Gün: 22 Temmuz 2023

Türk Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı‘nın gerekli düzenlemeleri yaparak, 1 Eylül’de görev başı yapacak öğretmenlerin mevcut kararname tarihlerini esas alınması gerektiğini duyurdu.

Ataması yapılan 45 bin öğretmenin 1 Eylül’de göreve başlayacağını dile getiren Başkan Talip Geylan, “MEB gerekli düzenlemeyi yaparak, bu arkadaşlarımızın kararname tarihlerinin esas alınmasını ve öğretmen olan eşlerin mazeret tayini başvurusunda bulunabilmelerini sağlamalıdır.” diye konuştu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Türk Eğitim-Sen, 20 Temmuz tarihli yayınladıkları bildiride, Doçentlik yönetmeliğinde yapılan bazı değişikliklere dair Danıştay nezdinde açtıkları davanın olumlu sonuçlandığını duyurdu.

Türk Eğitim-Sen tarafından yayınlanan bildiri şu şekildeydi:

“Danıştay’da açmış olduğumuz davada, 10.08.2021 tarih ve 31564 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Doçentlik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in 1. maddesi ile; 15.04.2018 tarih ve 30392 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Doçentlik Yönetmeliği”nin 4. maddesine eklenen 6. Fıkrada yer alan “Doçentlik başvurusunda bulunup eser değerlendirme aşamasında başarısız sayılmasına, asgari başvuru şartlarını sağlamadığı veya etik ihlalde bulunduğu gerekçesiyle başvurusunun iptaline karar verilen adayın bu işlemlere karşı dava açması durumunda aynı bilim/sanat alanında yeniden doçentliğe başvuru yapması davasının kesinleşmesine bağlıdır. Bu hükme aykırı olarak yapılan başvurular işleme alınmaz.” hükmü ile “Doçentlik Yönetmeliği”nin 6. maddesinin 1. Fıkrasının 4. Cümlesinin (a) bendinde yer alan “Başvurusu iptal edilen aday, müracaat dönemi esas alınmak suretiyle en erken izleyen ikinci dönemde yeniden başvurabilir..” ibaresinin iptaline karar verilmiştir” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Geçtiğimiz ekim ayında 5 kişi Ankara’da gittikleri bir cümbüş yerinde istekte bulundukları parçayı bilmediği gerekçesiyle tartıştıkları müzisyen Onur Şener’i döverek öldürmüştü. Boğazı cam bardakla kesilerek öldürülen Şener’in canice katledildiği olayın akabinde mahkeme gerekçeli kararını açıkladı.

Ankara’da Çankaya ilçesinin Çayyolu semtindeki bir cümbüş yerinde sahne alan müzisyen Onur Şener, istekte bulunan müziğin kelamların bilmediği için 5 kişi tarafından hücuma uğramıştı. Birinci olarak kelamlı başlayan tartışmanın büyümesiyle 5 kişi ellerindeki cam şişelerle Şener’i darp etti. Olayı gören vatandaşların ihbarı üzerine gelen polis takımları arbedeyi ayırmayı başarsa da boğazına cam kesimleri giren müzisyen, tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı. 

MAHKEME LİDERİNDEN KARŞI OY

Aylardır süregelen ‘istek modül vahşetinde’ mahkeme gerekçeli kararını açıkladı. Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada çıkan kararla beraber İlker Karakaş ve Ali Gündüz’e ‘kasten öldürme’ suçundan takdir indirimi uygulanarak 25’er yıl mahpus cezası verilmiş ve öbür tutuklu sanık Semih Soyalp ile tutuksuz sanıklar Jale Erberk ve Gözde Gündüz’ün ise kanıt yetersizliğinden beraatına karar verilmişti. Ancak Mahkeme Lideri Mehmet Ali Karaseyfioğlu, tutuklu sanık Semih Soyalp’in beraat kararına muhalefet ederek karşı oy kullanma kararı aldı.

“3 KİŞİ DİRENCİNİ KIRABİLİR”

Karaseyfioğlu, Onur Şener’in baş, ağız, boyun ve sol ön koldan derin keskin cisim yarası, sol göz, alın, yüz, yanak, çene, karın, kollar ve bacak kısımlarında çok sayıda ekimoz ve çok sayıda kesi, lezyonlar ve sıyrık formunda yaralar olduğunu söz etti. Şener’in isimli tıp raporu doğrultusundaki kilosu, fizikî yapısı ile iri yapılı ve cüsseli biri olduğuna dikkat çeken Karaseyfioğlu, 1 yahut 2 sanığın direncini kıramayacağını fakat 3 sanığın aksiyon birlikteliği içinde hareket etmesi halinde Onur Şener’in direncini kırmalarının mümkün olacağını belirtti. 3 sanığın ellerinde kesici cisim yaralarının bulunduğu, böylelikle ellerinde cam bardak üzere kesici cismin bulunduğunun maddi kanıtlarla sabit olduğu, Şener ile çok şiddetli ve ağır bir biçimde hengameye tutuşup, birlikte hareket ederek, birbirlerinin aksiyonlarını kolaylaştırdıklarına dikkat çekildi. Tüm bu bilgiler çerçevesinde Semih Soyalp’in de ‘kasten öldürme’ hatasından cezalandırılması istendi.

DAHA EVVEL NELER OLDU?

Yaşanan dehşetli olayın akabinde mahkeme kararını açıkladı. Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar İlker Karakaş, Ali Gündüz ve Semih Soyalp ile tutuksuz sanıklar Beğenilen Gündüz, Jale Erberk ve taraf avukatları iştirak sağladı. Duruşmayı Zafer Partisi Genel Lideri Ümit Özdağ ve kimi milletvekilleri de yakından takip etti. Mahkeme Heyeti Lideri, bir evvelki celse savcılığın temele ait mütalaasını sunduğunu hatırlatarak sanıklara son savunmalarını yapmalarını belirtti. 

“ONUR ŞENER BENİ AŞAĞILADI, İTEKLEDİ”

Tutuksuz sanık Gözde Gündüz, olay gecesi iki kez Şener’in fizikî ve kelamlı şiddetine maruz kaldığını, maktulün kendisine ve arkadaşlarına küfür ettiğini ileri sürerek “Onur Şener bize karşı küfretti, aşağıladı, beni itekledi. Ben kendisini durdurmaya çalıştım fakat ayıramadım. Eşim ayırmaya çalıştı, şiddet gördü. Eşim düştükten sonra ben de düştüm, kalktık sonra eşimin yanına gidip onunla ilgilendim.” ifadelerini kullandı. Olayın aydınlanması için 9 aydır çaba ettiklerini lisana getiren Gündüz, eşi ve kendisi hakkında beraat kararı verilmesini istedi.

“ONUR’LA GÖZ GÖZE BİLE GELMEDİM”

Tutuklu sanık Semih Soyalp, temel hakkındaki savunmasına Şener’in ailesi ve yakınlarına başsağlığı diledi ve şöyle konuştu:

“Onur Şener’in gelip İlker’e saldıracağını, İlker’in de gelip bardakla vuracağını ben öngöremedim. O anda bile içeriye girmeye çalıştım. Onur’a makûs bir şey yapmayı düşünmedim, bardak gelmesin diye ortaya elimi koydum, elim yaralandı. Benim Onur’a onun da bana yönelik müdahalesi olmadı. Göz göze bile gelmedik. İlker’i gördüm. İlker üzerine atladı. Olay bitti, 112’yi aradım. Elimden geleni yaptım. Ne yazık ki bu türlü berbat bir şey olması beni çok üzüyor. Çok üzgün olduğumu söz etmek istiyorum. Kabahatim, günahım yok. Beraatımı ve tahliyemi istiyorum.”

“GÖZÜ DÖNMÜŞ BİR HALDE BİZE SALDIRDI”

Tutuklu sanık İlker Karakaş da olayın akabinde çok düşündüğünü, yaşananları çok istikametli değerlendirdiğini vurgulayarak “Onur’un yaptığı ‘erkekler dışarı çıksın’ anonsundan habersizdim. Sahne önüne geldim, müzik söyledim. O bana küfretti. Onur’un daha sahnenin önünde neden küfür ettiğini anlamadım. Aslında çok kolay bir mevzu. Anons yapılmış da biz çıkmamışız. Sahnenin önünde 3 küfürlü laf var. Laf ortasında ‘erkekler dışarı çıkın’ deseydi ben mevzuyu anlar, sorunu çözerdim. 5 dakika içinde sarmaş dolaş olurduk. Onur’un sorunu bilmiyorum. Ona karşın dışarı çıktık. Onur’a yönelik pasif bir direniş göstermedim. Sahnede öfkesini gördüm. Benim anlamadığım, biz dışarı çıktık, sen dışarı çıkıyorsun, geri dönüp bize saldırıyorsun. Bayanlara saldırması, ben buna hala mana veremiyorum. Onur 2 metre, gözü dönmüş biçimde üzerimize saldırıyor. Bize saldıran bir adam vardı. Bu türlü bir adam üstünüze saldırınca elinizde ne varsa onunla kendinizi müdafaaya çalışıyorsunuz. Uzaklaşabildiğim kadar uzaklaştım. Onur’un bize saldırması hiç öngöremediğim bir şeydi.” dedi.

“ÇOK MAĞDUR EDİLDİK”

Tutuklu Ali Gündüz ise “Onur Şener’le hiçbir temasım yok. İçkimizi alıp dışarı çıktık. İçerde 20’den fazla şahit var. Eldeki yara bir şeyi tabir etmiyor. Elimdeki kesi yere düşmemden kaynaklandı. Ben günahsızım. Onur Şener gelirken eşim Gözde’yi itekledi. Onur, İlker’e yumruk savurdu. İlker sonrasında bira bardağını Onur’un başına vurdu, üst kısmında dağıldı. Ondan sonra eşim ortada kalınca eşimi gerime almaya çalıştım. İlker ile Onur ortasında arbede başladı. İki tarafı da ayırmaya çalıştım. Ortaya girmeye çalıştım. Benim gördüğüm İlker bardağı vurdu, bardağı vurduktan sonra ikisi birbirine girdi. Semih de içindeydi. Ben o esnada eşime odaklandım. Semih bir şey yaptı diyemem, ben yalnızca İlker’in vurduğunu gördüm. Olayda elimde bir bardak yoktu. Onur’u tanımıyorum. Cürüm kaydı var, darp olayları var. Ben pakım. Bugün bunun anlaşıldığını düşünüyorum. 8 aydır cezaevindeyim. Çok mağdur edildik. Beraat ve tahliyemi istiyorum.” diyerek kendisini savundu.

“ONUR ŞENER BANA KÜFÜR ETTİ”

Tutuklu sanıklar İlker Karakuş, Ali Gündüz ve Semih Soyalp ile tutuksuz sanıklar Gözde Gündüz, Jale Erberk ve avukatları Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya katıldı. Savunmasını yapan İlker Karakaş, şu tabirleri kullandı:

“İçeride sevdiğim bir müzik çalıyordu, kelamları yoktu ben de karaoke yapıldığını düşünerek sahneye gittim. Onur Şener bana müzik söylemeyeceksen diyerek küfür etti. Ben de sahneden inerek arkadaşlarımın yanına gittim. Bu sırada şef garsona durumu anlattık. Garson bizden özür dileyerek dışarıda devam edebileceğimiz söyledi”

Dışarı çıktıktan çabucak sonra Şener’in gerilerinden geldiğini lisana getiren Karakaş “Bize bağırmaya başladı. Şener’in psikolojisinin bozuk olduğunu anladım ve uzak durdum. Dışarı çıktı üzerime saldırmaya devam etti. Onu durdurmam gerekiyordu, ben de elimdeki bardağı Şener’e fırlattım. Kırık bardakla vurmadım” ifadelerini kullandı.

“ONUR ŞENER EŞİMİ İTEKLEDİ”

Korkunç olayın yaşandığı yere daima gittiklerini lisana getiren Ali Gündüz ise, savunmasında şu tabirlere yer verdi:

“Onur Şener eşimi itekledi bu sırada İlker ortaya girdi. Ya psikolojisi bozuktu ya da husus teshiri altındaydı. İlker’e yumruk salladı, İlker de bira bardağını attı. Şener de tutup beni yere fırlattı. Yüz üstü düştüm omzum kırıldı ve yerdeki kırık cam bardakları elimi kesti. Ben yerdeyken arbede devam ediyordu. Kim kime vurdu fark etmedim. Bir müddet sonra ambulans geldi. Gazi Hastanesi’ne gittik. Ameliyat oldum. Onur’un öldüğünü orada öğrendim. Ben 11 yıllık devlet memuruyum, alkollü yerlerde kimseyle tartışmam. Olaya dahil olmadım. Tahliyemi talep ediyorum”

Avukat beyanlarının akabinde kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar İlker Karakaş ve Ali Gündüz’e “kasten öldürme” hatasından birinci olarak müebbet mahpus cezası verdi ardından sanıklara verilen cezada takdir indirimi uygulayarak cezalarını 25’er yıla düşürdü. Mahkeme, sanıklar Semih Soyalp, Beğenilen Gündüz ve Jale Erberk’in de üzerlerine atılı tüm kabahatlerden beraat edilmesine hükmetti.

AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET MAHPUS CEZASI İSTENMİŞTİ!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma evvelki gün tamamlandı. Ankara 31’nci Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede yer alan İsimli Tıp Kurumu raporuna nazaran birlikte hareket ettikleri ve hiçbir acıma duygusu barındırmadan bardak kırığıyla aksiyonu gerçekleştirdikleri belirtilen İlker Karakaş, Ali Gündüz, Semih Soyalp, Jale E. ve Beğenilen G. hakkında ‘canavarca hisle taammüden öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası istendi. Şayet iddianame kabul edilirse 5 şüpheli Ankara 31’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak. 

SANAT DÜNYASI YASA BOĞULDU!

İki çocuk babası Şener’in katledilmesine sessiz kalmayan meslektaşları toplumsal medya hesaplarından paylaşımda bulunarak isyan etti. Soner Arıcı, Demet Sağıroğlu, Gülben Ergen, Haluk Levent, Aydilge ve Mert Fırat gibi ünlü isimler paylaşımlarıyla reaksiyonlarını ortaya koydu.

Twitter hesabından takipçilerine seslenen Gülben Ergen “İstedikleri müzik söylenmedi diye gencecik bir müzisyen arkadaşımız öldürüldü. İki çocuk babası Onur Şener’in acısını yüreğimin en derinlerinde hissediyor ve lanetliyorum ona kıyan zihniyeti!” paylaşımıyla acısını tabir etti. 

İstedikleri şarkı söylenmedi diye gencecik bir müzisyen arkadaşımız ÖLDÜRÜLDÜ! İki çocuk babası #onurşener in acısını yüreğimin en derinlerinde hissediyor ve lanetliyorum ona kıyan zihniyeti!! pic.twitter.com/9Qx9jCi6DX

— Gülben Ergen (@gulbenergen) October 2, 2022

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK GÖRÜNTÜ:

Tuba Büyüküstün “Anlamak istiyorum” diyerek paylaşım yaptı! O görüntü gündem oldu

Nintendo’nun tanınan oyun konsolu Switch, piyasadaki 6. yılına girdi ve Japonya’da 30 milyon satışı aşmak üzere. Haziranda satışlarında önemli bir yükseliş yaşanan Switch, efsanevi oyun konsolu Game Boy’un (GB) rekorunu egale etmek üzere. GB, Japonya’da 32.5 milyon adet satmıştı. Nintendo’nun son başarısı Game Uzunluk efsanesinin yine gündeme gelmesine neden oldu.

Oyun konsollarında yeni bir çağ başlatan, hatta oyun konsollarına yıllarca ismini veren Game Uzunluk, 21 Nisan 1989’da Japonya’da piyasaya sürülmüştü. Oyunun dizayncısı Gunpei Yokoi’nin Game Uzunluk fikrini, trende yanında oturan adamın hesap makinesinin tuşlarıyla oynadığını gördüğünde edindiği anlatılır. Gunpei bu fikrini Nintendo’nun CEO’su Hiroshi Yamauchi’ye kabul ettirir. Konsolun birinci 3 senede 25 milyon satacağını söyler. Nintendo’nun öteki çalışanları ise bu fikre aralı yaklaşır. Ancak Gunpei devam eder ve oyun dünyasını bugüne dek değiştirecek Game Boy’u tasarlar.

Nintendo, NES ve Famicom üzere aygıtlarıyla görüntü oyunlarının atari salonlarından meskenlere girmesini sağlamış, GB ile da bu oyunları istediğimiz her yere götürmemize imkan tanımıştı. Ve o vakit başlayan GB evrimi, bugün oyun konsolu piyasasını domine ediyor demek yanlış olmaz.

8-bit işlemcisi, siyah-beyaz pikselleriyle piyasaya sürülen GB’nin tutmasında en çok iki faktör tesirli oldu: Sağlam tasarım ve geniş oyun kütüphanesi… Nintendo, dengeli tasarımı ve taşınabilir oyunlara yaptığı yatırımlarla bir ‘Game Uzunluk efsanesi’ yarattı.

Peki orjinal GB’den 2017’de çıkan Switch’ine kadar geçen süreçte nasıl bir evrim yaşandı?

GAME UZUNLUK (1989)

Basit, sağlam ve işlevsel tasarımı ile geniş oyun kütüphanesi, GB’nin yaklaşık 10 sene boyunca daha teknolojik rakibi Game Gear’ın karşısında durmasına imkan sağladı. Yaşı yetenler, bir devir bütün oyun konsollarına ‘Game Boy’ dendiğini hatırlayacaktır. Ayrıyeten uzunca bir müddet de Tetris’in oynanabildiği tek konsol oldu. GB’nin siyah beyaz grafikleri çağdaş oyunculara cazibeli gelmese de konsol, oyun bölümüne yarar sağlayan devasa bir taşınabilir oyun pazarı oluşturulmasına büyük yarar sağladı. Yepyeni Game Uzunluk, Amazon’da 131 dolara satılıyor.

GAME UZUNLUK COLOR (1998)

Nintendo’nun birinci renkli oyun konsolu, klasik GB oyunlarını da oynatabiliyordu. Game Uzunluk Color, aslında 2001’de piyasaya çıkan ve daha gelişmiş özellikleri bulunan Game Uzunluk Advance’in öncesinde süreksiz tedbir vazifesi görmüştü.

GAME UZUNLUK ADVANCE (GBA, 2001)

Konsol, orijinalinin bir nesil gelişmişi olarak tasarlandı. Taşınabilir oyun donanımlarında belli gelişmelerin hayata geçirildiği aygıt 32-bit işlemcisiyle dikkat çekiyordu. Bu sayede konut konsollarında oynanabilen oyunlar da el konsollarına girmeye başlamıştı. Böylelikle geliştiriciler, 1990’ların klasikleşmiş oyunlarını yeni oyunculara tanıtmayı da başarmıştı.

GAME UZUNLUK ADVANCE SP (GBA SP, 2003)

GB’ye 2000’ler havasını getiren bu model katlanabiliyordu. Pil yerine bataryaya sahip birinci GB modeli olan GBA SP’de ayrıyeten ekran ışığı da gelmişti ve konsol nihayet karanlık ekranından kurtulmuştu. GBA SP, cep telefonu patlamasının yaşandığı devirde piyasaya çıkmıştı.

NINTENDO DS (2004)

Nintendo DS’nin ikinci ekranı ve dokunmatik denetimi ile el konsollarında yeni bir devir başladı. Geliştiricilerin aşağı kısma ikinci ekranı koyma dileği daha heyecanlı oyunlar tasarlanmasıyla sonuçlandı. DS çıktığında 3 boyutlu oyun oynatacak kadar güçlü bir aygıttı.

GAME UZUNLUK MICRO (2005)

Nintendo, DS’nin çabucak akabinde Game Uzunluk Advanced Micro’yu çıkardı. Bir avuç içinden biraz büyük bu aygıt bilindik GB oyunlarının oynanmasına müsade etmiyordu.

SONY DSC

NINTENDO DS LITE (2006)

Nintendo, DS Lite ve DSi Lite ile konsolun iki güncellenmiş modelini çıkardı. Aygıtların bataryasını geliştirdi ve DSi’ye kamera koydu. DS ailesi, dünya çapında 150 milyon satışla Nintendo’nun en çok satan konsolları olarak söz ediliyor. DS’nin kendine has ve etkileyici oyunları, o periyot PlayStation Portable konsolunu gölgede bırakmıştı.

NINTENDO 3DS (2011)

Nintendo 3DS’nin donanımındaki inovasyon 3D gözlük üzere rastgele bir aksesuar olmadan 3 boyutlu imaj sunabilmesiydi. Ancak 3 boyut özelliği en çok unutulan işlevlerden biri oldu demek mümkün; yalnızca çok az sayıda oyun tarafından özel efektlerde kullanıldı.

NINTENDO 2DS (2013)

3D fonksiyonunun talep görmemesi üzerine Nintendo tıpkı aygıtın 3 boyutlu olmayan versiyonunu piyasaya sürdü.  3DS ise, geriye dönük uyumlulukla birlikte orjinal DS’nin yükseltilmiş bir versiyonu olarak devam etti.

YENİ NINTENDO 3DS (2015)

Standart ve XL uzunluklarda tasarlanan Yeni Nintendo 3DS, son donanım gelişimine sahip. Yeni 3DS’de geliştiriciler yalnızca taşınabilir aygıta has oyunlar hazırladılar. Birinci DS kadar çığır açıcı bir teknolojiye sahip değil ancak Nintendo’nun konsol üzerinde yaptığı revizyonlar aygıtın kullanım müddetini uzattı.

Kaynaklar: Insider, Gizmochina, History-computer.com

Emir Can İğrek’in müzik dünyasını kasıp kavuran son modülü ‘Ali Cabbar’ın çalıntı olduğu savı gündeme bomba üzere düşmüştü. Zeki Alasya’nın kızı Zeynep Alasya, müziğin yepyenisi ve çalıntı olduğu argüman edilen Yeşilçam sinema müziği ortasındaki benzerliği reddeden Buyruk Can İğrek’i gaye aldı.

Son devirlerde müzik listelerini alt üst eden Emir Can İğrek imzalı “Ali Cabbar” isimli kesim, hem hüzünlendiren kelamları hem de dokunaklı öyküsüyle toplumsal medyada büyük yankı uyandırdı.

Sevdiğine kavuşamayan genç bir adamın mevtle sonlanan hikayesini müzikseverlerle buluşturan kesim, kısa müddette milyonlarca dinlenme elde ederek trend listelerinde doruğa ismini yazdırdı. Lisanlardan düşmeyen müzikle ilgili “çalıntı” iddiası ise ortalığı karıştırdı. 

İddialara nazaran; Ali Cabbar müziğinin müziğinin büyük bir kısmı başrollerinde Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın yer aldığı 1974 üretimi “Beş Milyonluk Borç Verir Misin?” isimli Yeşilçam sinema müziğinden alındı. 

“HİÇBİR MÜZİĞİM ÇALINTI DEĞİLDİR”

Şarkıları dinleyen toplumsal medya kullanıcıları ikiye ayrılırken Buyruk Can İğrek ise hususa dair sessizliğini bozdu. “8 yıllık şu mütevazı meslek geçmişimde hiçbir müziğim çalıntı değildir.” diyerek kelamlarına başlayan ünlü müzikçi, “İddiası olan dava açıp uzmanlara sorabilir. Her notamın her sözümün altına imzamı atarım. Daha çok çalışarak yıllarca bu ligde tertemiz bir halde top koşturacağız” tabirlerini kullandı.

“MERDİVEN MELODİLER BENZERLİK HİSSİ YARATABİLİR”

Şarkılardaki benzerliği de müzik bilgisinden faydalanarak açıklayan İğrek, “9/8 ritim kalıbında ve halk müziği formunda olduğu için, merdiven melodiler benzerlik hissi yaratabilir. Burada da 2-3 saniyelik bir merdiven melodisi andırıyor yalnızca.” dedi.

“Beş Milyonluk Borç Verir Misin?” sinemasında rol alan Zeki Alasya’nın kızı Zeynep Alasya ise Emir Can İğrek’in çalıntı savlarını reddetmesi üzerine küplere bindi. Hürriyet gazetesinden Savaş Özbey’e konuşan Zeynep Alasya, iki parçayı da dinlediğini, durumun benzerlikten çok daha fazlası olduğunu söyleyerek “Tarttım ve 1 tek nota hariç büsbütün tıpkı melodi. Yoruma açık değil. Çok net” sözlerini kullandı.

“Ali Cabbar” müziğinin kelam ve bestesi MESAM’ın kayıtlarında Buyruk Can İğrek’e ilişkin görünüyor. 

EMİR CAN İĞREK – ALİ CABBAR MÜZİK SÖZLERİ

Ne ateş var ne de duman amma
Tutuşur alevler yanar Ali Cabbar
Sevdiğin kız diğerine varmış
Dayanabilirsen dayan Ali Cabbar

Baban der “al gırnatanı oğlum.
Akşama düğün var, yürü Ali Cabbar”
Sevdiği kız diğerine varmış
Oynar el oğluyla çalar Ali Cabbar

Bu ne kederdir bu nasıl sınavdır
Anlayabilirsen anla Ali Cabbar
Yükün’ almış buralara küsmüş
Askere yazılmış masraf Ali Cabbar

Gideli 6-7 ay olmuş
Haberi de düşmüş köye Ali Cabbar
Sesi susmuş, gırnatası susmuş
Bir türkü bırakmış bize Ali Cabbar…

Geçtiğimiz günlerde Londra’da bulunan restoranındaki yüksek fiyatlarla ilgili gelen yansıların akabinde ünlü kasap Nusret Gökçe menüsüne ‘uygun fiyatlı’ bir öğlen yemeği ekledi.

Yaptığı saltbae (tuzlama) hareketiyle tüm dünyada büyük bir hayran kitlesine sahip olan ünlü fenomen kasap Nusret Gökçe Londra’da bulunan restoranındaki yüksek fiyatlarla ilgili gelen reaksiyonların akabinde herkesi şaşırtan kıymetli bir değişikliğe gitti.

RESTORAN FİYATLARI REAKSİYON ÇEKMİŞTİ!

Restoran fiyatlarının toplumsal medyada büyük bir reaksiyon çekmesi üzerine itibar kaybeden Nusret fiyatları aşağı çekti. Ünlü fenomen menüye 39 sterlinlik bir öğlen yemeği de ekledi.

FİYATLARDAN ÖTÜRÜ RESTORANININ PUANI DÜŞTÜ

Gökçe, Londra’da bulunan Steakhouse’da etleri 1,450 sterline kadar satıyordu ve birtakım hesaplar 37 bin sterlini geçiyordu. Lakin bu çok fiyatlar müşterilerin reaksiyonunu çeken Gökçe’nin restoranının, Londra’daki restoranı en makus dereceli yerler ortasında yer almasına ve başkentteki 23,811 restoran içinde 20,491. sıraya düşmesine neden oldu. 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK GÖRÜNTÜ;

Şarkıcı Zara’nın çekirgeyle imtihanı! Konserde neye uğradığına şaşırdı

Yakın vakitte, Dogecoin (DOGE) ve birçok altcoin projesi için balina hareketleri dikkat çekti. Kimi balina alım yaparken, kimisi borsalara coin yolladı. Bu da satış yapılıp yapılmayacağı konusunda yatırımcıları endişelendirdi. İşte detaylar…

Dev balina adresi BLUR ve DYDX aldı

Borsaya yollanan coin’lerden bahsetmeden evvel, büyük yatırımcıların yaptığı alımlara bakalım. 22 Temmuz’da on-chain bilgi analisti Ember’in müşahedelerine nazaran, iki altcoin’de hareketlilik vardı. 0x06c ile başlayan dev balina adresi dün kurumlar ortası OTC yoluyla toplam pahası yaklaşık 1,1 milyon dolar olan 1,75 milyon BLUR ve 250.000 DYDX satın aldı. Bu adresin 8 Mart’tan bu yana 23,75 milyon BLUR (ortalama fiyat: 0,487 dolar) biriktirdiğini belirtmekte yarar var. Yani balinanın mevcut değişken kaybı yüzde 32 civarında. Bu da 3.69 dolara işaret ediyor.  DYDX coin’inden ise ortalama 2.43 dolar ile alım yapmıştı. Bu da şu anda 1.23 milyon dolarlık bir kaybı olduğunu gösteriyor.

Compound grubu, Coinbase’e coin yolladı

Diğer yandan, satış muhtemelliğine bakarsak, kripto borsalarına giden coinler dikkat çekiyor. Lookonchain’e nazaran, Compound takımıyla ilgili dev bir balina adresi harekete geçti. Grup, Coinbase’e 20.000 COMP (yaklaşık 1,5 milyon dolar) yatırdı. Dev balina şu anda 402.462 COMP’a (yaklaşık 29,8 milyon dolar) sahip.

DOGE balinaları harekete geçti

Son olarak Blockchain takip ve tahlil platformu Whale Alert, bir duyuru paylaştı. Dün, Twitter’da iki balinanın milyonlarca kıymetinde Dogecoin’i (DOGE) borsalara transfer ettiğini paylaştı. Platform tarafından yapılan birinci paylaşıma nazaran, bir balina dün bilinmeyen bir cüzdandan Binance’e yaklaşık 6.177.001 dolar bedelinde 85.000,009 DOGE transfer etti. Buna ek olarak, Whale Alert’ten gelen ikinci bir gönderi, öbür balinanın bilinmeyen bir cüzdandan Robinhood’a 32 milyon dolardan fazla kıymete sahip 450.000.000 DOGE transfer ettiğini belirtti.

Bu transferler potansiyel bir DOGE satışının birinci işaretleri olabiliyor. Bu nedenle birçok uzmana nazaran, yatırımcılar gözlerini göğüs coin‘in fiyatında tutmalıdır. Altcoin’in fiyatı son 24 saat içinde 0,07152 dolar direnç düzeyinin üzerine çıktı. Yazım vaktinde bu düzeyin üzerinde süreç görmeye devam etti. Traderlar kâr elde etmek isteyebilir ve bu da DOGE’un fiyatının önümüzdeki 24 saat içinde yakın vakitte kırılan 0,07152 dolar fiyat noktasına düzeltmesine neden olabilir. Analistlere nazaran devam eden satış baskısı, kripto para ünitesini 0,06972 dolara kadar düşürebilir. Bununla birlikte, dikkat edilmesi gereken bir konu, son 3 gün içinde DOGE’un günlük grafiğinde kıymetli bir orta vadeli yükseliş teknik bayrağının tetiklenmiş olmasıdır.

Bodrum Belediyesi, personellerine yönelik “Psikolojik İlk Yardım ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri Atölyeleri” düzenliyor

Bodrum Belediyesi’nin çalışanlarına yönelik düzenlediği eğitimler kapsamında Bodrum Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü’ne bağlı Toplumsal Cinsiyet Eşitlik Bürosu ile Bodrum Kadın Dayanışma Derneği iş birliğinde “Saha Çalışanları İçin Psikolojik İlk Yardım Atölyesi ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri Atölyesi” yeni katılımcılarla devam ediyor.

Bodrum Ticaret Odası Toplantı Salonu’nda düzenlenen atölyelerde, Psikolojik Danışman Ada Ümmühan Köse tarafından “Saha Çalışanları İçin Psikolojik İlk Yardım Atölyesi” ve Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nden Füsun Doğan tarafından “Toplumsal Cinsiyet Rolleri Atölyesi” sunuldu.

Psikolojik İlk Yardım Atölyesi’nde, sahada çalışacak personelin travmaya duyarlı hizmet üretmelerine yönelik yöntemler paylaşıldı. Atölye, personelin psikolojik güçlendirme ve destek konularında detaylı bilgi alarak hizmet sürecinin uzun soluklu yürütülmesini sağlamayı amaçlıyor.

Toplumsal Cinsiyet Rolleri Atölyesi’nde ise toplumsal cinsiyet rollerinin ayrımcılık ve eşitsizlik yarattığı konusu ele alınırken atölyede katılımcılara toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili farkındalık yaratmak ve bu konuda yapılması gerekenler hakkında bilgiler verildi.

Başkan Ahmet Aras’ın 2019 yerel seçimlerinin  hemen ardından hayata geçirdiği “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” perspektifinde yeni yönetim yaklaşımı sonrası  imzaladığı CEMR’in (Avrupa Yerel Yaşamda Kadın Erkek Eşitliği Şartı) gereklerinden olan Yerel Eşitlik Eylem Planı (YEEP) ve  Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nin Bodrum Belediyesi ile birlikte hayata geçirdiği, ”Bodrum’dan Türkiye’ye Kadınlar Eşitlikçi ve Şiddetsiz Kentini Yaratıyor” projesi kapsamında  Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini etkin bir şekilde geliştirmek ve uygulamak üzere Bodrum Belediye personeline düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimleri sürüyor.

Bodrum Belediyesi, eğitimlerine belli bir program dahilinde düzenlemeye devam edecek. Personelin mesleki gelişimine katkı sağlamayı hedefleyen eğitimler, belediye çalışanlarının daha bilinçli, duyarlı ve etkili hizmet sunmalarını amaçlıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Beden sağlığının önemli olduğunu, fakat beyin sağlığının bunların ötesine geçtiğini belirten uzmanlar, cildimize nasıl iyi bakıyorsak, beynimize de iyi bakmamız gerektiği konusunda uyarıyor. Dünya Beyin Sağlığı Günü kapsamında beyin sağlığının önemine dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, iyi bir beyin sağlığının ruhsal, bedensel ve sosyal olarak iyi olmak demek olduğunu söylüyor. Sağlıklı beslenmenin yanında ruhsal iyilik halinin beyin sağlığı için önemli olduğunun altını çizen Tarlacı, yalnızlığın ise beyne iyi gelmediğine vurgu yapıyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, Dünya Beyin Sağlığı Günü kapsamında beyin sağlığının önemine dair açıklamalarda bulundu.

İyi bir beyin sağlığı demek, ruhsal, bedensel ve sosyal olarak iyi olmak demek

Bütün bedenimizin tıbbi sağlığının önemli olduğunu, fakat yönetici merkezimiz olan beyin sağlığının bunların ötesine geçtiğini belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, cildimize nasıl iyi bakıyorsak, içimizdeki beynimizin de sağlığına iyi bakmamız gerektiğini söyledi.

Öncelikle sağlığın ne olduğundan bahsetmek gerektiğini dile getiren Tarlacı, “Sağlıklı olmak, bir insanın ruhsal bedensel ve sosyal olarak iyilik hali demek. Bu yönüyle bakıldığı zaman aslında iyi bir beyin sağlığı demek, ruhsal, bedensel ve sosyal olarak iyi olmak demek. Bu üçü bir araya geldiği zaman bir insanın sağlıklı olduğundan bahsedebiliyoruz. Beyin için de bunlar geçerli.” ifadelerini kullandı.

Beyin sağlığı için sağlıklı beslenme çok önemli

Bedensel olarak beynimize nasıl iyi bakacağımızı açıklayan Tarlacı, “Öncelikle beslenirken sadece bedenimizi beslediğimizi düşünmememiz gerekiyor. Beslenmek demek beyni beslemek demektir. Çünkü aldığımızın neredeyse 5’te 1’ini beynimiz kullanıyor. Beslenme konusunda özellikle Ege, Akdeniz diyeti beyin ve kalp damar sağlığı açısından da en ideal beslenme şekli. Ağırlıklı olarak yeşil sebzeler, otlar, meyveler ve deniz ürünlerinden oluşuyor. Beyin sağlığı açısından yapılması gereken en önemli şeylerden bir tanesi sağlıklı beslenmek. Sağlıklı beslenirken de bedene zarar vermemek, alkol ve benzeri bağımlılık yapan maddeleri olabildiğince azaltmak, kısmak ya da kesmek bu işin diğer tarafını oluşturuyor.” şeklinde konuştu.

Bardağın dolu tarafını görmeye kendimizi alıştırmalıyız

Beyin sağlığının önemli bir diğer parçasının ruhsal iyilik hali olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Ruhsal iyilik halini sağlayan pek çok parametre var. Aile ilişkileri, toplumun ekonomik durumu, iyi uyku düzeni gibi birçok faktörün etkisi bulunuyor. Ancak olabildiği kadar hayata daha pozitif, daha mutlu, daha şükrederek bakmak ve olumlu kısımları görmek lazım. Elbette ki negatif olumsuz şeyler daha büyük etkiler oluşturuyor ama farkındalığımızı arttırmalıyız. Yaşamdaki bütün sıkıntıların bir şekilde geçeceğini ve geçmek zorunda olduğunu, bunun için sabredilmesi gerektiğini bilmeliyiz. Nefes almak, yürümek, bağımsız hareket etmek, havayı koklamak, görmek gibi dış dünyanın bizi beslediği konulara şükrederek farkındalık oluşturmamız gerekiyor.” dedi.

Böyle düşünüldüğü zaman hayatın derin sıkıntıları karşısında daha dirençli hale gelebileceğimizi belirten Tarlacı, bardağın boş tarafını değil, dibinde bir damla su varsa dolu tarafını da görebilmeye bir şekilde kendimizi alıştırmamız gerektiğini sözlerine ekledi.

Yalnızlık insana iyi gelmez, beyne hiç iyi gelmez

İnsanın tek başına var olabilen bir canlı olmadığına değinen Tarlacı, “Çocuklukta konuşmayı öğrenirken bile başkasının varlığına, konuşmasına ihtiyaç duyarız. Doğuştan dil yeteneğimiz olsa da başkası hayatımızda yoksa konuşmayı asla öğrenemiyoruz ve konuşamıyoruz. Bize öteki gerekiyor. Öteki bazen hayatta sıkıntı yaratabiliyor. Diğer insanların varlıkları bizi sinir edebiliyor ama insan sosyal bir canlı ve diğerlerinin varlığıyla anlam kazanıyor. Diğerlerinin gözünde kendimizi görerek anlamımızı çıkartıyoruz ya da kim olduğumuzu anlıyoruz. Beyin sağlığı açısından özellikle sosyal ilişkileri arttırmak insanlara zaman ayırmak gerekiyor. Aile ve akrabalar sonra arkadaşlar şeklinde bu zincir genişletilebilir. Buradaki önemli nokta şu yalnızlık insana iyi gelmez, beyne hiç iyi gelmez. Beynin çabuk yaşlanmasına, büzüşmesine, pörsümesine neden olur. Dolayısıyla sosyal etkileşimlerimizi olabildiğince güçlü, canlı tutmak ve hayatın bütün renklerini görebilmek gerekiyor. ” dedi.

Bir gün değil hayat boyu beyin sağlığına dikkat edilmeli

Sadece beyin sağlığı gününde değil 365 gün beynimizi dikkate almamız gerektiğine dikkat çeken Tarlacı, “Beyin sağlığınız için farkındalık oluşturmanız gerekiyor. Yaşam boyu sizi yöneten, kararlarınızı vermeyi sağlayan, duygularınızı değerlendiren, problem çözmenizi sağlayan, yaşamdaki sorunlarla başa çıkmanızı duygusal, düşünsel ve davranışsal olarak sağlayan beyin, yönetici ve en değerli organımız. Dolayısıyla sadece bir gün değil tüm yıl hatta yaşamınız boyunca beyninizi dinleyin, ona dikkatinizi verin ve beyin sağlığınıza dikkat edin.” şeklinde konuştu.

Beyin sağlığını korumak için beslenme, egzersiz, uyku ve stres yönetimi önemli

Beyin sağlığını korumaya yardımcı öneriler de paylaşan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterin. Omega-3 yağ asitleri, B vitamini ve antioksidan içeren besinler tercih edin. Meyve, sebze, tam tahıllar, yağsız proteinler ve sağlıklı yağlarla zenginleştirilmiş bir diyet benimseyin. Trans yağ ve doymuş yağ tüketimini sıfırlayın, fast food ve işlenmiş gıdalardan uzak durun. Düzenli olarak egzersiz yapın. Yürüyüş, yüzme, dans, bisiklete binme gibi beyin sağlığını destekleyen egzersizleri tercih edin. Bulmaca çözme, kitap okuma, müzik dinleme, yeni şeyler öğrenme gibi zihinsel aktiviteleri de unutmayın. Stresten uzak durmaya özen gösterin. Yeni hobiler edinmek, sosyal etkinliklere katılmak, doğayla zaman geçirmek, meditasyon, yoga ve nefes egzersizleri stresinizi yönetmede yardımcı olabilir. Uyku düzeninize dikkat edin ve kaliteli uyumanızı sağlayacak önlemler alın. Sağlık kontrollerinizi düzenli yaptırın. Kullandığınız ilaçlar varsa reçetenize ve doktorunuzun önerilerine sadık kalın. Beyin yaralanmalarına karşı güvenlik önlemleri almayı ihmal etmeyin.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Tarihi Havagazı Fabrikası Gençlik Yerleşkesi’nde düzenlediği Üniversite Tercih Günleri büyük ilgi görüyor. Tercih aşamasındaki gençlerle bir araya gelen Başkan Tunç Soyer, “İzmir’i tercih etsinler. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bizim onlara sunduğumuz birçok hizmet var. İzmir, tüm kurumsal kapasitesiyle gençlerimizin dertlerine derman olmaya devam edecek” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Tarihi Havagazı Fabrikası Gençlik Yerleşkesi’nde Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Üniversite Tercih Günlerine katılan gençler, akran danışmanları ve uzman rehberlerle bir araya geldi. 1 Ağustos’a kadar sürecek program hakkında konuşan Başkan Tunç Soyer, “Üniversite sınavına giren ve sonuçlarını öğrenen evlatlarımız için bir rehberlik hizmeti veriyoruz. Onların tercihlerini şekillendirmesi için uzmanlarımız, öğretmenlerimiz ve bugün öğrencilik yapan çocuklarımızla onları buluşturuyoruz. Tercihlerini doğru yapabilmeleri için onlara destek veriyoruz. Çok hayati bir tercih. Dolayısıyla bütün geleceklerini belirleyecek bir karar verecekler. Olabildiğince geniş açıdan görebilmelerini olabildiğince akıllarındaki sorulara cevap bulabilecekleri ve berrak bir zihinle karar verebilecekleri bir noktaya getirmek istiyoruz” dedi.  
 
“İzmir gençlerimize ev sahipliği yapmak için kollarını açmış bekliyor”
Üniversite tercihi yapacak öğrencilere çağrıda bulunan Başkan Tunç Soyer, “Buradan onlara söyleyebileceğim çok net bir mesaj var; İzmir’i tercih etsinler. İzmir özellikle gençlerimiz için çok cazibesi olan bir şehir. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bizim onlara sunduğumuz birçok hizmet var. Barınma ihtiyacının giderilmesinden, kampüslerde yemeğe, çamaşırhane, kütüphane hizmetinden 4 gençlik merkezimize ve ücretsiz etkinlik biletlerine kadar her alanda yanlarındayız. Şu anda belki en ucuz toplu taşıma yapan illerinden biri İzmir. İzmir, tüm kurumsal kapasitesiyle gençlerimize ev sahipliği yapmak için kollarını açmış onları bekliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak elimizden gelen tüm gayretle onları burada en mutlu edecek şekilde hizmet üretmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Çok olumlu tepkilerle karşılaşıyoruz.”
İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik Çalışmaları ve Sosyal Projeler Şube Müdürlüğü’nde görevli sosyolog Çiğdem Kumova, “Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz üniversite tercih günlerindeyiz. Sınava girmiş ve danışmanlık hizmeti almak isteyen herkese hizmet veriyoruz. Fakat bizim işimizin şöyle bir farkı var; biz öncelikle gençlerle akran danışmanlarını buluşturuyoruz. Daha sonra masalar, uzmanlardan doğru tercih yapmak için danışmanlık hizmeti alıyorlar. Akran danışmanları üniversite öğrencilerinden oluşuyor. Farklı üniversitelerin farklı bölümlerinde okuyan öğrenciler akran danışmanlığı yapabiliyor. Gelen öğrencilere üniversiteler, bölümler hakkında bilgi veriyorlar. Kendi deneyimlerini aktarıyorlar. Deneyim paylaşımı oluyor. Çok olumlu tepkilerle karşılaşıyoruz. Çünkü gençler gençlerle konuşuyor. Kendi dillerinde konuşuyorlar” diye konuştu.

“Burada biraz tercihin felsefesini yapıyoruz”
Tercih uzmanı Ufuk Mayda, “Öğrenciler tercih yaparken sadece sıralamaya gelen bölümleri tercih etmesinler, hangi bölümler hakkında fikir sahibi olmak istiyorlarsa o bölümden öğrencilerle görüşsünler diye akran danışmanlığını projeye ekledik. Birçok bölümden bilgi alıyor gelen öğrenci. Buranın farkı şu; rastgele öğrencinin sıralamasına göre bir tercih yapılmıyor. Burada biraz tercihin felsefesini yapıyoruz. Öğrencinin kendini bulmasını istiyoruz. Psikoloji istiyor ama neden? Zorlukları neler? Doğrudan psikoloji okuyan bir öğrenciyle görüşüyor, o alandan uzman akademisyenlerle bir araya getiriyoruz” dedi.  

“Ben faydalandım, başkasına da yardımım dokunur diye düşünüyorum”
Akran danışmanı Elif Heja Doğu ise “Tercih yapacak öğrencilere kendi bölümlerimizi tanıtarak, sorularını cevaplayarak yardımcı olmaya çalışıyoruz. Daha çok kendilerini hatırlama ve tanımaya yönelik sorular soruyoruz. Aslında bu ekiple ben de kendi tercih dönemimde karşılaştım. Çok fazla soruyla baş başa kalmıştım. Akranlarım hem de uzmanların yardımıyla tercihlerimi gözden geçirme fırsatım olmuştu. Bunun heyecanı ve isteğiyle buradayım. Ben faydalandım, belki başkasına yardımım dokunur diye düşünüyorum” dedi.  

“Okulu daha iyi tanıyabiliyorsunuz”
Eşit ağırlık alanında 947’inci sıraya yerleşerek derece yapan Tuna Civan, Boğaziçi Üniversitesi ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi arasında kararsız kaldığını belirtti. Civan, “Aklımda birkaç üniversite vardı. Bunu hocalar yerine akranlara danışmak şöyle faydalı oluyor; onlar orayı gezmiş, tanıyor, biliyor, okumuş oluyor, tecrübeleri, anıları oluyor. Okulu daha iyi tanıyabiliyorsunuz. Hem Boğaziçi hem ODTÜ’den arkadaşlarla görüşüyorum. İkisi arasında karar vereceğim” diye konuştu.  

“Tavsiye ederim”
Tercih günlerine gelen Meriç İpekkesen ise özellikle akranlarından edindiği bilgilerin çok yararlı olduğunu belirterek “Tercihte çok işimize yarayacak. Şu an eczacılık bölümüne yakınım. İzmir’de kalmayı hedefliyorum. İzmir’i çok seviyorum. Bir yerleri yazmadan önce oraları görmek istiyoruz, bazen bu şansımız olmuyor. Ama akranlarla konuşunca görmüş kadar oluyoruz yazacağımız şehirleri. Tercih yapacak arkadaşlarımıza tavsiye ederim. Gelip konuşmaları lazım. Onların gözünden görmek çok farklı” diye konuştu.
 
Urla, Bergama ve Ödemiş’te de tercih noktaları kuruldu
İzmir Büyükşehir Belediyesi, her alanda olduğu gibi eğitimde de fırsat eşitliği ilkesi kapsamında gençlere destek sunmaya devam ediyor. 21 Temmuz-1 Ağustos tarihleri arasında Üniversite Tercih Günleri başlatan İzmir Büyükşehir Belediyesi, Tarihi Havagazı Fabrikası Gençlik Yerleşkesi, Urla, Bergama ve Ödemiş’te kurulan tercih noktalarında uzman rehberler ile çeşitli şehir ve üniversitelerde farklı bölümlerde okuyan akran danışmanları ile gençlere destek vermeye başladı. Gelen taleplere göre yeni ihtiyaç adresleri de belirlenecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yenilediği Celal Atik Yüzme Havuzu, artık yurtdışından gelen ekiplerin de ilk tercihi olmaya başladı. Dev tesis bu günlerde Ukrayna U17 Kadın Milli Takımı’nı ağırlıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yenilediği ve geliştirdiği Kültürpark’taki Celal Atik Yüzme Havuzu sportif faaliyetler için yeni cazibe merkezi haline geldi. Cumhuriyet’imizin 100. yılı anısına Türkiye Sutopu Federasyonu tarafından düzenlenecek Uluslararası Kadınlar Sutopu Şampiyonası Celal Atik Yüzme Havuzu’nda yapılacak. Tesis aynı zamanda misafir takımların da İzmir’deki ilk tercihi haline geldi. Kısa süre önce U17 Milli Takımımız’ın antrenman için kullandığı Celal Atik Yüzme Havuzu, şimdi de Ukrayna U17 Kadın Milli Takımı’nı ağırlıyor. 29 Temmuz-8 Ağustos tarihlerinde Manisa’da düzenlenecek U17 Avrupa Şampiyonası’nda mücadele edecek Ukrayna Milli Takımı, antrenmanlarını İzmir’deki havuzda gerçekleştiriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi böylelikle, savaş nedeniyle ülkesinde antrenman havuzu bulamayan Ukrayna Milli Takımı’na destek oluyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Egeli, Celal Atik Yüzme Havuzu’nun farklı yaş gruplarında Türkiye şampiyonalarına da ev sahipliği yaptığını vurgulayarak, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer’in belirlediği vizyonla hareket ediyoruz. Cazibe merkezi haline getirdiğimiz Celal Atik Yüzme Havuzu, tüm ekiplerin ilk tercihi olmaya başladı.  İzmir, denizi, rüzgarı, sahilleri ve havuzuyla Avrupa’nın su ve plaj sporları başkenti olma hedefi doğrultusunda emin adımlarla ilerliyor” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kahramanmaraş merkezli zelzelelerde ziyan gören birtakım vilayetlerdeki ziraî üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince (TKK) düşük faizli kredi kullandırılmasına ait karar yine düzenlendi.

Konuya ait Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Karar ile 6 Şubat’ta meydana gelen zelzelelerde ziyan gören kimi vilayetlerdeki ziraî üreticilere, Ziraat Bankası ve TKK tarafından düşük faizli kredi kullandırılmasına ait kararlar kapsamında kredi borçlarının ertelenmesine dair Cumhurbaşkanı Kararı’nda değişiklik yapıldı.

Buna nazaran 21 Şubat 2023 tarihli ve 6816 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının eki Kararın 2’nci unsurunun beşinci fıkrasında yer alan, “Hasar tespit komitesi kararlarının, bu kararın yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde hazırlanmış olması temeldir.” cümlesi “Hasar tespit komitesi kararlarının, bu kararın yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içerisinde hazırlanmış olması temeldir.” formunda değiştirildi.

Karar, 6 Şubat’tan geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi.

Yer altı maden işletmelerine dayanak verilmesine ait kararda değişiklik

Yer Altı Maden İşletmelerinde Meydana Gelen Maliyet Artışlarının Karşılanması Gayesiyle Dayanak Verilmesine Ait Karar’da da değişikliğe gidildi.

Resmi Gazete’de yayımlanan karar, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun süreksiz 29’uncu unsuru yeterince alındı.

Buna nazaran, kelam konusu kararın 6’ncı hususunun, birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “31/12/2022” ibareleri “31/12/2023” halinde değiştirildi.

Kararın kinci fıkrasının (b) bendinin birinci cümlesi ise “3213 sayılı Kanun kapsamında işletme faaliyetlerinin durdurulması halinde işletme faaliyetine müsaade edilen tarihe kadar, üretime hazırlık faaliyetlerinin işletme projesine alışılmamış olduğunun tespit edilmesi halinde bu tersliğin giderildiği tarihe kadar, daimî nezaretçi ataması yapılmaksızın çalışıldığının tespit edilmesi halinde ise daimi nezaretçi ataması yapılan tarihe kadar geçen müddetlerde takviye ödemesi yapılmaz.” biçiminde tekrar düzenlendi.

Aynı kararın 8’inci unsurunun, ikinci ve üçüncü fıkrasında yer alan “31/12/2022” ibareleri de “31/12/2023” halinde değiştirildi.

Değişikliğe ait Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete’de yayımlanarak 1 Ocak 2023 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, deprem kuşağında yer alan kenti afetlere dirençli hale getirmek için birçok alanda çalışmalarını sürdürüyor. Olası bir afet esnasında yapılması gerekenler 360 personelin katıldığı 23 farklı tatbikat senaryosu ile canlandırıldı. Telsizden yaptığı anonsla tatbikatı başlatan Başkan Soyer, “İzmirlilerin içi rahat etsin. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin donanımlı kadroları olası afete en hızlı şekilde müdahale edecek kapasiteye sahip” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı öncülüğünde, Büyükşehir’in tüm birimlerinin bulunduğu “Afete Hazır İzmir” tatbikatı yapıldı. Afet öncesi, afet sırası ve afet sonrasında yapılması gereken çalışmalar, hazırlanan tatbikat senaryoları canlandırıldı. Tatbikat, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in, Afet Koordinasyon Merkezi’nde (AKOM) itfaiye telsizinden “Tunç Başkandan 16-55’e. Tatbikatımızı başlatıyoruz. Kolaylıklar diliyorum” anonsu ile başladı. 360 personelin katıldığı tatbikatta, olası bir deprem sonrası yapılması gereken tüm çalışmalar 23 farklı senaryo ile canlandırıldı.

“Ne kadar donanımlı olduğumuzu görmüş olduk”
Tatbikatı izleyen Başkan Tunç Soyer, emeği geçen herkese teşekkür etti. Soyer, “Olası bir depreme ne kadar hazırlıklı, ne kadar donanımlı olduğumuzu görmüş olduk. Çünkü afet anında büyük bir çaresizlik, büyük bir panik hali yaşanabiliyor. Hem İzmir hem de Kahramanmaraş depreminde benzer sıkıntıları gördük. Ama şimdi görüyorum ki yapılan bütün bu hazırlıklar, böyle felaket anlarında çok hızlı reaksiyon verebildiğimiz, çok hızlı inisiyatif kullanabildiğimiz zamanlar olacak” dedi.

“Rahat uyusunlar”
Başkan Soyer, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çok güçlü bir kurumsal kapasitesi var. Her türlü afetle anınla başa çıkmaya muktedir bir ekip var. İzmirlilerin içi rahat etsin. Rahat uyusunlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin donanımlı kadroları olası afete en hızlı şekilde müdahale edecek kapasiteye sahip. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Her biri ile gurur duyuyorum” diye konuştu.

“Afeti en az hasarla atlatmak için çalışıyoruz”
İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi Dairesi Başkanı İsmail Derse de İzmir Büyükşehir Belediyesi Afet ve Acil Durum Müdahale Planı kapsamında daire başkanlıkları ve Büyükşehir Belediyesi yönetim mekanizmasının devreye girmesi ile alınacak kararların hızlı şekilde aksiyona dönüşmesini sağlayacaklarını belirtti. Derse, amaçlarının hayat kurtarmanın yanı sıra kesintiye uğrayan faaliyetleri en kısa sürede normale döndürmek olduğunu söyleyerek “Ekonomik ve sosyal kayıpları en aza indirmek, bunun yanı sıra kaynakların etkin kullanılmasını sağlamak öncelikli amacımız” dedi.

Senaryo gereği yapılan faaliyetler
Tatbikat kapsamında senaryo gereği İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri, Konak’ta Körfez’e düşen bir vatandaşı kurtararak hastaneye ulaştırdı. Yine afet bölgesinde trafik düzeninin sağlanması, barınmanın yanı sıra beslenme alanı oluşturulması da canlandırıldı. Ekipler ayrıca yan yatan bir binada arama kurtarma çalışması yaptı. Başka bir ekip de ağır hasarlı binada arama kurtarma faaliyeti yürüttü. Bina yangını, fabrika yangını, kimyasal sızıntı gibi durumlara müdahale de anlatıldı.

Afete hazır İzmir hedefiyle yapıldı
Tatbikatla, İzmir Büyükşehir Belediyesi Afet ve Acil Durum Müdahale Planı’nın işlerliğinin, birimler arasında işbirliğinin sağlanması, kriz müdahale kapasitesinin değerlendirilmesi, tüm afet çalışma ekiplerinin organizasyonunun sağlanması, mobil haberleşme sistemleri ve alternatif haberleşme sistemlerinin kullanılması, İzmir İl Afet Müdahale Planı’nda görev alan İzmir Büyükşehir Belediyesi birimlerinin plana entegrasyonunun sağlanması, arama kurtarma, yangın, su baskını gibi konularda İzmir Büyükşehir Belediyesi afet çalışma ekiplerinin yapılanmasının test edilmesi, haber alma merkezlerinin organizasyonu, paydaşlarla işbirliği, lojistik destek gruplarının etkin rol almasının sağlanması, uluslararası ve ulusal arama kurtarma çalışmaları standartlarının uygulamasının test edilmesi hedeflendi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Koç Holding’in Topluluk Şirketleri ile birlikte AFAD koordinasyonunda Adıyaman, Hatay, İskenderun, Kahramanmaraş ve Malatya’da kurduğu, 5 bin adet konteynerden oluşan ve yaklaşık 20 bin kişinin yaşayacağı “Umut Kentler”, sosyal yaşam alanlarıyla öne çıkıyor.

– Farklı disiplinlerden uzmanlardan görüş alınarak yaratılan “Umut Kent” isimli Konteyner Kent projelerinin odağında eğitim, istihdam, spor ve sosyal hayata katılım yer alıyor.

– Umut Kent proje modeli, Koç Topluluğu şirketlerinin iş birliği geçmişlerinin ve tecrübelerinin olduğu yerel ve uluslararası kurumlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yaratılan çevik yönetim anlayışıyla hayata geçirildi.

– Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu ve Koç Holding’in üst düzey yöneticileri Hatay Umut Kent’i ziyaret ederek kent sakinleriyle bir araya geldi.

Koç Holding, Topluluk Şirketleri ile birlikte AFAD koordinasyonunda 5 farklı noktada, yaklaşık 20 bin kişinin yaşayacağı, 5 bin adet konteynerden oluşan ve sosyal yaşam alanlarıyla öne çıkan Umut Kentleri kurdu. Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu ve Koç Holding’in üst düzey yöneticileri Hatay Umut Kent’i ziyaret ederek kent sakinleriyle bir araya geldi. 

Depremin meydana geldiği 6 Şubat sabahı Koç Topluluğu Afet Koordinasyon Komitesini toplayarak önceliklerini belirlediklerini belirten Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, “Kamu kurum ve kuruluşları ile hızlıca temasa geçtik. Güneş panelinden iş makinesine, jeneratörden sobaya, temiz içme suyundan hijyen malzemelerine kadar yüzlerce kalem ürünü bölge için yola çıkardık. Ayrıca mobil mutfak, tuvalet ve çamaşırhane kurulumu için ekipler oluşturduk. Diğer yandan; arama kurtarma çalışmalarında görev alabilecek eğitim ve donanıma sahip 531 Koç çalışanımız, AFAD ekipleriyle koordineli olarak bölgeye ulaştı. Nitekim, ekiplerimiz 117 kişiyi enkaz altından kurtardı. Vehbi Koç Vakfı Sağlık Kuruluşlarımız tarafından uzman hekim ve destek hizmetlerinden oluşan sağlık ekiplerimiz, AFAD ve Sağlık Bakanlığı koordinasyonu ile bölgede görev yapmaya başladı. Bir yandan da bölgedeki depremzede çalışanlarımızı, aileleriyle birlikte güvenli illere sevk etmek üzere bir planlama yaptık” dedi.  

Umut Kentlerde çocuklar, gençler, kadınlar ve engelliler başta olmak üzere bu büyük felaketten sağ kalanlara hayata yeniden başlayabilme gücü verecek yaşam alanları tasarlamayı hedeflediklerini belirten Levent Çakıroğlu, “Farklı disiplinlerden uzmanlardan da görüş alarak Umut Kentleri, sakinleri için sadece barınma değil, yaşamla yeniden bağ kurma alanları olarak modelledik. Öncelikli hizmet konularımızı eğitim, istihdam, spor ve sosyal hayata katılım olarak belirledik. Koç Holding Konteyner Kent Projesi’nin başlangıcında ortaya koyduğumuz ‘100 gün içinde konteyner kentlerde yaşamın başlaması’ hedefine, 2 Mayıs’ta ilk yerleşimlerin gerçekleşmesiyle ulaştık. Umut Kentlerde yaşam devam ettiği sürece 115 binden fazla çalışanımız, Topluluk şirketlerimiz ve proje paydaşlarımızla depremzedelerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Umut Kent projesine başlamadan önce sahadaki ihtiyaçları her yönüyle ele alabilmek için bir saha araştırması gerçekleştirdiklerini belirten Levent Çakıroğlu, “Araştırmadan depremzedelerin beklentilerini ortaya koyan çok önemli veriler elde ettik. Konteyner evlerin donanımından kentin bütününün tasarımına kadar tüm aşamalarda bu verilerden yararlandık. Bu noktada sizinle, proje ismine de ilham olan bir not paylaşmak istiyorum. Araştırma sırasında görüşülen bir depremzede; ‘Burada her şey yıkıldı, yıkılmayan tek şey umut’ dedi. Projemizi işte tam olarak bu umudun üzerine inşa ettik” ifadelerini kullandı. 

Levent Çakıroğlu: “Konteyner evlerin montajı için sıfırdan yeni bir fabrika kurduk.”

Ülke genelindeki konteyner arz-talep dengesine etki etmeden, Koç Topluluğu’nun sahip olduğu uzmanlık ve etki gücünden yararlanarak yurt dışından konteyner tedariki yolunu seçtiklerini belirten Çakıroğlu, “Global tedarikçilere hızla ulaştık ve kapasite anlaşmaları yaptık. Konteyner evlerin montajı için sıfırdan yeni bir fabrika kurduk. Tüm konteyner ihtiyacımızı böylece kendi üretimimizle karşılamış olduk” şeklinde konuştu. 

Levent Çakıroğlu, “Projemizin ilk fikir aşamasından itibaren tedarik, lojistik ve kurulumunda büyük bir fedakarlıkla ve şevkle çalışan, 100 gün gibi kısa bir zamanda konteyner evleri sahiplerine teslim eden tüm çalışma arkadaşlarıma bu vesileyle teşekkür ediyorum. Elbette tüm çalışmalarımızda bizi destekleyen, toplumsal fayda odaklı bu projede her adımda yanımızda olan AFAD’a ve ilgili tüm idari ve yerel yönetimlere de içtenlikle teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

Umut Kentlerde bulunan konteyner evlerde ısıtma soğutma ayarı olan ihtiyaçtan daha yüksek kapasiteli 12.000 BTU klima kullanıldı. Buna ek olarak derin donduruculu 375 litre kapasiteli buzdolabı, sıcak su ihtiyacı için 65 lt kapasiteli termosifon, elektrikli ocak, 81 cm televizyon ve mobilyalar ile konteyner evlerin içi donatıldı.

Konteyner evlerin dekorasyon ve donanımına farklı bir özenle yaklaştıklarını kaydeden Levent Çakıroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Metrekareyi verimli kullanan, pratik depolama alanları oluşturduk. Her konteyner eve televizyon ve klima yerleştirdik. Evlerin önünde teras alanı yaratıp ev sahiplerinin komşularıyla sosyalleşmesine imkân sağladık.”

Levent Çakıroğlu: “Öncelikli hizmet konularımızı eğitim, istihdam, spor ve sosyal hayata katılım olarak belirledik.”

Levent Çakıroğlu, Umut Kent’te engelli vatandaşların ihtiyaçlarına yönelik, rutin üretim süreçlerinin dışına çıkarak erişilebilirlik standartlarına göre tasarladıkları konteyner evler bulunduğunu belirtti. 

Umut Kent modelini farklı kılacak en temel unsurlardan birinin kentlerdeki sosyal yaşam alanları olduğuna dikkat çeken Levent Çakıroğlu, “Market, aile sağlığı merkezi, psikososyal destek merkezi, ibadethane, çamaşırhane, kuaför, kafeterya gibi bazı temel hizmet ve imkanlardan yararlanabilecekleri birimlerin yer aldığı Kent Meydanları, okulun yanında ders dışı saatleri de kaliteli kılacak eğitim birimlerini ve aktivite alanlarını etrafında toplayan Eğitim Meydanları, kadınların, gençlerin erişimine açık çok yönlü gelişim alanlarının bulunduğu Yaşam Meydanları oluşturduk. Umut Kentlerin her birinde 30’un üzerinde sosyal birim yer alıyor. Bu çerçevede; öncelikli hizmet konularımızı eğitim, istihdam, spor ve sosyal hayata katılım olarak belirledik” dedi. 

Koç Topluluğu şirketlerinin ekosisteminde yer alan, ortak iş birliği geçmişlerinin ve tecrübelerinin olduğu yerel ve uluslararası kurumlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla temasa geçtiklerini belirten Levent Çakıroğlu, bugüne kadar yürüttükleri güvene dayalı başarılı iş birliklerinin, bu projenin şekillenmesine ve istedikleri modelin hayata geçmesine büyük katkı sunduğunu söyledi.  

Levent Çakıroğlu: “Okul, çocuk oyun merkezleri, ana sınıfları, özel destek sınıfları ve kütüphaneler kurduk.”

Çocuklara ve gençlere yaratıcı öğrenme desteği sunacak, 21. yüzyıl becerilerini destekleyecek birimler oluşturduklarını ifade eden Levent Çakıroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Umut Kentlerde okul, çocuk oyun merkezleri, ana sınıfları, özel destek sınıfları ve kütüphaneler kurduk. Yine her okula hizmet verecek şekilde Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğinde, bilgisayarlar ve 3 boyutlu yazıcılardan oluşan özel donanımlı teknoloji tasarım sınıfları oluşturduk. Öğrencilerin ders dışı saatlerde eğlenerek öğrenmelerini desteklemek üzere Öğrenim Birimleri kurduk.”

Çocukların ve gençlerin deprem sonrası yaşama uyumlarını kolaylaştırmak, gelecek için onlara umut ve cesaret verme hedefiyle bir dizi iş birliğine imza attıklarını belirten Levent Çakıroğlu, bu amaçla oluşturulan Gelecek Hayalim Merkezi ve Çocuk Yaşam Merkezi’ne de değindi. 

Umut Kentlerde bir diğer odak alanlarının da kadınları ve kız çocuklarını desteklemek olduğunu kaydeden Levent Çakıroğlu, şöyle konuştu: “Uzun süredir birlikte çalışma tecrübemiz olan UN Women Türkiye ile iş birliği yaparak Kadın Dayanışma Merkezlerini hayata geçirdik. Bu merkezleri; içlerinde tekstil tasarım ve yemek atölyelerinin yanı sıra danışma ve eğitim alanlarının da bulunduğu mini birer kampüs şeklinde tasarladık. Ayrıca dört ayrı şehirde gerçekleştireceğimiz Mutfak Atölyeleri ile özellikle kadınların mutfakta üretim yapabileceği, ilerleyen zamanlarda ürüne dönüştürüp gelir edebileceği bir ekosistem oluşturmayı hedefliyoruz.”

Levent Çakıroğlu, gençleri spor ve sanat aracılığıyla destekleyecek alanlar oluşturmayı öncelikleri arasına aldıklarını belirterek Umut Kent’te yer alan futbol, basketbol ve voleybol sahaları ile açık amfi tiyatroya da dikkat çekti. 

Levent Çakıroğlu: “Topluluk şirketlerimize istihdam olanaklarını bölgeye kaydırma çağrısı yaptık.”

Konteyner kentlerde yaşayan yetişkinlerin en önemli ihtiyaçlarından birinin iş hayatına geri dönmek olduğu gerçeğinin farkında olduklarını belirten Levent Çakıroğlu, “Proje çalışmalarının başında Topluluk şirketlerine, mümkün olabilecek istihdam olanaklarını bölgeye kaydırma çağrısı yaptık. Bu çağrımızın sonucunda; Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Malatya’da Çağrı Merkezleri açarken, İş Makineleri Operatörü ve Teknisyen Yetiştirme Programları gibi süreçleri hayata geçirdik. Ayrıca üniversite okuyan gençlere yönelik staj imkanları tanımladık. Bu alandaki projelerimizle afetzedeler için istihdam olanaklarının yaratılması çalışmalarına devam edeceğiz” dedi. 

Levent Çakıroğlu: “Çalışma arkadaşlarımızın samimi isteğini projenin içine dahil ettiğimizde ortaya eşsiz bir dayanışma ve gönüllülük hareketi çıktı.”

Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, süreç boyunca günde 1.000’den fazla kişinin planlama, tedarik, satın alma, lojistik, operasyon, koordinasyon, iş birlikleri ve tüm diğer faaliyetlerde görev aldığını söyledi. Konuşmasında Koç Gönüllülerine de değinen Levent Çakıroğlu, “İlk günden itibaren, Koç Topluluğu çalışanlarının emek ve enerjisi projemize hem hayat hem şekil verdi. Onların samimi isteğini projenin içine dahil ettiğimizde ortaya eşsiz bir dayanışma ve gönüllülük hareketi çıktı. Umut Kentlerdeki kütüphanelerde kitapların dizilmesinden amfi tiyatroda oynanacak amatör oyunlara, çevrim içi ücretsiz ders vermekten mentörlüğe kadar yaşama dair her alanda Koç Gönüllülerinin izini görmeniz mümkün. Sizlerin huzurunda tüm Gönüllülerimize içtenlikle teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.  

Umut Kent Hakkında

• Toplam 735.000 metrekare alanda eş zamanlı olarak yürütülen projede 5.000 adet konteyner ev bulunuyor.
• Çin’de üretilen konteyner evlerin montajı için Osmaniye’de özel bir üretim tesisi kuruldu. 4.000 metrekare kapalı alanı bulunan tesiste görev alan 480 kişilik ekip, 6 dakikada bir konteyner ev üretimi gerçekleştirdi ve 1.500.000 km’den fazla lojistik operasyonla konteyner evlerin bölgelere sevkiyatını sağladı.
• Standardın üzerinde, 247 cm tavan yüksekliğine sahip evlerin tamamında en kaliteli malzemeler kullanıldı. Her biri özenle hazırlanan konteyner evler, 60.500 parça mobilya ve 25.000 parça beyaz eşya ile donatıldı. 
• Umut Kentlerde 11.340 m² sosyal donatı alanı, yaklaşık 25.000 m² yeşil alan, 4 okul, 8 çocuk oyun merkezi ve ana sınıfı, 4 kütüphane, 21 çocuk parkı, 21 sportif tesis, 3 amfi tiyatro, 7 bilgisayar salonu ve teknoloji atölyesi, 4 mutfak atölyesi bulunuyor. 
• Koç Topluluğu; Vehbi Koç Vakfı, El Ele Eğitim ve Kültür Derneği, Hayata Destek Derneği, İlköğretim Okullarına Yardım Vakfı, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı, Suna’nın Kızları, Sürdürülebilir Kalkınma için Yenilikçi Çözümler Derneği, Tohum Otizm Vakfı, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı ve UN Women Türkiye’nin de aralarında bulunduğu kuruluşlarla sosyal yaşam alanlarında destek faaliyetleri yürütüyor.
• Çin’den konteynerların teminini Arçelik, tüm lojistik operasyonu Zer, 5 lokasyonda kentlerin kurulum sürecini Ark İnşaat, konteyner evlerin iç tasarımını ve donanımını Arçelik ve Koçtaş yürüttü. Ayrıca bu ekiplere konteyner evlerin montajı için kurulan fabrikada Arçelik, Ford Otosan, Türk Traktör ve Tofaş ekipleri destek verdi. 
• ‘Konteyner Kent’ projesine Koç Holding’in yanı sıra Koç Topluluğu’ndan Arçelik, Ark İnşaat, Aygaz, Düzey, Ford Otosan, Koçfinans, Koçtaş, Koç Sistem, Koç Topluluğu Spor Kulübü, Opet, Otokar, Otokoç Otomotiv, Sendeo, Tofaş, Tüpraş, TürkTraktör, Vehbi Koç Vakfı, Yapı Kredi, Zer; Vehbi Koç Vakfı Eğitim Kurumlarından ise Koç Okulu ve Koç Üniversitesi katkı sağladı.  

Toplu Fotoğraf / Fotoğraf Altı
Soldan sağa: 

1. Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Oğuz Toprakoğlu
2. Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Haydar Yenigün
3. Koç Holding Turizm, Gıda ve Perakende Grubu Başkanı Özgür Burak Akkol 
4. Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu
5. Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Burçin Girit
6. Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu 
7. Koç Holding Baş Hukuk ve Uyum Müşaviri Kenan Yılmaz
8. Koç Holding Muhasebe Direktörü Mehmet Apak
9. Koç Holding Resmi İşler Direktörü Ufuk Çıplak 
10. Koç Holding Denetim Grubu Başkanı Kemal Uzun
11. Koç Holding İnsan Kaynakları Direktörü Umut Günal

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

-ÇANKAYA BOSTANINDA DOĞAL AVCILAR İŞ BAŞINDA  

Çankaya Belediyesinin vatandaşlara kentte tarım imkanı sunan Kent ve Tarım Hobi Evlerinin bostanlarını zararlı böceklerden koruma görevi uğur böceklerinde. Bostanda yetiştirilen uğur böcekleri, yaprak bitlerini ve zararlı böcekleri doğal olarak yok ediyor.   

Kent yaşamında stres atmak isteyen ve üretim mutluluğu yaşamak isteyen vatandaşların tarımsal ürün yetiştiriciliği konusunda teorik ve pratik eğitim almaları için hizmet veren Mutlukent ile Ata Kent ve Tarım Hobi Evleri, bugünlerde farklı bir yetiştiriciliğe ev sahipliği yapıyor. Sebzeler için oldukça zararlı olan ve hızlı çoğalarak yıpratan böceklerden yaprak bitlerini bertaraf etmek için ev yapımı doğal ilaçlar kullanılan bostanlarda şimdi de doğanın içinden bir parça olan uğur böcekleri kullanılıyor. Çankaya Belediyesi kent ve tarım hobi evleri eğitmenleri, doğal mücadele yöntemi olarak uğur böceklerini yetiştirip bostana bırakıyor.

AVCILAR BOSTANDA YETİŞTİRİLİYOR

Doğal mücadeleyi başlatmak için ilk yumurtaları satın alıp erginler oluşturan Çankaya Belediyesi Ziraat Mühendisleri, bostanda bitkilerde buldukları uğur böceği yumurtalarını toplayıp besi ortamlarında yerleştirdi. Yumurtadan çıkan larvaları bostandaki yaprak bitleriyle besleyerek büyüten ziraat mühendisleri, birkaç başkalaşım geçiren larvaların bir kısmını ergin olduklarında bostana bırakarak zararlı böceklerle beslenmesini sağlayıp baskı altında tuttular. Besi ortamında kalan ergin uğur böceklerinden ise yeni yumurtalar elde edildi.  Şu günlerde üçüncü nesil uğur böcekleri yumurta halinde besi ortamında bulunarak zararlı mücadelesinde bostanlarda doğal avcı görevi yapıyor.

YENİ DÖNEMDE YENİ EĞİTİMLER

Kimyasal madde kullanılmadan tarımsal üretim yapılabilen bostanlarda, her yıl bahçıvanlık ve ürün yetiştiriciliği eğitimleri veriliyor. Bostanda eğitime katılarak kendi ürünlerini yetiştiren Çankayalılar zaman zaman bostanı ziyaret ederek ürünlerinin gelişimi hakkında uygulamalı eğitim de alıyor. Yeni eğitim döneminde ise doğal avcıları yetiştirme eğitimlerinin de verilmesi planlanıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hem bilişsel hem de fiziksel işlevlerimizi en iyi şekilde gerçekleştirmek için beyin sağlığının mutlaka korunması gerekiyor. Üstelik yaşam kalitemizin artırılması için de bu konunun son derece önemli olduğunu söyleyen Nöroloji uzmanı Dr. Yüksel Dede, “Aslında genel sağlığımızı korumamıza yönelik yaptığımız her şey aynı zamanda beyin sağlığımızı korumamıza da yardımcı olur” dedi.

Beyin sağlığımız yaşam tarzımız, alışkanlıklarımız ve günlük etkinliklerimizle güçlü ilişkisi olan bir durum. Dolayısıyla günlük yaşamımızda yapacağımız küçük değişikliklerin beyin sağlığımızı korumamıza katkı sağlayacağının altını çizen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Yüksel Dede, “Dünya Beyin Günü”nde bu konuda yapabileceklerimiz konusunda önerilerde bulundu. 

Bilişsel ve fiziksel işlevlerimizi sorunsuz yerine getirebilmenin yanında hayat kalitemizi de yükseltmek için sağlıklı bir beyne sahip olmamız gerektiğine işaret eden Uzm. Dr. Dede, günlük yaşamımızda beslenmeden uyku düzenine, egzersiz alışkanlığından stresi kontrol edebilme becerimize kadar pek çok unsurun beyin sağlığımız ile birebir ilişkili olduğunu anlattı. 

“AKDENİZ TİPİ BESLENİN”

Sağlığımızın temelini oluşturan en önemli unsurlardan biri olan beslenmenin beyin sağlığı için de olmazsa olmazların başında geldiğini söyleyen Uzm. Dr. Dede, özellikle Akdeniz tipi beslenmenin beyin sağlığını korumaya yönelik etkisinin bilimsel olarak da kanıtlandığını ifade etti.   Uzm. Dr. Dede, liften zengin meyve ve sebzenin bol tüketilmesi, tam tahıl, kuruyemiş ve protein kaynaklarının dengeli kullanılması, omega 3 yağ asitlerinden zengin balık, ceviz, keten tohumu gibi besinlerin günlük beslenme düzeninde mutlaka olması gerektiğini söyledi. 

“AKTİF BİR HAYAT SÜRÜN”

Düzenli egzersiz yapmanın ve fiziksel açıdan aktif bir hayat sürmenin beyin sağlığına olumlu etki yaptığını anlatan Uzm. Dr. Dede, “Egzersiz sırasında kan dolaşımı artar, beyne daha fazla oksijen taşınır. Aynı zamanda egzersiz yapmak stresin de azalmasına katkı sağlar. Bu nedenle hangi yaşta olursanız olun mutlaka kendinize uygun bir egzersizi hayatınıza alın. Yürüyüş, koşu, pilates ya da farklı bir egzersiz. Önemli olan nokta bunu düzenli hale getirebilmektir” diye konuştu. 

“GÜNDE MUTLAKA 7 SAAT UYUYUN”

Bedenin uykuyla kendini yenileyip dinlendirebildiğini hatırlatan Uzm. Dr. Dede, kaliteli ve yeterli bir uykunun beyin sağlığı için olmazsa olmaz bir unsur olduğunu belirti.  “Günde en az 7 saat uyku uyumak beynin onarım ve dinlenme süreci için gereklidir. Daha kaliteli bir uyku için öğleden sonra kafein tüketilmemeli, uykudan önce ağır yemekler yememeye çalışılmalı, belirli bir uyku düzeni oluşturulmalı ve karanlık, sessiz, uygun sıcaklıkta iyi bir uyku ortamı sağlanmalıdır” diye konuştu. 

“STRESİNİZİ KONTROL ETMEYE ÇALIŞIN”

Beyin sağlığı için yapılması gerekenlerle birlikte yapılmaması gerekenlerin de bulunduğunu ve bunların başında da stresin geldiğini söyleyen Dr. Dede, “Kronik stresin beyin sağlığını olumsuz etkilediği biliniyor. Bu önlemek için yoga, meditasyon, nefes egzersizleri gibi stresle başa çıkma yöntemlerini kullanmak, hobilere vakit ayırmak, doğada vakit geçirmek faydalı olacaktır” dedi. 

“SOSYALLEŞİN VE BEYNİNİZİ ZİNDE TUTACAK AKTİVİTELER YAPIN”

Beynin sürekli aktif tutulmasının ve bunu sağlarken de keyif verici, stres azaltıcı aktivitelere yönelmenin her yaşta pozitif etkileri olacağını belirten Dr. Yüksel Dede, “Beyni zinde tutmak için düzenli olarak zihinsel aktivite yapmak önemlidir. Yeni bir dil öğrenme, kitap okuma, bulmaca çözme, satranç oynama, yeni beceriler edinme gibi zihinsel aktiviteler beyin sağlığına büyük katkı sağlar” diye konuştu. 

Bununla birlikte sosyal bir hayat sürmenin sosyalleşmenin ve farklı insanlarla etkileşimde bulunmanın de sağlıklı bir beyin için önemli bir unsur olduğunu belirten Dr. Dede, sözlerine şöyle devam etti: “Sosyal etkileşimde bulunmanın, aile ve arkadaşlarla vakit geçirmenin, beyin sağlığını olumlu yönde etkilediği bilinmektedir. Bu nedenle her yaş dönemindeki ama özellikle ileri yaştaki kişilerin yalnız kalmamalarını, farklı ortamlara girmelerini ve beyinlerini aktif tutacak çalışmalarda bulunmalarını tavsiye ediyoruz.” 

SİGARA VE ALKOLDEN UZAK DURUN

Sadece beyin sağlığı değil genel sağlığın korunması için de sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerden uzak durmak gerektiğini hatırlatan Dr. Dede, “Bu maddelerin kalp ve damar sağlığına olumsuz etkilerinin yanı sıra kaliteli bir uykunun sağlanmasına ve beynin bilişsel fonksiyonlarına da olumsuz etkileri biliniyor. Bu nedenle bu alışkanlıklar varsa geç kaldım diye düşünmeden hemen bırakılmalı” diye konuştu. 

KAFA TRAVMALARINA KARŞI KENDİNİZİ KORUYUN

Son derece önemli olmakla birlikte zaman zaman gözden kaçan bir durum olan kafa travmalarının da beyin sağlığı açısından dikkat edilmesi gereken bir konu olduğunu belirten Dr. Dede, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu noktada özellikle travmaya mahal verebilecek sporları yaparken gerekli önlemlerin alınması önemli. Gerekli ve doğru ekipmanların kullanılması ve emniyetin sağlanması her yaştaki kişilerin için mutlaka alınması gereken önlemler arasında yer alıyor.”

KRONİK HASTALIKLARINIZ İÇİN DÜZENLİ KONTROLLERİNİ İHMAL ETMEYİN

Beyin sağlığının genel vücut sağlığı ile çok yakın ilişkide olduğunu ve genel sağlığın iyi ya da kötü olmasının beyni birebir etkilediğinin altını çizen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Yüksel Dede, özelikle kronik hastalıkları olan kişilerin sağlık muayenelerini düzenli olarak yaptırmaları gerektiğinin belirtti. Dr. Dede, “Diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi kronik hastalıklar kalp ve damar sağlığının yanı sıra beyin sağlığı üzerinde de etkili olabilir. Bu nedenle kronik hastalıkların kontrol altında tutulması gerekir. Aynı zamanda genel sağlığın kontrolü ve potansiyel sorunların çözümü için de düzenli hekim kontrolleri sağlanmalıdır” dedi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çankaya Belediyesinin sağlıklı yaşam için Çankaya Evlerinin bulunduğu park ve yeşil alanlarda başlattığı spor ve yoga dersleri Başkentlilerin yoğun katılımıyla devam ediyor.

Çankaya Belediyesi yaz sezonunda da Çankaya Evlerindeki atölye eğitimlerine devam ediyor. Katılımcıların talepleri doğrultusunda planlanan spor ve yoga atölyeleri kursiyerler tarafından yoğun ilgi görüyor.

Dil, kişisel gelişim ve meslek edindirme kursları ile her yıl binlerce kursiyere hizmet veren Çankaya Evleri uzman eğitmenlerle Başkentlilere rehberlik ediyor.

Çankaya Evlerinde ücretsiz olarak gerçekleştirilen ve her yaştan vatandaşın katılımına açık olan spor ve yoga atölyelerinde Başkentliler beden ve ruh sağlıklarına katkı sağlarken aynı zamanda sosyalleşme imkanı buluyor.

Çankayalıları spora ve yogaya teşvik eden Çankaya Evleri Açık Hava Spor ve Yoga programı 4 ayrı noktada düzenleniyor. Atölye noktalarından biri olan Çayyolu Çankaya Evinde güne daha sağlıklı başlamak isteyen kursiyerler açık havada yoga pratiği ile yaşam kalitesini arttırarak iyileştirici etkinliklerin tadını çıkarıyor.

Hafta içi 09.00-10.30 saatleri arasında gerçekleşen Çankaya Evleri Açık Hava Spor ve Yoga programı ise şöyle:

Haydar Aliyev Parkı – Mürsel Uluç Çankaya Evi yanı

• Pazartesi – Spor
• Çarşamba- Spor
• Cuma – Yoga

Çayyolu Çankaya Evi Hizmet Binası yanı

• Salı – Spor
• Perşembe – Spor

İsmet İnönü Parkı – Birlik Çankaya Evi yanı

• Pazartesi – Yoga
• Salı – Spor
• Perşembe – Spor

Ümitköy Çankaya Evi

• Pazartesi – Spor
• Çarşamba – Spor

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kamu muhasebatında 1 Temmuz’dan itibaren uygulanacak yasal faiz ile temerrüt faiz oranları yine tespit edildi.

Hazine ve Maliye Bakanlığınca hazırlanan, Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Bildiriminde Değişiklik Yapılmasına Dair Bildirim, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Tebliğde, genel kararlara nazaran takip ve tahsil edilecek bireylerden alacaklara uygulanacak yasal faiz oranları ile temerrüt faizi oranları değiştirildi.

Buna nazaran, 1 Temmuz 2023’ten itibaren yasal faiz oranı kontratla tespit edilmemişse yüzde 9, temerrüt faiz oranı mukaveleyle belirlenmemişse yüzde 9, ticari işlerde yüzde 16,75 olarak uygulanacak.

Tebliğ, 1 Temmuz’dan geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi.

Yakın vakitte yapılan bir tahlilde, kripto tahlil platformu Santiment’in yorumları, dikkat çekti. Piyasa kıymetine nazaran ikinci en büyük kripto para ünitesi ve en büyük altcoin olan Ethereum (ETH) için konuştu. ETH’de potansiyel bir yükseliş patlamasına işaret eden ve gözden uzak kalan birtakım ölçümleri ortaya çıkardı. Santiment’in pazarlama yöneticisi Brian Quinlivan’ın yorumları, coin için umut verdi. Çünkü ETH’nin değerli bir ruhsal düzeyin üzerine ve ötesine yükselebileceğini gösteren temel göstergeleri vurguladı.  İşte detaylar…

Santiment analisti, başkan altcoin için konuştu

Santiment’in gözlemlediği esas ölçütlerden biri, Ethereum’un on-chain süreçlerdeki kâr-zarar oranı oldu. Şu anda müspet bir bölgede bulunan bu oran, yatırımcıların kâr elde ederek süreç yaptığını gösteriyor. Bununla birlikte Quinlivan, metriğin marjinal olarak düşmesi durumunda, talepte bir artışı tetikleyebileceğini belirtti. Ayrıyeten bunun da potansiyel olarak üst hakikat bir fiyat hareketine yol açabileceğini belirtti. Quinlivan kelamlarını şöyle sürdürdü:

Yaklaşan potansiyel bir taban fiyatın en kıymetli işaretlerinden biri, traderların ziyanda iken kârda olduklarına kıyasla daha yüksek düzeyde süreç yapmaya başlamaları olacaktır. Şu anda, zincir üzerindeki süreç hacminin kârda ziyana oranının hâlâ kâr elde etme lehine olduğunu görebiliyoruz. Lakin hiçbir halde büyük bir marjla değil… ve şayet ETH buradan biraz daha düşer ve 1.700-1.800 dolar düzeyini tekrar tehdit ederse, alımları haklı çıkarmak için panik satışları gelecektir.

Borsalardaki Ethereum arzı düşük kaldı

Ayrıca Santiment, borsalardaki Ethereum arzının şu anda yüzde 10’un altında olduğunu gösterdi. Bunun bir yükseliş sinyali olarak kabul edildiğini tespit etti. Quinlivan bu bahse dikkat çekerek şunları söyledi:

Ethereum coin’lerinin büyük ölçüde özel cüzdanlarda saklandığı gerçeğinden de şad olmaya devam edebiliriz. Borsalardaki coinlerin toplamı, sirkülasyondaki coinlerin yüzde 7’sinden daha azına işaret ediyor. Münasebetiyle, büyük satışların gerçekleşme mümkünlüğü olağandan daha düşük kalıyor. Bu durum, Eylül 2022’de (fiyat açısından) biraz hayal kırıklığı yaratan bir güncelleme yaşayan varlık için en âlâ uzun vadeli itimat işaretlerinden biri olarak görülmelidir.

Ethereum ağında neler olmuştu?

Kriptokoin.com olarak da bildirdiğimiz üzere kriptonun PoW’den PoS’e geçmesine şahit olan Eylül 2022 Ethereum Merge’ü de piyasa hassaslığının şekillenmesinde rol oynuyor. Ölçeklenebilirlik ve çevresel korkuları ele almayı amaçlayan bu atak hayli kritikti. Çünkü Ethereum’un gelecekteki büyümesi ve benimsenmesi için kıymetli bir kilometre taşı oldu. Quinlivan, bu yükseliş ölçütlerini göz önünde bulundurarak Ethereum’un fiyat gayesi konusunda optimist olduğunu söz etti. Sabrın ödüllendirilebileceğini belirtti.

Quinlivan, “ETH’nin Ağustos ayında ya da yeni ay gelmeden evvel 2.000 doların üzerine çıkmaması için hiçbir neden göremiyoruz” dedi.  Sonuç olarak Santiment’in tahlili, Ethereum için potansiyel bir yükseliş patlamasını gösteren birkaç göstergeye işaret ediyor. Piyasa gelişmeye devam ederken, önümüzdeki haftalarda 2.000 dolar ve üzerindeki pozisyonunu geri alıp alamayacağını görmek için tüm gözler ETH’nin üzerinde olacak.

Kripto borç verme şirketi Celsius Network için değerli bir gelişme olarak, firma, varlıklarını müşterilerine iade etme ve iflas süreçlerini muvaffakiyetle sonuçlandırma planı için mahkeme onayını almaya yaklaştırabilecek değerli uzlaşma mutabakatlarına ulaştı. Bu muahedeler, şirketin ilerlemesinin ve yasal zorlukları geride bırakmasının önünü açma potansiyeline sahip. İşte detaylar…

Celsius için değerli gelişme

İki mutabakattan birincisi, müşterilerin Celsius Network’e karşı evvelki idare tarafından yapıldığı sav edilen dolandırıcılık ve yanlış beyanlarla ilgili savlarını çözmeye odaklanıyor. Celsius’un yasal temsilcileri tarafından Perşembe günü dosyalanan mahkeme evraklarına nazaran, uzlaşma, mağdur müşterilere bir ölçü rahatlama sağlayarak geri kazanımları yüzde 5 oranında artırmayı amaçlıyor. Bu mutabakat, 78 milyar dolar tazminat talebinde bulunan 30.000’den fazla müracaatın akabinde yapıldı. Celsius bu uzlaşmaya vararak müşterilerinin mağduriyetlerini giderme ve potansiyel olarak prestijini onarma yolunda değerli bir adım atmış oldu.

İkinci uzlaşma, Celsius Network’ün en büyük iki müşteri kümesi ortasındaki bir uyuşmazlığın tahliline odaklanıyor. Birinci küme yüksek faizli hesaplarda mevduatı olan müşterilerden oluşurken, ikinci küme şirketten fiat para kredisi alan bireylerden oluşuyordu. Kredi alanlar, yüksek faizli hesap sahiplerinden daha avantajlı muamele talep etmişlerdi. Müzakereler sonucunda, borçlular, kredilerinin geri ödenmesi üzerine teminat olarak kullandıkları kripto varlıklarını geri alma kabiliyeti de dahil olmak üzere belli ödünleri garanti altına almayı başardılar. Bu mutabakat, her iki müşteri kümesinin da çıkarlarına hitap eden istikrarlı bir tahlile ulaşılması açısından hayli değerli.

Mahkeme yakından takip edilmekte

Celsius tarafından önerilen yine yapılanma planı, müşterilerin kripto varlıklarının bir kısmının iade edilmesini ve yeni bir şirketteki paylarla telafi edilmesini gerektiriyor. Yeni kurulan bu şirket TechCrunch’ın kurucularından Michael Arrington liderliğindeki bir küme yatırımcı tarafından yönetilecek. Plan, yeni şirketin Celsius’un Bitcoin madenciliği işini ve öbür likit olmayan varlıklarını devralmasını öngörüyor. Plan mahkeme tarafından onaylanırsa, Celsius’un iflas süreçlerinden yeni bir başlangıçla çıkması için açık bir yol sağlayabilir.

Celsius Network tarafından varılan mutabakatlar, ABD İflas Yargıcı Martin Glenn’in önünde şirketin tekrar yapılanma planı için çok kıymetli bir onay duruşmasına taban hazırladı. Kriptokoin.com olarak da bildirdiğimiz üzere duruşmanın Ekim ayında yapılması planlanmakta.  Şirket, bu değerli adımın süreci başarılı bir sonuca yaklaştıracağından umutlu. Ayrıyeten şirket, müşterilerin ödemelerini kripto para üniteleri ve başka varlıklarla almaya başlaması için yıl sonunu hedefleyerek fonların gerçek sahiplerine iade edilmesinde bir dönüm noktası oluşturdu. Celsius Ağustos ayında mahkeme onay sürecine hazırlanırken, sonuç hem dal oyuncuları hem de müşteriler tarafından yakından izlenecek.

1- KKM’ye yüzde 15 mecburî karşılık geldi

Resmi Gazete’de yer alan karara nazaran Kur Muhafazalı Mevduat hesapları için mecburî karşılık oranı tüm vadelerde yüzde 15 oldu.

2- TCMB reeskont kredilerinde limiti yükseltti

TCMB, ihracatçının reeskont kredisi için bankaların günlük limitini 5 kat artışla 1,5 milyar TL’ye çıkardı.

3- Faizi 250 baz puan artıran TCMB’den miktarsal sıkılaşma mesajı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yeni idaresi altında ikinci toplantısında da piyasa beklentilerinin altında bir faiz artışı gerçekleştirdi. TCMB siyaset faizini 250 baz puan artışla yüzde 17,50’ye çıkarırken karar metninde sıkılaştırma sürecinin devamına karar verildiğini vurguladı. Metinde miktarsal sıkılaşma bildirisi da öne çıktı. Bloomberg HT’ye konuşan kaynaklar kısa mühlet içinde miktarsal sıkılaştırma çerçevesinde likidite azaltıcı tedbirler gelebileceğini belirtti.

4- Türkiye ile BAE ortasında 50,7 milyar dolarlık muahede imzalandı

İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, iki ülke ortasında güç, ulaştırma, altyapı, lojistik, e-ticaret, finans, sıhhat, besin, turizm, emlak, inşaat, savunma sanayii, yapay zeka ve ileri teknolojiler üzere alanlarda 13 evrakın imzalandığı, mutabakatların toplam fiyatının 50,7 milyar dolar olduğu duyuruldu.

5- TCMB fonlamasında 4 yıldır görülmeyen tablo

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) net fonlaması 2019’dan sonra birinci sefer negatif bölgeye geçti.

6- Rusya: Tahıl Koridoru mutabakatı sona erdi

Karadeniz Tahıl Koridoru’nda kayıtlı son gemi olan TQ Samsun Odessa limanını kargosuyla terk ederken Rusya tarafından mutabakatın sona erdiği açıklaması geldi. Kremlin koşulları karşılanana dek muahedeye dönmeyeceğini açıkladı.

7- Bakan Şimşek’ten ‘tasarruf’ genelgesi

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in imzasıyla kamu kurumlarına gönderilen genelgede, sarsıntı kaynaklı maliyetler haricinde tüm harcamaların tekrar gözden geçirilmesi gerektiği belirtildi. Genelgeye nazaran, harcamaları bütçeyle sonla kalacak kamu kurumları temsil, merasim, ağırlama, tanıtım ve işçi sarfiyatları, güç ve su alımları, işçi servisi hizmetine ait sarfiyatlar ve başka konularda genelgede belirlenen kurallara uymakla yükümlü olacak.