Gün: 24 Ağustos 2024

Night of the Consumers, sizi bir süpermarket sorumlusunun yerine koyuyor. Olağan bu süpermarketin müşterileri pek olağan beşerler değiller… 2020 yılında Itch.io’yu sallamayı başaran oyunun tam versiyonu uzun müddettir Steam’de “yakında” notuyla bekliyordu. İşte o notun kaldırılma vakti geldi.

Oyunu tek başına geliştiren Germfood, geçtiğimiz gün kendi Twitter hesabından bir paylaşım yaptı. Oyunun son halinin 28 Ekim’de resmen geleceğini söyleyen Germfood, şimdi oyunun Steam sayfasını güncellememiş. Ama ilerleyen günlerde daha fazla ayrıntı öğreneceğimizden eminiz.

Night of the Consumers’ın halihazırda geliştirilen versiyonunu Itch.io üzerinden 3 dolar karşılığında satın alabilirsiniz. Oyunun Steam versiyonunun da direkt olarak Itch.io ile irtibatlı olması mümkün. Yani oyunu Itch.io üzerinden aldıysanız, bir de Steam üzerinden almak zorunda kalmayacaksınız.

Bethesda Türkiye’nin davetiyle, dünya çağında pek çok basın mensubuyla tıpkı anda Indiana Jones and the Great Circle’ın 25 dakikalık bir oynanış görüntüsünü izleme ve ardından de oyunun ardındaki vizyonu yapımcılarından dinleme bahtına kavuştuk. Ben de size oyun hakkındaki olumlu izlenimlerimi anlatmak için bu satırları yazıyorum; gördüklerimden ziyadesiyle mutluyum ve The Great Circle alt başlıklı oyunumuzun eskiyi özleyen kimilerimize hoş hisler hatırlatacağına kesin gözüyle bakıyorum.

Öncelikle işin mutfağına bakalım; şayet duymadıysanız duyurayım, oyun kuruluşundan bu yana ismini salt başa sarılan Wolfenstein oyunlarıyla duyduğumuz Machine Games tarafından yapılıyor. Direktör koltuğunda, tıpkı rolde Wolfenstein the New Order ve Youngblood’da çalışmış, Old Blood’da da tasarımcılık yapmış olan Jerk Gustafsson bulunuyor. Bu noktada Machine Games’in eski Starbreeze çalışanları tarafından kurulduğunu bir defa daha hatırlatmak, direktörümüzün özgeçmişinde, efsanevi bir oyun olarak hatırlanan Chronicles of Riddick: Escape From the Butcher Bay’in de bulunduğunu söylemek isterim. Bu ve oyunun aktiflikte bize gösterilen imajlarında gördüğüm birtakım öteki şeyler, bence yeni kuşağı o kadar da etkilemeyecek lakin eski toprakları hayli heyecanlandıracak şeyler.

1937 yılında geçen ve Raider of the Lost Ark ile Temple of Doom ortasına yerleşen oyunun Indiana Jones sinemalarının tonunu büyük bir muvaffakiyetle yakalayacak. Bu kadarını benim size söylememe gerek yok, siz aslında evvelki fragmanlarda kendi gözünüzle gördünüz. Harrison Ford’un sesini, halihazırda tonu onunkine oldukça misal olan Troy Baker taklit ediyor, hareket yakalama teknolojisiyle oyunculuğunu da Ford’un performansıyla yarıştırmaya çalışacak. Her ne kadar her yerde Troy Baker görmekten kusacak hale gelmiş olsam bile, Indy rolüne cuk oturduğunu inkâr edemem. Bu başarıyı takdir etmeden geçmek de istemem.

Peki biz ne gördük, siz ne görmediniz? Eski topraklar neyi çok beğenecekler? Mesela bence oyunda Hitman’dekine çok emsal bir kılık değiştirme mekaniği olacağını bilmek, bir kısmınızı hoşnut edecektir. Oyunun pek ağır, araştırmayı teşvik eden bir temposu var ve bu ağır tempoya tadında bir tansiyon enjekte edecek kısımlar, Nazi kamplarında tebdil-i kıyafet fink attığımız kısımlar olacak. Tıpkı Hitman’de olduğu üzere bulduğumuz her kıyafet, bize o kampın aşikâr alanlarına erişim hakkı tanıyacak. Bu sızmalı keşif seyahatlerimiz sırasında da Nazi subaylarıyla rastgele olmasına mutlaka imkân vermediğim gergin hoşbeşlerimiz olacak üzere duruyor. İmajlarda garson kıyafetli bir Indy, şarap isteyen bir adedinin isteğini yerine getirip gözleri üzerinden uzaklaştırıyordu.

Dövüş sistemi de oyuncuyu doğaçlama yapmaya ziyadesiyle teşvik edecek. Oyunun ağır temposu, hengameler sırasında da bozulmayacak ve düşmanlara temkinli, çevresel faktörlerin farkında olarak yaklaşmak gerekecek. Indy beyin beylik tabancasını elbette kullanacağız, lakin günümüz için antika kalan bu altıpatları tek atılımda doldurup saydırmaya devam etmek, Indy’den Rambo’ya zıplamak mümkün olmayacak. O kurşunlar o silindire tek tek dizilecek, bununla uğraşılamıyorsa da kazma kürek ne varsa düşmana fırlatılacak, kırbaçla ayakları yerden kesilecek, bloklar ve karşı ataklarla ayaküstü estetik ameliyatlar yapılacak. Machine Games Nazileri karşımıza dizmekte deneyimli olabilir lakin buradakiler robot köpekler mekanize birliklerle saldırmadığı üzere Indiana Jones da B.J. Blazkowicz değil. İzlediğime yorumumu vermem gerekirse de dövüş sisteminin amaçladığı şeyi beğendiğimi söyleyebilirim. Doğaçlama hissiyatı korumak ismine fazla incelikli mekanikler koymamayı tercih etmişler üzere duruyor, bu yüzden oyun bizlerle buluştuğunda en güçlü olduğu taraflardan biri dövüş sistemi çıkarsa şaşırırım. Yeniden de aklımın kenarlarında, bugüne kadar birinci kişi bakış açısında deneyim ettiğim en keyifli yakın dövüş sisteminin Jerk Gustaffson’ın da üzerinde çalışmış olduğu Riddick oyunlarında bulunduğu bilgisi hoplayıp zıplıyor.

Hoplayıp zıplamak demişken Indy de bol bol hoplayıp zıplayacak oyunda lakin en güçlü istikameti “maceracılık hissiyatı” olması amaçlanan oyun, bir Uncharted kopyası değil. Ağır tempo işin platform tarafında da ölçeği daha ufak ve samimi bir yere çekiyor üzere. Hoplayıp zıplayıp tırmanma anlarında kamera üçüncü bireye geçiyor olsa bile Uncharted’daki her el attığımız yerin yıkıldığı, bir yandan helikopterlerin bize ateş açtığı, öte yandan içinde olduğunuz binanın çöküşe geçtiği uçuk sinematik sekanslar beklemeyin. Yerde bulduğumuz mızrağı duvara saplayıp ondan sallanmak, üstteki kancaya kırbacı sallayıp duvara tırmanmak üzere pratik zekâ atılımlarında bulunacak ve bunları daha mütevazı, daha dingin animasyonlar eşliğinde gerçekleştireceğiz. Indy bir akrobat değil, bir arkeolog. Macera hissi de kendini yerçekimine karşı koyduğumuz anlarda değil, harabelerde antik tarih ile baş başa kaldığımız noktalarda kendini gösterecek. Fotoğraf makinemiz ve araştırmacılığımız ile günlüğümüzü dolduracak, topladığımız bilgileri de geçmiş vaktin önümüze koyduğu mahzurları açmakta kullanacağız.

Ağır tempodan bahsettiğimde aksettirebildim mi bilmiyorum lakin oyunun macera kısmı, Indiana Jones formülünü oyun bölümüne taşıyan oyunlardakinden çok çok daha ağır basacak. Muadil seriler olarak karşılaştırırsak, Uncharted’ın dördüncü oyunu ile birinci üç oyunu ortasındaki tempo farkı, Uncharted 4 ile Indiana Jones and the Great Circle ortasında olacak dersem herhalde yanılmış olmam. Bunu Uncharted 4’ün daha dingin yapısına burun kıvıranlar olduğunu bilerek söylüyorum lakin benim üzere 10-12 saatlik bir oyun müddetinde çok az es vermekten ve 1000 tane adam vurmaktan hoşlanmayanlar, bu oyuna bir vaha gözüyle bakacaktır diye düşünüyorum. Üretimciler The Great Circle’ın Machine Games’in şimdiye kadar yaptığı en büyük ölçekli oyun olduğunu söylüyor. Wolfenstein The New Colossus’un 15 saatin üstüne rahatlıkla çıkabilen bir içeriğe sahip olduğu düşünüldüğünde, 18-20 saate rahatlıkla çıkmasını bekliyorum oyunun. Zati tekrar The New Colossus’ta daha geniş kısım dizaynlarını denemiş ve kötü bir sonuç da almamışlardı, misal ölçekli alanları güzel opsiyonel bulmacalar çözerek alınan arkeolojik gizler ile donatırlarsa, tadı damağımızla kalacak bir oyunla karşı karşıya kalabiliriz.

Lakin Indiana Jones markasının eski popülerliğinde olmadığını ve oyun piyasasında genel kitlenin onuncu dakikadan silahı eline alıp sıka sıka gitmeyi isteyecek tez canlılıkta olduğu düşünüldüğünde, The Great Circle’ın büyük bir ticari muvaffakiyet yakalamasını beklemiyorum. Ben gördüğüm şeylerden çok mutluyum, bilhassa büyük bütçeli oyunlar ortasında bu tempo ve ritme sahip pek oyun göremediğimiz için ağızlarda taze bir tat bırakacağına da eminim. Lakin Bethesda şemsiyesi altında çıkan çok fazla oyunun hak ettiği ilgiyi görmediğine şahit olduk, The Great Circle’ın da onlardan biri olmamasını diliyorum. Bu ortada unutmadan, oyun 9 Aralık tarihinde ve Nvidia’nın yeni müjdelediği üzere Full Ray Tracing(diğer ismiyle Path Tracing) teknolojisi ile bilgisayarlarımızı ağlatmaya muktedir bir formda çıkışını gerçekleştirecek.

Yüzüklerin Efendisi’nin anime sineması Rohirrim’in Savaşı (The War of the Rohirrim) artık de birinci fragmanıyla uzunluk gösterdi. Direktörlüğünü Blade Runner: Black Lotus’tan da tanıdığımız Kenji Kamiyama’nın üstlendiği sinema Helm’s Deep (Miğfer Dibi) kalesine de ismini veren Rohan hükümdarı Helm Hammerhand’in (Miğfer Tokmakel) öyküsünü anlatacak.

Rohan’ın kudretli Hükümdarı Helm Hammerhand rolünde Brian Cox (“Succession”); kızı Héra rolünde Gaia Wise (“A Walk in the Woods”) ve Wulf rolünde Luke Pasqualino’yu (“Snowpiercer”) duyacağımız sinemada Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi’nde unutulmaz, ödüllü performans sergileyen Miranda Otto da masalın anlatıcısı olarak misyon yapan Rohan’ın Savaşçı Éowyn rolünü canlandıracak.

Her ne kadar bu fragmanda görünmese de, sinemanın Japon fragmanında Saruman da görünüyor.

Dağıtımı Warner Bros Pictures tarafından yapılacak olan sinema, 13 Aralık 2024’te sinema salonlarında gösterime girecek.

İsviçre’de yaşayan Türk halk müziğinin sevilen sesi Seher Dilovan, son paylaşımıyla hayranlarını üzdü.

53 yaşındaki halk müziği sanatkarı Seher Dilovan’dan hayranlarını üzen haber geldi. İsviçre’de yaşayan Seher Dilovan, yaşadıklarını toplumsal medya hesabında açtığı canlı yayında takipçilerine anlattı.

GÖZYAŞLARI İÇİNDE ANLATTI

Dilovan gözyaşları içinde ameliyat olacağını söyleyip sevenlerinden dua istedi. 

“BURADA AMELİYAT OLACAĞIM”

Ünlü türkücü açtığı canlı yayınla şu sözleri kullandı:

Jinekolojik manada çok önemli bir kasvet başıma geldi ve beni hastaneye güç yetiştirdiler Cenevre’de. Sahiden dertli anlardı. Bu rahatsızlığım biraz daha uzun sürse hemen ameliyata alınabilirdim. Yeniden ameliyat olacağım. Bu kesin. Daha evvel de ameliyat olmuştum. Sezaryen olmuştum, safra kesesi… Yeniden bir ameliyat olmam gerekecek. İnşallah yeterli geçer. Sanki Türkiye’de mi olsam diye düşündüm. Burada ameliyat olacağım. Eylül gibi… O yüzden dualarınıza gereksinimim var. Dehşetli bir durum yok. Şifa dileyenlere teşekkür ediyorum. Beni bilirsiniz. Enerjik biriyim. Kendimi ihmal etmiş olabilirim, etmemek gerekiyor.

Bugün sizlere tam yazlık olan ve uzun müddet tok tutacak bir salata tanımı ile karşınızdayız. Tek başına bile mest eden yazlık salata tanımı jülyen biçiminde doğranarak görsellik açısından da iştah kabartıyor. Pekala jülyen zerzevat salata tanımı nasıl yapılır?

Lezzetli ve uzun mühlet tok tutacak yazlık bir salata tanımını kimse hayır diyemez. Basitçe yapılan ve bol materyalli salata tanımı jülyen formunda doğranmasıyla da görsellik açısından dikkat çekiyor. Üzerine konulan nohut ile lezzetlendirilen jülyen zerzevat salatası, her lokmada ağızda farklı bir tat bırakıyor. Mevsiminde kullanılan taze sebzeler ile de aromasını arşa çıkaran jülyen zerzevat salata tanımı salata sevenleri mest ediyor. Peki Tek başına bile uzun müddet tok tutan “jülyen zerzevat salatası tarifi” nasıl yapılır haydi gelin yakından bakalım.

JÜLYEN ZERZEVAT SALATA TANIMI:

MALZEMELER

2 adet kabak
2 adet havuç
2 adet kapya biber
2 yemek kaşığı zeytin yağı
Tuz

Sosu için;

2 yemek kaşığı süzme yoğurt
2-3 kaşık normla yoğurt
1 yemek kaşığı hardal
Tuz, kajun baharatı ya da dilediğiniz baharatlar

YAPILIŞI

Bütün gereçleri jülyen biçiminde doğrayın.

Kabak ve biberi zeytin yağında biraz kavurun.

Ardından kabağı da ek edip soteleme süreci yapın.

Yoğurt sosunu hazırlayın.

Biryandan da tavada baharatlarla nohudu kavurun.

Yayvan bir tavada yoğurtlanan zerzevatları üzerine de kavrulan nohudu ek edin.

Afiyet olsun…

Evlenen çiftlere düğünde takılan takılar, bilhassa de boşanma durumlarında sorun olabiliyor. Düğünde takılan takılarla ilgili evvelki içtihadını değiştiren Yargıtay, “takı kime takıldıysa o şahısta kalacak” dedi.

Boşanmayla birlikte ortaya çıkan ziynet eşya uyuşmazlığına dair Yargıtay’dan emsal niteliğinde bir karar verildi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, görülen bir davada, “ziynet eşyalarının paylaşımında mutabakat bulunmadığı takdirde örf ve adetlerin varlığına nazaran, aksi takdirde bayan yahut erkeğe takılan ziynetlerin kendilerine ilişkin olduğu” kararını verdi.

TAKILAR KİME TAKILDIYSA ONA AİT

Eski Yargıtay kararının yine şekillendiğini söyleyen Avukat Buket Nurşah Tekışık, kelam konusu karara dair şöyle dedi:

“Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/5704 E. 2024/2402 K. sayılı ilamında erkeğe takılan takılar da dahil olmak üzere bayana ilişkin olduğu tarafındaki görüşünü 4 Nisan tarihi prestijiyle değiştirdi. Yeni içtihada nazaran, öncelikle bakılması gereken konu, taraflar ortasında muahede olup olmadığıdır. Mutabakatın varlığı halinde ziynetler muahedeye nazaran değerlendirilecektir. Şayet mutabakat yoksa temel alınması gereken konu örf ve adetler olmalıdır. Daha evvelki kararda kime ne takıldığına dikkat edilmeden tüm ziynetler bayana aitti. Lakin şimdiki içtihat; erkeğe takılan ziynet eşyalarının erkeğe, bayana takılan ziynetlerin ise bayana ilişkin olması tarafındadır. Ziynet eşyanın belirli bir cinsiyete has olması halinde cinsiyete uygunluğa nazaran karar verilmesi gerekmektedir. Şayet bu hususta bir tereddüt varsa, uzman incelemesi yapılması gerekmektedir. Eksper incelemesine giden ziynetin her iki cinsiyet için de uygun olduğu belirlenirse, takılan yahut verilen eşe ilişkin sayılacaktır. Günümüz düğünlerinde artık takılar gelin ve damadın üzerine takılmak yerine sandık, torba üzere ortak bir kesede toplanmaktadır. Bu durumda cinsiyete nazaran nitelik aranarak karar verilmesi gerekmektedir. Bu istikamette özellik tespit edilememesi halinde eşya ortak kabul edilecektir.”

NOW TV’nin sevilen dizisi Kirli Sepeti’nin yeni dönemine transfer olan oyuncu Pelin Karahan oldu. Toplumsal medya hesabından hazırlık gönderilerini paylaşan ünlü oyuncu hayranları tarafından beğeni yağmuruna tutuldu.

Kirli Sepeti dizide yer alan birçok ünlü isimlerin yanına yeni oyuncularda eklenmeye başladı. Uzun vakittir ekranlardan uzak olan ünlü oyuncu Pelin Karahan’ın yeni projesi aşikâr oldu.

SOSYAL MEDYA HESABINDAN DUYURDU

Bunlardan biri de uzun vakittir ekranlardan uzak kalan ve hayran kitlesi geniş olan Pelin Karahan oldu. 

“YENİ KARAKTERE HAZIRLIK”

Meyra karakteri ile sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanan Pelin Karahan, toplumsal medya hesabından görüntü paylaştı. Görüntüde “yeni karaktere hazırlık” mesajını ileten ünlü oyuncu hayranlarının ilgi odağı oldu. Yeni biçimi ve saç tarzı de hayranlarının gözünden kaçmadı. 

DİZİYE TRANSFER OLAN ÖTEKİ OYUNCULAR DA AŞİKÂR OLDU 

Bu dönem diziye Özge Özder (Jülide), Pelin Karahan (Meyra), Ayça Erturan (Süheyla), Emre Karayel (Yiğit), Tugay Mercan (Arif), Yusuf Çim (Mert), Gizem Kala (Defne) ve Sıla Gözüm (Sude) üzere yeni oyuncularında yer alacağı dizi de Pelin Karahan’dan görüntülü paylaşımlar geldi. 

Tavuğu farklı tanımlarla bütünleştirmek yapacağınız yemeği daha lezzetli hale getirirken bugün Gelinim Mutfakta’da parmak ısırtan tavuklu bir tanım yer aldı. Yalnızca yufkadan yapılan tavuklu beyti tanımı ise merak edenleri arama motoruna yönlendirdi. İşte Gelinim Mutfakta’nın lezzetli tanımı tavuk beyti.

Google arama motoruna “Tavuklu beyti sarma tarifi” yazarsanız hiç elbet karşınıza birçok farklı tanım çıkacaktır. Ama yalnızca yufkadan yapacağınız bu tanım ise hem size kolaylık sağlayacak hem de parmak ısırtan bir lezzete dönüştürecektir. Tavuğu en hoş haline dönüştürecek tavuklu beyti sarma tanımı, ufak ufak doğranmış tavuklar, biber ve soğanın lezzetli aroması ile bütünleşiyor. Yufkanın içerisine koyularak sarılan ve form verilen tavuklar mükemmel bir yemeğe dönüşüyor. Pekala Gelinim Mutfakta’nın bu parmak ısırtan lezzetini denemeye ne dersiniz? Haydi gelin tavuklu beyti sarma tanımını yakından inceleyelim.

TAVUKLU BEYTİ SARMA TANIMI:

MALZEMELER

500 gram kuşbaşı tavuk but
4 yemek kaşığı sıvı yağ
1 adet yemeklik doğranmış soğan
4 adet doğranmış sivri biber
3 adet yufka
1 tatlı kaşığı pul biber, karabiber
2 çay kaşığı tuz

Salça sosu;

2,5 yemek kaşığı salça
1 yemek kaşığı sıvı yağ
1 çay bardağı ılık su
1 çay kaşığının yarısı tuz

Üzeri için;

1 kase sarımsaklı yoğurt

YAPILIŞI

Geniş bir tavaya yağı ek edin ve soğanı kavurun.

Ardından biberleri ekleyip kavurmaya devam edin.

Tavukları da ekleyip kavurmaya devam edin.

Son olarak baharatlarını ve tuzunu ekleyin. Pişen tavuk harcını ılıması için ocaktan alın.

Yufkayı açın ve ortadan ikiye bölün.

Kısa olan kenarına yan uzun bir biçimde tavuk harcını yayın.

İki ucundan da sıkı bir biçimde rulo yaparak sarın.

Daha sonra yufkayı eşit uzun modüllere bölün.

Aynı süreci yufka ve harç bitene kadar tekrarlayın.

Tepsiye rulo bitişik biçimde dizin ve 180 derece fırında yufka kızarana kadar fırında tutun.

Sosu hazırlayın ve yufkanın üzerine döküp fırına tekrar verin.

Son olarak servis yaparken yoğurt ek edin.

Afiyet olsun…

Yer aldığı üretimlerde gösterdiği oyunculuk performanslarının yanı sıra toplumsal medya paylaşımlarıyla da büyük beğeni alan ünlü oyuncu Yağmur Tanrısevsin, bu defa dünyanın önde gelen triatlon yarışlarından biriyle gündeme geldi. Ünlü oyuncu, marka yüzü olduğu müsabakanın startını verecek.

En son yer aldığı Euro 2024’te A Ulusal Futbol Takımımız’ın istekli futbol elçisi olarak seçilen Yağmur Tanrısevsin, milletlerarası alanda ağır bir ilgiyle takip edilen Oral-B Challenge İstanbul ile gündeme geldi. Ünlü oyuncu, yarışmada işaret fişeğiyle sportmenler için çabayı başlatacak.

1 Eylül Pazar günü düzenlenen yarış İstanbul Boğazı’nda gerçekleştirilecek. 

Tavuğu farklı tanımlarla bütünleştirmek yapacağınız yemeği daha lezzetli hale getirirken bugün Gelinim Mutfakta’da parmak ısırtan tavuklu bir tanım yer aldı. Yalnızca yufkadan yapılan tavuklu beyti tanımı ise merak edenleri arama motoruna yönlendirdi. İşte Gelinim Mutfakta’nın lezzetli tanımı tavuk beyti.

Google arama motoruna “Tavuklu beyti sarma tarifi” yazarsanız hiç elbet karşınıza birçok farklı tanım çıkacaktır. Ancak yalnızca yufkadan yapacağınız bu tanım ise hem size kolaylık sağlayacak hem de parmak ısırtan bir lezzete dönüştürecektir. Tavuğu en hoş haline dönüştürecek tavuklu beyti sarma tanımı, ufak ufak doğranmış tavuklar, biber ve soğanın lezzetli aroması ile bütünleşiyor. Yufkanın içerisine koyularak sarılan ve form verilen tavuklar kusursuz bir yemeğe dönüşüyor. Pekala Gelinim Mutfakta’nın bu parmak ısırtan lezzetini denemeye ne dersiniz? Haydi gelin tavuklu beyti sarma tanımını yakından inceleyelim.

TAVUKLU BEYTİ SARMA TANIMI:

MALZEMELER

500 gram kuşbaşı tavuk but
4 yemek kaşığı sıvı yağ
1 adet yemeklik doğranmış soğan
4 adet doğranmış sivri biber
3 adet yufka
1 tatlı kaşığı pul biber, karabiber
2 çay kaşığı tuz

Salça sosu;

2,5 yemek kaşığı salça
1 yemek kaşığı sıvı yağ
1 çay bardağı ılık su
1 çay kaşığının yarısı tuz

Üzeri için;

1 kase sarımsaklı yoğurt

YAPILIŞI

Geniş bir tavaya yağı ek edin ve soğanı kavurun.

Ardından biberleri ekleyip kavurmaya devam edin.

Tavukları da ekleyip kavurmaya devam edin.

Son olarak baharatlarını ve tuzunu ekleyin. Pişen tavuk harcını ılıması için ocaktan alın.

Yufkayı açın ve ortadan ikiye bölün.

Kısa olan kenarına yan uzun bir halde tavuk harcını yayın.

İki ucundan da sıkı bir formda rulo yaparak sarın.

Daha sonra yufkayı eşit uzun modüllere bölün.

Aynı süreci yufka ve harç bitene kadar tekrarlayın.

Tepsiye rulo bitişik biçimde dizin ve 180 derece fırında yufka kızarana kadar fırında tutun.

Sosu hazırlayın ve yufkanın üzerine döküp fırına tekrar verin.

Son olarak servis yaparken yoğurt ek edin.

Afiyet olsun…

 Türk okçuluğunun olimpiyatlarda yaşadığı tarihi muvaffakiyetlerin altında imzası bulunan Okçuluk Ulusal Ekipler Teknik Yöneticisi Yusuf Göktuğ Ergin, “Milli ekipte bizim için en değerli faktör, yetenekten çok sportmenlerin öz disiplinleri ve çalışmasıdır.” dedi.

Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları’nda Mete Gazoz’un altın madalyası, Paris 2024’te de Klasik Yay Erkek Ulusal Grubu’nun bronz madalya almasında başrol oynayan Ergin, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Ulusal sportmenlerin keşfinden yetiştirilmesine kadar birçok gelişim sürecinde ön planda olan Ergin, “Yetenek, sizi birçok insanın önüne çıkarır. Büyük atlet, seçkin atlet yalnızca yetenekle olmaz. Ulusal ekipte bizim için en değerli faktör yetenekten çok atletlerin öz disiplini ve çalışması. Dünyanın hangi sporuna bakarsanız bakın şampiyonların gerisinde daima çok çalışma görürsünüz. Yarışlar idmanda kazanılır. Şayet idmanda gerekenleri yapmazsanız, müsabakada mucize beklersiniz. Bu da çok gerçekleşmez.” sözlerini kullandı.

Atletlerle bir aile üzere olduklarını vurgulayan Ergin, şunları kaydetti:

“Sporcularla yılın büyük kısmını birlikte geçiriyoruz. Alışılmış bu kadar uzun müddet vakit geçirince ortadaki arayı ayarlamak pek mümkün olmuyor. Aslına bakarsanız çok büyük bir toplumsal topluluğuz. Birlikte yaşadıklarımız bizi birbirimize yakınlaştırıyor. Sportmenlerin motivasyonu için bazen birilerinin de yüzünü asması farklı davranması gerekiyor. Bu da antrenör olarak bana düşüyor. Atletlere fazla kızmam. Sorun ortaya çıkınca atlete kızmanın bir manası yok. Değerli olan sorunu ortadan kaldırmak. Alışılmış birileri bu sorunu devam ettirme konusunda ısrarcı olursa da o vakit Göktuğ Ergin’in farklı bir versiyonuyla sohbet etmek zorunda kalabilir. Benim için bütün atletlerim bedelli. Birlikte ağladığımız yahut güldüğümüz çok vakit var. Hayatını okçuluğa adayacak insan bulmak kolay değil. Bu çocuklar bunu yaptı ve vatanımıza büyük hizmetler verdi.”

“Hayallerimizi gerçekleştirdik”

Göktuğ Ergin, okçuluk ismine kurdukları hayalleri gerçekleştirdiklerini lakin yeni hayallere de sahip olduklarını lisana getirdi.

Ergin, daha fazlasını amaçladıklarını vurgulayarak, “Bundan sonraki amacımız Los Angeles 2028 ‘de daha kalabalık bir grupla orada olmak. İki olimpiyattır karışık kadroda madalyayı kaçırıyoruz. Bundan sonra öncelikli maksadımız karışık ekiple madalya almak ve bir bayan atletimizin da madalya kazanması. Bayan ekibimizle ilgili de hayallerimiz var. Bundan sonra da başarılı olacağımızı düşünüyoruz.” diye konuştu.

Mete Gazoz’un kişiselde Paris 2024’te madalya alamamasını da pahalandıran Ergin, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Mete, Tokyo 2020’nin şampiyonu. Emelimiz Paris 2024’te de şampiyon olmasıydı. Çok büyük bir beklenti vardır ve bu beklentiyi alınan muvaffakiyetler oluşturdu. Asıl muvaffakiyet, başarabileceğinize dair beklenti oluşturmaktır. Okçuluk çok anlık ayrıntılara bağlı. Mete’nin maçını o günden beri daima, ‘Orada ne yapsaydık kazanabilirdik?’ diye başımda oynuyorum. Her olimpiyat kendi özelinde kıymetlendirilir. Los Angeles öncesi bize önemli konut ödevi oldu. Daha düzgün tahlil ederek hazırlanacağız. Yeniden de olimpiyat oyunlarında çeyrek finale kalan bir atlete başarısız diyemezsiniz. Paris’te yarışan her sporcumla gurur duyuyorum. Türkiye’de okçuluk çok önemli manada seyredildi. Bu da bizi keyifli etti.”

Balkan mutfağının beğenilen lezzetlerinden biri olan Pilaska, mısır unu ile yapılan, pırasa ve peynirin lezzetli bir birleşimini sunan bir börektir.

Bu klâsik tanım, pırasa severler için vazgeçilmez bir seçenek olmasının yanı sıra, sağlıklı ve doyurucu bir öğün alternatifi sunar. Mısır ununun hafif tatlımsı dokusu, pırasanın lezzetiyle eksiksiz bir ahenk yakalar.

Malzemeler:

2 su bardağı mısır unu
1 su bardağı un
3 adet pırasa (ince doğranmış)
200 gram beyaz peynir (ezilmiş)
1 çay bardağı sıvı yağ
1 su bardağı yoğurt
2 adet yumurta
1 çay kaşığı kabartma tozu
Tuz ve karabiber

Pırasaları Hazırlayın:

Pırasaları yıkayın, ince ince doğrayın.
Bir tavada sıvı yağ ile pırasaları yavaşça soteleyin. Pırasaların rengi değişip yumuşayana kadar kavurun ve ocaktan alın.

Hamuru Hazırlayın:

Geniş bir karıştırma kabında mısır unu, un, kabartma tozu, tuz ve karabiberi karıştırın.
Ayrı bir kapta yoğurt, sıvı yağ ve yumurtaları güzelce çırpın.
Sıvı karışımı, un karışımının üzerine dökün ve düzgünce karıştırarak homojen bir hamur elde edin.

Pırasaları Ekleyin:

Sotelenmiş pırasaları hamurun içine ekleyin.
Ezilmiş beyaz peyniri de ek edip, tüm materyalleri düzgünce karıştırın.

Böreği Şekillendirin:

Hazırladığınız karışımı yağlanmış fırın tepsisine dökün ve eşit biçimde yayın.
Üzerini düzleştirip, evvelden ısıtılmış 180 derece fırında 30-35 dakika, üstü altın rengini alana kadar pişirin.

Servis:

Fırından çıkan Pilaska’yı dilimleyerek sıcak yahut ılık olarak servis edin. Yanında yoğurt yahut ayran ile kusursuz bir ahenk sağlar.

Siirt’te bedensel engelli biri ulusal 2 sportmen, birbirlerinden güç ve dayanak alarak hazırlandıkları yarışlarda elde ettikleri başarılarla dikkati çekiyor.

Siirt’te 11 yaşındayken elektrik akımına kapılarak dirsekten itibaren kollarını, dizlerinden itibaren de bacaklarını kaybeden Hacı Çağlar (33) ile doğuştan bedeninin belden aşağısı tutmayan Uğur Atabay’ın (26) yolu, 4 yıl evvel Gençlik ve Spor Vilayet Müdürlüğünün yüzme kursunda kesişti.

Katıldığı yarışlarda madalya kazanan ulusal sportmen Çağlar’ın başarısı kadrodaki öteki engelli yüzücüler üzere Atabay’a da ilham oldu. Sıkı dostluklarını idmanlarda sürdüren, birbirlerinden güç ve takviye alan Çağlar ile Atabay, 29-31 Temmuz’da Trabzon’da düzenlenen Para Yüzme ve Deaf Yüzme Kulüplerarası Türkiye Şampiyonası’na katıldı.

41 kulüpten 105 bayan ve erkek atletin yer aldığı şampiyonada, Çağlar 1’i altın 5 madalya, Atabay ise 4’ü altın 6 madalya kazandı.

“Gittiğimiz her karşılaşmada daha hoş dereceler elde ettik”

Hacı Çağlar, AA muhabirine, 6 yıl evvel başladığı yüzmede tüm kollarda büyük ara aldığını söyledi.

Uğur Atabay ile Trabzon’da düzenlenen yarışlardan 11 madalya aldıklarını belirten Çağlar, “Trabzon’da Atabay ile katıldığımız yarışlardan çok hoş dereceler elde ettik, bu da bizi memnun etti. Yapılacak müsabakalara şimdiden hazırlanıyoruz. Yeni dereceler almak için çabalıyoruz.” sözlerini kullandı.

Arkadaşı Atabay’ın çok yetenekli bir atlet olduğunu lisana getiren Çağlar, ulusal yüzücü olarak deneyimlerini arkadaşına aktardığını belirtti.

Birlikte çalışarak hoş dereceler elde ettiklerini kaydeden Çağlar, kendisinin de arkadaşından birşeyler öğrendiğini anlattı. Arkadaşına çeşitli taktikler öğrettiğini aktaran Çağlar, “Gittiğimiz her karşılaşmada daha hoş dereceler elde ettik. Hiçbir karşılaşma boş geçmedi. Madalyalar getirdik.” diye konuştu.

“Her geçen gün başarılarımız artıyor”

Uğur Atabay da yüzme sayesinde hayatının değiştiğini söyledi.

Katıldığı müsabakalardan madalya aldıkça kendini keyifli hissettiğini lisana getiren Atabay, “Trabzon’da elde ettiğimiz derecelerle muvaffakiyete yürüyoruz. Gittiğimiz her müsabakadan madalyalarımızı alıyoruz. Kendimizi daha çok geliştiriyoruz. Her geçen gün başarılarımız artıyor. Maksadım ulusal ekibe seçilip ilerde Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil etmektir.” dedi.

Gruptaki arkadaşı Hacı Çağlar’dan yüzmedeki azminden etkilendiğini belirten Atabay, arkadaşı ile idmanlarda daima çalıştıklarını lisana getirdi.

Antrenörleri Halil Taş’ın da gruba büyük emek verdiğini tabir eden Atabay, “Hacı, daima taktikleri ile bize yardımcı oluyor. Ulusal atlet olduğu için bize yardımı dokunuyor. Onun taktikleri doğrultusunda kendimizi daha da geliştiriyoruz.” sözlerini kullandı.

“Engelli bireyleri yüzme sporunu yapmaya davet ediyoruz”

Antrenör Halil Taş da engelli bireyleri yüzme kursuyla topluma kazandırdıklarını söyledi. Her geçen gün muvaffakiyetlerinin arttığını lisana getiren Taş, şöyle devam etti:

“Milli kadro seviyesinde Türkiye’yi milletlerarası arenada temsil etmeyi amaçlıyoruz. Yeni atletlerimiz geliyor. Onlarla ilgileniyoruz. İnşallah onları da Türkiye şampiyonluklarına hazırlayacağız. Hacı, ulusal ekipte deneyim kazandı. O vesileyle onu ekipte kaptan yaptık. Bunu örnek olarak da gösterebiliyoruz. Engelli bireyleri yüzme sporunu yapmaya davet ediyoruz. Yüzmeyle kas ve beyin gücü gelişiyor, arkadaş ortamı artıyor ve daha çok sosyalleşiyorlar.”

Şişli Gayrettepe’de yaşayan ünlü müzikçi Tuğba Ekinci ile mesken sahibi ortasında yaşanan kira uyuşmazlığı mahkemeye taşındı. Ekinci, şu anda aylık 6.200 TL ödediği dairesinin kira bedelinin 28.000 TL’ye çıkartılmasına itiraz etti. Müzikçi, kira artışının yüzde 350 oranında bir artış olduğunu belirterek, bu yüksek artırımı kabul edemeyeceğini söz etti.

Ev sahibi N.G., bölgede emsal konutların kira bedellerinin bu düzeyde olduğunu öne sürerek, Ekinci’nin teklifi üzerine muahedeye yanaşmadı.

Ekinci, makul bir artırım oranı üzerinde muahede teklifinde bulundu lakin bu teklif, konut sahibi tarafından kabul edilmedi. Taraflar ortasındaki uyuşmazlık nedeniyle N.G., İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak bir kira tespit davası açtı.

Davanın ayrıntıları, önümüzdeki günlerde İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülecek. Mesken sahibi N.G., dilekçesinde Tuğba Ekinci’nin 2017 yılında 2.200 TL’ye kiraladığı konutta yıllar içinde ödediği 6.200 TL’nin artık kâfi olmadığını ve kira bedellerinin 28.000 TL’den başladığını belirtti. Bu nedenle ziyanını telafi etmek emeliyle kira tespiti talebinde bulundu.

Kumpir, her yaştan insanın sevdiği, lezzetli ve doyurucu bir yemektir. Klasik olarak sokak satıcılarından alabileceğiniz bu nefis patates yemeğini, meskende de kolay kolay hazırlayabilirsiniz.

Fırında kumpir tanımı, hem pratik hem de lezzetli bir alternatif sunar. Meskende kendi damak tadınıza nazaran hazırlayabileceğiniz bu tanım ile dilediğiniz gereçleri ekleyerek kusursuz bir lezzet yaratabilirsiniz.

Yapılışı:

Patatesleri Hazırlayın:

Patatesleri düzgünce yıkayın ve kabuklarını soymadan fırça ile temizleyin. Fırınınızı 200 dereceye ayarlayın ve patatesleri fırın tepsisine yerleştirin. 60-70 dakika kadar, patatesler yumuşayana kadar pişirin.

Patatesleri Ezme:

Fırından çıkardığınız patateslerin üzerine yavaşça bastırarak ortalarını açın. İç kısmını dikkatlice bir kaşık yardımıyla çıkartarak bir kaba alın. İçine tereyağı, rendelenmiş kaşar peyniri, süt, tuz ve karabiber ekleyin. Patates püresi kıvamına gelene kadar karıştırın.

Patateslerin Doldurulması:

Patateslerin içini tekrar doldurarak kaşar peyniri ile kaplayın. Üzerine isteğe bağlı olarak ketçap, mayonez yahut farklı soslar ekleyin. Hazırladığınız iç gereçleri (mısır, sosis, zeytin, vs.) patateslerin içine yerleştirin.

Son Pişirme:

Fırında 10 dakika daha pişirin. Kaşar peyniri eriyip üzeri hafif kızarana kadar pişirin.

Servis:

Sıcak olarak servis yapın ve isteğe bağlı olarak yanına turşu, yeşil salata ya da domates sosu ile birlikte sunun.

Nevzine tatlısı, Türk mutfağının esaslı tatlılarından biridir ve bilhassa Kayseri yöresine mahsustur. Tahin ve pekmezin harika ahengiyle hazırlanan bu tatlı, özel günlerde ve bayramlarda sıkça tercih edilir.

Nevzine tatlısı, hem klâsik tatlara meraklı olanların hem de farklı lezzetler denemek isteyenlerin ilgisini çeker. Kolay kolay hazırlanabilen ve damaklarda iz bırakan bu tatlıyı konutta yaparak, sevdiklerinizi keyifli edebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamur için:

250 gram tereyağı (oda sıcaklığında)
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı tahin
1 su bardağı ceviz içi (iri dövülmüş)
1 paket kabartma tozu
1 yemek kaşığı sirke
4 su bardağı un (kontrollü ekleyin)
Şerbet için:2 su bardağı su
2 su bardağı şeker
1 su bardağı pekmez
1 tatlı kaşığı limon suyu

Yapılışı:

Şerbetin Hazırlanması:

Tatlının şerbeti için su ve şekeri bir tencereye alın. Şeker eriyene kadar karıştırarak kaynatın. Kaynadıktan sonra limon suyunu ekleyin ve 10 dakika daha kaynatın. Akabinde pekmezi ekleyin ve karıştırın. Şerbeti ocaktan alıp soğumaya bırakın.

Hamurun Hazırlanması:

Geniş bir yoğurma kabında oda sıcaklığındaki tereyağı, sıvı yağ, yoğurt, tahin ve sirkeyi karıştırın. Üzerine un, kabartma tozu ve ceviz içini ekleyerek yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurun.

Tatlıyı Şekillendirme:

Hazırladığınız hamuru yağlanmış fırın tepsisine elinizle yayarak yerleştirin. Hamurun üzerine çatalla desenler yapın ve evvelce ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarana kadar, yaklaşık 30-35 dakika pişirin.

Şerbetleme:

Fırından çıkan sıcak tatlının üzerine, soğumuş olan şerbeti gezdirin. Şerbetin tatlıya düzgünce çekmesi için birkaç saat dinlendirin.

Servis:

Dinlenen tatlıyı kare biçiminde dilimleyerek servis yapın. İsteğe bağlı olarak üzerine ceviz serpebilirsiniz.

Biberle uğraşanlar için ellerde oluşan acı hissi can sıkıcı olabilir. Biberin içinde bulunan kapsaisin hususu, bedenin ısı ve yanma hissini algılayan TRPV1 proteiniyle etkileşime girerek bu rahatsız edici tesirleri yaratır. Lakin endişelenmeyin, bu acı hissinden kurtulmanın birkaç pratik yolu var!

1. Yoğurtla Ferahlatın

Buzdolabından çıkardığınız soğuk yoğurdu bir kaba alıp ellerinizi bu karışımda bir müddet bekletin. Yoğurdun soğukluğu ve asidik yapısı, biberin yarattığı yanma hissini hafifletmeye yardımcı olacaktır.

2. Limon ve Tuz Karışımı

Bir limonu sıkıp içine biraz tuz ve su ekleyerek karıştırın. Elde ettiğiniz karışıma ellerinizi 10 dakika kadar batırarak bekleyin. Akabinde ellerinizi sabunlu su ile yeterlice yıkayın. Limon yerine elma yahut üzüm sirkesi de kullanabilirsiniz.

3. Yanık Kremleri

Eczanelerde bulabileceğiniz yanık kremlerini kullanarak acıyı dindirebilirsiniz. Bu kremler, cildin güzelleşmesine yardımcı olurken acıyı da hafifletebilir.

4. Buz Uygulaması

Eğer elleriniz sahiden çok yanıyorsa, bir ölçü buz koyarak acıyı hafifletin. Buzu yanan kısımlara uygulayıp bir mühlet bekletmek, yanma hissini azaltabilir.

5. Çamaşır Suyu ile Temizlik

Ellerinizdeki acıyı geçirebilmek için dikkatli bir biçimde çamaşır suyu kullanabilirsiniz. Çamaşır suyunu ellerinizle ovarak uygulayın, akabinde bol su ile durulayın. Bu prosedürü kullanırken dikkatli olun ve ellerinizi yeterlice temizleyin.

6. Kantaron Yağı

Yanan bölgeleri kantaron yağı ile ovmak da tesirli bir tahlil olabilir. Yağı sürüp 10 dakika beklettikten sonra ellerinizi nazikçe ovalayın.

7. Süt Banyosu

Ilık sütün içinde ellerinizi 10 dakika bekletmek, acıyı hafifletmede tesirli bir metottur. Süt, cilt üzerinde yatıştırıcı bir tesir yaratır.

8. Soğan Suyu

Bir soğanı rendeleyip, elde ettiğiniz suyu yanan ellerinize sürün. Soğan suyu, acıyı dindirmeye yardımcı olabilir.

9. Kahve Telvesi

Kaynatılmış kahvenin telvesini yanan ellerinize sürmek, biberin acısını hafifletebilir. Telve, ciltte rahatlatıcı bir tesir yapar.

10. Zeytinyağı ile Rahatlama

Zeytinyağını direkt ellerinize sürüp beklettiğinizde, zeytinyağının cilt üzerinde rahatlatıcı bir tesiri olabilir. Acı hissini süratle dindirebilirsiniz.

11. Diş Macunu yahut Pişik Kremi

Ellerinizdeki acıyı dindirmek için diş macunu yahut bebek pişik kremi de kullanabilirsiniz. Her iki eser de acıyı hafifletici özelliklere sahiptir.

Bingöl Devlet Hastanesi’nde görev yapan bir hemşire, maruz kaldığı sistematik yer değişiklikleri ve baskılar nedeniyle Bingöl İl Sağlık Müdürlüğü’ne yaptığı başvurudan sonuç alamayınca, Hep-Sen aracılığıyla hukuki süreci başlattı. Hemşire, yaşadığı mobbing ve haksız uygulamalara karşı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 257. ve 117. maddeleri kapsamında dava açtı.

Bu süreçte, Danıştay 1. Dairesi’nin 17 Eylül 2013 tarihli kararında, mobbing uygulamasının görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirildiğine dikkat çekildi. Kararda, idarecilerin kamu gücünü kullanarak hemşire üzerinde oluşturdukları baskı ve yer değişikliklerinin, çalışma hürriyetini engellediği iddiasıyla soruşturma izni verilmesi gerektiği ifade ediliyor.

Açılan davada, hemşirenin görevini yerine getirmesinin engellendiği ve kamu gücünün kötüye kullanıldığı savunuldu. İddialara göre, hemşire sürekli olarak rızası dışında birim değişikliklerine tabi tutulmuş ve adeta cezalandırılmak amacıyla farklı alanlara yönlendirilmiştir. Bu sistematik baskıların, hemşirenin mesleki hayatını olumsuz etkilediği belirtiliyor.

Şikayetçi olunan idareciler arasında, İl Sağlık Müdürlüğünde Personel ve Destek Hizmetleri Başkanı, Bingöl Devlet Hastanesi Başhekimi, Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü ve ilgili servis sorumlusu yer alıyor. Hemşire, bu idarecilerin, kamu gücünü kötüye kullanarak kendisine baskı uyguladıklarını ve bu durumun çalışma barışını bozduğunu savunarak, sorumluların cezalandırılmasını talep etti.

Hep-Sen, bu tür hak ihlallerinin takipçisi olacağını ve sağlık çalışanlarının maruz kaldığı her türlü haksızlığa karşı durarak, adaletin sağlanması için tüm yasal haklarını kullanacaklarını açıkladı. Sendika yetkilileri, sağlık çalışanlarının haklarını korumak adına gerekli tüm hukuki ve idari adımların atılacağını belirtti.

Danıştay kararı doğrultusunda, bu hukuki sürecin sağlık sektöründe benzer durumlarla karşılaşan diğer çalışanlar için emsal teşkil edebileceği ve adaletin sağlanması adına önemli bir adım olduğu ifade ediliyor. Bingöl İl Sağlık Müdürlüğü’nün ve diğer ilgili idarecilerin bu süreçteki tutumları, kamuoyu tarafından yakından izlenecek.

Nilüfer Belediyesi, imara aykırı yapılarla mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Belediyeye bağlı ekipler Alaaddinbey ve Tahtalı mahallelerinde toplam bin 200 metrekarelik iki kaçak yapıyı daha yerle bir etti.

Nilüfer Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü, ekiplerinin saha tespitleri ve vatandaşların ihbarlarını titizlikle değerlendirerek kaçak yapılarla etkin mücadelesini sürdürüyor.

Özellikle tarım alanları üzerine inşa edilen imara aykırı yapılara göz açtırmayan Nilüfer Belediyesi, Alaaddinbey Mahallesi’nde bin 850 metrekare, Tahtalı Mahallesi’nde ise 350 metrekarelik alanda kurulu iki kaçak yapıyı daha yıktı.

Nilüfer Belediyesi’ne bağlı ekipler, geniş güvenlik önlemlerinin alındığı yıkım çalışmalarında, zabıta ve polis kontrolü eşliğinde iki kaçak yapıyı daha kullanılamaz hale getirdi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Üsküdar Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü tarafından 2024-2025 Eğitim Öğretim döneminde öğrenim gören ve ilçe sınırları içerisinde ikamet eden 5000 ilköğretim ve ortaöğretim öğrencisine 4 bin 500 lira kırtasiye ve giyim desteği kampanyası başlatıldı.

Üsküdar Belediyesi resmi internet sitesi www.uskudar.bel.tr üzerinden duyurulan ve başlatılan kampanyaya, 23 Ağustos ile 3 Eylül 2024 tarihleri arasında başvuru yapılabilecek.

Başvurular kısa sürede değerlendirilerek ödemeler yapılacak.

Gerekli belgeler ve dikkat edilmesi gereken hususlar

Başvuru sadece Üsküdar ilçesinde ikamet edip, Üsküdar sınırları içerisinde yer alan, herhangi bir devlete ait İlk ve Orta Öğretim okulunda okuyan öğrenciler adına geçerli olacak. Anaokulu ve Lise eğitimi gören öğrenciler için başvuru kabul edilmeyecek.

Başvurular anne ya da baba adına olmak zorunda olup, E-devlet ‘ten alınmış “PDF formatında” vukuatlı nüfus kayıt örneği ile yapılacak. Öğrenci Belgesi de e-okul ya da e-devlet üzerinden temin edilecek.

Başvuru yapan öğrenci velisine ait IBAN numarasını gösteren belgenin başvurusu sırasında verilmesi gerekiyor. Ödemeler tek sefer olarak İBAN numaralarına yatırılacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Milas Belediyesi, doğası ve canlı türleriyle bilinen Bafa Gölü çevresinde bulunan gelişigüzel atılmış moloz ve çöplerin yarattığı kirliliğe karşı harekete geçti. Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, ekiplerle birlikte alanda incelemelerde bulunarak alanın bir an önce temizlenmesi için talimat verdi.

Başkan Topuz’un alan incelemesi ve talimatının ardından Milas Belediyesi ekipleri de ivedilikle harekete geçerek alanda detaylı temizlik çalışması başlattı. Ekipler, Bafa Gölü çevresinde 5 kamyon, 1 paletli ekskavatör ve çok sayıda personelle çalışmalar gerçekleştirerek alanın güzel bir görünüme kavuşmasını sağladı.

Ekiplerimiz detaylı temizlik çalışması gerçekleştirdi…

Konu hakkında açıklamalarda bulunan Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, Bafa Gölü ve çevresinde gelişigüzel bir şekilde atılan moloz ve çöplerin kendisini derinden üzdüğünü belirterek “Dün ekiplerimizle birlikte alanda incelemelerde bulunduk bugün ise alanın temizlenmesi için çalışmalara başladık. Ekiplerimiz alanda detaylı bir temizlik çalışması gerçekleştirerek alanı güzel bir görünüme kavuşturdu” dedi.

Çevre temizliğinin yalnızca belediyenin sorumluluğunda olmadığını, vatandaşların da doğaya karşı duyarlı olması gerektiğini vurgulayan Başkan Topuz, Göl çevresindeki çöp ve molozların doğrudan vatandaşlar tarafından atıldığını belirterek,  bu tür sorunların tekrarlanmaması için halkın bilinçli davranması gerektiğini söyledi.

Tüm vatandaşlarımızı daha duyarlı olmaya davet ediyorum…

Çevremizin temiz tutulması hepimizin ortak sorumluluğudur,” diyen Topuz, vatandaşları doğaya çöp atmamaları konusunda uyardı. Başkan Topuz, “Milas’ın doğal güzelliklerini korumak için herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor. Temiz bir çevre, sağlıklı bir yaşam demektir. Bu nedenle tüm vatandaşlarımızdan daha duyarlı ve sorumlu davranmalarını rica ediyorum, moloz ve çöpü dökenler hakkında yasal işlemleri başlatacağız. Bu kötü görüntüleri görerek sosyal medya hesaplarından paylaşım yapan Tuğba Özay ve tüm vatandaşlarımıza çevreye olan duyarlılıklarından dolayı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Supermassive Games’in Dead by Daylight cihanında geçecek yeni oyunu The Casting of Frank Stone, stüdyonun evvelki oyunlarında görmediğimiz kimi yeni özelliklere sahip olacak.

Bu özelliklerden birinin ismi Cutting Room Floor. Bu özellik ile öyküdeki kıymetli karar anlarına geri dönebilecek, farklı yolları deneyebilecek ve oralarda kaçırdığınız toplanabilirleri arayabileceksiniz. Bu özelliği olağanda oyunu bir kere bitirdiğinizde açabiliyorsunuz, fakat oyunun Deluxe Edition versiyonunu satın alanlar için baştan itibaren açık olacakmış.

Oyunun bir başka özelliği Twitch entegrasyonu. Yayın yaparken oyunu oynuyorsanız izleyenler seçim sahnelerine oylamalarıyla katkı sunabilecekler. Oyunu oynayan kişinin ise bu kararlara karşı çıkma sayısı muhakkak bir ölçüyle sonlandırılmış olacak. Yani çoğunlukla izleyenlerin kararlarına hürmet duymak zorunda olacaksınız.

Plunderer’s Instinct ismindeki bir öbür özellik ise kaçırdığınız Trinket Chest’lerin aurasını aydınlatacak. Bunu da oyunu bir defa tamamladığınızda açabileceksiniz, alternatif yolu ise oyun için ön sipariş vermiş olmak.

The Casting of Frank Stone 3 Eylül’de PC, PlayStation 5 ve Xbox Series için çıkacak.

Geliştiricilerinin tabiriyle “her vatandaşın bahtının atılan bir zar ile belirlendiği gotik peri masalı temalı bir aksiyon macera oyunu” olan Lost in Random devam oyununa kavuşuyor.

Lost in Random: The Eternal Die, bir fragman eşliğinde duyuruldu.

Thunderful, bu sefer farklı çeşitten bir oyun yapmaya karar vermiş, roguelike tipine geçiş yapmışlar. Kötü gözükmüyor. Kahramanımız Aleksandra’ya yeniden zar dostu Fortune eşlik edecek ve ikili, Random’ın birbirinden farklı diyarlarında hayatta kalmaya çalışacaklar.

Lost in Random: The Eternal Die, önümüzdeki yıl çıkacak ve o da Game Pass oyunları ortasında yerini alacak.

Square Enix ve oyunun geliştiricisi Deck Nine Games, Life is Strange serisinin yeni üyesi Life is Strange: Double Exposure’dan yeni bir fragman paylaştı:

“Powers Unveiled” başlığıyla paylaşılan bu görüntüde, kahramanımız Max’in yeteneklerini nasıl kullandığını görüyoruz. Max, paralel vakit akışları ortasında seyahat yapabiliyor. Farklı vakit dilimlerinde orada neler olduğunu görebiliyor, bir vakit dilimindeki objeleri alıp bir başka vakit diliminde kullanabiliyor ve böylelikle bulmacaları çözebiliyor.

Max’in hedefi, arkadaşı Safi’nin nasıl (ve kim tarafından) öldürüldüğünü bulup paralel kainatta bu cinayeti engellemek ve böylelikle Safi’nin hayatına devam etmesini sağlamak.

Life is Strange: Double Exposure, 29 Ekim’de oyun severlerle buluşacak. Takipteyiz.

Dünya çapında açtığı restoran zincirleriyle tanınan Nusret, Gökçe, toplumsal medya hesabından son yayınladığı görüntü ile gündem oldu. Restoranında gelen hesabı sık sık paylaşan ünlü kasap 2024 yılı içinde rekora koştuğu anları da paylaşmayı ihmal etmedi.

Tuz serpme hareketiyle dünya çapında tanınan ünlü kasap Nusret Gökçe restoran zincirlerinde uyguladığı fiyat listesiyle sık sık gündem oluyor.  Dünyaca ünlü birçok yıldızı da ağırlamaya devam eden Nusret bu kez yayınladığı görüntü ile çok konuşuldu.

ADETA REKORA KOŞUYOR

Hedeflerinde 2024 yılında vergi rekortmeni olmak olan Nusret Gökçe rekora gerçek koştuğu anları toplumsal medya hesabından yayınladı. Ünlü isim paylaşımına “Hadi Daima birlikte 2024 Vergi Rekortmenliğine” notunu düştü. 

YORUMLAR HAVADA UÇUŞTU

Gökçe’nin bu paylaşımı sonrası toplumsal medya kullanıcıları “Hep bir arada derken? Ciroya da ortak miyiz”, “Helal olsun Nusret Türkiye’yi hoş bir biçimde temsil etmeye ve gururlandırmaya devam ediyorsun”, “Maşallah”, “Fiyatlar çok pahalı” yorumunda bulundu. 

“İLK 100’E GİRMENİN GURURUNU YAŞIYORUZ”

Geçtiğimiz yıllarda vergi rekortmeni olan Nusret o anları “2020-2022 Türkiye Vergi Rekortmenleri listesinde birinci 100’e girmenin gururunu yaşıyoruz. Alın teri. 7/24 ülkemiz için çalışıyor ve çalışmaya devam ediyoruz.  Bu ödül yalnızca benim değil tüm Nusr-Et ailesinin emeğinin karşılığıdır.” notuyla paylaşmıştı. 

Denizli’de yaşayan bir babanın kızına koyduğu isim duyanları şaşkına çeviriyor. Babanın kendi ismi de kızınınkinden farklı değil. Türkiye’nin en uzun isimli baba kızı toplumsal medyada gündem oldu.

Türkiye’nin en uzun isimli baba kız rekoru  Denizli’nin Çameli ilçesindeki Kolak köyünden geldi. İsimlerini duyanlar başta inanmıyor lakin kimliklerini görünce kimse şaşkınlığını gizleyemiyor.

Babanın ismi tam 31 harf ve 6 sözden oluşuyor: Haşim Ahmet Abdulbaki Buğra Bahadır Nebioğulları.

Baba, kızını da birebir halde isimlendirmeyi tercih etmiş. Kızın ismi da Aybike Güliz Enzel Yağmur Eflinnisa Nebioğulları.

Baba, kızının ismiyle ilgili olarak en çok okulda, kendisinise hâlâ resmi kurumlarda zahmet yaşadığını tabir ediyor.

İSMİ MEMLEKET SIKINTISI OLMUŞ

Kendi isminin öyküsünü anlatan baba Nebioğlulları, şöyle dedi:

“1977 yılındaki seçimlerde ben 40 günlük iken seçim olmuş. Babam muhtarlık seçimlerine girmiş ve kazanmış. Babamın arkadaşları tarafından muhtarlığı devrinde ismim konuluyor. İsmim memleket sorunuymuş üzere masaya yatırıyorlar, birkaç arkadaşı isim öneriyor, anlaşamayınca hepsini birlikte koyuyor ve toplamda beş tane ismim oluyor. Bu türlü süregeliyor. Babamın ismi de İskender Zülkarneny’dir.”

Arkadaşlarının isimlerini kısaltarak kullandığını söyleyen baba, “İlk ortaokul sıralarında arkadaşlarımla tanışırken orada herkes isimlerini söylerken, birisi Ahmet, birisi Veli, birisi Mehmet diyor, ben hepsini sayınca, evvel inanmadılar sonra ‘olmaz sen bizimle dalga geçiyorsun’ dediler. Ancak nüfus cüzdanında yazıldığını görünce inandılar. Lisede arkadaşlarım ismimi kullanırken kolayını buldular ve kısaca ‘HBB’ derlerdi. Kısaltırlardı, kimisi Haşim sıkıntısı, kimisi Ahmet sıkıntısı, kimisi Bahadır sıkıntısı lakin okulda arkadaşlarım genelde Bahadır olarak tanırdı. Ama ismimin hepsini ezberlemişler. Ezberleyen var, hatta her yıl 1996 mezunları olarak yaptığımız lise mezunları yemek toplantımızda ülkenin çeşitli vilayetlerinden gelen arkadaşlar ortasında ismi hiç unutulmayan ben varım. Herkes birbirini unutmuş lakin tek unutulmayan ben varım, akıllarda yer etmiş benim ismim” halinde devam etti.

Hafta içi her gün Kanal D ekranlarında seyirciyle buluşan Gelinim Mutfakta programında 23 Ağustos 2024 günün birincisi kim oldu? Çeyrek altını kim taktı? Eksi iki ceza puanını alan yarışmacı kimdi? Bu hafta hangi gelin elendi? Haftanın yeni gelini kim? Gelinim mutfakta haftalık puan durumu…

Gelinlerin yarıştığı, kayınvalidelerin ise puanlandırdığı Gelinim Mutfakta müsabakası hafta içi her gün 13.00’da Kanal D ekranlarında seyirciyle buluşuyor. Gündüz neslinin sevilen yarışı Gelinim Mutfakta’da her gün, günün birincisi olan gelin bir çeyrek altın kazanıyor. Haftanın sonunda ise 5 günün toplam puanı öbür gelinlerden yüksek olan gelin 10 altın bileziği koluna takıyor. Pekala, Gelinim Mutfakta’da çeyrek altını kim kazandı? Günün birincisi kim? Yeni yarışmacı kim?

GELİNİM MUTFAKTA GÜNÜN BİRİNCİSİ BELİRLİ OLDU MU?

Bu hafta yarışan gelinler Yasemin, Ayşenur, Aysun ve Rabia. Bütün yarışmacılar bir yandan kayınvalidelerine yaptıkları yemekleri beğendirmeye çalışırken başka yandan da her gün çeyrek altın için yarışıyor. Bugün günün en yüksek puanını alan gelin ise çeyrek altını yakasına takacak. Yarışmacılar yeni haftaya heyecanla başladı. Pekala, 23 Ağustos Salı 2024 tarihli kısmın sonucu aşikâr oldu mu? Gelinim Mutfakta yarışında bugünün galibi kim?

Bugün gelinler tavuk beyti sarma için yarıştı. Günün birincisi son dakika sunucu Aslı Hünel’in açıklamasıyla aşikâr oluyor. Gelinim Mutfakta müsabakasında çeyrek altın sahibi olan yarışmacı kim? Hangi gelin birinci olan hangisi oldu? Hangi gelin müsabakadan elendi? İşte Gelinim Mutfakta final puan durumu…

• Bugün birinci olan ve çeyrek altın kazanan gelin: çok yakında açıklanacak 

GELİNİM MUTFAKTA PUAN DURUMU

Perşembe günü Yasemin birinci olmuştu.

Çarşamba günü Rabia birinci olmuştu.

Salı günü Rabia birinci olmuştu.

Pazartesi günü Rabia birinci olmuştu.

Gelinim Mutfakta’da her gün, günün birincisi olan gelin bir çeyrek altın kazanıyor. Haftanın sonunda ise 5 günün toplam puanı başka gelinlerden yüksek olan gelin 10 altın bileziği koluna takıyor.

Dawood Basha için Malzemeler

• 500 gram kıyma
• 1 soğan
• 1 dilim bayat ekmek
• 1 adet yumurta
• 1 çay bardağı ince bulgur
• 1 tatlı kaşığı tuz
• 1 tatlı kaşığı karabiber
• 1 tatlı kaşığı kimyon
• 1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber
• Yarım çay bardağı maydanoz

Sos İçin:

• 2 yemek kaşığı zeytinyağı
• 1 soğan
• 2 diş sarımsak
• 4 adet domates
• 2 yemek kaşığı domates salçası
• 2-3 yemek kaşığı nar ekşisi
• 1 çay bardağı su
• 1 tatlı kaşığı tuz
• 1 tatlı kaşığı karabiber
• 1 tatlı kaşığı tatlı kırmızı biber
• Yarım çay bardağı taze nane veya taze kekik

Dawood Basha Nasıl Yapılır?

• Dawood Basha tarifi için öncelikle kıymayı, rendelenmiş soğanı, ufalanmış ekmeği, yumurtayı, ince bulguru, tuzu, karabiberi, kimyonu, pul biberi ve taze maydanozu bir kaba koyun.
• Karışımı iyice yoğurun, köfte harcının birbirine iyice karışmasını sağlayın.
• Karışımdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayın veya şekil verin.
• Sosu için zeytinyağını bir tavada ısıtın, doğranmış soğanı ekleyin ve pembeleşene kadar kavurun.
• Ezilmiş sarımsağı ekleyin ve bir dakika daha kavurun.
• Rendelenmiş domatesleri ve domates salçasını ekleyin. Karıştırın ve birkaç dakika pişirin.
• Nar ekşisini ekleyin ve iyice karıştırın.
• Su, tuz, karabiber, tatlı kırmızı biber ve taze nane veya kekik ekleyin ve sosu kaynatın.
• Köfteleri hazırladığınız sosun içine yerleştirin. Sosun köftelerin üzerini kaplamasına dikkat edin.
• Kapalı bir tencerede orta ateşte yaklaşık 20-25 dakika kadar pişirin.
• Dawood Basha servise hazır. Afiyet olsun.