Melis Fis Skolyoz neden olur? Şarkıları ve gücüyle geniş kitlelerin sevgisini kazanan genç müzikçi Melis Fis, skolyoz öyküsünü anlattı.
Melis Fin ağır konser temposu nedeniyle yaşadığı bel ağrıları sonrası doktora başvurdu. Bel fıtığı kuşkusuyla gittiği muayenede, o güne dek yalnızca ismini duyduğu bir rahatsızlığın kendi kapısını çaldığını öğrendi. Skolyoz tanısı alan ve “Skolyoz yalnızca bir duruş değil, farkındalık sorunu: Farkında ol, takviye ol!” diyen Melis Fis, Acıbadem Sıhhat Grubu’nun bu yıl 12.’sini gerçekleştirdiği Skolyoz Farkındalık Etkinliğine hem müzikleriyle renk kattı hem de bilhassa gençlerde sık karşılaşılan skolyoza yönelik kendi öyküsünü samimiyetle anlattı. Acıbadem Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Kolu Öğretim Üyesi ve Acıbadem Maslak Hastanesi Omurga Sıhhati Merkezi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Alanayda konuşmasında skolyoz tedavisindeki en yeni gelişmeleri paylaşarak, erken teşhis ve tedavinin kritik kıymet taşıdığını vurguladı.
Skolyoz Eğriliği Nasıl Denetim Altına Alınabilir?
Skolyoz, omurganın yana hakikat eğilmesi olarak tanımlanıyor. Bu eğrilik bazen sadece idman bazen de önemli ameliyatlarla denetim altına alınabiliyor. Ömür kalitesini düşürmekten farklı sıhhat sıkıntılarına kadar çeşitli sonuçları olan skolyoz, toplumda sık görülen bir durum. Her yüz çoçuktan 3’ünde görülen skolyoza bilhassa kız çocuklarda daha sık rastlanıyor. Erken teşhiste tedavi başarısı artan skolyoza karşı toplumsal farkındalığı artırmak maksadıyla her yıl çeşitli etkinlikler düzenleyen Acıbadem Maslak Hastanesi Omurga Sıhhati Merkezi bu yıl, Acıbadem Üniversitesi’nde “Skolyoz Savaşçıları Sırt Sırta, Korkusuzca” aktifliği gerçekleştirdi. Aktiflikte; Acıbadem Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Kolu Öğretim Üyesi ve Acıbadem Maslak Hastanesi Omurga Sıhhati Merkezi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Alanay skolyoz tedavisindeki en yeni gelişmeleri paylaştı. Ayrıyeten skolyoz savaşçılarının, kendi süreçlerini ve tecrübelerini aktardığı bir söyleşi gerçekleştirdi. Aktiflik genç sanatçı Melis Fis’in skolyoz savaşçıları için söylediği müziklerle son buldu.
“Bel fıtığı olduğumu düşünmüştüm”
Söyleşide skolyoz tecrübesini anlatan 23 yaşındaki Melis Fis, ağır konserleri münasebetiyle çok sık seyahat ettiğini ve bu yılın başlarında bel ağrısı sorunu nedeniyle doktora gittiğini belrterek, bel fıtığı teşhisi beklerken skolyoz teşhisi aldığını söyledi. Genç müzikçi şöyle konuştu: “Bende skolyoz olduğunu aslında çok yeni öğrendim. Şu anda 23 yaşındayım, 24 olacağım ve benim de yeni tanıştığım bir durum bu aslında. Ancak Ahmet Hocam sayesinde nitekim hani bunun korkulacak bir şey olmadığını ve erken teşhisin ne kadar kıymetli olduğunu öğrendim bunun sayesinde, zira ben daha erken teşhis yaptırabilirdim. Lakin şu anda ben skolyozumla birlikte yaşamayı öğrendim ve bununla bir arada konserlerimi veriyorum. Turneye gidiyorum, seyahat yapıyorum ve çok bununla birlikte barışık bir formda hayatımı sürdürüyorum aslında” dedi. Skolyoz teşhisi aldığında hekiminin ‘skolyoz senin nazar boncuğun olsun’ dediğini ve o periyotta değişik bir tesadüfle Nazar isimli bestesini yaptığını söyleyerek “Hatta hocamın dediği üzere bana ‘nazar boncuğun olsun’ demişti, o da bana çok takviye oldu.” tabirlerini kullandı. Skolyozda erken teşhis ve tedavinin çok kıymetli olduğuna dikkat çeken genç müzikçi “Gerçekten öncelikle şunu söylemek istiyorum Yaklaşık yüz gencin, yüz çocuğun üçünde skolyoz görülen bir şey. Bilhassa kız çocuklarında. Bu yüzden ailelerin çocukların duruşlarına dikkat etmeleri gerektiğini ve her hastalıkta olduğu üzere bu hastalıkta da erken teşhisin çok değerli olduğunu vurgulamak istiyorum” diye konuştu.
15 yaşındaki Ada Duru’nun ilham veren mücadelesi!
Etkinliğin iştirakçilerinden biri de; 15 yaşındaki Ada Duru Alp oldu. 1 yaşında Serebral Palsi tanısı alan, 12 yaşında Covid pandemisi periyodunda de skolyozu olduğu tespit edilen genç kız, yaşadığı güçlü lakin ilham dolu uğraşıyla umut verdi. “Kelimelerle aram çok iyi” diyen, olaylara daima olumlu yanından bakmaya, problemleri fırsata çevirmeye çalıştığını belirten Ada Duru, Skolyoz konusunda toplumsal farkındalık yaratmak hedefiyle ‘Sınırları Zorlayan Kalpler’ ismiyle bir de kitap yazdığını söyledi. “Duygusal bir süreçti benim için. Kendimi en gerçek halimle yansıtalarak yazdığım bir kitap olduğu için çok özel, çok yeri başka bir kitap oldu benim için” diyen genç kız, hastalık sürecinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Biraz zorluydu ancak çok hoş oldu sonucu. Şu an istikrarım mesela daha istikrarlı, kendimi daha istikrarlı tutabiliyorum. O yüzden sonu çok yeterli oldu. Tedavi süreciyle ilgili en büyük maksadım; kendimi biraz daha dışarı çıktığımda özgürleştirebilmek yani bağımsız olarak inançlı ortamlarda, düşmeyeceğim ortamlarda walkerı bırakıp kendim hareket edebilmek ya da kendim gereksinimlerimi giderebilmek olarak söyleyebilirim. Bir AVM’ye gittiğinizde bir yere gittiğinizde ailem de ben de, bana çok bakanlar oluyor, çok soru soranlar oluyor, niçin bu türlü oldunuz ya da niçin bunu kullanıyorsunuz üzere. Aslında onlara mümkün olduğunca kibarca karşılıklar vererek bu durumlarla baş edebiliyoruz. Kendinizi toplumsal ortamlara sokmazsanız kendinize olan özgüveniniz azalır, olabildiğince kendinizi saklamamaya çalışın. Özgüvenli olun, özgüven her şey. ”
Gece uykularına veda etmişti! Ameliyat sonrası yine doğdu!
Yıllardır skolyozuna karşın ağır iş temposu nedeniyle yurt içi ve yurt dışı daima ‘uçmak’ zorunda olan 58 yaşındaki Gül Erden de ibret veren öyküsünü samimiyetle iştirakçilerle paylaştı. Gül Erden’in, 20 yaşındayken, annesinin kendisine diktiği elbiselerin provaları esnasında fark edilmişti skolyozu. Annesi çabucak kızını doktora götürmüş ve omurgasında 41 derece eğrilik tespit edilmişti. Ameliyat olması gerektiği söylenmişti ancak o periyot tesadüfen hastanede skolyoz ameliyatı sonrası sargılar içerisinde hastaları görmeleri üzerine annesi endişelenmiş ve ameliyat yerine fizik tedavi almasına karar vermişti. Bir periyot korse de taktı lakin skolyozu giderek ilerledi. 50’li yaşlara kadar skolyozu dışarıdan anlaşılmadığı için onun da rahatlığıyla ameliyat düşünmediğini belirten Gül Erden eğriliğin ilerleyerek 75 dereceye ulaşması, çok şiddetli ağrılar yaşamaya başlaması ve gece uykuları uyuyamaz olmasıyla ameliyata karar verdiğini söyledi. Erden şöyle konuştu: “Onun bir hududu var ve insan sahiden artık hayat kalitesini devam ettiremiyor. Ameiyattan ben de korktuğum kadar bir sonuçla karşılaşmadım, tam aksine ağrılarım bitti, uyku uyur oldum, beden şişliğim, ödemlerim azaldı ve tabi postürüm çok düzeldi. 9 cm boyumdan kaybetmiştim, 5 cm’i geri geldi. Ben çok kolay dönebildim olağan hayatıma. 3 aylık bir nekahati var, 1 ay sonra meskende çalışmaya başlamıştım. Muhakkak başlı hareketlere dikkat etmeniz gerekiyor skolyozunuzun düzeyine nazaran. Fakat keşke erken olsaydım dediğim bir süreç oldu benim için.”
Prof. Dr. Ahmet Alanay: “Elimizdeki en güçlü silah: Erken tanı!”
Acıbadem Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Kolu Öğretim Üyesi ve Acıbadem Maslak Hastanesi Omurga Sıhhati Merkezi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Alanay da konuşmasında skolyoz tedavisindeki en yeni gelişmeleri anlattı.
Omurganın yana hakikat eğilmesi manasına gelen skolyozla çabada en güçlü silahın ‘erken tanı’ olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Alanay çocuklarda tertipli denetimin kaide olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “En sık gördüğümüz neredeyse bütün skolyozların yüzde 70-75’ini içeren, nedeni bilinmeyen skolyoz yahut idiopatik skolyoz denilen bilhassa adolesan çağda yani 8 ila 14 yaş ortasında ortaya çıkan skolyoz tipidir. Bunun adolesan yaşta bu söylediğim yaştaki görülme sıklığı yüzde 3. Aslında yüzde 3 hayli büyük bir sayı yani kıymetli bir halk sıhhati sorunu. Fakat şanslıyız ki bunun hepsi ilerleyici olmuyor, ömür kalitesini bozucu olmuyor, neredeyse yüzde 20’si tedavi gerektiriyor. Erken teşhis edilirse daha kolay tekniklerle fakat geç kalınırsa cerrahi tedavi gerekebiliyor. Bu en çok kız çocuklarında görülüyor ancak erkek çocukları da göz önünde bulundurmak lazım. 12-16 yaş ortasındaki çocukların sık aralıklarla ebeveynler tarafından gerisinden geçerek muayene edilmesinde yarar var. Muayene bulgusu olarak da bilhassa omuzlarda çok asimetri olması yahut bel çizgisinde tekrar bir asimetri olması lakin en teşhis koyucu olan ise çocuk öne eğildiği vakit gövdenin iki yarısı ortasında asimetri olması. Yani kaburgalar bilhassa bir tarafta daha kabarık hale gelmesi. Zira skolyoz üç boyutlu bir deformite. Bu bulgular olduğu vakit aileler kesinlikle bir doktora başvurmalı.”
Günümüzde teknolojide ve tıptaki süratli gelişmeler sayesinde, bugün birtakım hastalarda hareket kollayıcı cerrahi teknikler kullanabildiklerinii belirten Prof. Dr. Ahmet Alanay, bunlardan en dikkat çekeninin Vertebral Body Tethering yani Bant ve ip ile düzeltme tekniği olduğunu, bu teknikle, hakikat hastalara uygulandığında kapalı cerrahi ile eğriliği düzeltirken tıpkı vakitte çocuğun büyümesini ve omurganın doğal hareketini de koruyabildiklerini söyledi.
