım vardı. Meslek Fabrikası’nın bu projesini duydum ve hemen kayıt oldum. Hiç yapamayacağız sanmıştım ama hocalarımız sayesinde bu işleri çok kolay öğrendik” dedi.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Tuvalet eğitimi deyip geçmeyin, akademik başarı zamanında eğitime bağlı

    Çocuk hazır olduğunda tuvalet eğitimine başlanmalı

    Tuvalet eğitiminin çocuğun büyüme ve gelişme sürecinde karşılaştığı önemli kilometre taşlarından biri olduğunu belirten uzmanlar, bu sürecin bazı çocuklar açısından zorlayıcı ve stresli olabileceğini söylüyor. Tuvalet eğitimi ile birlikte çocuğun kazandığı becerilerin çocuğun yaşamının diğer alanlarına da uygulanabilir ve akademik, sosyal ve duygusal gelişimini destekleyeceğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Dr. Gökçe Vogt, eğitime başlamak için çocuğun hazır olması gerektiğine dikkat çekiyor. Aşırı baskıcı veya eleştirel bir eğitim yöntemi ile sürekli olarak cezalandırılan veya aşağılanan çocukların yetişkinlik döneminde özsaygı eksikliği ve kendine güvenememe sorunlarıyla karşılaşabileceklerini vurgulayan Vogt, çocuğun psikolojik sağlığını da gözeterek sabır, anlayış ve sevgi ile yaklaşılması öneriyor.

    Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Dr. Gökçe Vogt, çocuklara zamanında ve doğru şekilde tuvalet eğitimi verilmesinin önemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

    Tuvalet eğitimi çocuğun akademik, sosyal ve duygusal gelişimini destekler

    Tuvalet eğitiminin çocuğun büyüme ve gelişme sürecinde karşılaştığı önemli kilometre taşlarından biri olduğunu belirterek sözlerine başlayan Uzman Klinik Psikolog Dr. Gökçe Vogt, “Tuvalet eğitimi ile birlikte çocuk, kendi fiziksel ihtiyaçlarını kontrol etme, ifade etme ve bu fiziksel ihtiyaçlarla başa çıkabilme becerisi geliştirir. Öte yandan da kendine güvenini, yeterlilik hissini arttırır ve bağımsızlık duygusu geliştirir. Ayrıca, çocuk bir yandan tuvalet ihtiyacını ifade edip başkasıyla paylaşarak sosyal uyum becerileri kazanırken, diğer yandan tuvalet ihtiyacını kontrol edip tuvalete giderek kendi bedeni ve sağlığı ile ilgili sorumluluk hissi kazanır. Bu beceriler, çocuğun yaşamının diğer alanlarına da uygulanabilir ve akademik, sosyal ve duygusal gelişimini destekler.” ifadelerini kullandı.

    Cezalandırmak, özsaygı eksikliği ve kendine güvenememe sorunlarına neden olabilir

    Bu önemli adımın, bazı çocuklar açısından zorlayıcı ve stresli olabileceğine dikkat çeken Vogt, “Bu süreci doğru bir şekilde yönetmek gerekir. Çocuğun hayatının erken dönemlerindeki deneyimlerin kişilik gelişimini etkilediğini savunan psikoloji alanındaki en önemli teorisyenler, bu süreçte yapılan hataların çocuğun ilerleyen yaşlarda obsesif kompulsif bozukluk ve anksiyete bozuklukları gibi psikolojik sorunlarla karşılaşmasına neden olabileceğini öne sürmüşlerdir.” dedi.

    Tuvalet eğitimi sürecindeki deneyimlerin, çocuğun bağırsak hareketlerini kontrol etme ve sosyal beklentilere uyum sağlama yeteneği üzerinde de etkili olabileceğine değinen Vogt, “Çocuğun bu dönemde deneyimlediği duygusal ve fiziksel deneyimler, onun kendini ifade etme ve kontrol etme yeteneklerini şekillendirebilir. Aşırı baskıcı veya eleştirel bir tutumla tuvalet eğitimi verilen çocuklar, yetişkinlik döneminde sürekli olarak başkalarının onayını arama eğiliminde olabilirler. Aynı şekilde, tuvalet eğitimi sürecinde sürekli olarak cezalandırılan veya aşağılanan çocuklar, yetişkinlik döneminde özsaygı eksikliği ve kendine güvenememe sorunlarıyla karşılaşabilirler.” uyarısında bulundu.

    Çocuk hazır olduğunda eğitime başlanmalı

    Tuvalet eğitimi sürecinin sağlıklı atlatabilmesi için çocuğun, bu eğitime fiziksel ve zihinsel olarak hazır olduğu zaman başlanmasının önemini vurgulayan Dr. Gökçe Vogt, “Tuvalet eğitimine başlamak için en uygun zamanı çocuğunuzun bireysel ihtiyaçlarına göre belirlemek gerekir. Genellikle çocuklar 2 ila 3 yaş arasında bu eğitim için hazır olurlar ancak her çocuk birbirinden farklıdır. Bu yüzden tam olarak hangi yaşta tuvalet eğitimine başlamak gerektiği konusunda net bir kural yoktur. Bu süreç daha erken ya da daha geç olabilir. Tuvalet eğitimine hazır oluş için değerlendirmeniz gereken ilk şey, çocuğunuzun idrarını ve bağırsak hareketlerini kontrol edebilmesi için gelişmiş bir kas kontrolüne, tuvalette oturabilecek kadar denge ve koordinasyona ve kıyafetlerini çıkarabilme yetisine sahip olup olmadığıdır. Hazır oluşa işaret eden bir diğer beceri ise çocuğunuzun altını kirlettiğinde huzursuz ve rahatsızlık belirtileri göstermesi ve  tuvalet ihtiyacını ifade edebilecek düzeyde temel iletişim becerisine sahip olup olmadığıdır.” dedi.

    Kazalara anlayışla yaklaşılmalı ve çocuk suçlanmamalı

    Bu sürecin doğal bir süreç olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Dr. Gökçe Vogt, sürecin hem daha kolay hem de daha keyifli olmasını sağlamak için çocuğun psikolojik sağlığını da gözeterek sabır, anlayış ve sevgi ile yaklaşılması önerisinde bulundu.

    Bu süreçte çocuğun hızında ilerlemenin önemli olduğuna dikkat çeken Vogt, “Başarısını takdir etmek ve olumlu geribildirim vermek hem eğitim sürecine adaptasyonunu arttıracak, hem motivasyonunu arttıracak hem de çocuğun özgüveninin artmasını sağlayacaktır. Ancak beklentileriniz, zaman baskısı ve sürekli teşvikler, çocuğunuzun kendisini baskı altında hissetmesine neden olabilir. Bu durumda çocuğunuzun stres seviyesinin artması ve tuvalet eğitimine dair olumsuz duygular geliştirmesi olasıdır. Eğitim sürecinde çocuğun yaşayabileceği kazalara anlayışla yaklaşmak ve çocuğu kesinlikle suçlamamak gerekir.” diye konuştu.

    Zamanında verilen tuvalet eğitimi çocuğun yaşam kalitesi için önemli

    Amerika Birleşik Devletleri’nde yayınlanan son raporlara göre ebeveynlerin çocuklara tuvaleti  nasıl kullanacaklarını öğretmediklerinin ortaya çıktığına değinen Vogt, bu durumun okullarda bebek bezi takmanın korkutan bir hızla artmasına yol açtığını belirtti. Çocuklara zamanında tuvalet eğitimi verilmemesinin çocukların psikolojik sağlıklarını olumsuz yönde etkileyeceğine vurgu yapan Vogt sözlerini şöyle tamamladı:

    “Bu eğitim verilmediği durumda, çocuk idrarını ve bağırsak hareketlerini kontrol etmekte zorluk yaşayıp tuvalet kazası yaşayabilir. Bu durum hem çocuğun hem de etrafındakilerin rahatsızlık yaşamasına yol açabilir ve çocuğun kendisine güvenini zedeleyebilir. Ayrıca, kendisini akranlarıyla kıyaslayan çocuk, arkadaşlarından farklı ve  geride olduğunu düşünebilir ve bu da sosyal ilişkilerini etkileyebilir. Sonuç olarak, çocukların büyüme ve gelişme sürecinde büyük önem taşıyan tuvalet eğitimi, çocuğun bağımsızlık kazanmasına, özgüvenini arttırmaya, öz düzenleme ve kişisel hijyen becerisini geliştirmesine ve sosyal uyumu sağlamasına destek olur. Bu nedenle, ailelerin çocuklara sağlıklı tuvalet alışkanlıklarını ‘zamanında’ öğretmeleri, onların genel gelişimleri ve yaşam kaliteleri için önemli bir adımdır.”

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Aşk Her Zaman Güzeldir” sahne aldı

     

    Verdiği başarılı ve kaliteli eğitimlerle yetişkin eğitiminde farkını ortaya koyan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Meslek ve Sanat Eğitimi Kursları (KO-MEK) uygulamalı eğitimlerle vatandaşların takdirini kazanıyor. Uygulamalı tiyatro eğitimi ve drama eğitimleri ile birçok kursiyere eğitim veren KO-MEK tiyatro kursiyerlerine ilk kez seyircinin karşısına çıkma fırsatı sunuyor. KO-MEK’te uzman eğitmenler tarafından verilen Drama Branşı özellikle gençler tarafından büyük ilgi görüyor. Branş, kursiyerlere tiyatro tekniklerini kullanarak iletişim becerilerine katkı sunmayı, toplum içinde kendilerini doğru ifade edebilmeyi ve öz güven kazanmalarını sağlıyor. KO-MEK drama kursiyerleri kendileri için gerçekleştirilen etkinlikte, sergiledikleri başarılı performanslarıyla beğeni topladı. 44 kurs merkezinde 375 farklı branşta meslek ve sanat eğitimi veren KO-MEK, tiyatro ve drama branşlarında kısa sürede başarılı sonuçlar alarak toplamda 2041 kursiyere uygulamalı tiyatro ve drama eğitimi verdi.

    11 FARKLI TİYATROCU, BİRBİRİNDEN GÜZEL OYUNLAR

    Mimar Sinan ve Yahya Kaptan KO-MEK Kurs Merkezinde uygulamalı tiyatro eğitimi alan kursiyerler yılsonu tiyatro gösterisi düzenleyerek ilk kez seyircinin karşısına çıktı. Tamamını KO-MEK kursiyerlerinin oluşturduğu 11 kursiyerden oluşan “Aşk Her Zaman Güzeldir” adlı tiyatro oyun seyircilerden uzun süre alkış aldı. Komedi türünde sergilenen birbirinden eğlenceli konuları ele alan tiyatro oyununu izlemeye gelen sanatseverler SDKM oda tiyatrosunu doldurdu.

    8 AYLIK EĞİTİMİN SONUNDA

    Profesyonellere taş çıkartan KO-MEK kursiyerleri sergiledikleri oyunda hem düşündürdü hem de güldürmeyi başardı. 8 aylık eğitim sonrasında sahneye çıkan kursiyerler oldukça heyecanlı bir o kadar da gururluydu. Yönetmen Banu İnan’in yönettiği tiyatro oyunu gece sonunda izleyenler tarafından ayakta alkışlandı

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Ticaret ve içerik üreticilerinin kesişim noktası: TikTok’tan 3Y Çerçevesi

    Geçtiğimiz haftalarda Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali’nde konuşan TikTok Asya-Pasifik, Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya Küresel İş Çözümleri Başkanı Shant Oknayan TikTok’un yeni 3Y çerçevesini duyurdu. Markaların ihtiyaç duydukları yaratıcı içerik çeşitliliğini geliştirmek için geliştirilen bir ekosistem olan 3Y çerçevesi; Yeniden kurgula (Recut), Yeniden düzenle (Remix), Yeniden hayal et (Reimagine) adımlarından oluşuyor.

    Reklama doymuş bir dünyada, tüketici davranışının seyri hızla değişiyor. Tüketiciler reklam içeriklerini engelleme konusunda uzmanlaştıkça, geleneksel pazarlama kanalları artık etkili olamıyor. Hootsuite’e göre internet kullanıcılarının yüzde 42,7’si reklam engelleyici kullanıyor. Bu durum işletmeleri, dikkat çekmek ve hedef kitleleriyle bağlantı kurmak için sürekli olarak yenilikçi yollar aramak zorunda bırakıyor.

    Yeni olanaklar sunan TikTok gibi dijital platformlar, yeni ticaret çağını başlatmak için önemli bir seçenek olarak ortaya çıkıyor. Topluluk, eğlence ve alışverişi bir araya getirerek, satın alma yöntemlerini yeniden şekillendiriyor ve markaların topluluklarıyla bağlantı kurma şeklini dönüştürüyor. Yaratıcılığı merkezine alan bir platform olarak, TikTok’un etkisi viral trendlerin ve eğlencenin ötesine uzanıyor. TikTok, ürün keşfinden satın almaya ve çok daha fazlasına doğru kesintisiz bir yolculuk yaratmaya yardımcı oluyor.

    #TikToktaGördümAldım kampanyasını ele alalım: 58 milyardan fazla görüntülemeye ulaşan bu etiket, kullanıcıların yalnızca TikTok önerilerine dayalı ürünleri keşfetme ve satın alma hikayelerini paylaşmalarına olanak tanıyarak alışveriş yapan ve içerik üreticilerinden oluşan çevrimiçi bir topluluğu besliyor. Bu, tek bir videonun kulaktan kulağa dolaşarak bir ürünü global olarak öne çıkarma gücüne sahip olduğu “topluluk ticaretinin” tam tanımına dönüşüyor.

    Bunun arkasındaki nedenlerse çok yönlü. TikTok’un bulaşıcı yaratıcılığı ve ilgi çekici içeriği canlı bir ekosistem geliştiriyor. İşletmeler, reklam ve marka içeriğine yönelik eyleme geçirilebilir eğlence odaklı yaklaşımıyla müşterilerine daha yakın olabiliyor ve ilgiyi satışa dönüştürmeye yardımcı olabiliyor. İçerik ve ticaretin bir araya geldiği bu olguyu “Shoppertainment” olarak adlandırıyoruz.

    Material tarafından yürütülen TikTok Pazarlama Bilimi Küresel Perakende Satın Alma Yolu çalışmasına göre: TikTok kullanıcılarının diğer platformların kullanıcılarına kıyasla fiziki olarak dışarı çıkıp platformda keşfettikleri bir şeyi satın alma olasılığı 1,5 kat ve TikTok’un ürün keşfi için kaynak olma olasılığı diğer platformlardan 1,7 kat daha fazla.

    Eğlence odaklı ürün keşfi, özgünlük ve kullanıcı tarafından oluşturulan içeriğin bu ilginç karışımı, sıradan bireyleri etkili içerik üreticilere dönüştürüyor ve içerik üreticileri hikaye anlatımlarına dahil ederek markalar TikTok topluluğuyla daha derin güven ve bağlantılar kurabilir hale geliyor. Bu, platform tarafından duyurulan ve markaların gelişmek için ihtiyaç duydukları oyunun kurallarını değiştirecek eğlenceli içeriği oluşturmalarını sağlayan yeni akıma “Yaratıcı Rönesans” diyoruz.

    Aynı zamanda TikTok, reklam araçları ve özelliklerini marka keşfi ve ilhamı için nihai hedef haline getirmek üzere tasarladı. Markalar ve içerik üreticiler arasındaki iş birliklerinin kolaylaştıran TikTok Creator Marketplace’den TikTok Creative Exchange’e kadar TikTok, markaları yaratıcı ortaklardan oluşan bir ekosisteme bağlıyor. 

    “Yaratıcılığı geri getirmenin zamanı geldi”

    Geçtiğimiz hafta Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali’nde TikTok’un ev sahipliğinde düzenlenen,  Sıradaki Yaratıcı Rönesansı etkinliğindeki bir oturumda 3Y çerçevesini de anlatan Shant Oknayan şunları söyledi: “Son yıllarda markaların en iyi yaratıcı fırsatlarını günlük hayattaki değil daha özel anlara sakladığını görmeye başladık. Eskiden sadece Cannes gibi festivallerde değil, her zaman ve her yerde herkes tarafından önemi vurgulanan yaratıcılığı geri getirmenin zamanı geldi. Markaların platformumuzda gelişmek için ihtiyaç duydukları içerik çeşitliliğini oluşturmalarını her zamankinden daha kolay hale getirmek için tasarlanmış eksiksiz bir yaratıcı destek ekosistemi oluşturduk. Bu sayede içerik üreticilerinin yaratıcılığı ile teknolojimiz kesişim alanında bir araya geliyor. Markalar 3Y çerçevesini kullanarak mevcut yaratıcı ürünlerimiz ve akıllı teknolojilerimizle yeniden kurgulayabilir; ‘daha TikTok olmak’ için onları yeniden düzenleyebilir ve platformun, içerik üreticilerinin ve topluluklarının gücünü kullanarak yaratıcı fikirlerini yeniden hayal edebilir.”

    Oknayan konuşmasında Türkiye’den de bir örnek verdi: “Vodafone’un oyunlaştırma platformu Teklif Ver Kazan‘ı ele alalım: Marka, doğrulanmış müşteri veri havuzunu genişletmek, tekil ziyaretçi sayısını ve etkileşimi organik olarak artırmak ve sürdürmek, nihayetinde bunları satışa dönüştürmek istiyordu. Yaratıcı çalışmalarını içerik üreticileri aracılığıyla yeniden tasarlayan Vodafone’un kampanyası, Vodafone dışı kullanıcıların günlük ortalama dönüşümünde 8 kat gibi etkileyici bir artış sağladı” 

    TikTok böylece yaratıcılığa ilham verme ve eğlenceli içerik ve sorunsuz alışveriş deneyimleriyle neşe getirme misyonunu sürdürüyor. Tüketiciler gelişmeye devam ettikçe, markaların onların dikkatini çekmek için yenilikçi yollara uyum sağlaması ve bunları keşfetmesi zorunlu hale geliyor. Markalar, TikTok gibi dijital platformları benimseyerek pazarlama paradigmalarını yeniden tasarlayabiliyor, günlük yaratıcılığın önemini vurgulayabiliyor ve bağlantı kurmanın, anlamlı etkileşim sağlamanın sonsuz yollarını keşfedebiliyor.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Cam Endüstrisi Sürdürülebilirliğin Lokomotif Sektörü Olacak

    Cam endüstrisi, çevresel etkisini azaltmak için sürdürülebilir üretim uygulamalarına odaklanmaya devam ediyor. Ekolojik bir perspektif benimseyen sektör; temiz üretim tekniklerinin uygulanması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması ve kaynak verimliliğinin optimize edilmesi gibi konulara öncelik veriyor. Sektörün önde gelen firmaları arasında yer alan Yorglass, tam da bu noktada camın sonsuz yaşam döngüsünü tüm dünyaya göstermek adına çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Cam endüstrisinin sürdürülebilir gelecek için çok stratejik bir konumda olduğunu vurgulayan Yorglass Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Semavi Yorgancılar, camın ham madde olarak dönüşüm, verimlilik ve tasarruf konularında çok yüksek bir değere sahip olduğunu söyledi.

     Cam dünyasının global ve güvenilir tedarikçisi Yorglass; geliştirdiği çözümler, kullandığı yöntemler ve imza attığı projelerle camın sürdürülebilirliğini ispat eden çalışmalara imza atıyor. Tüm işletmeleri sıfır atık belgesi almış bir şirket olarak faaliyetlerini sürdürülebilirlik çerçevesinde yürüten Yorglass, daha yaşanabilir bir dünya için camın stratejik önemine inanıyor. Camın dönüşüm, verimlilik ve tasarruf konularında ham madde olarak çok yüksek bir değere sahip olduğunu ifade eden Yorglass Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Semavi Yorgancılar, bu açıdan camın yalnızca döngüsel ekonomi modellerinin bir girdisi değil, geleceğimizin merkezinde olacağını düşündüklerini ifade etti.

    Döngüsel ekonomi modelleri içinde yepyeni fırsatlar yaratıyor

    Yüksek oranda geri dönüştürülebilir bir malzeme olan camın döngüsel ekonomi içinde verimli bir cam geri dönüşüm sistemi kurduğuna dikkat çeken Semavi Yorgancılar; “Cam, döngüsel ekonomi için bulunmaz bir nimet. Çünkü camın geri dönüştürülmesi, işlenmemiş malzemelerden cam üretilmesine kıyasla enerji tüketimini, sera gazı emisyonlarını ve atık oluşumunu önemli ölçüde azaltıyor. Bu durum hemen harekete geçtiğimiz takdirde doğal kaynakları koruyabilir ve ham madde çıkarımını azaltabilir. Üstelik biz, camın döngüsel ekonomi içinde yepyeni fırsatlar yarattığını da düşünüyoruz. Şöyle ki, geri dönüştürülmüş cam ürünlerinin toplanması, tasnif edilmesi, işlenmesi ve üretilmesi dahil olmak üzere geri dönüşüm sürecinin çeşitli aşamalarında istihdam fırsatları oluşturabilir. Bu noktada sektörümüz canla başla çalışıyor. Cam sektörü; geri dönüşüm oranlarını artırmak, toplama sistemlerini iyileştirmek ve geri dönüştürülmüş cam için yeni uygulamalar keşfederek işlenmemiş ham maddelere bağımlılığı azaltmak için yeni yollar geliştiriyor. Açıkçası cam endüstrisinin sürdürülebilir gelecek için çok stratejik hatta lokomotif bir rol üstleneceğine inancımız tam” diye belirtti.

    Camın teknolojik, sürdürülebilirlik ve ekonomik boyutlarını öne çıkarıyor

    Enerji verimliliği ve çevreye olan etkilerini son derece önemsediklerini ve bu kapsamda karbon emisyonlarını düşürmek için sürdürülebilir bir şirket kültürü benimsediklerini söyleyen Semavi Yorgancılar; “Analizörler ile hat bazında bütün üretim tesislerimizde enerji takibi yapıyor, müşterilerimize ürün kodu bazında enerji tüketimlerini raporluyoruz. Üretim tesislerimizde kirliliğin ve atıkların azaltılması, materyallerin geri dönüşümü, yeniden kullanımı ve bertaraf edilmesi konuları için çalışmalar yapıyoruz. Bazı fabrikalarımızın çatılarını birer solar panel tarlası haline dönüştürerek karbon emisyonunu önemli ölçüde düşürmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler Bilim Temelli Hedefler çerçevesinde 2032 yılında karbon emisyonunu yüzde 50 azaltmayı, 2050 yılında ise net sıfır hedefine ulaşmayı amaçlıyoruz. Sürdürülebilirliğiyle öne çıkan Safe Sky, Yorboard ve enerji tasarrufunda yüksek sonuçlar veren ticari camlarımızdan solar panel camlarımıza kadar birçok noktada camın sürdürülebilirliğini tüm dünyaya göstermeyi amaçlıyoruz. Ayrıca bir ileri dönüşüm projesi olan YUDA Cam Kaykay ile endüstriyel üretimde fire olan malzemenin değerli ürünler için ham madde olabileceğini açıkça ortaya koyuyoruz. Bu noktada şunun altını çizmek isterim ki, geri dönüşümün hem bireysel olarak hem üretim firmalarının yapması gereken bir gereklilik olduğu unutulmamalı. Özellikle de döngüsel ekonomiyi destekleme kapsamında üretimde ileri dönüşüm prensiplerine mutlaka yer verilmeli, sektör ve bireyler konuyla ilgili teşvik edilmeli. Biz tam da bu hassasiyetle ve amaçla şirketimizin ilk B2C ve ileri dönüşüm ürünü olan YUDA Cam Kaykay’ı hayata geçirdik” şeklinde konuştu.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Beşiktaş’a Tuanzebe önerisi!

    Beşiktaş, sağ stoper arıyor… Siyah-Beyazlılar’ın birinci önceliği Botafogo’dan Adryelson. Sambacı stoper için üst üste iki teklif yapıldı. İkincisinin karşılığı bekleniyor.

    TUANZEBE ÖNERİSİ

    Beşiktaş’a teklif edilen sürpriz isim ise Manchester United tarafından hür bırakılan Axel Tuanzebe oldu.

    ŞENOL GÜNEŞ ONAY VERİRSE…

    Bonservisi elinde bulunan Tanzanya asıllı İngiliz stoper oyuncusu şayet Şenol Güneş’ten onay alınırsa idare de görüşmelere başlayacak. 

     

     

     

  • Binance, Bu 6 Altcoin İçin Yeni Duyurular Yaptı: İşte Detayları!

    En büyük kripto para borsası olan Binance, çeşitli altcoinleri içeren yeni duyuruları paylaştı. İşte detaylar…

    Binance, Polygon güncellemesini destekliyor

    Dünyanın önde gelen kripto para borsalarından Binance, yaklaşmakta olan Polygon (MATIC) ağ yükseltmesi ve hard fork için dayanağını açıkladı. Yükseltmenin, 11 Temmuz 2023 saat TSİ 07:00 civarında gerçekleşeceği iddia edilen 44.934.656 Polygon blok yüksekliğinde yapılması planlanıyor. Yükseltmeyi kolaylaştırmak için Binance, 11 Temmuz’da yaklaşık 06:30’dan itibaren MATIC yatırma ve çekme süreçlerini süreksiz olarak askıya alacak. MATIC alım satımının ağ yükseltmesi ve hard fork sırasında etkilenmeyeceğini belirtmek kıymetlidir. Kullanıcılar, rastgele bir kesinti olmadan Binance üzerinde MATIC alım satımı yapmaya devam edebilecektir.

    Binance, MATIC’i Binance hesaplarında tutan kullanıcılar için tüm teknik gereklilikleri yerine getirerek yükseltme süreci boyunca problemsiz bir geçiş sağlayacaktır. Polygon’un (MATIC) ağ yükseltmesi ve hard fork’u yeni tokenların yaratılmasıyla sonuçlanmayacaktır. Polygon ağının fonksiyonelliğini ve performansını artırmayı amaçlamaktadır. Binance, yükseltilen ağın stabil olduğunu belirlediğinde MATIC için para yatırma ve çekme süreçlerini yine açacaktır. Kullanıcılar bu bahisle ilgili farklı bir bildirim almayacaktır.

    WOO Network, Arbitrum’a entegre oldu

    Diğer yandan Binance, WOO Network’ü (WOO) Arbitrum One ağına muvaffakiyetle entegre etti. Sonuç olarak, WOO Network (WOO) için para yatırma ve çekme süreçleri artık Arbitrum One ağında açıktır. Kullanıcılar, Arbitrum One ağında kendilerine atanmış WOO Network (WOO) para yatırma adreslerini Binance platformundaki Deposit Crypto sayfasında bulabilirler. Arbitrum One ağındaki WOO Network (WOO) akıllı kontrat adresi Binance’in web sitesinde de bulunabilir.

    Yeni bir Range Bound eser kümesi tanıtıldı

    Buna ek olarak Binance, kullanıcılara düşük piyasa volatilitesi devirlerinde daha yüksek mükafatlar kazanma fırsatı sunmak için tasarlanmış yeni bir Range Bound eser kümesini tanıttı. Range Bound eserleri, seçilen bir dijital varlığın fiyatı abonelik müddeti boyunca seçilen fiyat aralığında kaldığında kullanıcıların ödül kazanmasına imkan tanıyor. Kullanıcılar tercih ettikleri fiyat aralığını, ödeme tarihini ve abonelik fiyatlarının riske atmak istedikleri kısmını seçebilirler.

    Risk altındaki abonelik meblağı ne kadar yüksek olursa, kazanabilecekleri potansiyel yıllık yüzde oranı (APR) da o kadar yüksek olur. Range Bound eserleri BTC, ETH, BNB ve ATOM için mevcuttur ve abonelikler birinci gelene birinci hizmet temeline nazaran tahsis edilir. Range Bound’a başlamak için kullanıcılar Binance’in platformundaki özel Range Bound sayfasını ziyaret edebilir. Akabinde istedikleri eseri seçebilir, uygun fiyat aralığını, potansiyel APR’yi, uzlaşma tarihini seçebilir ve abonelik meblağını girebilirler. Abonelik USDT, BUSD ya da uygun olduğu durumlarda seçilen kripto varlık kullanılarak yapılabilir.

  • Büyükşehir’den Kocaeli genelinde 7 spor sahasına tadilat çalışması

    Büyükşehir, İzmit ve Gebze bölgesinde futbol sahası tadilat çalışması için ihale gerçekleştirdi. Toplam 7 sahanın tadilatı için düzenlenen ihaleye 3 firma katıldı

     Büyükşehir’den Kocaeli genelinde 7 spor sahasına tadilat çalışması

     Spor kenti Kocaeli mottosuyla kent genelinde spora ve sporcuya destek veren Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, spor tesisi yapımı ve yıpranmış sahaların yenileme tadilatı çalışmalarına devam ediyor. Büyükşehir, Kocaeli genelinde yapılacak toplamda 7 adet futbol sahasının tadilat ihalesini düzenledi. Büyükşehir Belediyesi İhale Salonu’nda düzenlenen elektronik ihaleye 3 firma teklif verdi. İhaleye katılan bir firmanın teklifi geçersiz sayıldığı için 2 firmanın teklifi komisyon tarafından incelendikten sonra değerlendirmeye alınacak.

    90 GÜNDE TAMAMLANACAK

    Spor yapmaya elverişli mekanları oluşturma çabasını sürdüren Büyükşehir, Kocaeli genelinde İzmit ilçesinde 6 ve Gebze ilçesinde 1 futbol sahasının tadilatı için ihale gerçekleştirdi. İhaleyi kazanan yüklenici firma; Yahya Kaptan mini sentetik futbol sahası, Doğu Kışla spor tesisleri futbol sahaları, Sanayi Mahallesi Vinsan Kampüsü içi sentetik çim halı futbol sahası, Sanayi Mahallesi Vinsan Kampüsü içi doğal çim halı futbol sahası, Sanayi Mahallesi tenis sahası, Bağçeşme Ali Osman Topal sentetik çim futbol sahası ile Gebze Beylikbağı sentetik futbol sahalarında çalışma başlatacak. Toplam 7 sahanın çevre çitinin yenilenmesi kapsamında 81bin 500 kilo çeşitli demir işleri ve 10 bin 360 metrekare galvaniz tel çit çalışması 90 takvim gününde tamamlanacak.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Ash ve Pikachu’nun Macera dolu yolculuğunun final sezonu yeni bölümleriyle Türkiye’de Sadece Netflix’te!

    POKÉMON BENZERSİZ YOLCULUKLAR DİZİSİNİN YENİ BÖLÜMLERİ YAYINDA

    Ash ve Pikachu’nun Macera dolu yolculuğunun final sezonu yeni bölümleriyle
    Türkiye’de Sadece Netflix’te!

    Pokémon Benzersiz Yolculuklar’ın son sezonu Ash’in Kalos Elit Dörtlüsünden Drasna’ya karşı olan bir sonraki Dünya Taç Giyme Serisi maçından önce arkadaşları Clemont ve Bonnie’yi ziyaret etmesiyle başlıyor! Ziyaretin hemen ardından Chloe Ash’in arkadaşlarından biriyle tanışıyor ve Eevee ile büyük Büyük Pokémon Yarışması’na katılmaya karar veriyor. 

    Öte yandan Lucario ile kurduğu bağ ona Greninja’yı anımsatınca Ash, özel bir eğitim için Kalos’a geri dönüyor. Bu esnada Goh, Mew Projesi için son sınav görevlerini üstlenirken Lillie ise, Taç Tundra’yı aşarak yaptığı seyahatin sonunda ailesiyle yeniden buluşuyor. Tüm bunlar yaşanırken Sekiz Usta Turnuvasına sayılı gün kala Ash’in eski rakibi Paul ortaya çıkıyor ve Ash bu mücadelede karşı karşıya gelmek için can atıyor. 

    Pokémon Benzersiz Yolculuklar dizisinin her biri ayrı heyecan içeren yeni bölümleri şimdi Türkiye’de sadece Netflix‘te Pokémon severleri bekliyor. Dünya çapında popülerliğini koruyan çizgi dizinin 25. sezonu, Ash Ketchum ve Pikachu’nun yanı sıra Goh ve Chloe’nin de Pokémon dünyasındaki maceralarına tanıklık ediyor. 

    Ayrıca The Pokémon Company International, resmî Pokémon YouTube kanalındaki son fragmanda dizinin hayranlarına sezona daha yakından bakma olanağı sunuyor.

    Ash Ketchum’un uğurlayacağını dizi finali ve özel veda bölümlerinin de dahil olduğu ek bölümlerin yayını ile ilgili ayrıntılar ileriki dönemde duyurulacak.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Çukurova’da konteynerler ilaçlı su ile yıkanıyor

    Çukurova Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri, yaz sıcağında kötü kokuları engellemek, haşere ve mikropların üremesinin önüne geçmek için çöp konteynerlerini ilaçlı su ile periyodik olarak temizliyor.

    Adana’da yaz aylarının aşırı sıcak geçmesi, sıvı tüketiminin ve kavun karpuz gibi sulu meyvelerin tüketiminin artmasından dolayı çalışmalarını yoğunlaştıran Çukurova Belediyesi, yer altındaki ve üstündeki çöp konteynerlerini ilaçlı su ile temizliyor. Yaz sıcağında halkın kötü kokulardan rahatsız olmasını istemeyen ve mikrop üreme alanlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan belediye ekipleri bu konudaki çalışmalarını titiz bir şekilde sürdürüyor. Çukurova halkı tarafından memnuniyetle karşılanan bu çalışma birkaç aşamada gerçekleştiriliyor. Önce çöpler alınarak boşaltılan konteynerler, daha sonra özel araçlarla dezenfekte ediliyor. Bu uygulama periyodik olarak yapılıyor.

    Çöp konteynerleri yanında Çukurova Belediyesi’nin sorumluluk alanındaki sokak ve caddeler ile parklarda da aynı uygulama yapılıyor. Sokak, cadde ve parklar da hazırlanan program dahilinde ilaçlı su ile yakınıyor ve Çukurova halkına daha sağlıklı bir ortam sağlanıyor.

    Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Adana’da yaz aylarında aşıcı sıcak geçtiğini belirterek, “Yaz kış temizlik hizmetlerini aksatmadan sürdürüyoruz. Ancak yaz aylarında daha dikkatli olmamız ve daha yoğun çalışmamız gerekiyor. Sıcaklardan dolayı artan kokuların önlenmesi ve mikropların üremesinin önüne geçmek amacıyla çalışmalarımızı sıklaştırıyoruz. Her şeyi Çukurova halkının daha iyi yaşam koşullarına ulaşması için yapıyoruz” şeklinde konuştu.

    Yazın kavun karpuz gibi sulu meyvelerin çok fazla tüketildiğini ve bunların atıklarının önemli bir çöp sorunu oluşturduğunu kaydeden Başkan Soner Çetin, “Sulu meyvelerin kabukları ve atıkları hem daha fazla koku yapıyor hem de etrafı çok daha fazla kirletiyor. Bunların zaman geçirmeden toplanmasının yanısıra çöp konteynerlerinin sık sık temizlenmesi gerektiğinin farkında olarak bu çalışmaları aksatmadan sürdürüyoruz.  Her şey daha temiz bir Çukurova için” dedi.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Yaz Sıcaklarında Baş Ağrısını Önlemek İçin 6 Altın Kural

    Baş ağrılarında iklim değişiklikleri çok önemli tetikleyiciler arasında yer alıyor. Bilimsel çalışmalara göre migren şikayetiyle doktora başvuru oranı yaz aylarında artıyor. Isı, susuzluk, parlak ışık ve nispeten daha az uyku yaz aylarında migren ataklarını artırabiliyor. Bu durumda, bulunulan ortamdaki hava sıcaklığını kontrol etmek ve uygun tedavi yöntemlerini uygulamak yaz mevsiminde tetiklenen baş ağrılarının önüne geçilmesini sağlayabiliyor.  Memorial Antalya Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Özden Yener Çakmak, sıcak havaların zemin hazırladığı baş ağrılarına karşı alınabilecek önlemler konusunda önerilerde bulundu. 

    Baş ağrısının nedenini bulmak gerekiyor

    Özellikle yetişkinlerde görülen baş ağrısı toplumun büyük kısmının hayatını belli evrelerinde etkileyebildiği gibi, bazı kişilerde de yaşamları boyunca devam edebilir. Kimi zaman bir hastalığın belirtisi veya hastalığa eşlik eden bir durumken, çoğu zaman başlı başına bir rahatsızlık olarak dayanılmaz boyutlara ulaşabilir. Baş ağrılarını tek bir başlık altında toplamak yerine, şikayete göre farklı gruplar halinde incelemek, hastaya yönelik uygulanacak tedavinin etkinliği için önemli bir faktördür.

    Işık hassasiyeti migreni işaret ediyor

    Çoğunlukla kadınlar arasında fazlaca rastlanan “migren” tipi baş ağrılarının yanı sıra; gerilim tipi baş ağrısı da halk arasında sıkça görülen bir baş ağrısı türüdür. Migren tipi baş ağrısının belirgin özelliği ağrının genellikle tek taraflı ve zonklayıcı biçimde olmasıdır. Ayrıca migren tipi baş ağrısına eşlik eden ışık hassasiyeti ve bulantı da, ağrının ayırt edici özelliklerindendir. Öte yandan gerilim tipi baş ağrılarında, hastaların en büyük yakınmalarından biri tüm başı çepeçevre saran, hafif-orta şiddette seyreden ağrılardır.

    Lodos da baş ağrısı nedeni!

    Mevsimsel değişiklikler baş ağrıları üzerinde etkilidir. Yaz aylarında, sıcakların artmasıyla baş ağrısı şikayetlerinde de artış gözlenmektedir. Kronik ağrıları olan kişiler bunun çoğunlukla farkına bile varamayabilirler. Oysaki bilimsel çalışmalar sıcak havalarda damarların genişlemesiyle baş ağrılarının da arttığını göstermektedir. Öte yandan lodosun migreni tetiklediği bilinmektedir. Ayrıca sıcaklar nedeniyle artan klima kullanımı ağrıları olumsuz etkileyen bir başka etkendir. Klimalı ortamda uzun süre bulunmak baş ağrılarını tetikleyebilmektedir. 

    Önlemlere rağmen ağrı devam ediyorsa…

    Yaz dönemiyle birlikte artan baş ağrılarının tedavisi ağrının tipine göre farklılık gösterir. Bu nedenle tedavinin şekline karar vermeden önce ağrının tipinin belirlenmesi büyük önem taşır. Gerilim tipi baş ağrısında depresyon tedavisine yönelik ilaçlar faydalı olabilirken; migren tedavisinde ilk basamak, hastalığın tetikleyicilerden mümkün olduğunca uzak durmaktır. Düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizler ile mevsimsel değişikliklere karşı önlemler almak gerekmektedir. Bunlara dikkat edilmesine rağmen ataklar sık ise, hastaya atak sıklığını azaltıcı ilaç tedavisi uygulanır. 

    Tedaviyi yarıda bırakmayın!

    Migren tedavisinde kullanılabilecek pek çok ilaç mevcuttur. Bu ilaçların sırayla denenmesi gerekebilir. Bu noktada hastaların sabırla tedavilerini sürdürmesi ve doktorlarıyla devamlı bağlantı halinde kalmaları, tedavide başarıyı yakalamak için çok önemlidir. Yarım bırakılan tedaviler nedeniyle, migren teşhisi konmuş pek çok kişi, hastalığın tedavi edilemeyeceği düşüncesine kapılmaktadır. Nöroloji uzmanının önerdiği şekilde tedaviyi sürdürmek büyük önem taşımaktadır. 

    Yaz sıcaklarında baş ağrısı riskine karşı bu önerileri dikkate alın;

    1. Güneşin dik olarak geldiği en sıcak saatlerde kendinizi ve başınızı koruyun. Bu saatlerde çok fazla dışarıda kalmamaya özen gösterin.
    2. Güneşe çıkmak zorunda kaldığınızda şapka veya şemsiye kullanın.
    3. Ani ısı değişikliklerinden kaçının. Çok sıcak ortamdan, klimatize edilmiş soğuk ortama geçmemeye dikkat edin.
    4. Klimadan gelen soğuk havaya doğrudan maruz kalmayın.
    5. Su ve soğuk ayran gibi serinletici sıvıların tüketimini artırın.
    6. Çok sıcaklarda alkol tüketiminin baş ağrılarını tetikleyeceğini unutmayın.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Posalı yiyecekler kolon kanserinden koruyor

    Kolon kanserinin erken teşhisle tedavisinin mümkün olduğunu belirten Medical Park Tokat Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Kemal Dursun, “40’lı yaşlardan sonra kolon kanseri sıklığı artmaktadır. Kadın ve erkekte görülme oranları birbirine yakındır. Kolon kanserinin oluşmasında genetik ve çevresel faktörler etkilidir. Hastalıktan korunmak için posalı yiyeceklerle beslenme tavsiye edilir. Tütsülenmiş gıdalar ve rafine yiyeceklerden kesinlikle uzak kalınmalıdır” dedi.

    Medical Park Tokat Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Kemal Dursun, kolon kanseri hakkında açıklamalarda bulundu.

    GENETİK VE ÇEVRESEL FAKTÖRLERE DİKKAT EDİLMELİ

    Kolon kanserinin erken teşhisle tedavisinin mümkün olduğunu söyleyen Op. Dr. Dursun, “40’lı yaşlardan sonra sıklığı artmaktadır. Kadın ve erkekte görülme oranları birbirine yakındır. Kolon kanserinin oluşmasında genetik ve çevresel faktörler etkilidir. Posalı yiyeceklerle beslenme tavsiye edilir. Tütsülenmiş gıdalar ve rafine yiyeceklerden kesinlikle uzak kalınmalıdır” diye konuştu.

    KARIN AĞRISI GÖRÜLEBİLİR

    Kolon kanserinde görülebilecek belirtilerden bahseden Op. Dr. Dursun, şu bilgileri paylaştı:

    “Kolon kanserinin belirtileri karın ağrısı, karın şişkinliği, kilo kaybı, halsizlik, dışkılama alışkanlığında ve gaita çapında değişiklik olabilir. Gaitada (dışkı) kan görülmesi önemli bir bulgudur. Bunlardan daha önemlisi, toplumsal duyarlılığın artırılması ve tarama çalışmaları yapılmasıdır. Ülkemizde aile hekimleri tarafından rutin olarak gaitada gizli kan testi yapılmaktadır. Ancak bu testler rutinleşince kuralına göre yapılmaktan sapmalar oluyor. Gaitada gizli kan araştırmak için 3 gün beyaz diyet dediğimiz demir içermeyen diyet verilir. Akabinde 2 gün üst üste gaita örneği alınır. Ayrıca hedef kitleler belirleyip tarama amaçlı kolonoskopi imkânlar dâhilinde yapılabilir. Japonya’da bu tür toplum taramaları yapılmaktadır.”

    KOLONOSKOPİ İLE TEŞHİS EDİLİR

    Özellikle yakın akrabalarında kolon kanseri olan bireylerin ailevi kolon kanseri yönünden araştırılması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Dursun, “Anal bölgede hemoroid, fissür gibi rahatsızlığı olanlara mutlaka kolonoskopi yapılmalıdır. Hiçbir yakınması olmasa bile insanlara yapılacak kolonoskopiyle erken evrede kolon kanseri yakalanabileceği gibi, henüz kanser olmadan mevcut polipler tespit edilir. Bu poliplerin bir kısmı ilerde kansere dönüşmektedir. Dolayısıyla, kolonoskopi kolon kanserini teşhis etmede ve erken teşhiste altın standarttır” şeklinde konuştu.

    AÇIK CERRAHİ DE TEDAVİLER ARASINDA

    Artık günümüzde erken teşhis edilmiş kolon kanserlerinin kolonoskopiyle de çıkarılabildiğini kaydeden Op. Dr. Dursun, “Bu konuda ülkemizde yetişmiş değerli gastroenterologlar vardır. Kolonoskopi ile çıkarılamayanlar için açık cerrahi, laparoskopi ve robotik cerrahi uygulanmaktadır. Bu teknikler hastaya göre, tümörün durumuna göre belirlenebilir. İlla şu yöntem diye bir şey yoktur. Önemli olan bağırsağın embriyolojik gelişim planı gözetilerek lenf bezleriyle birlikte geride tümör dokusu bırakmayacak şekilde ameliyat edilmesidir” ifadelerini kullandı.

    KEMOTERAPİ VE RADYOTERAPİ UYGULANIR

    Başarılı bir cerrahi uygulandıktan sonra tümörün patolojik evresine göre kemoterapi ve radyoterapi uygulanabileceğinin altını çizen Op. Dr. Dursun, “Bu şekilde kolon kanserinden tamamen kurtulmak mümkündür. İleri evre kanserler için ise ameliyat öncesi neoadjuan tedavi dediğimiz kemoterapi ve radyoterapi uygulaması ameliyat sonrası için daha olumlu sonuçlar oluşturur. Karın içine yayılmış kanserler için bile artık tedavi mümkün hale geldi. Sitoredüktif cerrahiyle tümörlü dokular kazınıp devamında karın içine sıcak kemoterapi şeklinde hipek tedavisi yapılarak yaşam kalitesi artırılabiliyor” diyerek sözlerini noktaladı.

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Continental’den Tüm Binek ve SUV Araçlara Uygun Dört Mevsim Lastiği Yeni AllSeasonContact 2

    Premium lastik üreticisi ve teknoloji şirketi Continental, AllSeasonContact 2 ile yakıt türü fark etmeksizin her araca uygun, verimli dört mevsim lastik çözümü sunuyor. Her türlü hava koşulunda mümkün olan en iyi sürüş kontrolünü sağlayan AllSeasonContact 2, yüksek kilometre performansı ve düşük yuvarlanma direnci ile daha yüksek yol güvenliği özelliklerine sahip.

    Birkaç yıl öncesine kadar dört mevsim lastikleri, binek araçlar için yaygın bir ürün değildi, şimdilerde ise onlarsız bir lastik pazarı hayal bile edilemiyor. Artık giderek çok daha fazla sürücü, otomobil ve SUV’larında dört mevsim lastikleri tercih ediyor. Continental de, ödüle doymayan selefinden sonra, her türlü hava koşulunda mümkün olan en iyi sürüş kontrolüne sahip, şimdiye kadar geliştirdiği en iyi dört mevsim lastiği AllSeasonContact 2’yi piyasaya sürüyor.

    2023 sonbahar lastik değiştirme sezonuna kadar tüketicilerle buluşması planlanan AllSeasonContact 2’nin ardından Continental, 15 ila 21 inç arasında 99 ebatın üretimine kademeli olarak başlayacak. Böylece, birinci nesil AllSeasonContact ile birlikte, piyasadaki tüm araçların yüzde 87’sine uygun lastikler sunuyor olacak.

    Continental, AllSeasonContact 2’yi geliştirme aşamasında, tüm yakıt tiplerindeki araçların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurdu. Bu nedenle AllSeasonContact 2, performans değerleriyle her türlü yakıt sistemine sahip araç için verimli bir dört mevsim çözümü sunuyor. Sadece çevresel değil, güvenli sürüş özellikleri de iyileşen AllSeasonContact 2, 2018-2022 yılları arasında bağımsız lastik testlerinde toplam 28 kere podyuma çıkan başarılı selefinin yerini alacak. AllSeasonContact 2, AB lastik etiketinde ıslak zeminde frenleme, yuvarlanma direnci ve yol gürültüsünde “B” kategorisinde yer alıyor. Dört mevsim lastiği olarak M+S işaretini ve kış mevsiminde kullanım için gerekli olan kar tanesi sembolünü taşıyor.

    Ayrıca Continental, Tesla Model 3, VW ID.Buzz veya CUPRA Born gibi pek çok elektrikli araç modeli için de AllSeasonContact 2’nin farklı ebatlarını sunuyor. AllSeasonContact 2’nin yanağında, lastiğin elektrikli araçların yanı sıra diğer yakıt tiplerindeki araçlara da uygun olduğunu gösteren yeni EV logosu yer alıyor. Continental’in mevcut ve yeni çıkacak tüm lastikleri e-araçların gereksinimlerini karşıladığından, bundan böyle Continental markasının Avrupa’da piyasaya yeni çıkan tüm binek lastiklerinde EV logosu yer alacak.

    Continental Hakkında

    Continental yolcu ve ürünlerin sürdürülebilir ve birbiriyle bağlantılı hareketliliğini sağlayan ileri teknolojiler ve hizmetler geliştirmektedir. 1871 yılında kurulan teknoloji şirketi; araçlar, makineler, trafik ve ulaşım için güvenli, verimli, akıllı ve uygun maliyetli çözümler sunmaktadır. 2022 yılında 39,4 milyar euro satış rakamına ulaşan Continental, halen 57 ülkede ve pazarda yaklaşık 200.000 kişiyi istihdam etmektedir.

    Lastik Grubu dünya çapında 24 üretim ve geliştirme merkezini bünyesinde barındırmaktadır. Continental, 2022 mali yılında elde ettiği 14 milyar euro tutarında geçici satış rakamı ve 57,000 çalışanı ile dünyanın önde gelen lastik üreticilerinden biridir. Lastik üretiminde teknoloji liderleri arasında yer alan Continental, binek, ticari ve özel araçların yanı sıra çift tekerlekli araçlara dek geniş bir ürün yelpazesi sunmaktadır. Ar-Ge alanında süregelen yatırımlarıyla Continental mobilitenin daha güvenli, tasarruflu ve çevre dostu hale gelmesine büyük katkı sağlamaktadır. Lastik Grubunun portföyü arasında lastik ticareti ve filo uygulamaları için hizmetler ile dijital yönetim sistemleri yer almaktadır.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Kartepe Belediyesi tarafından geleneksel hale getirilen “Yazlık Sinema Günleri” başladı.

    KARTEPELİ ÇINARLARIN YAZLIK SİNEMA KEYFİ

     Kartepe Belediyesi tarafından geleneksel hale getirilen “Yazlık Sinema Günleri” başladı. Kurban Bayramı’nın son gününde “Neşeli Günler” aile komedisi filmiyle sezonu açan Kartepe Belediyesi ilk gösterimde Kartepe’nin çınarlarını misafir etti.

    Kartepe Belediyesi tarafından geleneksel hale getirilen “Yazlık Sinema Günleri’ne Alo Evlat Sağlık Kulübü tarafından bakımları yapılan Kartepeliler konuk edildi. Evlerinden servislerle alınan Kartepe’nin yaşayan çınarları Türk Sineması’nın kült filmlerinden olan 1978 yapımı Neşeli Günler filmini açık havada izleme keyfi yaşayarak gençlik anılarını tazeleme fırsatı buldular.

    NEŞELİ GÜNLER

    Yönetmen koltuğunda Orhan Aksoy’un oturduğu, yapımcılığını Ertem Eğilmez’in üstlendiği, senaryosunu ise Sadık Şendil’in yazdığı 1978 yapımı komedi türündeki sinema filmi Neşeli Günler filminde Türk sinemasının ünlü isimlerinden Münir Özkul, Adile Naşit, Şener Şen, Mürüvvet Sim, Ayşen Gruda, Ahmet Sezerel, Oya Aydoğan gibi sinema sanatçıları yer alıyor.  

    SİNEMA GÜNLERİMİZ BAŞLADI

    Kartepe Belediye Başkanı Av.M.Mustafa Kocaman “Yazlık sinema günlerine gösterilen ilgiden geçmişe, nostaljiye bir özlem olduğunu görüyoruz. Büyüklerimiz daha iyi bilir açık hava sinemalarını. Yaz boyunca klasikleşmiş ve yeni filmlerle gösterimler devam edecek. İlk yetişkin gösterimde Alo Evlat Sağlık Kulübümüzün hizmet verdiği çınarlarımızı ağırladık. Onların mutluluğu bizim çalışma motivasyonumuz. Nostalji yaşattığımız açık hava sinemalarımıza tüm hemşehrilerimize bekliyorum” açıklamasında bulundu. 

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • TÜMKİAD 38’inci şubesini açtı

    Bugüne kadar yapmış oldukları çalışmalarıyla başarıdan başarıya koşan TÜMKİAD (Tüm Kalkınma ve Girişimci İş İnsanları Derneği) 38’inci şubesini Iğdır’da açtı.

    Iğdır İl Başkanı Taner Kırang ve ekibi tarafından karşılanan TÜMKİAD Genel  Başkanı  Nihat Tanrıkulu 500 konvoy ile açılışın yapılacağı alana hareket etti. Memleketi Iğdır’a şube açmanın kendisini inanılmaz mutlu ettiğini dile getiren Tanrıkulu,’ Türkiye’nin dört bir yanına yayılmayı hedefleyen TÜMKİAD 38’inci şubesini  doğup büyüdüğüm memleketimde açtı. Türkiye’nin STK’sı olduğumuzu bir kez daha haykırmış olacağız. Biz eminiz. Bizim ülkümüz güç değil. Bizim ülkümüz inancımız, vatan ve millete olan bağımız. Bu yüzden büyük sanayici peşinde değil, büyük ideal peşindeyiz. Çünkü biz tüm büyük sanılanların değerini yitirdiği günün kahramanlarıyız. Biz acı söyleyeniz. Yüreğini zor ile kor etmiş Anadolu’nun yiğitleriyiz. Bizi ne zaman ararsanız şatafatlı salonlarda değil, millete giden zorlu yollarda, sahada bulabilirsiniz. 500 üzeri araçla tarihi bir güne imza atan ve havaalanında bizi yalnız bırakmayan binlerce Iğdır’lı kardeşime gönülden teşekkürler. Artık sen ben yok. Iğdır var. Kalbi Iğdır için atan herkesle yolumuz bir, hedefimiz bir’dedi.

     

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Gaziemir’in amazonları piste çıkıyor

    Gaziemir Belediyesi Spor Kulübü Kadın Atletizm Takımı, Türkiye’nin en iyi atletlerinin katıldığı Turkcell Süper Lig 1. Kademe Yarışması’nda, yeni başarılar için mücadele verecek.

    Türkiye Atletizm Süper Ligi’nde İzmir’i temsil eden tek kadın atletizm takımı olan Gaziemir Belediyesi Spor Kulübü Kadın Atletizm Takımı, yeni başarılar için piste çıkıyor. Belediyenin takımı, Türkiye Atletizm Federasyonu tarafından İzmir’de düzenlenecek Turkcell Süper Lig 1. Kademe Yarışması’nda mücadele edecek. Gaziemir’in amazonları, ENKA, Fenerbahçe, Beşiktaş, Bursa Büyükşehir Belediyespor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Batman Petrolspor, Mardin Atletizm takımlarıyla yarışacak.

    Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, Atletizm Yüksek Performans Merkezi’nde turnuva için son hazırlıklarını yapan sporcuları ziyaret etti. Sporcularla sohbet eden Başkan Arda, “Turkcell Atletizm Süper Ligi’nde İzmir’i temsil eden tek kadın takımı olarak göğsümüzü kabartıyorsunuz. Ülkemizin büyük takımlarının mücadele ettiği ligde, kısıtlı imkânlarımıza rağmen elde ettiğiniz başarılar çok değerli. Başarılarınızla genç arkadaşlarınıza örnek oluyorsunuz. Bu yarıştan da önemli derecelerle döneceğinize yürekten inanıyorum. Türkiye’nin en iyi atletlerinin katıldığı Turkcell Süper Lig 1. Kademe Yarışması’nda mücadele edecek sporcularımıza ve antrenörlerimize başarılar diliyorum” diye konuştu.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Canik’te Çocuklara Ücretsiz Spor Eğitimi

    Canik Belediyesi, ilçedeki çocuk ve gençleri sporla buluşturmayı sürdürüyor. İlçedeki çocukları her yaz tatili döneminde sporla buluşturmaya devam eden Canik Belediyesi’nin alanında uzman antrenörler eşliğinde farklı branşlarda ücretsiz spor eğitimleri düzenlediği Yaz Spor Okulları kayıtları devam ediyor. Çocukları yaz tatili döneminde sporla bir araya getirerek onların fiziksel ve zihinsel gelişimlerine katkıda bulunan Canik Belediyesi, ücretsiz olarak düzenlediği Yaz Spor Okulları’nda öğrencilere branşlarına uygun ve özel olarak hazırlanan parkur ve eğitim alanlarında eğitim veriyor.

     

    Çocuklara Birebir Eğitim

    Canik Belediyesi Yaz Spor Okulları kayıtları devam ediyor. 7-12 yaş arası çocuklar, Canik Belediyesi Hasan Doğan Spor ve Eğitim Merkezi’nde ücretsiz olarak düzenlenen Yaz Spor Okulları’nda,  kickboks, boks, muay thai, wushu, taekwondo, güreş, basketbol ve futbol branşlarında ilgi alanlarına göre dilediği spor branşına başvuruda bulunarak ücretsiz olarak eğitimlere katılabiliyor. Alanında uzman antrenörlerin çocuklara özel olarak hazırlanan çalışma programı çerçevesinde birebir eğitim verdiği Canik Belediyesi Yaz Spor Okulları’nda çocuklar, her branş için ayrı olarak hazırlanan parkur ve eğitim alanlarında çalışmalarını gerçekleştiriyor.

    Canik Belediyesi tarafından yapılan açıklamada, Canik Belediyesi Yaz Spor Okulları’na 7-12 yaş aralığında çocukların başvuru yapabileceği, çocukların, Canik Belediyesi Hasan Doğan Spor ve Eğitim Merkezi’ne bireysel olarak veya 0362 228 13 00 numaralı telefon hattından eğitimler ve çalışma takvimi hakkında detaylı bilgi alabileceği kaydedildi.

    Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Minjee Lee Golfün Kolay Olmasını İstemiyor

    Minjee Lee, son birkaç yılını golfün ihtişamını ve ıstırabını çoğundan daha fazla hissederek geçirdi.

    İlk büyük turnuvasını 2021 Evian Şampiyonası’nda, geriden gelen bir play-off zaferiyle kazandı ve bunu bir yıldan kısa bir süre sonra 2022 ABD Kadınlar Açık’ta rekor kıran bir galibiyetle takip etti. Ardından, Evian unvanını savunmaya çalıştığında, yorgunluktan endişe duyduğunda ve bu yılın ilk iki ana dalında bir çift sinir bozucu bitirdiğinde 43.lük için bir beraberlik geldi.

    Geçen yaz 2 numaraya ulaştıktan sonra şimdi dünyada altıncı sırada yer alan 27 yaşındaki Avustralyalı Lee, Açık unvanını korumak istiyorsa, Kaliforniya sahilindeki ünlü saha olan Pebble Beach Golf Links’i fethetmek zorunda kalacak. Turnuva Perşembe günü başlıyor.

    San Francisco’daki TPC Harding Park’ta ilkbaharda yapılan bir röportajda Lee, ustaca demir oyunundan, Pebble Beach’in tehlikelerinden, kadın oyununun evriminden ve bir majör kazanmanın, iki kez olsun, neden bu kadar zor olduğundan bahsetti.

    Bu röportaj, uzunluk ve netlik için düzenlendi.

    2019’dan beri bir ana dalda hiçbir kesinti kaçırmadın.

    bilmiyordum bile.

    Bunun ne kadarı, atletik yeteneğinizin zihniyetinize karşı ilerlemesini temsil ediyor?

    Her gün biraz daha iyi olmaya çalışıyorsun. Bu yüzden benim için, ilerlemem ve bu süre zarfında hiçbir kesintiyi kaçırmamış olmam nedeniyle, oyunuma ve her gün gelişmeye çok fazla saat ve çaba harcadığımı hissediyorum. Sadece X süresi boyunca tutarlılığımı gösteriyor.

    2021’de Evian Şampiyonası’nı kazanmak sonraki yılları nasıl şekillendirdi?

    Biraz rahatladım çünkü çok fazla konuşma vardı: “İlk büyük dalını ne zaman kazanacak?” Bir çok şey duydum ama asla yüzüme gelmediler. Her zaman geçerken ya da sosyal medyada ya da burada burada bir çok şeydeydiler. Bu yüzden bir tür rahatlama oldu, sırtımdan bir maymun. İçimde olduğunu biliyordum, ama sonunda oldu – aslında bir ana dalda galibiyet elde etmek gerçekten çok zor.

    Her zaman ana dalları kazanmak için çalışıyorsun ve hedeflerin çok özel, bu yüzden benim ilk yılım olması, gelecek yılıma da yol açtı.

    Ve geçen yıl Evian’da öğrendiğiniz gibi, bir şampiyonluğu savunmak zor.

    Ah evet. Çok zor.

    Pebble Beach’e girerken, bir binbaşıyı savunmaya nasıl yaklaşıyorsunuz?

    En zor şey normal olanı yapmaktır. Genellikle savunurken birçok farklı yöne çekilirsiniz: medya, antrenman turlarınız, çok fazla iş yaparsınız çünkü burası yeni bir sahadır ve tüm hazırlıklarınızı sıfırdan yapmanız gerekir.

    Golf sahasını zaten bildiğim ve yıllarca oynadığım Evian gibi değil. [Bu yıl], biraz farklı olacak. ABD Açık benim için her zaman çok şey ifade etti ve onu kazanabilmek benim için gerçek olan bir rüyaydı. Bir şampiyon olarak oraya gitmenin nasıl bir his olduğunu bilmiyorum.

    Çakıl Plajı’nda rüzgar etkili olacak. Avustralya’da büyüdün ve rüzgarla uğraştın. Teksas’ta yaşıyorsun ve rüzgarla uğraşıyorsun. Bu yıl bir avantaj gibi geliyor mu?

    Rüzgarda oynamayı seviyorum – zorlu bir golf testini seviyorum. Rüzgarlı havalarda yaratıcılığını gerçekten kullanabileceğini hissediyorum. Düşük şutlar çok önemlidir, ancak her zaman sadece düşük şutlar değildir. Rüzgarı kullanacak mısın? Rüzgarla savaşacak mısın? Rüzgarda oynayabileceğiniz birçok farklı yol var. Zor olduğunda daha eğlenceli buluyorum ve kimin iyi bir forvet oyuncusu kimin o kadar iyi olmadığını gerçekten ayırdığı için, sahayı gerçekten ayırıyor. Her zaman rüzgarda oynadım, bu yüzden benim için pek de farklı hissettirmiyor.

    Geçen ay Mizuho Americas Open’da rüzgarları ölçmek için çimeni kullanan Lee, “Yalnızca rüzgarlı havalarda yaratıcılığınızı gerçekten kullanabileceğinizi hissediyorum,” dedi. Kredi… Elsa/Getty Images

    Gezegende çok daha iyi demir oyuncu yok. Pratik yaparken ve hazırlanırken kendinizi hala ütüleri vurgularken buluyor musunuz, yoksa başka şeylere daha fazla zaman ayırmaya gücünüz yetiyor mu?

    İstatistikleri görene kadar bu açıdan daha iyi olduğumu hiç hissetmemiştim. Evet, elbette, istatistiklerim erkeklerden daha iyiydi, ama hiçbir zaman özel olarak demirlerim üzerinde çalışmadım – mesela, her zaman tekniğim veya belirli bir şut için belirli bir şekilde nasıl hareket ettiğim üzerinde çalıştım. Ama geçen yıl, diğer yıllardan daha iyi oldu ve gerçekten neyin değiştiğinden emin değilim. Öyle bir şey oldu. Bir şey üzerinde çok uzun süre çalışıyorsunuz ve sonra bir noktada tık sesi geliyor. Muhtemelen şu anda salıncakta eskisi kadar çalışmıyorum; Oyunumun diğer bölümleri üzerinde çalışıyorum, ancak bunun tek nedeni, diğer alanlardan en çok yararlanabileceğim yerler olmaları.

    İstatistiklere dikkat etmediğinizi söylediniz, ancak geçen yıl Open puanlama rekorunu kırdınız ve kadınlar golfü için tarihin en yüksek ödemesini (1,8 milyon $) kazandınız. Bu tür üstünlükler hakkında düşünüyor musunuz?

    Yapmadığımı hissediyorum – olması gerektiği kadar değil. Muhtemelen ona bakmalı ve “Oh, gerçekten iyi iş çıkardın” diye düşünmeli ve sonra kendime iltifat etmeliyim. Sadece işimi yapıyorum ve golf sahasından uzaktayken golf hakkında düşünmüyorum.

    Netflix belgesel dizisi “Full Swing”de, Brooks Koepka’nın golfün nasıl bir oyun olduğundan bahsettiği bir an vardır, işler iyi giderken asla kaybetmeyeceğinizi düşünürsünüz ve işler iyi gitmediğinde de asla geri dönüş yolunu bulamayacaksın. Bu yıl senin için bir süzülme yolu olmadı. Bu sürekliliğin neresindesin?

    O dönemde her zaman yaptığım gibi bir sezon dışı dönem geçirdim ve ardından Asya’da oynadım ve o kadar iyi sonuçlar alamadım. Evde birkaç hafta daha geçireceğim gibiydim ve üç etkinliği kaçırdım ve bu altı hafta oldu.

    Zaman çok hızlı geçti ve ben de sekiz yılımı tam gaz çalışarak geçirdim, o zamanı kendime ayırmama izin verildi. Öyle yaptım ve kendimi iyi hissediyorum. Oldukça yenilenmiş hissediyorum. İlk hafta Chevron’du – ilk hafta için önemli bir geri dönüş – ve ben yavaş yavaş çalma ritimlerine geri dönüyorum.

    Yakın zamanda kadroları değiştirdin. Kursta sizi nasıl etkiledi?

    Aslında kendim hakkında çok şey öğrendim. Gençken, caddie’nize çok güvenirsiniz ve sanırım bunu oldukça uzun bir süre yaptım, çünkü gençtim ve ne istediğimi o kadar da bilmiyordum. Şimdi kendimi biraz daha iyi tanıyorum ve çok daha olgunlaştım.

    Bir caddy’den ne istediğimi ve caddy’den ihtiyacım olan her şeyi biliyormuşum gibi geliyor. Güvenceye ihtiyacım yok; Ne yaptığımı biliyorum. Sadece beni iyi tanıyan, golf sahasında iyi bir arkadaş olacak birine ihtiyacım var. Onlarla golf sahasında o kadar çok zaman geçiriyoruz ki, sanki o kişiyi sevmiyorsanız bu iş yürümeyecekmiş gibi.

    Bu, golfün hayal gücünde büyük önem taşıyan Pebble Beach’teki ilk ABD Kadınlar Açık Turnuvası. Kadın golfü için daha büyük dönüm noktası nedir: Açık’ın Pebble Beach’te oynanması mı, yoksa geçen yılki İngiliz Açık’ın, kadınların 2017’ye kadar üye olamayacakları Muirfield’da olması mı?

    Bu açıdan biraz karışıkım. Muirfield’da oynayabildiğimiz, golf sahasına girebildiğimiz ve ilk kez Pebble’da olduğumuz için gerçekten mutlu ve minnettarım. Orada o şampiyonluklara sahip olmak için çok çalışmanın gerektiğini biliyorum. Kolay değil – hiçbir şey kolay değil, değil mi? – ama kadınları bu golf sahalarına götürmenin bu kadar zaman alması beni biraz üzdü. Turlara ve ABD Golf Birliği’ne ve tüm sponsorlarımıza kadın oyununu ve LPGA’yı şimdi tüm bu harika mekanlara gitmeye gerçekten zorladıkları için minnettarım ve bunun daha da iyiye gideceğini biliyorum.

    Ama çok uzun zaman geçmiş gibi hissediyorum.

    Lee, bu yılın başlarında onunla çalışmaya başlayan Avustralyalı bir arkadaşı olan caddy Rance De Grussa hakkında, “Beni iyi tanıyan, golf sahasında iyi bir arkadaş olacak birine ihtiyacım var,” dedi. Kredi… John Minchillo/İlişkili Basın

    Şubat ayında hedeflerinizden birinin 2023’ün sonuna kadar tamamen tükenmek olmadığını söylemiştiniz. Giderek daha fazla elit sporcunun tükenmişlik, akıl hastalığı, depresyon ve bitkinlik hakkında konuştuğunu gördük. Ne zaman oynayacağınıza karar vermeye çalışırken, bunun ne kadarı aklınızda?

    Her zaman oldukça dolu bir yıl geçirdim. Pek çok etkinlik oynadım ve gerçekten yapmak istediğim şey buydu. oynamak istedim Ama şimdi daha az oynamak istiyorum – örneğin, yıl sonunda bazı gerçekten önemli olaylara gelirken eskisi kadar yorgun olmak istemiyorum.

    Şimdi önceliklerim farklı. Tüm zamanımı her bir etkinliği oynayarak, kartımı bir çaylak olarak tutmaya çalışarak harcamama gerek yok. Yaşlanıyorum, bu yüzden bedenime, zihnime bakmak istiyorum. Elimden gelenin en iyisini yapmama yardımcı olacak şey bu, bu yüzden birçok sporcunun artık sağlığınıza, zihninize, hayatınızın neresinde olduğunuza dikkat etmekten bahsetmesinin nedeni bu. Sadece içte ve dışta sağlıklı olmanın gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum ve eğer kimse bundan bahsetmezse, kimse de gerçekten bilmeyecek, bu yüzden ihtiyacınız olduğunda uygun yardımı alamazsınız.

    İki majör kazanmış olmak, molalar verebileceğiniz ve duraklamalar yapabileceğiniz için özgür hissetmenize yardımcı oluyor mu – kanıtlanacak daha az şey olabilir mi?

    Tam olarak değil. Bunu hiç bu şekilde düşünmemiştim. Açıkçası, daha fazlasına açım: Diğer ana dalları kazanmak istiyorum ve bunun asla değişeceğini düşünmüyorum. Ve birkaç kez 1 numaralı dünyaya yaklaştım ama çizgiyi tam olarak aşamadım. Bu yüzden hala gösterecek çok şeyim var. İçimde kalan çok mücadelem var. Hala çok yolum var.

    İlk kez 10 yaşlarındayken oynadın. Geriye dönüp baktığında keşke daha önce başlasaydım diyor musun? Daha sonra mı başladınız?

    Benim için güzel bir yaştı. Yüzdüm ve golf oynadım. Ne yapmak istediğimi bilmiyordum ve bir sürü şey denedim: farklı sporlar, dans, müzik, her şey. Ailem her şeyi denememe izin verdiği için şanslıydım. Bunu golfte yeni buldum ve pratik yapmaktan ve golf sahasında arkadaşlarımı görmekten gerçekten keyif aldım. Bu squishy golf toplarını çıtır çıtır yeşilin etrafında vururdum ve bu çok eğlenceliydi. İçine girme şeklim, bence doğru yoldu.

    Golf en iyi sporun muydu?

    Pekala, oldukça iyi bir el-göz koordinasyonum var, ama sanırım biz gerçekten golf tutkunu bir aile olduğumuz için – ailem, erkek kardeşim ve büyükannem ve büyükbabam, hepsi golf oynamayı severdi, bu yüzden her zaman etrafındaydık.

    İki kez Olimpiyatçı olarak, gelecek yıl Paris’te oynamak ister misin?

    Bu listemde oldukça yüksek. Paris’in oldukça şaşırtıcı bir katılım olacağını düşünüyorum. Olimpiyatlar muhtemelen ülkenizi temsil ettiğiniz için sahip olabileceğiniz en büyük onurdur, bu yüzden önümüzdeki yıl için en büyük hedeflerimden biri bu olacak.

    Ama Çakıl Sahili önce gelir. Ne zaman kafanda çalmaya başlıyorsun?

    Ben gerçekten golf sahasını önceden araştıran bir kız değilim. Televizyonda bazı delikler gördüm ama çok fazla ayrıntı yok.

    Sahayı görmeyi ve oraya vardığımda gerçekten görselleştirmeyi seviyorum. Haritada yapsaydım söyleyemezdim. Oraya gittiğimde içselleştirmeyi seviyorum.

    Lee, “Bir şey üzerinde çok uzun süre çalışıyorsunuz ve sonra bir noktada, tık tık sesi geliyor ve benim için yaptığı da bu,” dedi Lee, demirlerine nasıl vurduğunu. Kredi… Matt Rourke/İlişkili Basın
  • Rise of the Ronin’den Yeni Ayrıntılar Sızdı

    Sızıntılarıyla tanıdığımız The Snitch, Twitter hesabını kapattıktan sonra Discord’a çekilmişti ve şu sıralar da tekrar benzeri sızıntılara kendi kanalından devam ediyor.Snitch’ten gelen son sızıntı haberi Rise of the Ronin ile ilgili.

    The Snitch oyunun ekran imajlarını gördüğünü ve paylaştığı tüm ayrıntıların %100 gerçek olduğunu söylüyor.

    Buna nazaran oyunun planlanan çıkış tarihi 2024 yılının birinci çeyreğiymiş. Oyunun Assassin’s Creed, Ghost of Tsushima ve Dark Souls’un bir karışımı olduğu söyleniyor. Zati geçen yıl yayınlanan fragmanı izlediğimizde bizim de aklımıza bu isimler gelmişti.

    The Snitch’in paylaştığı ayrıntıların listesi şu:

    • Oyun Assassin’s Creed, Ghost of Tsushima ve Dark Souls’un karışımı
    • Eşya açıklamaları oyunun öyküsünü ve arkaplanını anlatacak formda hazırlanmış (souls tarzı)
    • Yan misyonların bir kısmı Ubisoft üslubu yan vazife dizaynlarına sahip
    • Zorluk ayarı var
    • Yetenek ve teknik ağaçları var
    • Performans ve kalite modları mevcut
    • Romantik münasebet seçenekleri planlanmış
    • 2024’ün birinci çeyreği hedefleniyor
  • Güneş ve rüzgar elektrik üretiminde nükleeri geçti

    “Dünya Gücünün İstatistiki Değerlendirmesi” raporu bu yıl Güç Enstitüsü tarafından memleketler arası danışmanlık şirketleri Kearney ve KPMG ile işbirliğiyle yayınlandı.

    Raporda global güç talebindeki artışın 2022’de yüzde 1,1 olarak gerçekleştiğine dikkat çekilerek bunun 2021’deki yüzde 5,5’lik artışa nazaran besbelli bir yavaşlamaya işaret ettiği belirtildi. 2022’deki artışla birlikte global güç talebi kovid pandemisi öncesindeki düzeyin yüzde 3 üzerine gelmiş durumda.

    Raporda öne çıkan gelişmeler şöyle sıralandı:

    Covid pandemisi sonrasında ulaştırma kaynaklı yakıt talebi olağana dönmeye devam ediyor. Bununla birlikte olağana dönüş temposu bölgeden bölgeye farklılık gösteriyor. Çin’de bilhassa jet yakıtı talebi kovid öncesinin hâlâ altında.

    Ukrayna’daki savaş ve Rusya’ya yönelik ambargolar doğal gaz fiyatlarında sert artışa neden oldu. Memleketler arası doğal gaz fiyatı Avrupa’da 3, Asya’da 2 kat arttı.

    Yenilenebilir gücün hissesi güçlü biçimde artmaya devam ediyor. Solar kaynaklı güç üretimi geçen yıl yüzde 25, rüzgar kaynaklı üretim yüzde 13 büyüdü.

    Küresel ana güç tüketimi geçen yıl yüzde 1 arttı. Böylelikle global tüketim kovid öncesi periyodun yüzde 3 üzerine yükseldi.

    Yenilenebilirdeki güçlü büyümeye karşın güç kaynaklı global sera gazı emisyonu geçen yıl yüzde 0,8 artış gösterdi.

    OKUTUR: YENİLENEBİLİRDEKİ ARTIŞ SÜRECEK

    “Paris maksatlarına yönelik acil adım atılmalı”

    Enerji Değişimi Enstitüsü Lideri ve Kearney Global Sürdürülebilirlik Başkan Partner’i Richard Forrest ise 2022’de global güç tüketiminin yüzde 1, sera gazı emisyonunun ise yüzde 0,8 arttığına dikkat çekerek, “İklim değişikliğiyle ilgili Paris Anlaşması’ndaki maksatları karşılamaya yönelik acil adımlar atılmalı. Pak, erişilebilir ve inançlı güce geçiş gereksinimi hiç bu kadar büyük olmamıştı” değerlendirmesi yaptı.

    Küresel elektrik üretimindeki büyüme yavaşladı

    Rapora nazaran global elektrik üretimi 2022’de yüzde 2,3 büyüdü. Bu oran bir evvelki yılın yüzde 6,2’lik artışına nazaran değerli bir gerilemeye karşılık geliyor.

    Solar ve rüzgar elektrik üretimi içinde yüzde 12 hisseye ulaştı. Solar kaynaklı üretim yüzde 25, rüzgar kaynaklı üretim yüzde 13 arttı. Solar ve rüzgar kaynaklı elektrik üretimi geçen yıl da nükleer kaynaklı elektrik üretimini geçti.

    Kömür kaynaklı üretim yüzde 35,8’den 35,4’e gerilese de global elektrik üretiminde başat güç kaynağı olarak kalmaya devam etti.

    Doğal gaz kaynaklı üretimin hissesi yüzde 22 ile stabil kaldı.

    Petrol tüketiminde artış sürüyor

    Rapora nazaran 2022’de global petrol tüketimi günlük bazda 2,9 milyon varil artarak 97,3 milyon varile ulaştı. Bununla birlikte global petrol tüketimi kovid pandemisi öncesi periyodun yüzde 0,7 altında kaldı.

    Küresel petrol üretimi ise geçen yıl günlük bazda 3,8 milyon varil arttı. Bu artışın yüzde 60’ı OPEC üyesi ülkeler tarafından karşılandı.

    Doğalgaz talebi azaldı

    Raporda yer alan bilgilere nazaran global doğal gaz talebi geçen yıl yüzde 3 azaldı. Bunun sonucunda doğal gazın ana güç kaynakları içindeki hissesi da yavaşça gerileyerek yüzde 25’ten yüzde 24’e indi.

    Küresel doğalgaz üretimi ise bir evvelki yıla nazaran sabit kaldı.

    Japonya 2022’de Çin’i geçerek dünyanın en büyük LNG ithalatçısı pozisyonuna yükseldi. Asya Pasifik bölgesi global LNG talebinin yüzde 65’ini oluşturdu. Buna karşılık bu bölgenin doğal gaz talebi bir evvelki yıla nazaran yüzde 6.5 azaldı. Avrupa’nın LNG ithalatı ise Rusya-Ukrayna savaşının tesiriyle yüzde 57 artış gösterdi.

    Solar ve rüzgarda büyük artış

    Hidro hariç yenilenebilir güç gücü geçen yıl yüzde 14 büyüdü. Bir evvelki yıl büyüme oranı yüzde 16 olmuştu.

    Solar ve rüzgar gücü kapasitesi 2022’de süratle büyümeye devam ederek 266 GW’ye ulaştı. Solar güç kapasite artışının yüzde 72’sini (192 GW) oluşturdu.

    Hidro arttı, nükleer azaldı

    Hidroelektrik üretimi geçen yıl yüzde 1,1 artarken nükleer güç kaynaklı elektrik üretimi ise yüzde 4,4 geriledi.

    Yenilebilirin hissesi artıyor

    Dünyanın toplam güç tüketiminde yenilenebilir gücün hissesi geçtiğimiz yıl artmaya devam etti. Güç Enstitüsü’nün bilgilerine nazaran hidro hariç yenilenebilir gücün global güç tüketimindeki hissesi geçen yıl yüzde 7,5’e yükseldi. Bu, bir evvelki yıla nazaran yüzde 1’lik artış manasına geliyor. Fosil kaynaklardan sağlanan güç ise geçtiğimiz yıl global güç talebinin yüzde 82’sini karşıladı.

    Avrupa’nın güç talebi azaldı

    Enerji talebinde dikkat cazibeli bir gelişme, Avrupa’daki gerileme. Rapora nazaran geçtiğimiz yıl Avrupa’nın toplam güç talebi bir evvelki yıla nazaran yüzde 3.8 geriledi.

  • Besin enflasyonuna global ısınma tesiri

    Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve Potsdam İklim Tesiri Araştırma Enstitüsü’nün iklim değişikliğinin makroekonomik etkilerindeki süratli değişimi incelediği araştırması, global ısınma ve enflasyon ortasındaki ilgiyi ortaya koydu.

    Araştırma bulgularını pahalandıran Potsdam İklim Tesiri Araştırma Enstitüsü Araştırmacısı Maximilian Kotz, global ısınmanın enflasyon üzerindeki tesirlerinin geçen yıl Avrupa’daki sıcak hava dalgalarının akabinde ekonomistlerin daha çok dikkatini çekmeye başladığını söyledi.

    Avrupa’da 2022’deki çok sıcak hava dalgaları ve kuraklık nedeniyle ziraî üretimde düşüş görüldüğünü ve bunun besin fiyatlarını yükselttiğini söz eden Kotz, şunları kaydetti:

    “121 farklı ülkede son 30 yılda iklim ve enflasyonda görülen değişimleri inceledik ve iklim değişikliğinin artan tesirlerinin enflasyonu ve bilhassa besin enflasyonunu da artırdığını gördük. Örneğin, Avrupa’da geçen yılki çok sıcak hava dalgaları besin enflasyonundaki artışa 0,7 puanlık katkı yaptı. Yüzde 10 düzeyindeki besin enflasyonunun hepsi iklim değişikliğinden kaynaklanmadı elbette. Salgın ve Ukrayna’daki savaş üzere faktörler daha yüksek enflasyona yol açtı lakin global ısınma şiddetlendikçe enflasyondaki tesiri de artıyor.”

    Kotz, global ısınmanın 2035’e kadar enflasyonu nasıl etkileyeceğine ait de “İklim değişikliğinin giderek daha makus hale geldiğini görüyoruz. Şiddetlenen global ısınmanın, dünyada 2035’e kadar bilhassa besin enflasyonunu artıracağını öngörüyoruz. Global ısınma, 2035’e kadar her yıl yüzde 1 ila 3 ortasında daha yüksek besin enflasyonuna yol açabilir. Bu oranlar yüksek görünmüyor olabilir lakin iklim değişikliğinin besin enflasyonu üzerindeki tesiri ısrarcı hale geliyor” değerlendirmesinde bulundu.

    İş fırsatları, iklim değişikliği baskısı altında

    Küresel ısınmanın enflasyonun yanı sıra istihdam ve büyüme oranlarını da etkileyeceğini söz eden Kotz, makroekonomik büyüme oranlarının ve üretimin iklim değişikliği nedeniyle giderek azalacağına yönelik güçlü işaretler olduğunu söyledi.

    Bilim insanlarının iklim değişikliğinin makroekonomi ve iş gücü üzerindeki tesirlerini incelediğini belirten Kotz, “İklim değişikliği nedeniyle çok yüksek ihtimalle gelecekte daha az iş fırsatları olacak. Alışılmış ki bu tesirlerin ne kadar geniş çaplı olacağı fosil yakıtlar nedeniyle emisyonların ne kadar artacağına ve emisyonlardaki artışın global ısınmayı ne kadar şiddetlendireceğine bağlı” diye konuştu.

    Küresel ısınma nedeniyle dünyanın bilhassa birtakım bölgelerinin yaşanamaz hale geldiğini ve bunun da iklim göçüne yol açtığını vurgulayan Kotz, kuraklık ve çok sıcak hava dalgalarının sıklığındaki artışın bilhassa Sahra Altı Afrika’daki topluluklar için risk oluşturduğunu söyledi.

    İklim göçü bekleniyor

    Kotz, bu bölgelerde yaşayan insanların yerli ziraî üretimle geçimini sağladığını belirterek, “Şu anda bu bölgelerdeki ziraî üretimin azalmasına karşı bu toplulukları destekleyecek güçlü bir altyapı yok. Bunun beklenen sonucu da iklim göçündeki artış… Bu bahiste bilimsel olarak kâfi data yok lakin iklim göçünün giderek daha büyük bir bahis haline geleceğini görebiliyoruz. Yalnızca şu an bunun ne boyutta olacağını kestirmek bilimsel açıdan zor” dedi.

    AMB ve Potsdam İklim Tesiri Araştırma Enstitüsü’nün araştırmasına nazaran, iklim değişikliğine karşı adaptasyon uygulamalarının yetersiz biçimde devam etmesi durumunda global ısınma besin enflasyonunda 2035’e kadar yüzde 0,92 ila yüzde 3,23 ortasında, manşet enflasyonda ise yüzde 0,32 ila yüzde 1,18 ortasında artışa yol açarken, enflasyonda görülen mevsimsel dinamikleri de değiştirecek.

    Küresel ısınmanın enflasyon üzerindeki tesiri “Küresel Güney” olarak söz edilen, iklim değişikliğinde katkısı az olmasına karşın bunun tesirlerine karşı en kırılgan pozisyonda olan gelişmekte olan ülkelerde daha yüksek olacak.

    Sıcaklık artışı gelecek 5 yılda 1,5 derece limitini aşabilir

    Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ) bilgilerine nazaran, global sıcaklık artışı, 2022’de sanayi öncesi periyoda nazaran 1,15 dereceye ulaştı.

    Birleşmiş Milletler’in (BM), sıcaklık artışında yaşanabilir son hudut olarak belirlediği 1,5 derecenin aşılması ihtimali ise son yıllarda hızlandı. WMO’ya nazaran, 2023 ila 2027 yılları ortasında sıcaklık artışı 1850-1900 periyoduna nazaran 1,1 ila 1,8 derece ortasında daha yüksek olacak.

    Gelecek 5 yıldan en az birinin, dünyadaki en sıcak yıl ve 2023-2027’nin bir bütün olarak en sıcak yıllar olma ihtimali yüzde 98 iken, bu yıllar ortasında 1,5 derece limitini aşma mümkünlüğü da yüzde 66 olarak hesaplandı.

  • Kamu kurumlarının 5 aylık yatırımı 1,7 trilyon yuana ulaştı

    Çin Devlet Konseyi Devlete Ait Varlıkları Denetleme ve İdare Komisyonundan açıklanan verilere göre yılın ilk beş ayında merkezi devlet işletmelerinin yatırım miktarı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5 artarak 1,7 trilyon yuana ulaştı.

    Aynı dönemde gerçekleştirilen sabit sermaye yatırımı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20,4 artışla 1 trilyon yuanı buldu. Mayıs ayında merkezi devlet işletmelerinin yatırım tutarı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,6 oranında artarak 380 milyarı geçti.

    Kaynak: Çin Uluslararası Radyosu

    Hibya Haber Ajansı

  • Beşiktaş, Halil Dervişoğlu ile anlaştı! Sıra Brentford’da

    Beşiktaş, Halil Dervişoğlu transferinde büyük aralık kat etti. İdare, oyuncuyla prensipte mutabakat sağladı lakin hâlâ Brentford ile pazarlıklar devam ediyor. 

    Brentford, 2020 Ocak transfer devrinde Sparta Rotterdam’dan Dervişoğlu’nu transfer etmek için 3 milyon Euro ödemişti. Kulüp, 2 milyon Euro bonservis talep ediyor.

    CEYHUN KARI NE DEMİŞTİ?

    Beşiktaş Sportif Yöneticisi Ceyhun Karı, ulusal futbolcu için “Halil Dervişoğlu için kulübü Brentford 2 milyon Euro bonservis bedeli istedi. Biz bonservis bedeli ödemek istemiyoruz. Bir sonraki satıştan yüzde 30 hisse teklif ettik, kabul etmediler. Şu an Halil için beklemeye geçtik.” sözlerini kullanmıştı.  

     
Başa dön tuşu