Gün: 29 Mart 2024

  • Türkiye imalat sektörü ihracat iklimi endeksi yükselişe geçti

    Ticaret Bakanlığı, İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksinin Ocak ayında 50,6 iken Şubat’ta 51,1’e yükselerek son 8 ayın en yüksek seviyesine çıktığını duyurdu.

    Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi, Ocak ayında 50,6 iken Şubat’ta 51,1’e yükselerek son 8 ayın en yüksek seviyesine çıktı. İhracat İklim endeksi 2023’ün ikinci yarısında denge seviyesi 50’nin altındaydı.

    Söz konusu artışta ABD’nin yanı sıra birçok Avrupa pazarında izlenen toparlanma etkili oldu. Fakat Avrupa pazarında önemli ticari ortaklarımız Almanya ve Fransa’da ekonomik aktivite belirgin bir şekilde daralmaya devam etti. Orta Doğu ise dış talep açısından güçlü görünümünü koruyor.

    2024 yılı Şubat ayında ihracatımız, geçen yılın aynı ayına göre %13,6 oranında artarak 21,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Böylece en yüksek Şubat ayı ihracat değerine ulaşıldı. 2024 yılı Şubat ayında yıllıklandırılmış ihracatımız ise 258,7 milyar dolar ile rekor seviyeye yükseldi.

    Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şunlar aktarıldı:

    “İhracattaki artış ve ithalattaki azalış performansı sonucunda 2023 Mayıs ayında 122,2 milyar dolar olan yıllıklandırılmış dış ticaret açığımızda 2024 Şubat ayı itibariyle toplam 29,2 milyar dolar azalışla yıllıkta 93 milyar dolara geriledi. Önümüzdeki dönemde uygulamaya koyduğumuz politikaların etkisi ile dış ticaretteki bu olumlu sonuçlar devam edecektir.

    Bir yandan makroekonomik çerçeveyi güçlendiren adımlar atarken bir yandan da ticaret diplomasimizi artırarak, ihracatımızın menzilini ve hacmini genişletme ve ülkemizi yatırımlarda cazibe merkezi yapma konusunda çalışmalarımız devam edecektir.

    Kaynaklarımızın etkin, verimli ve katma-değeri yüksek alanlara yönlendirilmesi büyüme kapasitemizin artırılması açısından önem arz etmektedir. Dolayısıyla, inovasyon-yatırım-üretim-ihracat-istihdam-adil bölüşüm önümüzdeki dönemde temel önceliklerimiz olmayı sürdürecektir.” 

    Hibya Haber Ajansı

  • Capital Economics: “TCMB’nin faiz artırım kararı çok cesaret verici bir sinyal”

    Capital Economics gelişmekte olan piyasalar kıdemli ekonomisti Liam Peach, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz artırım kararının, ülkenin ciddi enflasyon sorununa rağmen cesaret verici olduğunu söyledi.

    Peach bir notta, Türkiye’de yerel seçimlerin yaklaşması nedeniyle çok az analistin bu hamleyi beklediğini belirtti.

    Peach, “Son dönemdeki güçlü enflasyon rakamlarına ve yerel seçimler öncesindeki zam oranlarına bu kadar hızlı tepki verme kararı, politika değişikliği için açıkça çok cesaret verici bir sinyal.” dedi.

    Foreks Haber Merkezi

  • BoE, politika faizini bir kez daha sabit tutma kararı aldı

    İngiltere Merkez Bankası (BoE), politika faiz oranını üst üste beşinci toplantısında da sabit tutmayı sürdürdü.

    BoE’den yapılan açıklamaya göre faiz oranı yüzde 5,25 seviyesinde tutuldu. Piyasaların tamamına yakınının beklediği bu karar, borçlanma maliyetinin 16 yılın en yüksek seviyesinde kalması anlamına geliyor.

    Banka, hızla artan fiyatları yavaşlatmak için faiz oranlarını yüksek tutuyor. Ancak enflasyonun, geçen ay iki buçuk yılın en düşük seviyesine gerilemesinin ardından ekonomistler oranların Haziran ayında düşmeye başlamasını bekliyor.

    BoE’nin açıklamasında, faiz oranı indirilse bile para politikasının kısıtlayıcı olmaya devam edebileceği belirtildi.

    BoE Başkanı Bailey, henüz faiz indirim noktasında olmadıklarını söyledi.

    Foreks Haber Merkezi

  • TCMB’nin sürpriz faiz kararı sonrası piyasa ne durumda?

    Investing.com – TCMB, piyasa genelinin sabit kalmasını beklediği politika faizini 500 baz puan artırarak %50’ye çıkardı ve bir sürprize daha imza attı.

    Kazançlı yatırımlar için doğru adres: InvestingPro. Şimdi %20’ye varan indirimden yararlanmak için INVTROZEL1A kodunu kullanın.

    Kodu nasıl kullanacağınızdan emin değil misiniz? Adım adım gösterdiğimiz videoyu izleyebilirsiniz.

    Sorularınız için destek birimimize buradan ulaşın.

    TCMB’nin faiz kararı öncesi yurt içinde beklentiler faizin sabit kalacağı yönünde yoğunlaşmıştı. Ancak yurt dışından birkaç banka enflasyondaki görünümün bozulmasını gerekçe göstererek bankanın faizi 250 ila 500 baz puan arasında artırabileceğini tahmin etti. Bazı uzmanlar ise bankanın geçen ay ifade ettiği gibi faiz artırımına son verdiğini, sıkılaşma politikasının ek önlemlerle devam edeceğini düşünüyordu. Ancak TCMB enflasyon görümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını %50’ye çıkardı.

    Dolar/TL 32 seviyesinin altını test ediyor

    Piyasalar için sürpriz sayılabilecek faiz kararı sonrası dolar/TL, 32,4 seviyelerinden 32 sınırının altına doğru hareket etti. Euro/TL ise 35,6 seviyesinden 35 sınırına doğru düştükten sonra 35,2 seviyelerinde işlem görmeye başladı. Gram altın ise 2.300 TL’deki zirvesinden an itibarıyla 2.270 TL bölgesine kadar geri çekildi.

    TCMB’nin güçlü faiz artışı ve kararlı duruşunu göstermesinin ardından döviz kurunda aşağı yönlü hareket gerçekleşirken BIST 100’de de ilk tepki düşüş yönlü oldu. Endeks, 9.100 seviyelerinden 9.020 puana kadar geriledikten sonra hızlı toparlandı ve yeniden 9.100 puan bandına doğru hareketini sürdürdü. Faiz artışı sonrası özellikle bankacılık endeksi %3’ü bulan değer artışıyla endeksteki hızlı toparlanmayı destekleyen sektör oldu.

  • TCMB faiz kararını açıkladı

    Investing.com – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faiz kararını açıkladı.

    TCMB’nin açıklamasına göre bir hafta vadeli repo faiz oranı 500 baz puan artışla %50 seviyesine çıkarıldı. Beklentiler faiz oranının sabit bırakılacağı yönündeydi.

    InvestingPro şimdi %20 indirimli! INVTROZEL1A kodunu kullanarak hemen kayıt olun, fırsatı kaçırmayın!

    Kodu nasıl kullanacağınızdan emin değil misiniz? Adım adım gösterdiğimiz videoyu izleyebilirsiniz.

    Sorularınız için destek birimimize buradan ulaşın.

    “Şubat’ta enflasyon öngörüleni aştı, dezenflasyon yılın ikinci yarısında”

    TCMB tarafından yayımlanan karar metninde şu ifadeler yer aldı:

    “Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45’ten yüzde 50 düzeyine yükseltilmesine karar vermiştir. Kurul ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir.

    Şubat ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, hizmet enflasyonu öncülüğünde, öngörülenden yüksek gerçekleşmiştir. Tüketim malı ve altın ithalatı yavaşlayarak cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin diğer göstergeler yurt içi talepte dirençli seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip etmektedir.

    Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar vermiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.

    Kurul, makroihtiyati politikaları piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulamayı sürdürmektedir. Bu çerçevede, ay içinde yapılan düzenlemelerle finansal koşullar sıkılaştırılmış, para politikası aktarımı desteklenmiştir. Kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir. Likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecektir.

    Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.

    Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.

    Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.

    Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır.”

    Faizin sabit bırakılması bekleniyordu

    Anketler genel olarak faizlerin sabit bırakılacağını söylese de toplantı öncesinde bazı ekonomistler faizlerin 500 baz puana varan oranda artırılabileceğini iddia ediyordu. Buna gerekçe olarak ise Türkiye’de enflasyon dinamiklerinde meydana gelen bozulma gösterilmekteydi.

    Bununla birlikte faizlerin yüksek kalması ve ek önlemlerle sıkı para politikasının devam edeceğine yönelik genel kanı devam ediyor. Yeni zorunlu karşılık adımları gibi tedbirlerin, mevduat faizlerini yükseltici etkisi dikkatle izleniyor. Böylelikle risksiz getirinin artmaya devam etmesi ise BIST için bir baskı unsuru olarak kalmayı sürdürüyor.

    Geçen ay Fatih Karahan başkanlığında ilk kez toplanan PPK, 8 aylık faiz artışı sürecini sona erdirmişti. Mart ayı itibarıyla faiz oranı bir kez daha artmış oldu.

  • TCMB bugün faiz kararını açıklayacak: Beklentiler ne yönde?

    Investing.com – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bugün yılın üçüncü Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısını gerçekleştiriyor.

    Toplantıdan çıkacak faiz oranı kararı saat 14.00’te açıklanacak. Beklenti bir hafta vadeli repo faiz oranının %45 seviyesinde sabit bırakılacağı yönünde. Ancak bazı ekonomistler 500 baz puana varan faiz artışının masada olduğu görüşünde.

    InvestingPro kullanın, profesyoneller gibi kazanın! %20 indirim kodu: INVTROZEL1A

    Kodu nasıl kullanacağınızdan emin değil misiniz? Adım adım gösterdiğimiz videoyu izleyebilirsiniz.

    Sorularınız için destek birimimize buradan ulaşın.

    Faiz oranı sabit mi kalacak, artış mı gelecek?

    Olası bir faiz artışına gerekçe olarak Türkiye’de enflasyon dinamiklerinde meydana gelen bozulma gösteriliyor.

    Bununla birlikte faizlerin yüksek kalması ve ek önlemlerle sıkı para politikasının devam edeceğine yönelik genel kanı devam ediyor. Yeni zorunlu karşılık adımları gibi tedbirlerin, mevduat faizlerini yükseltici etkisi dikkatle izleniyor. Böylelikle risksiz getirinin artmaya devam etmesi ise BIST için bir baskı unsuru olarak kalmayı sürdürüyor.

    Geçen ay Fatih Karahan başkanlığında ilk kez toplanan PPK, 8 aylık faiz artışı sürecini sona erdirmişti.

    2023 seçimleri öncesinde %8,50 olan faiz oranı, Haziran ayından itibaren hızlı bir yükseliş sürecine girdi.

    Faizler Haziran’da %15’e çıkarılmış, sonrasında sırasıyla %17,50, %25, %30, %35, %40, %42,50 ve son olarak %45’e getirilmişti.

    Anketlerden çıkan genel görüş faiz oranının bugün de sabit bırakılacağı yönünde.

    Twitter’da Investing Türkiye resmî hesabından düzenlediğimiz ankete katılan 300’ün üzerinde katılımcının %68’lik bölümü faiz oranının sabit bırakılacağı görüşünü paylaştı.

    Katılımcıların %27’si ise faizin artırılacağını tahmin etti.

    Dolar, euro ve altında son durum

    TCMB’nin 14.00’te açıklanacak kararı öncesi döviz piyasalarında görünüm şöyle:

    • Dolar/TL: 32,41
    • Euro/TL: 35,38
    • Gram altın: 2.303 TL
  • ABD’li kanun yapıcılar ateşli silah perakendecileri için ödeme kodu istiyor

    ABD Senatörü Elizabeth Warren öncülüğünde Demokrat milletvekillerinden oluşan bir koalisyon, ateşli silah perakendecileri için özel bir ödeme kodunun uygulanması için baskı yapıyor.

    Çarşamba günü, aralarında ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in de bulunduğu mali düzenleyicilere silah satışları için bir “satıcı kategori kodu” (MCC) benimsenmesini savunan bir mektup gönderdiler. Bu MCC, 2022 yılında uluslararası bir standartlar organı tarafından onaylanmıştır.

    Toplam 33 senatör ve temsilciden oluşan grup, ödeme ağlarının ateşli silah perakendecilerinden veri toplamadaki rolünü netleştirmek için federal rehberlik istiyor. Özellikle, Visa (NYSE:V) ve Mastercard (NYSE:MA) gibi büyük ödeme kartı şirketleri, mevcut yasal belirsizlik nedeniyle yeni kodu uygulama çabalarını durdurdu.

    MCC’ye yönelik baskı, eyalet düzeyindeki mevzuatın yamalı bohçaya döndüğü bir ortamda geliyor. Cumhuriyetçi çoğunluk tarafından yönetilen en az yedi eyalet, İkinci Değişiklik kaygıları nedeniyle kodun kullanımını kısıtlayan yasalar çıkarırken, Kaliforniya kodu benimsedi ve Colorado da benzer bir yasayı değerlendiriyor.

    Yeni MCC, bireysel satın alımları detaylandırmayacak, ancak perakendecinin türünü, bu durumda silah mağazalarını tanımlayarak işlemleri kategorize edecektir. Yasanın savunucuları bunun finans kurumlarının şüpheli faaliyetleri tespit edip araştırmasına yardımcı olabileceğini ve silah şiddetinin önlenmesine yardımcı olabileceğini savunuyor.

    Mektupta, Senatör Warren ve Pennsylvania’dan ABD Temsilcisi Madeleine Dean, silah mağazası MCC’yi çevreleyen farklı ve potansiyel olarak kafa karıştırıcı eyalet düzenlemeleri nedeniyle tutarlı federal direktiflere duyulan ihtiyacın arttığını vurguladılar. Bu talep, Warren tarafından bir yıl önce yapılan benzer bir çağrıyı yinelemektedir.

    Hazine Bakanlığı, konuyla ilgili bir yorum yapmayan Para Birimi Denetçisi Ofisi (OCC) de dahil olmak üzere bağımsız düzenleyicilere sorular yöneltti.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Çin DTÖ’de ABD’nin elektrikli araç ve yenilenebilir vergi kredilerine meydan okuyor

    Dünya Ticaret Örgütü (WTO) bugün Çin’in, elektrikli araç (EV) ve yenilenebilir enerji üretimini artırmayı amaçlayan Enflasyon Azaltma Yasası kapsamında sağlanan vergi kredilerine itiraz ederek ABD’ye karşı bir anlaşmazlık başlattığını açıkladı. Çin’in iddiasına göre vergi teşvikleri ithal mallar yerine yerli ürünleri kayırıyor ve bu da Çin yapımı mallara karşı ayrımcılık anlamına geliyor.

    Çin’in ABD ile anlaşmazlık istişarelerini başlatma hamlesi, anlaşmazlığın DTÖ’de resmi bir çözüme kavuşturulmasına yol açabilecek bir sürecin başlangıcına işaret ediyor. Anlaşmazlık, Çin’in uluslararası ticaret kurallarını ihlal ederek ithal malları dezavantajlı hale getirecek şekilde tasarlandığını iddia ettiği vergi kredilerinin özelliklerine odaklanıyor.

    Çin’in DTÖ nezdinde bu anlaşmazlığı başlatması, ticaret politikaları ve uygulamalarına ilişkin küresel gerilimlerin yüksek seyrettiği ve ülkelerin kilit teknoloji ve enerji sektörlerindeki rekabet dengesini etkileyebilecek önlemleri yakından incelediği bir döneme rastlıyor. DTÖ, üye ülkeler arasında adil ticaret uygulamalarının sürdürülmesi umuduyla bu tür anlaşmazlıkların çözülmesi için bir platform görevi görüyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Ukrayna 2023 yılında %5,3 ekonomik büyüme kaydedeceğini bildirdi

    Ülkenin istatistik servisine göre Ukrayna ekonomisi 2023 yılında %5,3’lük bir büyüme yaşadı. Bu toparlanma, büyük ölçüde Rusya’nın geniş çaplı işgalinin etkilerine atfedilen 2022’deki %28,8’lik önemli bir daralmanın ardından geldi. Rapor edilen büyüme, Ekonomi Bakanı Yulia Svyrydenko tarafından Ocak ayında yapılan %5’lik projeksiyonu aşıyor.

    Çatışma boyunca kapsamlı veri yayınlamaktan kaçınan istatistik servisi, işgalin başlamasından bu yana ilk kez bu yıllık gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) rakamını paylaştı. Perşembe günü yayınlanan kısa açıklamada ekonomik yükselişe katkıda bulunan spesifik faktörler detaylandırılmadı.

    İleriye dönük olarak Ukraynalı yetkililer bu yıl ekonominin %4.6 oranında büyümesini umuyor. Ancak ülkenin mali toparlanması büyük ölçüde Batılı ülkelerin desteğine bağlı olmaya devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin hayati önem taşıyan yardım paketi, Cumhuriyetçi milletvekillerinin itirazları nedeniyle Kongre’de gecikmelerle karşılaştı.

    Bu zorluklara rağmen Maliye Bakanı Serhiy Marchenko, ABD yardımına ilişkin olumlu bir tablo çizerek Nisan ayında onaylanacağı konusunda iyimser olduğunu ifade etti. “Bunun için tüm gerekçeler mevcut … Beklenmedik çeşitli şeyler olsa da oldukça iyimseriz” dedi. Yardım, devam eden çatışmanın ekonomik sonuçlarıyla baş etmeye çalışan Ukrayna için hayati önem taşıyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • SNB başkan yardımcısı UBS sermaye ihtiyaçlarının gözden geçirilmesini istedi

    İsviçre Ulusal Bankası (SNB) Başkan Yardımcısı Martin Schlegel, kısa süre önce verdiği bir mülakatta UBS Group AG’nin sermaye gereksinimlerinin kapsamlı bir şekilde analiz edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Schlegel, UBS’nin ek sermayeye ihtiyaç duyduğuna dair mevcut bir gösterge olmamasına rağmen, bankanın sermayesinin potansiyel kayıpları absorbe edecek şekilde etkin bir şekilde yapılandırıldığından emin olmak için ayrıntılı bir değerlendirmenin gerekli olduğunu vurguladı.

    SNB Başkan Yardımcısı, UBS’nin yeterli nitelik ve nicelikte sermaye bulundurmasının gerekliliğine işaret etti. UBS gibi büyük finans kuruluşlarının dayanıklılığını arttırmak için mevcut “batamayacak kadar büyük” çerçevesindeki değişikliklerin tartışmasız bir şekilde gerekli olduğunu belirtti.

    Tartışma, büyük bankaların vergi mükellefleri tarafından finanse edilen kurtarmalar olmadan finansal sıkıntılara dayanabilmelerini sağlayarak finansal sistemin istikrarını korumaya yönelik daha geniş düzenleyici çabaların ardından geldi.

    InvestingPro İçgörüleri

    Sermaye yeterliliği ve düzenleyici çerçevelere ilişkin tartışmaların ortasında, UBS Group AG’nin finansal ölçümleri bankanın mevcut durumuna ilişkin aydınlatıcı bir bakış sunuyor. InvestingPro’nun gerçek zamanlı verilerine göre UBS, Sermaye Piyasaları sektöründeki önemli varlığının altını çizerek yaklaşık 98,15 milyar USD’lik sağlam bir piyasa değerine sahip. Bankanın F/K oranı 3,33 gibi cazip bir seviyede bulunuyor ve bu da düşük fiyatlı hisse senetleri arayan değer yatırımcılarına hitap edebilecek düşük bir kazanç katsayısıyla işlem gördüğünü gösteriyor.

    InvestingPro İpuçları, UBS Group AG’nin hissedarlarını sürekli olarak ödüllendirdiğini, 3 yıl üst üste temettü artırdığını ve 13 yıl üst üste temettü ödemelerini sürdürdüğünü gösteriyor. Bu temettü büyümesi geçmişi, SNB’nin büyük finans kuruluşlarının istikrarına ve dayanıklılığına odaklanmasıyla uyumludur. Bununla birlikte, UBS’in geçen yılki güçlü getirisine rağmen, bir yıllık fiyat toplam getirisi %63,54 olmasına rağmen, analistlerin bu yıl net gelirde düşüş beklediğini belirtmek gerekir.

    UBS Group AG’nin beklentilerini daha derinlemesine incelemek isteyen okuyucular için InvestingPro ek bilgiler sunuyor. Yatırım kararlarına daha fazla bilgi sağlayabilecek 11 InvestingPro İpucu daha mevcut. Bu ipuçlarına ve kapsamlı verilere erişmek için yatırımcıların InvestingPro’yu ziyaret etmeleri önerilir. Ayrıca, INVTROZEL1A kupon kodunu kullanarak yeni aboneler yıllık veya iki yıllık Pro ve Pro+ aboneliklerinde ek %10 indirimden yararlanabilirler.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Japonya Başbakanı BOJ’un kolay politika duruşunu sürdürmesini destekliyor

    TOKYO – Japonya Başbakanı Fumio Kishida Perşembe günü Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) devam eden kolay para politikasının uygunluğunu teyit etti. Kishida, bu politikanın ücretlerin sürekli artışını sağlama ve Japon ekonomisini deflasyondan uzaklaştırma konusundaki önemini vurguladı.

    Kishida düzenlediği basın toplantısında, Japonya’nın üstesinden gelmeye çalıştığı deflasyondan tamamen çıkması için mevcut fırsatın öneminin altını çizdi. Bazıları Japonya’nın deflasyonu çoktan yendiğini düşünse de, yolculuğun henüz yarısının tamamlandığını belirtti.

    Kishida ayrıca, yönetiminin şirketlerin ve hane halklarının zihniyetini deflasyonist düşünceden uzaklaştırmaya odaklandığını belirtti. Hükümetinin önümüzdeki yıldan itibaren ücretlerin enflasyon oranından daha hızlı arttığı bir ekonomik ortamı desteklemek için BOJ ile yakın bir şekilde çalışacağı sözünü verdi.

    Bu açıklama, BOJ’un geçen hafta sekiz yıllık negatif faiz oranlarını sona erdirme kararının hemen ardından geldi ve büyümeyi ve enflasyonu teşvik etmek için on yıllardır uygulanan agresif parasal teşvik önlemlerinden önemli bir uzaklaşmaya işaret etti.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • ECB’nin Haziran’da faiz indirmesi bekleniyor, gelecekteki indirimler belirsiz

    Yakın zamanda yapılan bir ankette ekonomistlerin önemli bir kısmının belirttiği gibi Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) Haziran ayında faiz oranlarını düşürmesi bekleniyor. ECB bir dizi faiz indirimi taahhüdünde bulunmamış olsa da, ilk indirimin Haziran ayında gerçekleşmesi ve sonraki indirimlerin başta enflasyon ve ücret artışı olmak üzere ekonomik göstergelere bağlı olması muhtemel.

    Şu an itibariyle, 25-28 Mart tarihleri arasında ankete katılan 77 ekonomistin tamamı ECB’nin 11 Nisan’da mevduat faizini %4.00’te tutacağını öngörüyor. Toplam 68 kişiden oluşan bu uzmanların yaklaşık %90’ı ilk faiz indiriminin Haziran ayında gerçekleşeceğini tahmin ederek piyasa beklentileriyle uyum göstermiş ve bir önceki ayki ankete kıyasla daha büyük bir çoğunluğu temsil etmiştir.

    Benzer şekilde, ABD Merkez Bankası’nın da faiz indirimlerine Haziran ayında başlaması bekleniyor, ancak yılın ilerleyen dönemlerine erteleme ihtimali de var.

    Ekonomistlerin çoğu faiz indirimlerinin Haziran ayında başlayacağı konusunda hemfikir olsa da, ECB’nin bu yılki faiz indirimlerinin toplam kapsamı konusunda bir fikir birliği bulunmuyor. Ankete katılanların yarısından biraz fazlası, 77 kişiden 39’u, toplam 100 baz puan veya daha fazla indirim beklerken, kalan 38 kişi 75 baz puan veya daha azını öngörüyor. Bu, yaklaşık %56’sının 100 baz puan veya daha fazla kesinti beklediği geçen ayki ankete göre hafif bir değişimi temsil ediyor.

    Son dönemde yapılan iş dünyası anketleri 20 ülkeli Euro bölgesinde yılbaşından bu yana bir miktar ekonomik toparlanma olduğunu gösteriyor ki bu da ECB’yi daha fazla kesintiyi ertelemeye teşvik edebilir.

    Anket ayrıca enflasyonun önümüzdeki çeyreklerde düşmeye devam edeceğini ancak 2025’in ikinci çeyreğine kadar ECB’nin %2’lik hedefine ulaşamayacağını gösteriyor. Mevcut yıllık ücret artışı %4,6 ile ECB’nin %2 enflasyonla tutarlı olduğunu düşündüğü %3 seviyesinin oldukça üzerinde.

    Geçtiğimiz çeyrekte durgun seyreden Avro bölgesi ekonomik büyümesinin birinci ve ikinci çeyrekte sırasıyla %0.1 ve %0.2 olarak gerçekleşeceği, bu yıl ortalama %0.5, gelecek yıl ise %1.3 oranında büyüyeceği tahmin ediliyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • NAR’ın raporuna göre ABD’de bekleyen konut satışları Şubat ayında artış gösterdi

    National Association of Realtors’a (NAR) göre ABD konut piyasası Şubat ayında bekleyen konut satışlarında ılımlı bir artış yaşadı. Gelecekte tamamlanacak satışların bir göstergesi olarak sözleşme imzalamalarını izleyen Bekleyen Konut Satışları endeksi, bir önceki ayın revize edilmiş rakamı olan 74,4’ten %1,6 artışla 75,6’ya yükseldi. Bu artış, %1,5’lik bir artış öngören ekonomistlerin beklentilerini biraz aştı.

    Bu aylık yükselişe rağmen endeks geçen yılın aynı dönemine göre %7’lik bir düşüşü yansıtmaktadır. NAR’ın baş ekonomisti, yüksek maliyetli Kuzeydoğu ve Batı’daki bölgesel düşüşleri satın alınabilirlik sorunlarına bağladı. Artan ev fiyatlarının gelir artışını geride bırakmasının, özellikle ilk kez ev alacaklar için engeller yarattığının altı çiziliyor.

    2023’te konut piyasası, sınırlı envanter ve artan ipotek oranlarından etkilenerek bekleyen konut sözleşmelerinde bir gerileme gördü. Bu koşullar, Federal Rezerv’in faiz oranlarını yükseltme stratejisiyle uyumluydu.

    Yine de, Freddie Mac tarafından bildirildiği üzere, ortalama 30 yıllık sabit oranlı ipotek 21 Mart’ta sona eren hafta için %6,87’ye düştüğü için biraz rahatlama oldu. Mortgage oranlarındaki bu gevşeme ve envanterdeki kademeli toparlanmayla birlikte NAR, mevcut konut piyasasındaki faaliyetlerde bir artış bekliyor.

    Bölgesel olarak Orta Batı, Şubat ayında %10,6’lık bir artışla bekleyen satışlardaki en önemli aylık büyümeyle başı çekti. Bununla birlikte, tüm bölgelerde bekleyen konut satışlarında yıldan yıla bir düşüş görüldü ve bu da ABD konut piyasasının karşılaştığı daha geniş zorlukları yansıtıyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Birleşik Krallık’ta asgari ücret artışı 2025’te kazançlarla uyumlu hale getirilecek

    Birleşik Krallık hükümeti, asgari ücret stratejisine yaklaşımında bir değişikliğe giderek 2025 yılından itibaren artış hızında bir yavaşlama olacağını açıkladı. Karar, bu yıl asgari ücrete yaklaşık %10’luk bir artış sağlayan önemli bir artışın ardından geldi.

    Nisan ayından itibaren İngiltere’de 21 yaş ve üzeri çalışanlar saat başına en az 11.44 £ (14.45 $) kazanacak ve Muhafazakar Parti’nin bu yaş grubu için medyan kazancın üçte ikisine ulaşma hedefini gerçekleştirecek.

    İş ve Ticaret Bakanlığı Çarşamba günü yaptığı açıklamada, bu oranın Birleşik Krallık’ı gelişmiş ekonomiler arasında en yüksek asgari ücrete sahip ülkeler arasına yerleştirdiğini teyit etti. Bununla birlikte, gelecekteki artışlar medyan kazançlardaki büyümeyi yansıtacak şekilde ayarlanacaktır. Hükümete ayarlamalar öneren Düşük Ücret Komisyonu, 2025 yılında Ulusal Yaşam Ücreti için %3.9’luk bir artış öngörerek saat başına 11.89 Sterlin’e çıkarılmasını öngörüyor.

    Bu politika değişikliği, Başbakan Rishi Sunak yönetiminin siyasi bir taahhüdünü yerine getirdiğine işaret ediyor. Ücret eşitsizliğiyle mücadele amacıyla 25 yıl önce asgari ücretin uygulanmaya başlamasından bu yana Resolution Foundation, düşük gelirlilerin ücretlerinin normal ücret artışıyla olması gerekenden yılda 6.000 Sterlin daha yüksek olduğunu bildirmiştir.

    İşverenler, kısmen yükselen enflasyona bir yanıt niteliğinde olan son dönemdeki önemli artışlara ilişkin endişelerini dile getirerek, bunların daha yüksek fiyatlara ya da işe alma kabiliyetlerinin azalmasına yol açtığını belirtmişlerdir. Lloyds Bank tarafından yakın zamanda yapılan bir anket, işe alım planlarında potansiyel bir yavaşlama olduğunu ve bunun yüksek asgari ücret maliyetleriyle ilişkili olabileceğini vurgulamıştır.

    İngiltere Merkez Bankası, ekonomideki enflasyon baskılarının azalma belirtileri gösterip göstermediğine bağlı olarak faiz oranlarını düşürme potansiyelini değerlendirirken ücret artışını yakından takip ediyor. Mevcut döviz kuru 1$ – 0,7915£ seviyesinde bulunuyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • ABD 4. çeyrek ekonomik büyümesi tahminleri aştı; işsizlik başvuruları düştü

    ABD ekonomisinin dördüncü çeyrek büyümesi, tüketici harcamaları ve fabrikalar gibi konut dışı yapılara yapılan iş yatırımlarının bu artışa katkıda bulunmasıyla, başlangıçta tahmin edilenden daha güçlü bir performansa işaret edecek şekilde yukarı yönlü revize edildi. Ticaret Bakanlığı Ekonomik Analiz Bürosu, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) son çeyrekte yıllık bazda %3,2’den %3,4’e yükseldiğini bildirdi.

    Dördüncü çeyrek GSYH rakamlarındaki yukarı yönlü revizyon, daha güçlü tüketici harcamalarına, konut dışı sabit yatırımlardaki artışa ve eyalet ve yerel yönetim harcamalarındaki artışa bağlanmaktadır. Bu büyüme oranı, Federal Rezerv yetkililerinin %1.8’lik enflasyon dışı büyüme oranını aşarak ABD ekonomisinin küresel benzerlerine kıyasla sağlamlığını ortaya koymaktadır.

    Gelir açısından bakıldığında ekonomi %4,8 gibi etkileyici bir oranda büyürken Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) üçüncü çeyrekte %1,9’luk bir artış göstermiştir. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ve GSYH teorik olarak eşit olmakla birlikte, tahmin için farklı kaynak verilerin kullanılması nedeniyle uygulamada genellikle farklılık göstermektedir. Ücretlerdeki artışın etkisiyle GSYH’deki kayda değer artış, bazı ekonomistlerin önceki çeyreklerde GSYH ile GSYH arasındaki eşitsizliğe ilişkin endişelerini hafifletmiştir.

    İşgücü piyasasının dayanıklılığı ekonomiyi destekleyen önemli bir faktördür ve sürekli ücret artışı tüketici harcamalarını körüklemektedir. İlk çeyrek için mevcut büyüme tahminleri %2,0 civarında.

    İşgücü piyasası haberlerinde, Çalışma Bakanlığı’nın Perşembe günü yayınladığı son rapor, 23 Mart’ta sona eren hafta için mevsimsellikten arındırılmış 210.000’e düşen ilk işsizlik maaşı başvurularında hafif bir düşüş olduğunu ortaya koydu. Bu rakam ekonomistler tarafından tahmin edilen 212.000 başvuru sayısının biraz altında.

    İşsizlik maaşı başvuruları Şubat ayından bu yana 200.000 ile 213.000 arasında değişerek nispeten istikrarlı bir seyir izlemiştir. Yılın başlarında bazı yüksek profilli işten çıkarmalara rağmen, işverenlerin çoğunluğu çalışanlarını tutmaya devam ediyor. Rapor ayrıca, işe alımların bir göstergesi olarak görülebilecek olan ilk bir haftalık yardımın ardından yardım alan kişi sayısının 16 Mart’ta sona eren haftada 24.000 artarak 1,819 milyona yükseldiğini gösterdi.

    InvestingPro İçgörüleri

    ABD ekonomisinin dördüncü çeyrekteki büyümesinin son dönemde yukarı yönlü revize edilmesi, S&P 500 endeksinin yansıttığı gibi daha geniş hisse senedi piyasasındaki olumlu eğilimle paralellik gösteriyor. InvestingPro verilerine göre, S&P 500’ün 1 haftalık toplam fiyat getirisi %0,27, 1 aylık getirisi ise %3,67 gibi daha etkileyici bir seviyede gerçekleşerek yatırımcıların piyasanın kısa vadeli beklentilerine olan güvenini ortaya koymuştur. Daha uzun vadede ise 3 aylık ve 6 aylık fiyat toplam getirileri sırasıyla %9,87 ve %22,23 olarak gerçekleşerek ekonomik büyümenin ortasında piyasanın güçlü performansını daha da pekiştirmiştir.

    S&P 500’ün yılbaşından bugüne (YTD) %10,18’lik fiyat toplam getirisi ve %32,34’lük şaşırtıcı 1 yıllık fiyat toplam getirisi, makalede daha önce bahsedilen dirençli işgücü piyasası ve sürdürülebilir ücret artışı gibi faktörler tarafından desteklenen piyasadaki güçlü bir rallinin göstergesidir. Endeksin bir önceki kapanış fiyatı 5248,49 USD olup, ekonomi genişlemeye devam ettikçe sağlam bir temel oluşturmaktadır.

    InvestingPro İpuçları, GSYİH büyümesi ile S&P 500’ün performansı arasındaki uyumun, yatırımcılara ekonomik trendlerden yararlanma fırsatları sunabileceğini öne sürüyor. Piyasa analizini daha derinlemesine incelemek isteyenler için InvestingPro, yıllık veya iki yıllık Pro ve Pro+ aboneliklerinde ekstra %10 indirim sağlayan bir kupon kodu olan INVTROZEL1A ile ek bilgiler sunuyor. Şu anda, yatırımcıların kapsamlı verileri ve eğilimleri inceleyerek daha bilinçli kararlar almalarına yardımcı olabilecek 25 ek InvestingPro İpucu mevcuttur.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Çin Ticaret Bakanı Avrupa’daki elektrikli araç sübvansiyonlarını görüşecek

    Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao, Avrupa Komisyonu’nun Çin’in elektrikli araç (EV) endüstrisindeki potansiyel haksız sübvansiyonlara ilişkin devam eden soruşturmasıyla ilgili görüşmelerde bulunmak üzere 7 Nisan’dan itibaren Fransa’yı ziyaret edecek. Ziyaret, Komisyon’un Avrupalı otomobil üreticilerini korumak için Çin’in elektrikli araç ihracatına gümrük vergisi uygulayıp uygulamama kararı öncesinde endişeleri gidermeyi amaçlıyor.

    Avrupa Komisyonu’nun Kasım ayına kadar sonuçlanması planlanan soruşturması, geçici vergilerin daha erken uygulamaya konulması olasılığını inceliyor. Soruşturma, Komisyon’un 2025 yılına kadar satışların %15’ini oluşturabileceğini öngördüğü Çin menşeli elektrikli araçların Avrupa pazarındaki artan varlığına tepki olarak başlatıldı ve bu araçların Avrupa yapımı akülü araçlara göre fiyat avantajına sahip olduğu belirtildi.

    Çin, elektrikli araç endüstrisinin başarısının sübvansiyon kaynaklı olduğu fikrini reddederek AB’nin eylemlerini “korumacı” olarak nitelendirdi. Sektör analistleri Çin’in batarya tedarik zinciri üzerindeki kontrolünü, yenilikçi uygulamalarını ve yoğun iç pazar rekabetini Çin EV’lerinin satın alınabilirliğine katkıda bulunan ek faktörler olarak işaret ediyor.

    Bu yılın başlarında Avrupa Komisyonu müfettişleri, soruşturmalarının bir parçası olarak aralarında pazar lideri BYD (SZ:002594), Geely ve SAIC’in de bulunduğu Çinli otomobil üreticilerinde incelemelerde bulundu.

    Bu şirketler Bakan Wang’ın Fransa ziyareti sırasında temsil edilecek ve bu ziyaret aynı zamanda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında Mayıs ayında yapılması planlanan ve kısmen AB-Çin ticaret gerilimlerine odaklanması beklenen görüşmeden önce gerçekleşecek.

    Komisyon’un soruşturmasını destekleyen Fransız hükümeti, aynı zamanda Çin’in Fransız brendi ihracatına yönelik Ocak ayında başlattığı misilleme niteliğindeki anti-damping soruşturmasıyla da uğraşıyor.

    Fransa’daki konyak endüstrisi soruşturmayla işbirliği yapmaya istekli olduğunu ifade etse de, bu hamlenin özellikle içki pazarını hedef almaktan ziyade daha geniş ticari anlaşmazlıklarla bağlantılı olduğundan şüpheleniyor.

    Çin’in otomotiv endüstrisi hızlı bir büyüme göstererek geçen yıl Japonya’yı geride bırakarak dünyanın en büyük otomobil ihracatçısı haline geldi. Avrupa’daki popüler Çin modelleri arasında SAIC’in MG’si ve Geely’nin Volvo’su (OTC:VLVLY) yer alıyor. Tesla (NASDAQ:TSLA) da verimli Şangay fabrikasıyla kıtaya önemli bir elektrikli araç ihracatçısı konumunda.

    İhracata yönelik potansiyel tepkiye karşılık olarak Çinli otomobil üreticileri denizaşırı pazarlarda üretimi artırmayı düşünüyor.

    Avrupa’da Çin yapımı elektrikli araçlara ek gümrük vergisi uygulanması olasılığı, bu araçlar halihazırda %10’luk standart bir AB tarifesiyle karşı karşıya olduğundan, yöneticiler ve analistler arasında özel tartışmalara konu olmuştur. Bu durum, Çin EV’lerinin %27,5’lik bir tarifeye tabi olduğu ve federal tüketici teşviklerinin dışında tutulduğu ABD ile tezat oluşturuyor.

    Stellantis (NYSE:STLA), Renault (EPA:RENA) gibi şirketlerin ve Remy, Pernod Ricard (EPA:PERP) ve LVMH gibi Fransız konyak üreticilerinin temsilcileri yaklaşan ziyaret hakkında hemen yorum yapmadı. Benzer şekilde, Fransız otomotiv ve konyak dernekleri de açıklama yapmak için hazır bulunmadı.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Kanada’nın GSYİH büyümesi Ocak ayı tahminlerini aştı

    Kanada ekonomisi 2024 yılının başında beklenenden daha güçlü bir performans sergiledi ve Ocak ayı gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) %0,6 oranında artarak son bir yılın en hızlı büyüme oranına ulaştı. Bu artış, analistlerin %0,4’lük genişleme tahminlerini aştı. Ayrıca, ilk rakamlar Kanada ekonomisinin Şubat ayında %0,4 oranında büyüdüğünü göstermektedir.

    Ocak ayındaki güçlü büyüme, ekonominin %0,7’lik bir artış kaydettiği Ocak 2023’ten bu yana görülen en hızlı büyüme oldu. Statistics Canada tarafından bildirildiği üzere, bu toparlanma kısmen Quebec’teki kamu sektörü grevlerinin sona ermesinin ardından eğitim hizmetlerinin yeniden başlamasından kaynaklandı. Veriler aynı zamanda Aralık ayı GSYH rakamlarının da revize edildiğini ve başlangıçta sıfır olarak bildirilen büyümenin %0,1’lik hafif bir daralmaya işaret ettiğini ortaya koymuştur.

    2024’e yapılan bu olumlu başlangıç, Kanada ekonomisinin 2023’ün ikinci yarısında bir durgunluk dönemi yaşamasının ve GSYH’nin yılın son altı ayının dördünde yatay veya negatif büyüme göstermesinin ardından geldi.

    Cesaret verici ekonomik verilerin Kanada Merkez Bankası’nın para politikası üzerinde etkileri bulunmaktadır. Temmuz ayından bu yana temel politika faizini 22 yılın zirvesi olan %5’te tutan merkez bankası, keskin bir ekonomik gerilemeye yol açmadan enflasyonun yeterince yavaşlayıp yavaşlamadığını belirlemek için artık daha fazla hareket alanına sahip olabilir. Banka mevcut faiz oranını gereğinden fazla sürdürmeme arzusunu dile getirmiştir.

    GSYH rakamlarının açıklanmasının ardından para piyasaları Haziran ayında faiz indirimi beklentilerini %70’in biraz üzerinden %65’e düşürdü. Piyasalar ayrıca Kanada Merkez Bankası’nın Nisan ayında gecelik faiz oranını değiştirmeyeceğini öngörüyor.

    Zayıflayan Kanada doları, verilerin kamuoyuna açıklanmasının ardından kayıplarının bir kısmını telafi etmeyi başardı. Saat 12:40’ta loonie, ABD doları karşısında %0,09 düşüşle 1,3579 seviyesine geriledi. Bu arada, iki yıllık devlet tahvillerinin getirisi 4,6 baz puan artarak %4,188’e ulaştı.

    Kanada Merkez Bankası Yönetim Konseyi Mart ayında, ekonominin öngörüldüğü gibi gelişmesi halinde bu yıl faiz indirimi için koşulların oluşabileceği konusunda anlaşmaya varmıştı. Ocak ayı GSYH büyümesinin bankanın Ocak ayında ilk çeyrek için öngördüğü %0,5’lik büyüme oranıyla uyumlu olmasıyla birlikte, ekonomi 2024’ün ilk üç ayında mütevazı bir büyüme yolunda ilerliyor gibi görünüyor. Banka 10 Nisan’da güncellenmiş projeksiyonlarını ve faiz açıklamasını yapacak.

    Ocak ayındaki büyüme ekonominin geneline yayıldı ve 20 sanayi sektöründen 18’i üretim artışı bildirdi. Özellikle gayrimenkul, kiralama ve leasing sektörü, emlakçı ve broker ofislerindeki artan faaliyetlerin etkisiyle üst üste üçüncü ay büyüme kaydetti. Hizmet üreten sektörler %0,7 oranında büyürken, mal üreten sektörler %0,2 oranında genişleme kaydetti.

    Kanada İstatistik Kurumu’nun Şubat ayına ilişkin ön tahmini, madencilik, taş ocakçılığı, petrol ve gaz çıkarımı, imalat ile finans ve sigorta sektörlerindeki artışların desteğiyle GSYH’de %0,4’lük bir artışa işaret ediyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • UBS ticari gayrimenkullerdeki düşüşü önemli bir risk olarak tanımlıyor

    UBS bugün yayınladığı yıllık raporunda ticari gayrimenkul piyasalarındaki gerilemenin banka için önemli bir risk olduğunu vurguladı. İsviçreli bankacılık devi, 2008-2009 finansal krizinden bu yana en kötüsü olarak nitelendirilen sektördeki yavaşlamaya katkıda bulunan faktörler olarak, yüksek borçlanma maliyetlerinin yarattığı zorlukları ve salgın sonrası dönemde ofis alanlarına olan talebin azalmasını gösterdi.

    Bankanın ticari gayrimenkul riski, özellikle Credit Suisse’i satın alması nedeniyle 2022’de 47,1 milyar dolardan 2023’te 55,09 milyar dolara yükseldi. Bu artış, resmi verilere göre UBS’yi ticari gayrimenkul piyasasına önemli ölçüde kredi maruziyeti olan diğer büyük Avrupa bankaları arasına yerleştiriyor. Bankanın raporunda, bir yıl içinde gerçekleşmesi ve grubu önemli ölçüde etkilemesi muhtemel olan “en önemli ve yeni ortaya çıkan riskler” olarak enflasyon ve jeopolitik konular da belirtiliyor.

    UBS’in bir önceki yıllık raporunda ticari gayrimenkulleri en önemli riskler listesine dahil etmemesi dikkat çekti. Banka, ticari gayrimenkul değerlemelerinin önemli ölçüde düşüş gösterdiği ABD piyasasına maruziyeti hakkında spesifik ayrıntılar vermemiştir. Bu durum, ABD’deki müteahhitler ve bazı bölgesel bankaların yanı sıra ağır risk altındaki bazı Alman kredi kuruluşları üzerinde de mali baskıya yol açmıştır.

    Analistler, sektörde daha fazla gerilemenin küresel çapta büyük bankaların kazançları üzerindeki potansiyel etkisinin yönetilebilir olacağını öne sürmektedir. Bu piyasa koşullarına paralel olarak Uluslararası Para Fonu (IMF) İsviçre’deki bankalara gayrimenkul riskleri konusunda dikkatli olmalarını tavsiye etti.

    UBS, İsviçre’deki ticari gayrimenkule artan maruziyetinin, özellikle İsviçre’nin enerji verimliliği düzenlemelerini etkileyecek olan İklim ve İnovasyon Yasası’nı kabul etmesinin ardından, iklimle ilgili geçiş risklerini artırdığını da kabul etmiştir.

    Çevresel kaygılara yanıt olarak UBS, emlak kredileriyle bağlantılı emisyonları azaltmak için hedefler belirlemiştir. Banka, 2030 yılına kadar İsviçre’deki konut emlaklarından kaynaklanan emisyonları %45, ticari işlerinden kaynaklanan emisyonları ise %48 oranında azaltmayı hedeflemektedir. Bu çabalar, Avrupalı banka yöneticilerinin iklim hedeflerine ulaşmak için gayrimenkulün karbondan arındırılması konusunda daha sıkı hükümet düzenlemeleri için yaptıkları daha geniş çağrılarla uyumludur.

    InvestingPro İçgörüleri

    UBS’in son yıllık raporu, bankanın çeşitli ekonomik faktörlerden olumsuz etkilenen bir sektör olan ticari gayrimenkule ilişkin artan endişelerine ışık tuttu. Özellikle Credit Suisse’in satın alınmasının ardından bankanın bu pazara daha fazla maruz kalması, bankayı potansiyel risklerin odağına yerleştirdi. Bankanın mali sağlığını ve hisse senedi performansını takip etmek, özellikle bu tür belirsiz zamanlarda yatırımcılar için çok önemlidir.

    InvestingPro’nun en son ölçümleri incelendiğinde, UBS’in piyasa değerinin 97,85 milyar dolar gibi güçlü bir seviyede olduğu ve finans sektöründeki önemli varlığını yansıttığı görülüyor. Yıllık raporda belirtilen endişelere rağmen, banka 2023’ün 4. çeyreği itibariyle son on iki ayda %15,64 oranında güçlü bir gelir artışı göstermiştir. Bu, bankanın zorlu bir pazarda bile fırsatlardan yararlanabildiğini gösteren, 2023’ün 4. çeyreği için %35,62’lik etkileyici bir çeyreklik gelir artışı ile daha da desteklenmektedir.

    InvestingPro İpuçları, şirketin kazanç büyümesine ilişkin piyasa beklentilerinin önemli bir göstergesi olan UBS’nin F/K oranının şu anda uygun bir 3,33 seviyesinde olduğunu gösteriyor. Bu, hisse senedinin kazançlarına göre değerinin altında olabileceğini gösteriyor. Dahası, bankanın temettü verimi %2,05 gibi yüksek bir oranda seyrediyor ve bu da gelir arayışındaki yatırımcılar için cazip olabilir.

    Bir sonraki kazanç tarihi 7 Mayıs 2024’e yaklaşırken, yatırımcılar bankanın ticari gayrimenkul ve iklimle ilgili girişimler konusundaki stratejilerinin finansal sonuçlarını nasıl etkileyeceğini takip etmelidir. InvestingPro, UBS’in finansalları ve hisse senedi performansı hakkında daha derinlemesine bilgi edinmek isteyenler için ek bilgiler sunuyor. UBS’in bu riskleri etkili bir şekilde yönetip yönetmediği konusunda daha fazla netlik sağlayabilecek daha fazla InvestingPro İpucu mevcuttur. InvestingPro aboneliğinde %20’ye varan indirim elde etmek için INVTROZEL1A kupon kodunu kullanmayı unutmayın, böylece daha da fazla uzman analizi ve verinin kilidini açabilirsiniz.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Rusya’nın altın ve döviz rezervleri düştü

    Rusya Merkez Bankasının altın ve döviz rezervleri düştü.

    Rusya Merkez Bankası (CBR) tarafından yapılan açıklamaya göre geçen hafta 594,3 milyar dolar olan rezervler 590,1 milyar dolar seviyesine çıktı.

    Altın rezervi 1 Mart itibarıyla 74,9 milyon ons, 152,52 miyar dolar oldu.

    Altın ve döviz rezervi, 2022 yılı sonunda 598,6 milyar dolar seviyesindeydi.

    Rusya’nın altın ve döviz rezervi, Nisan 1999’da 10,8 milyar dolar ile dip seviyesini gördü.

    Rusya; Çin, Japonya, İsviçre ve Hindistan’ın ardından 5. büyük rezerve sahip ülkesi konumunda bulunuyor.

    Foreks Haber Merkezi

  • TCMB’nin döviz rezervlerindeki düşüş devam etti

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplam rezervleri, üst üste 10’uncu haftasında da geriledi ve geçen haftayı 4 milyar 53 milyon dolar düşüşle tamamladı.

    TCMB verilerine göre 22 Mart itibarıyla toplam rezervler, 127 milyar 897 milyon dolardan 123 milyar 844 milyon dolara indi.

    Brüt rezervler 4,21 milyar dolar azalarak 74 milyar 891 milyon dolardan 70 milyar 681 milyon dolara geriledi. Rezervler 7 Temmuz 2023 tarihinden bu yana en düşük seviyesini gördü.

    Aynı dönemde altın rezervleri artışını sürdürdü; 157 milyon dolar yükselerek 53 milyar 6 milyon dolardan 53 milyar 163 milyon dolara geldi. Altın rezervleri 24 Mart 2023 tarihinde görülen 53 milyar 358 milyon doların ardından en yüksek seviyesine çıktı.

    Bir önceki hafta 19 milyar 622 milyon dolar olan net uluslararası rezervler, söz konusu haftada 4 milyar 416 milyon dolar azalarak 15 milyar 206 milyon dolara indi.

    Foreks Haber Merkezi

  • SIX Group CEO’su Allfunds satın alımını reddetti

    İsviçre ve İspanya borsalarını yöneten SIX Group, bir fon dağıtım grubu olan Allfunds için teklif vermekten vazgeçti. CEO Jos Dijsselhof Çarşamba günü verdiği bir röportajda bu stratejik hamleyi doğrulayarak, şirketin satın almayı düşündüğünü ancak nihayetinde uygun bulmadığını belirtti.

    Dijsselhof, SIX Group’un veri segmentini güçlendirmek veya yeni varlık türlerine giriş yapmak için aktif olarak satın alma arayışında olduğunu belirtti. Odak noktasının Avrupa’daki borsa devralmalarından uzaklaştığı, türev ürünler ve dövizin potansiyel ilgi alanları olduğu görülüyor. Veri satın almaları, veri hizmetlerinin geçen yılki 1,5 milyar İsviçre Frangı’nın üzerindeki faaliyet gelirine 400 milyon İsviçre Frangı’nın üzerinde katkıda bulunduğu grubun gelir üretimiyle uyumlu olarak daha yüksek bir öncelik olarak görülüyor.

    2018’den bu yana Dijsselhof tarafından yönetilen Zürih merkezli şirket, uygun pazar fırsatlarını belirlemek için Allfunds’un ana hissedarı Hellman & Friedman da dahil olmak üzere özel sermaye şirketleriyle görüşüyor. Amaç, beş yıl içinde toplam gelirini ve finansal bilgi bölümünün gelirini en az iki katına çıkarmak. Ayrıca SIX Group, potansiyel olarak başka satın almalar yoluyla yurt içi ödemeler işini genişletmeyi amaçlamaktadır.

    SIX Group’un çeşitlendirilmiş portföyü, onu diğer borsa gruplarından ayıran benzersiz bir güç olarak vurgulanmaktadır. Emsallerinin aksine, SIX hisselerini halka arz etmemektedir, bu da anlaşmalar için finansman seçeneklerini sınırlamaktadır. Bununla birlikte, finansman için yaklaşık 120 banka hissedarından yararlanmayı düşünebilir veya hatta gelecekte daha önemli, dönüştürücü anlaşmalar için bir halka arz fikrini değerlendirebilir. Buna rağmen Dijsselhof, grubun sahiplik yapısını değiştirmeye yönelik acil bir plan olmadığını veya anlaşmalar için acil finansman ihtiyacı olmadığını belirtti.

    Daha önce SIX Group, Londra Borsası Grubu (LON:LSEG) Borsa Italiana’yı satışa çıkardığında bu şirket için bir teklif hazırlamış, ancak Euronext 2021 yılında Milano Borsası operatörünü 4 milyar avronun üzerinde bir bedelle satın almıştı.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Japonya döviz piyasasına müdahalede tüm önlemlere açık

    TOKYO – Japonya hükümeti, döviz piyasasındaki son hareketlere karşılık olarak mevcut tüm tedbirleri değerlendirmeye hazır olduğunun sinyalini verdi. Kabine Baş Sekreteri Yoshimasa Hayashi, özellikle Japon yeninin Çarşamba günü ABD doları karşısında son 34 yılın en düşük seviyesine gerilemesinin ardından, yönetimin döviz piyasasındaki dalgalanmalara karşı daha dikkatli olduğunu vurguladı.

    Hayashi’ye göre hükümet durumu yakından takip ediyor ve döviz kurundaki herhangi bir aşırı dalgalanmaya karşı harekete geçmeye hazır. Yen’in keskin düşüşü, büyük ölçüde ihracata dayanan ülke ekonomisi üzerindeki potansiyel etkiye ilişkin endişeleri arttırdı. Daha zayıf bir yen, Japon ürünlerini yurtdışında daha ucuz hale getirebilir ancak aynı zamanda ithalat maliyetini de arttırarak işletmeleri ve tüketicileri etkiler.

    Hükümetin tutumu, dünya genelinde piyasalarda dalgalanmanın arttığı ve yatırımcıların merkez bankalarının tepkilerini ve ekonomik göstergeleri dikkatle izlediği kritik bir dönemde geldi. Japonya’nın para birimine yaklaşımı, ülkenin 21 Kasım 2022’de bir medya etkinliğinde duyurduğu 2024’te yeni banknotları tanıtmaya hazırlandığı için özellikle mercek altında.

    Para birimi hareketlerini ele almak için bir dizi seçeneği kullanmaya hazır olma durumu, Japonya ekonomisinin karşılaştığı zorlukların ve politika yapıcıların yen değerini yönetirken korumaları gereken hassas dengenin altını çizmektedir. Hükümetin döviz eğilimlerini yakından izlemesi ve gerektiğinde müdahale etmeye hazır olması, piyasa katılımcıları ve uluslararası toplum için kilit odak noktalarıdır.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Tayvan seçim sürecinde ABD’nin iki partili desteğinin devam edeceğinden emin

    TAIPEI – Tayvan Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada ABD başkanlık seçimlerinin sonucu ne olursa olsun ABD’nin adaya olan desteğini sürdüreceğinden emin olduğunu ifade etti. Bakanlık, Tayvan-Çin meselelerinin seçim kampanyasında odak noktası haline gelebileceği için dikkatli olmanın önemini vurguladı.

    Çin’in kendi topraklarının bir parçası olduğunu iddia ettiği ada, Trump yönetimi sırasında güçlenen ve Başkan Joe Biden döneminde de devam eden bir ilişki olarak ABD’den güçlü bir destek gördü. Bu destek kayda değer ziyaretleri ve silah satışlarını da içeriyor.

    Dışişleri Bakanlığı yasa koyuculara verdiği brifingde Tayvan’ın ABD’de aldığı iki partili desteğin altını çizdi ve her iki siyasi partiyle de dengeli etkileşimleri sürdürme niyetini belirtti. Bununla birlikte bakanlık, ABD seçim sezonunda Tayvan-Çin ilişkilerinin potansiyel siyasallaşması konusunda da uyarıda bulundu.

    Bakanlığın raporunda Tayvan Boğazı ile ilgili konuların ABD siyasi arenasında nasıl kullanılabileceğine dair spesifik detaylar verilmedi ancak farkındalık ihtiyacının altı çizildi.

    Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi Cumhuriyetçi üyesi ve İstihbarat ve Özel Operasyonlar Alt Komitesi Başkanı Jack Bergman bugün Taipei’de Tayvan Devlet Başkanı Tsai Ing-wen ile yaptığı görüşmede Kongre’nin Tayvan’a verdiği desteği bir kez daha teyit etti. Bergman, ilişkilerin bölgesel güvenlik açısından stratejik öneminin altını çizdi ve Çin’in artan iddiasına karşı deniz stratejisi ve işbirliği çabalarına odaklanılacağını belirtti.

    Demokrat Kongre üyeleri Donald Norcross ve Jimmy Panetta’nın da katıldığı toplantıda Bergman, Tayvan’daki ABD personeliyle bir araya gelme planlarından da söz etti, ancak bunların askeri mi yoksa sivil temsilciler mi olacağını belirtmedi.

    ABD, Tayvan ile resmi diplomatik ilişkileri olmamasına rağmen, adanın en önemli silah tedarikçisi ve uluslararası destekçisi olmaya devam ediyor. Tayvan’da halk tarafından seçilen hükümet, Çin’in egemenlik iddialarını reddediyor ve sadece ada sakinlerinin kendi geleceklerini belirleme hakkına sahip olduğunu savunuyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Çin ekonomisi küresel toparlanmayı destekleyecek

    BOAO, Çin – Bugün Çin’in en üst düzey yasa koyucusu Zhao Leji, ülke ekonomisinin küresel toparlanma için önemli bir katalizör olmaya hazırlandığını açıkladı. Boao Forum for Asia’nın yıllık toplantısında konuşan Zhao, Çin’in ekonomik açıklığını genişletmeye devam edeceği güvencesini verdi.

    Zhao’ya göre Çin’in ithalat ve ihracat faaliyetlerinin önümüzdeki beş yıl içinde 32 trilyon doları aşması bekleniyor. Bu tahmin, ülkenin uluslararası ticarette önemli bir oyuncu olarak rolünün ve küresel ekonomik manzara üzerindeki potansiyel etkisinin altını çiziyor.

    Ticaretin yanı sıra Çin, teknolojik inovasyon yoluyla da uluslararası bağlarını güçlendirmek istiyor. Zhao, ülkenin bu alanda diğer uluslarla birlikte çalışmaya hazır olduğunu ifade etti.

    Asya için Boao Forumu, Asya ve diğer kıtalardan liderler arasında ekonomik kalkınma ve işbirliğine odaklanan üst düzey bir diyalog platformu olarak hizmet veriyor. Forumun yıllık toplantısı, bölgedeki ekonomik eğilimlere ve politikalara dikkat çeken önemli bir etkinliktir.

    Çin yuanı şu anda ABD doları karşısında 7.2260 değerinde ve bu oran ülkenin ticaret dinamiklerinde önemli bir rol oynuyor. Çin ekonomisinin artan açıklık ve işbirliği işaretleri göstermesiyle, uluslararası toplum daha birbirine bağlı ve güçlü bir küresel pazar bekleyebilir.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Müdahale yaklaşırken Yen sabit kaldı

    Japon yetkililerin müdahale ihtimalinin yatırımcıları para birimini düşürmekten caydırmasıyla Japon yeni Perşembe günü son on yılların en düşük seviyesine yakın seyretti. Yatırımcılar arasındaki bu ihtiyat, yenin bir önceki seansta dolar başına 151,975 ile son 34 yılın en düşük seviyesine gerilemesine rağmen geldi.

    Yendeki değer kaybının ortasında, Japonya’nın önemli para otoriteleri Çarşamba günü para birimindeki zayıflığı ele almak üzere acil bir toplantı düzenledi. Yetkililer, yendeki düzensiz ve spekülatif hareketleri engellemek için piyasaya müdahale etmeye hazır olduklarının sinyalini verdiler.

    Bu durum, Japonya Maliye Bakanı Shunichi Suzuki’nin döviz değerlerindeki aşırı dalgalanmalara karşı “kararlı adımlar” atılacağını vurgulayan sözlü uyarılarının artmasının ardından geldi. Japonya en son 2022 yılında döviz piyasasına müdahale etmiş ve harekete geçmeden önce endişeleri ve niyetleri hakkında benzer bir dil kullanmıştı.

    OCBC, yenin hareketlerinin büyüklüğünün belirli bir eşikten daha etkili olabileceğini öne sürerek, sözlü müdahalenin sınırları olsa da, fiili piyasa müdahalesi riskinin önemli olmaya devam ettiğini belirtti.

    Zayıflayan yen, bu ay yaklaşık %3 değer kazanan ve Perşembe günü hafifçe gerilese de rekor zirveye yakın seyreden Japonya’nın Nikkei endeksi için avantajlı oldu.

    Bu arada, Çin’de hisse senetleri düşüş yaşadı ve mavi çipli CSI300 endeksi son bir ayın en düşük seviyesini gördü ve Şangay Bileşik endeksi 3000 puan seviyesinin üzerinde kalmakta zorlanarak %0,1 düşüşle kapandı. Çin yuanı, ülkenin ekonomik toparlanmasını desteklemek için Pekin’den daha fazla parasal gevşeme beklentileriyle dolar başına 7,2270 ile dört ayın en düşük seviyesinde nispeten sabit kaldı.

    Hong Kong’da Hang Seng Endeksi, teknoloji şirketlerindeki kazançların emlak sektöründeki kayıpları dengelemesiyle çok az hareket gösterdi. Bölgedeki bu karışık performanslar, MSCI’nın Japonya dışındaki en geniş Asya-Pasifik hisse senedi endeksinin %0,05 oranında marjinal bir düşüşle kapanmasına yol açtı.

    Döviz piyasasında dolar, kısmen Çarşamba günü faiz oranlarını düşürmeye acil bir ihtiyaç olmadığını belirten Federal Rezerv Başkanı Christopher Waller’ın yorumları nedeniyle gücünü korudu.

    Fed’in Haziran ayında olası bir faiz indirimine gideceği yönündeki piyasa beklentilerine rağmen, tüccarlar Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası’nın da benzer hamleler yapacağına dair bahislerini artırıyor. Euro ve sterlin dolar karşısında hafif düşüşler kaydederken, Yeni Zelanda doları son dört ayın en düşük seviyesine geriledi.

    Macquarie, doların direncinin, son zamanlarda daha güvercin bir ton benimseyen diğer merkez bankalarına kıyasla Fed’in genel şahin duruşundan etkilendiğine dikkat çekti.

    Geçtiğimiz hafta rekor seviyeye ulaşan altın fiyatlarındaki son ralli, güçlenen dolar nedeniyle sınırlandı ve değerli metal %0,2 düşüşle ons başına 2.189,81 dolara geriledi. Petrol fiyatları, Brent ham petrolünün 36 sent artışla varil başına 86,45 dolara ve ABD ham petrolünün 44 sent artışla varil başına 81,80 dolara yükselmesiyle mütevazı bir artış yaşadı.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • FTSE Russell Hindistan tahvil endeksine dahil olmayı erteledi

    Küresel endeks sağlayıcısı FTSE Russell, Hindistan devlet tahvillerinin FTSE Gelişmekte Olan Piyasalar Devlet Tahvili Endeksine (EMGBI) dahil edilmesinin ertelendiğini duyurdu. Perşembe günü açıklanan karar, vergilendirme, kayıt ve uzlaşma süreçleriyle ilgili çözülmemiş sorunlara bağlanıyor.

    FTSE Russell, Hindistan’ın menkul kıymetlerinin erişilebilirliğini artırma çabalarını, özellikle de marj finansmanında saklayıcılar için ek esneklik yoluyla kabul etmesine rağmen, devam eden zorluklara dikkat çekti. Bu zorluklar arasında yabancı portföy yatırımcısı kaydı için katı belgesel gereklilikleri, artan düzenleyici raporlama, esnek olmayan bir takas döngüsü uzunluğu ve karmaşık bir vergi temizleme süreci yer almaktadır. Bu sorunlar, Hindistan tahvillerinin dahil edilmesi için gereken “Piyasa Erişilebilirlik Seviyesi 1 “e ulaşmasını engellemiştir.

    FTSE Russell, Hindistan Merkez Bankası ile iletişim kurmaya devam etme ve uluslararası yatırımcılardan Hindistan tahvil piyasasındaki yatırım deneyimleri hakkında geri bildirim toplama taahhüdünü vurguladı.

    Erteleme, JPMorgan ve Bloomberg Index Services’in Hindistan devlet tahvillerini kendi gelişmekte olan piyasa endekslerine dahil etme niyetlerini açıklamalarının ardından geldi; JPMorgan’ın dahil etme tarihi Haziran 2024, Bloomberg’inki ise Ocak 2025 olarak belirlendi.

    Hindistan’ın devlet tahvilleri son altı ayda yaklaşık 10 milyar dolarlık yabancı girişi çekti. Analistler JPMorgan endeksine dahil olmanın yaklaşık 23 milyar dolarlık girişe yol açabileceğini, Bloomberg endeksinin ise endekse bağlı yatırımcılardan 3 milyar dolar daha görebileceğini tahmin ediyor.

    Karur Vysya Bank ertelemeye ilişkin yorumunda, daha sıkı kriterler ve diğer olumlu piyasa tetikleyicilerine kıyasla nispeten mütevazı beklenen girişler nedeniyle piyasanın FTSE Russell’ın kararına önemli bir tepki vermesinin olası olmadığını belirtti.

    Hindistan, Mart 2021’den bu yana FTSE Russell’ın izleme listesinde yer alıyor. Endeks sağlayıcısı daha önce, yabancı yatırımcılar tarafından belirtildiği gibi iyileştirilmesi gereken alanların büyük ölçüde değişmediğini gerekçe göstererek Hindistan’ın Eylül incelemesine dahil edilmesini ertelemişti.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Çin halka arz piyasası daha sıkı denetim nedeniyle ciddi bir kuraklıkla karşı karşıya

    Çinli şirketler, sıkı yerel ilk halka arz (IPO) düzenlemeleri ve denizaşırı ülkelere kote olmada karşılaşılan zorluklar nedeniyle yeni öz sermaye yaratmada önemli güçlüklerle karşılaşıyor. Çin’in menkul kıymetler denetleme kurumunun sıkı denetimi, önemli sayıda şirketin yurtiçi halka arz planlarından vazgeçmesine yol açtı. Bazıları Hong Kong ve New York gibi offshore piyasalara yöneliyor, ancak orada da ek engellerle karşılaşıyorlar.

    Londra Menkul Kıymetler Borsası Grubu’nun (LSEG) ön verilerine göre, 2024’ün ilk çeyreğinde Çin’deki halka arzlar yoluyla toplanan parada keskin bir düşüş yaşandı ve sadece 2,4 milyar dolar toplanarak 2018’in sonlarından bu yana en düşük üç aylık bağış toplama oranına ve bir önceki yıla göre %82’lik bir düşüşe işaret etti. Bu gerileme, Çin’in halka arz piyasasının 2023 ve 2022 yıllarında dünyanın en büyüğü olduğu bir dönemin ardından geldi.

    Menkul kıymetler denetleme kurumunun yeni başkanı Wu Qing’in liderliğinde, listeleme adaylarının incelemesini yoğunlaştırma ve herhangi bir düzenleyici ihlalle mücadele etme sözü verildi. Şanghay’daki New Access Capital’in CEO’su Andrew Qian’ın da belirttiği gibi, bu durum Çin’deki halka arzları nadir görülen bir emtia haline getirdi ve özellikle çıkış arayan küçük şirketleri ve özel sermaye yatırımlarını etkiledi.

    Girişim sermayedarları da halka arz yoluyla çıkış yolları daraldıkça zorluklarla karşılaşıyor ve bu da fon toplama ve erken aşama, yüksek teknoloji şirketlerine yatırım yapma kabiliyetlerini etkiliyor. Bu şirketler Çin’in ekonomik büyümesi ve istihdam yaratması için hayati önem taşıyor.

    Halka arz düzenlemelerinin sıkılaştırılması, anakara hisselerinin üç yıl üst üste küresel hisse senetlerinin altında performans gösterdiği ve 2008-09 küresel mali krizinden bu yana görülmemiş seviyelerde deflasyon yaşadığı, yılın başlarında başlayan daha geniş bir borsa gerilemesinin ortasında gerçekleşiyor.

    Erken aşama iş modelleri ve zayıf kredi profilleri nedeniyle özellikle kırılgan olan küçük teknoloji girişimlerinin borç ve özel sermaye bulması giderek zorlaşıyor. Bu da onları büyüme planlarını küçültmeye ve giderlerini azaltmaya zorlayabilir.

    Çinli şirketlere denizaşırı listelemelerde yardımcı olan bir mali danışman olan Yang Chongyi, şirketlerin ekonomik yavaşlamaları hızlı bir şekilde atlatmalarına yardımcı olmak için sermaye piyasalarından yararlanılması gerektiği görüşünü dile getirdi.

    Halka arzlar ve halka açık şirketler üzerindeki kontrolü sıkılaştırmak amacıyla Çin bu ay, hisse senedi arzını sınırlamayı ve değişken ikincil piyasadaki satış baskısını hafifletmeyi de amaçlayan yeni bir dizi kural getirdi. Sonuç olarak, Çin’de 80’den fazla halka arz adayı bu yıl yurt içinde halka arz planlarını iptal etti.

    Bu yıl 38 Çinli şirket offshore listeleme için başvuruda bulunurken, sadece beşi ABD’yi hedefliyor ve çoğunluğu Hong Kong’u hedefliyor.

    Hong Kong borsasındaki daha net kurallara rağmen, Alibaba’nın lojistik birimi Cainiao’nun Hong Kong halka arz planından olumsuz sermaye piyasası ortamı nedeniyle vazgeçmesinin de gösterdiği gibi, Çin-ABD gerilimleri ve daha zayıf bir Hong Kong piyasası offshore listelemeleri zorlaştırıyor.

    Çinli firmalar ayrıca geçen yılın Nisan ayında başlayan offshore listelemeler için düzenleyici onay sürecinden de geçmek zorunda. Ancak Hong Kong piyasasının nispeten küçük ve likit olmaması ve jeopolitik sorunlar nedeniyle ABD’de halka arzların daha az elverişli olması nedeniyle offshore halka arzlar için beklentiler belirsizliğini koruyor. Yaklaşan ABD seçimleri de bu belirsizliği artırıyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Macaristan Merkez Bankası yüksek bütçe açığı nedeniyle bütçe riskini işaret etti

    Macaristan Merkez Bankası, ülkenin bütçe açığının 2024 yılında GSYH’nin %4,5’i ile %5’i arasında değişmesinin beklenmesi nedeniyle güvenilir mali planlama ihtiyacının altını çizdi. Merkez Bankası’nın Perşembe günü yayınlanan üç aylık enflasyon raporunda ortaya konan bu tahmin, hükümetin kısa süre önce yükselttiği %4,5’lik hedefi potansiyel olarak aşıyor.

    COVID-19 salgınının ardından Başbakan Viktor Orban’ın yönetimi, son dört yılda GSYH’nin yaklaşık %7’si oranında açık veren bütçe kısıtlamalarıyla boğuşuyor.

    Mart ayının başlarında hükümet, cari yıl için açığı GSYH’nin %3’ünün altına düşürme girişimini geri çekerek, bir önceki yıl yaşanan durgunluktan sonra ekonominin beklenenden daha yavaş toparlanması nedeniyle böyle bir hedefe ulaşılamayacağını kabul etti.

    Merkez Bankası, 2024 yılında borç oranını sürekli olarak düşürmek ve Macaristan’ın risk algısını iyileştirmek için, belirlenen açık hedeflerinin inandırıcı bir şekilde karşılanmasının çok önemli olduğunu vurguladı. Banka ayrıca son iki yılda yaşanan yüksek enflasyonun hükümetin faiz giderlerini önemli ölçüde arttırdığını ve bu giderlerin bu yıl boyunca bütçeye yük olmaya devam etmesinin beklendiğini kaydetti.

    Banka ayrıca bütçe açığının, Orban’ın parlamento seçimlerinde yarışacağı önemli bir yıl olan 2026’ya kadar Avrupa Birliği’nin GSYH’nin %3’ü eşiğini aşabileceğini belirtti.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Morgan Stanley ve JP Morgan Japon hisse senetleri üzerindeki baskı konusunda uyardı

    Morgan Stanley ve JP Morgan stratejistlerine göre, Japonya’nın en iyi performans gösteren hisse senetleri yakın vadede satış baskısıyla karşılaşabilir. Kantitatif modeller kullanan bu stratejistler, yüksek performans gösteren hisse senetlerindeki uzun pozisyonların aşırı derecede büyüdüğünü tespit etti. Bu eğilim, yabancı yatırımcıların büyük sermayeli hisse senetlerine ve gösterge endeks ürünlerine yönelmesinden kaynaklanıyor ve yarı iletkenler ve bankalar gibi sektörlerde şişirilmiş değerlemelere yol açıyor.

    Stratejistler, trend takip modellerini kullanan yatırımcıların da sınırlı sayıda hisse senedine odaklandığını ve bunun da bazı pozisyonları gevşetmeye başlamalarına neden olabileceğini belirtti. Japon hisse senetlerinin bu ay rekor seviyelere ulaşarak 1989’daki zirveyi aşmasına ve Japonya Merkez Bankası’nın uzun süredir devam eden negatif faiz politikasından uzaklaşmasına rağmen, potansiyel geri çekilme işaretleri var.

    JP Morgan’ın kantitatif strateji ekibi, emtia ticaret danışmanlarının (CTA’lar) Nikkei 255 vadeli işlemlerindeki uzun pozisyonlarını azaltmak için son zamanlarda bir değişim gözlemledi. Ekip, 26 Mart tarihli bir notta, CTA’ların zaten yüksek seviyelerde olan uzun pozisyonlarını daha da genişletmek için çok az alana sahip olduklarını belirtti.

    Morgan Stanley’in analizi, büyük sermayeli Japon hisse senetlerinin Mart ayında ivme kaybetmeye başladığını ve bu ay %2,5’lik ılımlı bir kazançla Şubat ayındaki %6,2’lik kazancın azaldığını ortaya koydu. Özellikle yarı iletkenler, otomobiller ve finans sektörlerindeki Japon momentum hisselerinin Nisan ayında kısa vadeli zorluklarla karşılaşabileceğini öngörüyorlar.

    Tokyo Electron, Toyota Motor Corp (NYSE:TM) ve Mitsubishi UFJ Financial Group (NYSE:MUFG) gibi önde gelen endeks bileşenleri bu yıl şimdiye kadar sırasıyla %56, %49 ve %30’luk önemli artışlar kaydetti.

    Daha geniş kapsamlı Nikkei endeksi de bu yıl %22 ve geçtiğimiz yıl %40’ın üzerinde önemli bir artış yaşayarak diğer büyük küresel piyasaları geride bıraktı. Bununla birlikte analistler bazı sektörler için değerlemelerin aşırı yüksek olduğu konusunda uyarıda bulunuyor. Nikkei’nin 12 aylık ileriye dönük fiyat-kazanç oranı 21 ile 10 yıllık ortalamasının üzerinde ve ABD S&P 500 endeksine eşit olup, Japon şirketlerinin 1989’daki değerleme seviyelerinin altında olsa da pahalı hale geldiğini gösteriyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Müdahale yaklaşırken Yen dalgalanıyor

    Japonya’nın para birimini desteklemek için olası bir müdahalesine ilişkin tartışmalar devam ederken döviz tüccarları Japon yenini yakından takip ediyor. Yen’in Çarşamba günü dolar karşısında yaklaşık 152 ile son 34 yılın en düşük seviyesine gerilemesi, Japonya’nın üst düzey para yetkilileri arasında acil bir toplantı yapılmasına neden oldu. Bu toplantı piyasa katılımcıları tarafından spekülatif olarak görülen ticareti engellemek için doğrudan müdahalenin yakın olabileceğinin bir işareti olarak yorumlandı.

    Dolar o zamandan beri hafifçe gerileyerek 151,30 ila 151,50 yen aralığında işlem görüyor. Hedge fonları ve diğer spekülatörler yendeki önemli kısa pozisyonlarını gevşetmeye başlarsa bu eğilim devam edebilir. Yen zayıflarken, Çinli yetkililer geçtiğimiz hafta son dört ayın en düşük seviyesine ulaşan yuan üzerindeki etkiyi sınırlamak için adımlar atıyor.

    Avrupa’da açıklanacak ekonomik veriler arasında İngiltere’nin 2023 yılı dördüncü çeyreğine ilişkin nihai GSYH rakamları ve Almanya’nın istihdam istatistikleri yer alıyor. Birleşik Krallık ekonomisi 2023’ün son çeyreğinde %0,3 daralarak teknik bir resesyonu teyit etti, ancak Ocak 2024’te büyüme işaretleri gösterdi.

    Bundesbank’a göre, yüksek enerji fiyatları ve artan borçlanma maliyetleri nedeniyle zorluklarla karşılaşan Almanya, 2024’ün ilk çeyreğinde resesyona girebilir. Ancak merkez bankası, Alman firmalarının çalışanlarını elinde tuttuğunu ve yakın vadede işsizlikte sadece hafif bir potansiyel artış beklendiğini kaydetti.

    Amerika Birleşik Devletleri, Federal Rezerv’in tercih ettiği enflasyon ölçütü olan çekirdek kişisel tüketim harcamaları (PCE) fiyat endeksini Cuma günü açıklayacak. Endeksin Şubat ayında %0,3 oranında artarak yıllık %2,8 oranını koruması bekleniyor. Genel PCE endeksinin ise aylık %0,4 ve yıllık %2,4 artış göstermesi bekleniyor.

    Bugün piyasaları etkileyebilecek diğer veriler arasında ABD 4. Çeyrek GSYH, ABD tüketici harcamaları ve ABD Michigan Üniversitesi tüketici duyarlılığı yer alıyor. Ayrıca, Scout24 ve Sofina’nın kazanç raporlarının yanı sıra İngiltere’nin bir aylık, üç aylık ve altı aylık devlet borçlanma ihalelerinin yeniden açılması da programda yer alıyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • BoE’den Haskel yakın vadeli faiz indirimi olasılığını reddetti

    İngiltere Merkez Bankası Para Politikası Komitesi üyesi Jonathan Haskel son açıklamalarında, yakın gelecekte bir faiz indirimi için oy kullanmayı düşünmediğini belirtti. Financial Times’a verdiği mülakatta Haskel, son dönemde düşüş gösteren manşet enflasyon rakamından ziyade kalıcı ve altta yatan enflasyona odaklandığını ifade etti.

    Haskel, anlık enflasyon verilerinin ötesine bakmanın önemini vurgulayarak, “Manşet enflasyondaki düşüş çok iyi bir haber olsa da, asıl önemsediğimiz şey hakkında bilgi vermiyor: asıl önemsediğimiz kalıcı ve altta yatan enflasyondur” dedi. Ayrıca para politikasının yönü konusundaki tutumunu da “Bence kesintilere daha çok var” diyerek netleştirdi.

    Haskel’in yorumları, dünyadaki diğer birçok merkez bankası gibi İngiltere Merkez Bankası’nın da ekonomik büyümeyi engellemeden enflasyonu yönetme zorluğuyla boğuştuğu bir dönemde geldi. Haskel’in bakış açısı, parasal gevşemeye temkinli bir yaklaşım öneriyor ve İngiltere Merkez Bankası’nın enflasyon baskılarının yeniden ortaya çıkmamasını sağlamak için mevcut faiz oranı seviyelerini koruyabileceğini ima ediyor.

    İngiltere Merkez Bankası’nın Para Politikası Komitesi, ülke genelinde tüketiciler ve işletmeler için borçlanma maliyetlerini etkileyen gösterge faiz oranını belirlemekten sorumludur. Komitenin kararları, İngiliz ekonomisini önemli ölçüde etkileyebileceğinden finansal piyasalar tarafından yakından izleniyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Küresel birleşme ve satın almalarda artış, ABD borsalarında ilk çeyrek performansı: Piyasalarda neler oluyor?

    Investing.com – Wall Street’in ana endeksleri, küresel birleşme ve satın almaların geri dönüşünün de yardımıyla, bu çeyreği güçlü kazançlarla kapatma yolunda ilerliyor. Take-Two ABD’li bir oyun geliştiricisini satın almak isterken UBS Credit Suisse’nin defterlerini incelemeye devam ediyor. Sasa Polyester bedelsiz sermaye artırımı kararı aldı.

    1. Vadeli işlemler çeyrek dönemi yükselişle bitirme yolunda

    ABD hisse senedi vadeli işlemleri, büyük ölçüde değişmeden işlem görürken önemli veriler öncesinde art arda ikinci çeyreğini ve beşinci ayını kazançla bitirme yolunda ilerliyor.

    Dow büyük ölçüde yatay işlem görürken S&P 500 ve Nasdaq 100 %0,1 düştü.

    Büyük endeksler dün yükselişle kapanırken geniş tabanlı S&P 500 endeksi %0,9 değer kazanarak rekor seviyeden kapandı; Dow Jones Industrial Average %1,2 değer kazanarak bu yılın en iyi gününü yaşadı ve teknoloji ağırlıklı Nasdaq Composite %0,5 yükseldi.

    Borsalarda amatörlerin bile profesyoneller gibi kazanabileceği dünyaya adım atın. InvestingPro şimdi %20 indirimde. Kupon kodu: INVTROZEL1A

    Kodu nasıl kullanacağınızdan emin değil misiniz? Adım adım gösterdiğimiz videoyu izleyebilirsiniz.

    Sorularınız için destek birimimize buradan ulaşın.

    Üç aylık bazda S&P 500, %10 artışla 2019’dan bu yana en iyi ilk çeyrek kazancını elde etti. DJIA %5,5 artışla 2021’den bu yana en güçlü ilk çeyrek performansını sergilerken Nasdaq %9’un biraz üzerinde yükseldi.

    Perşembe günü açıklanacak ekonomik veriler arasında haftalık işsizlik başvuruları, dördüncü çeyrek gayri safi yurt içi hasıla verileri ve Michigan tüketici duyarlılığı yer alıyor.

    Ancak asıl odak noktası, piyasanın Kutsal Cuma nedeniyle kapalı olduğu yarın, Fed’in tercih ettiği enflasyon göstergesi olan çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksinin açıklanması olacak.

    Kurumsal haberlerde ise ev mobilyası şirketi RH, olumsuz hava koşulları ve sevkiyat gecikmeleri nedeniyle dördüncü çeyrek sonuçları beklentileri karşılamamasına rağmen yeni ürün kataloğu için “olağanüstü” talep bildirirken hisseleri piyasa öncesinde %9’un üzerinde yükseldi.

    2. Take-Two Gearbox Entertainment’ı satın almak istiyor

    Take-Two Interactive Software (TTWO), ABD’li oyun geliştiricisi Gearbox Entertainment’ı 460 milyon dolara satın almayı kabul ederek video oyunu ürünlerini geliştirme yolunda bir adım attı.

    Take-Two, Gearbox şirketini İsveçli Embracer Group’tan (EMBRACb) satın almak istiyor, böylece popüler “Borderlands” serisini elde edecek.

    Borderlands, yaklaşık 80 milyon kopya satarak Gearbox’ın açık ara en başarılı serisi ve Take-Two, Gearbox ile Borderlands serisinin bir sonraki bölümü üzerinde “aktif geliştirme” içinde olduklarını belirtti.

    Ancak Take-Two’nun asıl odak noktası, çok popüler olan “Grand Theft Auto” serisinin 2025 yılında piyasaya sürülecek olan altıncı versiyonu olacak. Oyun, tüm zamanların en çok satan video oyunları arasında yer alan GTA 5’in uzun zamandır beklenen devamı niteliğinde.

    Satın alma işleminin, Take-Two’nun 2025 mali yılının ilk çeyreğinde tamamlanması bekleniyor.

    3. UBS Credit Suisse’in hesaplarını incelemeye devam ediyor

    UBS’in (UBSG) rakibi Credit Suisse’i satın almayı kabul etmesinin üzerinden bir yıldan biraz fazla bir süre geçti ve hisse fiyatının şu anda %50’den fazla yükseldiğini düşününce bu hamleden büyük ölçüde faydalanmış görünüyor.

    CEO Sergio Ermotti, satın almanın ardından ikinci kez İsviçre bankasının başına geçtikten sonra 2023 yılında 14,4 milyon İsviçre frangı (1 dolar = 0,9059 frank) alarak bunun karşılığını aldı.

    Ancak İsviçreli bankacılık devi, bugün yayımladığı yıllık raporda Credit Suisse’in mali raporlarındaki olası yanlış beyanları incelemeye devam ettiğini ve “önemli bir hatanın” tespit edilememe riski bulunduğunu belirtti.

    Credit Suisse’in rakamlarını raporlama biçimindeki “maddi bir zayıflık”, mali tablolarda önemli bir yanlışlığa işaret edebilir ve sonuçta bankanın yok olmasına yol açabilir.

    4. Küresel birleşme ve satın almalar ilk çeyrekte arttı

    Yatırımcıların büyük merkez bankalarının olası faiz indirimlerini ve buna bağlı olarak ekonomik faaliyetlerdeki toparlanmayı kutlamasıyla, küresel hisse senedi piyasaları 2024 yılının ilk çeyreğini yüksek bir notla kapatıyor.

    Wall Street’in S&P 500 endeksi ve Avrupa’nın STOXX 600 endeksi rekor seviyelere yakın seyrediyor.

    Dealogic’in verilerine göre bu iyimserlik, kasvetli bir 2023’ün ardından küresel birleşme ve satın almalarda bir toparlanmaya neden oldu ve küresel olarak toplam birleşme ve satın alma hacmi ilk çeyrekte %30 artarak yaklaşık 755,1 milyar dolara ulaştı.

    Geçen yılın aynı döneminde beş olan 10 milyar doların üzerindeki işlem sayısı 14’e yükseldi.

    Anlaşmaların yoğunlaştığı bölgeler ABD ve Avrupa olurken ABD’deki birleşme ve satın alma hacmi %59 artışla 431,8 milyar dolara, Avrupa’daki anlaşmalar %64’e yükseldi, Asya Pasifik’teki hacim ise %40 azaldı.

    Kredi kartı devi Capital One ‘ın (COF) Discover Financial’ı 35,3 milyar dolara devralması, yazılım şirketi Synopsys’in (SNPS) tasarım rakibi Ansys’i (ANSS) 35 milyar dolara satın alması ve Diamondback (FANG) Energy’nin Endeavor Energy ile 26 milyar dolara birleşmesi, bu çeyreğin en büyük işlemleri oldu.

    5. Ham petrol güçlü bir çeyreği geride bırakacak gibi görünüyor

    Petrol fiyatları, yatırımcıların özellikle Rus üretiminin azalması nedeniyle arzda daralma beklemesiyle, çeyrek dönemi güçlü bir şekilde bitirecek gibi görünüyor.

    ABD ham petrol %0,4 artışla varil başına 81,66 dolardan işlem görürken Brent %0,3 artışla 85,64 dolara yükseldi.

    Her iki kontrat da 2024’ün ilk çeyreğinde güçlü kazançlar elde etmeye hazırlanıyor ve son üç ayda %11 ila %14 arasında artış gösterdi.

    Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü ve aralarında Rusya’nın da bulunduğu müttefiklerinin, devam eden üretim kısıtlamalarını sürdürmesi, piyasaların daha sıkı bir görünüme bürünmesine neden oldu.

    Moskova, Mart ayının başlarında devam eden üretim kesintilerini derinleştireceğini açıklarken Ukrayna’nın Rus yakıt rafinerilerine düzenlediği bir dizi saldırı da ülkedeki yakıt tedarikini vurdu.

    JPMorgan (NYSE:JPM) analistleri yakın tarihli bir notta, “Rusya’nın eylemleri Brent fiyatını Nisan ayında 90 dolara çıkarabilir. Fiyatlar Mayıs ayında 90 dolar ortalarına ulaşabilir ve Eylül ayında da 100 dolara yaklaşabilir.” diye yazdı.

    Bu senaryonun önündeki en büyük engelin ABD olması muhtemel zira 2024 Başkanlık seçimleri öncesinde yüksek benzin fiyatlarının tartışmalı bir konu haline gelmesi bekleniyor.

    Biden Yönetimi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin başlangıcında 2022’de ülkenin Stratejik Petrol Rezervini neredeyse 40 yılın en düşük seviyesine çekmişti. Yönetim, artan petrol fiyatlarıyla mücadele etmek için bu rezervi tekrar kullanabilir.

    6. Sasa bedelsiz sermaye artırımı kararı aldı

    Sasa Polyester (SASA), Kamuyu Aydınlatma Platformuna yaptığı açıklamada bedelsiz sermaye artırımı kararı alındığını açıkladı.

    Şirket tarafından yapılan açıklamada sermaye artırımının enflasyon muhasebesi düzeltme farkından doğan kaynağın sermayeye ilave edilebilmesine ilişkin ilke kararları kapsamında alındığı bildirildi.

    Alınan karara göre Sasa, 5.321.653.794,10 TL olan mevcut sermayesinin tamamı iç kaynaklardan karşılanmak üzere 37.251.576.558,70 TL artırarak 42.573.230.352,80 TL’ye yükseltecek.

    Çıkarılacak yeni payların tamamının pay sahiplerine dağıtım tarihindeki payları oranında bedelsiz olarak verilecek. Böylece SASA payı sahipleri, beher paya %700 oranında bedelsiz pay alacak. Bundan sonraki aşamada şirket, sermaye artırımı için gerekli izinlerin alınması için ilgili kurumlara başvuru yapacak.

  • ICBC, Çin’in emlak piyasasının istikrarına yardımcı olmayı taahhüt ediyor

    Varlıkları itibariyle dünyanın en büyük bankası olan Çin Sanayi ve Ticaret Bankası (ICBC), Çin emlak piyasasını istikrara kavuşturma çabalarını destekleme sözü verdi. Bu taahhüt ICBC’nin Başkan Yardımcısı Wang Jingwu tarafından Çarşamba günü düzenlenen bir basın toplantısında dile getirildi.

    Desteğin ayrıntılarına ilişkin bilgi verilmezken, duyuru, Çin’in emlak sektöründe, temerrütlere ve şirket iflaslarına yol açan ve sektörün finansal istikrarını etkileyen geliştirici borç sorunlarının damgasını vurduğu bir dalgalanma döneminin ortasında geldi.

    Wang’ın da belirttiği gibi ICBC’nin hem devlete hem de özel sektöre ait emlak firmalarına yönelik yaklaşımı eşit muamele olacaktır. Bu duruş, piyasa katılımcılarının kamu iktisadi teşebbüslerine yönelik potansiyel tercihli desteğe ilişkin merakları karşısında özellikle dikkat çekicidir.

    Çin’in bir diğer önemli finans kuruluşu olan Bank of Communications Co Ltd (BoCom), Çarşamba günü emlak firmalarının takipteki kredilerinde artış olduğunu bildirdi ve ileriye dönük potansiyel risklere işaret etti. Analistler, emlak sektöründeki mevcut zayıflığın 2024 yılı için varlık kalitesi üzerinde baskı oluşturmasının muhtemel olduğuna dikkat çekti.

    Xu’ya göre, daha küçük bölgesel bankalar, özellikle de emlak kredilerine daha fazla bağımlı olan ekonomik olarak daha zayıf bölgelerdeki bankalar, 2024 yılında kredi profilleri üzerinde daha önemli bir olumsuz etki yaşayabilir. Bu görünüm, Çin’de emlak piyasasının karşılaştığı zorlukların bankacılık sektörü genelinde çeşitli etkilere sahip olmasının beklendiğini ve daha küçük kredi verenlerin potansiyel olarak daha ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacağını gösteriyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Hindistan rekor anlaşma payı ile küresel hisse senedi piyasalarında parlıyor

    Hindistan, hisse senedi sermaye piyasası (ECM) faaliyetlerinde önemli bir artış yaşıyor ve küresel yatırımcıların artan ilgisini çekiyor. Ülke, Hyundai Motor’un Hindistan biriminin beklenen 3 milyar dolarlık ilk halka arzı (IPO) da dahil olmak üzere büyük blok işlemlerde ve listelemelerde etkileyici bir artış gördü. Bu büyüme Hindistan’ı küresel ECM işlemlerinde rekor bir paya taşıdı.

    Küresel faiz oranlarının yükselmesi ve jeopolitik endişelerin piyasaları etkilemesinin yanı sıra Çin’in ekonomik yavaşlaması ve halka arzlara yönelik kısıtlayıcı tedbirler nedeniyle Asya’da hisse senedi işlemlerinde bir düşüş yaşandı. Ancak Hindistan, Amerika Birleşik Devletleri’nin ardından ECM anlaşmaları için küresel olarak en yoğun ikinci pazar haline gelerek bir faaliyet feneri olarak öne çıkıyor.

    London Stock Exchange Group (LSEG) verilerine göre, Hintli şirketler 2024’ün ilk çeyreğinde halka arz yoluyla 2,3 milyar dolar gibi önemli bir rakam elde etti. Bu rakam, bir önceki yılın aynı döneminde toplanan 166,5 milyon dolara kıyasla çarpıcı bir artışı temsil ediyor.

    Genel olarak Hindistan’daki ECM işlem hacmi %139 oranında artarak, faaliyetlerin %46,8 oranında azaldığı Japonya da dahil olmak üzere Asya Pasifik’teki en aktif pazar haline geldi. Hindistan’ın ECM anlaşmaları 2024’ün ilk üç ayında küresel toplamın %10,05’ini oluşturarak yeni bir rekor kırdı.

    Hindistan Ulusal Menkul Kıymetler Borsası özellikle aktifti ve ilk çeyrekte New York Menkul Kıymetler Borsası ve Nasdaq’ın ardından dünya çapında en aktif üçüncü listeleme yeri oldu.

    Yaklaşan anlaşmalara bakıldığında, Hyundai Motor’un Hindistan biriminin halka arzı ülkenin en büyük halka arzı olmaya hazırlanıyor ve 2024 yılında otomobil üreticisine 30 milyar dolara kadar değer biçecek 3 milyar dolara kadar para toplamayı hedefliyor. Ayrıca, ekonomik bir süpermarket zinciri olan Vishal Mega Mart da şirkete yaklaşık 5 milyar dolar değer biçebilecek 1 milyar dolarlık bir halka arz planlıyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Beyaz Saray federal kullanım için yeni yapay zeka protokollerini zorunlu kılıyor

    Yapay zekanın (YZ) federal kurumlarda güvenli bir şekilde yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla Beyaz Saray, Amerikalıların haklarını ve güvenliğini korumak için 1 Aralık’a kadar “somut önlemlerin” uygulanmasını zorunlu kıldı.

    Yönetim ve Bütçe Ofisi tarafından bugün yayınlanan direktif, kurumları yapay zeka teknolojisinin kamu üzerindeki etkisini yakından izlemeye ve değerlendirmeye çağırıyor. Bu, algoritmik ayrımcılık risklerini azaltmak için adımlar atmayı ve hükümetin yapay zeka kullanımına ilişkin şeffaflığı artırmayı içeriyor.

    Federal kurumların artık kapsamlı risk değerlendirmeleri yapmaları ve YZ uygulamaları için net operasyonel ve yönetişim ölçütleri oluşturmaları gerekmektedir. YZ’nin hükümet tarafından nasıl ve ne zaman kullanıldığı konusunda vatandaşları bilgilendirmek için kamu açıklamaları gerekli olacaktır.

    Başkan Joe Biden daha önce Ekim ayında Savunma Üretim Yasası’nı yürürlüğe koyan bir kararname imzalamıştı. Bu emir, ulusal güvenlik, ekonomi, kamu sağlığı veya güvenliği için risk oluşturabilecek YZ sistemlerinin geliştiricilerinin, teknoloji halka açıklanmadan önce güvenlik testlerinin sonuçlarını ABD hükümetine açıklamasını zorunlu kılıyor.

    Bugün uygulamaya konulan yeni güvenlik önlemleri, uçak yolcularının tarama süreçlerini etkilemeden Ulaştırma Güvenlik İdaresi’nin yüz tanıma teknolojisinden vazgeçmelerine izin vermek gibi belirli kullanım durumlarını da ele almaktadır. Ayrıca, federal sağlık hizmetleri ortamlarında, yapay zeka teşhis araçlarının sonuçlarını doğrulamak için insan gözetimi gerekmektedir.

    Beyaz Saray ayrıca, kurumların YZ kullanım durumlarının envanterlerini yayınlamaları ve YZ kullanım metriklerini raporlamaları gerekeceğini belirtti. Ayrıca, herhangi bir risk teşkil etmemesi koşuluyla, devlete ait YZ kodunu, modellerini ve verilerini yayınlamaları beklenmektedir.

    YZ’nin mevcut federal kullanımları arasında Federal Acil Durum Yönetim Ajansı’nın (FEMA) kasırga hasarını değerlendirmek için YZ kullanımı, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) hastalık yayılımı tahmini ve opioid kullanımının tespiti için YZ kullanımı ve Federal Havacılık İdaresi’nin (FAA) hava trafiğini yönetmek ve sıkışık metropol alanlarındaki seyahat sürelerini iyileştirmek için YZ uygulaması yer almaktadır.

    Bu girişimleri desteklemek için Beyaz Saray, hükümet operasyonlarında YZ’nin güvenli kullanımını teşvik etmeye adanmış 100 YZ uzmanını işe almayı planlıyor. Ajanslara bu çabaları denetlemek üzere baş YZ yetkilileri atamaları için 60 gün süre verildi.

    Buna ek olarak, Ocak ayında Biden yönetimi ABD bulut şirketleri için yeni düzenlemeler önerdi. Bu düzenlemeler, şirketlerin “müşterini tanı” kuralları aracılığıyla yabancı kuruluşların YZ modellerini eğitmek için ABD veri merkezlerini kullanıp kullanmadığını doğrulamasını gerektirecek.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Almanya’da perakende satışlar düştü, 1. çeyrek toparlanma umutları azaldı

    Almanya’da perakende satışlar beklenmedik bir şekilde Şubat ayında düşüş göstererek 2024 yılının ilk çeyreğinde ekonominin toparlanacağına dair iyimserliği azalttı. Federal İstatistik Ofisi, analistler tarafından beklenen %0,3’lük artışın aksine, perakende satışlarda bir önceki aya göre %1,9’luk bir düşüş olduğunu bildirdi.

    Satışlardaki düşüş tek bir sektörle sınırlı kalmadı; gıda perakende satışları %1,7, gıda dışı perakende satışları %1,0 düşerken, internet ve posta siparişi satışları aylık bazda %2,8’lik düşüşle daha önemli bir darbe aldı.

    Enflasyondaki düşüşe rağmen Almanya’da tüketici güveni düşük kalmaya devam ediyor. GfK ve Nürnberg Piyasa Kararları Enstitüsü (NIM), Nisan ayı için tüketici duyarlılığında sadece marjinal bir iyileşme öngörüyor ve tahminleri -28.8’den -27.4’e yükseleceğini gösteriyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Çin, Avustralya şarabına uyguladığı yüksek gümrük vergilerini kaldırarak pazarın toparlanmasına yardımcı olacak

    Diplomatik ilişkilerin ısındığına işaret eden bir adımla Çin, Avustralya şarabına uygulanan ağır anti-damping ve anti-sübvansiyon tarifelerinin 29 Mart’tan itibaren kaldırılacağını duyurdu. Çin Ticaret Bakanlığı, Mart 2021’den bu yana uygulanan %218,4’e varan yüksek gümrük vergilerine son veren kararı doğruladı.

    İlk tarifeler, Avustralya’nın COVID-19’un kökenlerine ilişkin soruşturma çağrısı üzerine iki ülke arasındaki ilişkilerin gerildiği bir dönemde belirlenen daha geniş ticari kısıtlamaların bir parçasıydı.

    Uzlaşma, geçen yıldan bu yana Çin’in arpa ve kömür de dahil olmak üzere diğer Avustralya malları üzerindeki ticari engelleri kademeli olarak kaldırdığı, ilişkilerin iyileştiği bir dönemin ardından geldi. Çin Ticaret Bakanlığı tarafından belirtildiği üzere, Çin’in şarap pazarındaki değişiklikler, Avustralya şarap ithalatında daha önce gerekli olan tarifeleri geçersiz kılmıştır.

    2015’te imzalanan serbest ticaret anlaşmasının ardından sıfır gümrük vergisi avantajına sahip olan Avustralya şarapları, bu vergiler nedeniyle önemli rekabet dezavantajlarıyla karşı karşıya kalmıştı. Avustralya hükümeti tarifelerin kaldırılmasını memnuniyetle karşıladı ve zamanlamanın ülkenin şarap endüstrisi için kritik olduğunu vurguladı. Tarifelerin uygulanmasından önce Avustralya’nın Çin’e şarap ihracatı 2019 yılında 1.1 milyar dolar değerindeydi.

    Tarifeler Avustralya’nın Dünya Ticaret Örgütü’nden (DTÖ) müdahale talep etmesine yol açmıştı. Bu sorunun çözülmesiyle birlikte Avustralya hükümeti DTÖ nezdindeki yasal işlemlerini durduracağını belirtti. Çin Ticaret Bakanlığı sözcüsü He Yadong, anlaşmazlıkların çözümü için DTÖ çerçevesi altında bir uzlaşmaya varılmasında her iki ülkenin ortak çabalarına atıfta bulundu.

    Açıklamanın ardından, Avustralya’nın önde gelen halka açık şarap üreticisi Treasury Wine Estates (OTC:TSRYF) kararı desteklediğini ifade etti. Şirket, satış, pazarlama çabaları ve marka yönetimini geliştirmek için Çin’deki müşteri tabanıyla yeniden etkileşime geçmeyi dört gözle bekliyor. Bu gelişme, Avustralyalı şarap üreticilerine önemli bir rahatlama getirmeye hazırlanıyor ve Çin ile Avustralya arasındaki ticari ilişkilerin yeniden tesis edilmesinde olumlu bir adıma işaret ediyor.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Fed, niceliksel sıkılaştırma zorlukları arasında yumuşak bir ekonomik iniş hedefliyor

    ABD Merkez Bankası, piyasa aksaklıklarına yol açmadan finansal sistemdeki likiditeyi azaltmaya yönelik hassas bir süreç olan ekonomi için yumuşak inişi tamamlamak üzere. Merkez bankası bilançosunu küçülterek pandemi sırasında başlattığı desteği sona erdirirken halihazırda yaklaşık 1,4 trilyon dolar geri çekmiş durumda.

    Fed için temel endişe, bankacılık sisteminin nakit rezervlerini kritik bir seviyenin altına itmekten kaçınmak için bu süreci ne zaman durduracağını belirlemektir, bu da potansiyel olarak piyasa işlev bozukluğuna yol açabilir.

    Geçtiğimiz hafta Fed Başkanı Jerome Powell, Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) niceliksel sıkılaştırmanın (QT) hızını yavaşlatma kararına yaklaştığını belirtti. Amaç, rezervleri kıtlığa neden olmadan rahat bir seviyeye yönlendirmektir. Powell, rezervlerin hedeflenen aralığa yaklaştığında sinyal vermek için para piyasalarındaki çeşitli göstergelerin izlendiğini belirtti.

    Fed, kıtlığa yol açmadan “bol” rezervlerden “bol” rezervlere geçmeyi hedeflediği için görev karmaşıktır. Piyasa katılımcıları, doğasında var olan zorluklara rağmen Fed’in bu konuya gösterdiği ilgiden dolayı bir güven duygusu ifade etmişlerdir. Gözlem altındaki göstergeler muhtemelen banka rezervlerini, spesifik para piyasası faiz oranlarını ve Fed’in gecelik ters repo anlaşması imkanındaki nakit hacmini içermektedir.

    Yetersiz rezervler faiz oranlarında ani artışlara yol açabileceğinden ve bu da Hazine piyasalarını ve firmaların fon bulma kabiliyetini etkileyeceğinden, Fed’in çekişinin hassasiyeti çok önemlidir. QT’nin devam ettiği döneme denk gelen 15 Nisan’daki vergi günü, geleneksel olarak sistemdeki nakit miktarını azaltırken aynı zamanda talebi artırdığı için önemli bir test olacaktır. Bununla birlikte, piyasa işleyişi şu ana kadar istikrarlı kalmıştır.

    2019 yılında Fed, kısa vadeli fonlama oranlarındaki artışın ardından rezervleri sisteme yeniden sokmak zorunda kalmıştı ki Powell bu olayın tekrarlanmamasını istediğini ifade etmişti. Fed o zamandan bu yana para piyasaları için bir destek oluşturmuş olsa da, merkez bankası sistemi tekrar bu noktaya itme konusunda temkinli.

    İhtiyaç duyulan asgari banka rezervlerine ilişkin tahminler 2,5 trilyon ila 3,3 trilyon dolar arasında değişiyor. Şu anda rezervler 3,5 trilyon dolar civarında. Bol görünmesine rağmen, Mart 2023’teki banka iflaslarının ardından yaşanan mevduat çıkışları ve menkul kıymet portföylerindeki gerçekleşmemiş zararlar nedeniyle bankaların nakit ihtiyacı artmıştır.

    Likidite fazlalığının bir göstergesi de Fed’in ters repo imkânıdır ve son zamanlarda daha yavaş bir oranda da olsa azalmaktadır. Bunun ne zaman tamamen boşalacağı ve likidite üzerindeki etkilerine ilişkin tahminler stratejistler arasında farklılık gösteriyor. UBS stratejistleri, rezervler pahasına ikinci çeyrekte artabileceğini öne sürüyor.

    Fed ayrıca, bankalara ödenen rezerv bakiyeleri faizine (IORB) kıyasla Fed fonları oranını ve Teminatlı Gecelik Finansman Oranını (SOFR) da göz önünde bulunduruyor.

    Amaç, yatırımcıların elde etmek için Fed tarafından yönetilen oranlardan biraz daha fazlasını ödediğinde bolluğa daha yakın nakit seviyelerini korumaktır. Bu yaklaşımın, rezervler azaldıkça faizlerde kademeli bir artışa yol açması beklenmektedir. Bununla birlikte, arz-talep dengesizlikleri, 2019’da yaşananlara benzer şekilde geçici faiz artışlarına neden olabilir ve Fed, QT’nin ne zaman durdurulacağına dair göstergeler olarak yakından izleyecektir.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Yabancılar Japon devlet tahvili sattı

    Japon tahvilleri, Japonya Merkez Bankasının (BoJ) kısa vadeli politika faizini 17 yıl sonra ilk kez artırmasıyla, yabancı yatırımcılar tarafından bir yıldan uzun bir sürenin en ağır satışına maruz kaldı.

    Maliye Bakanlığı verilerine göre küresel yatırımcılar, 22 Mart’ta sona eren haftada net bazda 3,89 trilyon yen tutarında yerel tahvil satarak Ocak 2023’ten bu yana en fazla tahvil satışını gerçekleştirdi.

    Satışlar, Japonya Merkez Bankasının geçen hafta dünyanın son negatif faiz oranını ve getiri eğrisi kontrolünü kaldırmaya yönelik geniş çapta beklenen tarihi kararının doğal bir sonucuydu. Bu çıkışa rağmen Japonya’nın gösterge tahvil getirileri haftayı yine de düşüşle tamamladı ve yatırımcıların odak noktası, BoJ’un faizleri ne kadar sürede tekrar artırabileceğine kaydı zira zayıflayan yen nedeniyle iş daha da karıştı.

    Mizuho Securities Co. baş masa stratejisti Shoki Omori, “Merkez Bankası haftasıydı ve yabancı yatırımcılar için uzun vadeli tahvilleri satmak için iyi bir zamanlama gibi görünüyor. Ayrıca hem tahviller hem de hisse senetleri için iyi bir kâr alma zamanlaması olmuş gibi görünüyor.” dedi.

    Foreks Haber Merkezi

  • Avustralya güneş paneli üretimi için yatırım yapacak

    Avustralya, daha fazla güneş panelinin yurt içinde üretilmesini sağlamak için 1 milyar Avustralya doları tutarında yatırım yapacak.

    Hükümetten yapılan açıklamada, Solar Sunshot programının Avustralya’nın küresel güneş enerjisi üretim tedarik zincirinden daha fazla pay almasına yardımcı olmak için üretim sübvansiyonları ve hibeler sunacağı belirtildi. Her üç haneden birinde bulunan panellerle, dünyada en yüksek çatı güneş enerjisi kullanımına sahip ülke olmasına rağmen bunların sadece %1’inin yerel olarak üretildiği ifade edildi.

    Yeni program, ABD ve Hindistan gibi ülkelerin yerel tedariki teşvik etmek için attığı benzer adımları takip ediyor ancak yine de Avustralya’nın panellerinin %90’ından fazlasını sağlayan Çin’deki üreticileri dışarıda bırakmakta zorlanabilir.

    Foreks Haber Merkezi

  • Taylor Swift konserleri Şubat ayında Avustralya perakende satışlarını artırdı

    Avustralya’da perakende satışlar Şubat ayında, kısmen Taylor Swift’in Sydney ve Melbourne’de kapalı gişe verdiği konserlerin yarattığı ekonomik faaliyete atfedilen mütevazı bir artış yaşadı. Avustralya İstatistik Bürosu (ABS), perakende satışlarda %1,1 artış görülen Ocak ayına göre %0,3’lük bir artış olduğunu bildirdi. Ancak bu büyüme, analistlerin %0,4’lük artış beklentilerinin biraz altında kaldı.

    Bu ayki satışlar 35,9 milyar A$ olarak gerçekleşerek geçen yılın aynı dönemine göre %1,6’lık bir artışa işaret etti. Ülkenin hızlı nüfus artışına rağmen bu artışın asgari düzeyde olduğu düşünülüyor.

    ABS perakende istatistikleri başkanı Ben Dorber, biletleri tükenen yedi Taylor Swift gösterisinin giyim, ürün, aksesuar ve dışarıda yemek için yapılan harcamaların artmasına katkıda bulunduğunu belirtti. Ancak Dorber, konserlerden kaynaklanan geçici artış bir yana, perakende ciro artışının trend bazında sadece %0,1 olduğuna da dikkat çekti. Kasım ayından Ocak ayına kadar süren dalgalı bir dönemin ardından harcamaların durgunluk belirtileri gösterdiğinin altını çizdi.

    Avustralya Merkez Bankası faiz oranlarını üst üste üçüncü ay da %4,35 seviyesinde tutarak sıkılaştırma eğiliminden uzaklaştı. Başkan Michele Bullock, politika risklerinin “hassas bir şekilde dengelendiğini” ve piyasa beklentilerinin, muhtemelen Ağustos veya Eylül ayından önce olmamak üzere, faiz oranlarında potansiyel bir düşüşe doğru eğildiğini belirtti.

    Rapor ayrıca gıda perakendeciliğinin %0,1 ve ev eşyası perakendeciliğinin %0,8 oranında düşmesiyle diğer perakende sektörlerinde de bir gerilemeye işaret etti.

    Oxford Economics Australia’da makroekonomik tahminler başkanı olan Sean Langcake, daha geniş ekonomik baskılar hakkında yorumda bulunarak, yüksek faiz oranları ve enflasyonun hane halkı finansmanını zorlamasıyla birlikte tüketici harcamalarının şu anda zayıf olduğunu belirtti. Langcake, enflasyonun düşmesi ve reel ücret artışının hızlanmasıyla perakende görünümünde bir iyileşme beklemekle birlikte, satış ivmesinin özellikle yılın ilk yarısında dengesiz kalmasını bekliyor.

    Haberin yayınlandığı sırada döviz kuru 1$ – 1,5321 Avustralya doları seviyesindeydi.

    Reuters bu makaleye katkıda bulunmuştur.

    Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.

  • Arjantin’de diktatörlük dönemi suçlarından 11 kişi mahkum edildi

    Arjantin’de diktatörlük döneminde işkence, tecavüz ve zorla kaybetmelerle ilgili ifadelerin dinlendiği duruşmanın ardından, mahkeme 11 eski ordu, polis ve hükümet yetkilisini, ülkenin son diktatörlüğü sırasında işlenen insanlığa karşı suçlardan mahkum etti.

    Sanıklardan 10’u ömür boyu, biri 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı, biri ise suçsuz bulundu.

    Üç yıl süren dava, Buenos Aires’in eteklerindeki polis soruşturma birimlerinde bulunan üç gizli gözaltı ve işkence merkezinde meydana gelen veya bunlarla bağlantılı olan zorla kaybetmeler, işkence, tecavüz ve cinayetlere odaklanıyordu. Orada çalışan yetkililer tarafından Banfield çukuru, Quilmes çukuru ve “El Infierno” veya “cehennem” olarak biliniyordu.

    Karar Salı günü başkente yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki La Plata kentindeki tıklım tıklım dolu mahkeme salonuna iletildi. Aralarında lise öğrencileri, esaret altında doğum yapan genç hamile kadınlar ve onlardan alınan ve bir daha geri dönmeyen yeni doğan bebeklerin de bulunduğu 605 kurban vardı.

    Dava aynı zamanda diktatörlükle ilgili 300’den fazla davada bir mahkemenin gözaltı merkezlerinde esir tutulan, işkence gören, cinsel istismara uğrayan ve zorla çalışmaya maruz bırakılan trans kadınları dinlediği ilk dava oldu.

    Hibya Haber Ajansı

Başa dön tuşu