Öğrenciler Nisan 1968’de Columbia Üniversitesi’ndeki Hamilton Hall’u devraldıklarında, genç Joe Biden, mezuniyetine sadece birkaç hafta kala, 250 mil uzakta hukuk okuyordu. Protestolar, sloganlar atmak ve batik gömlekler onun tarzı değildi. Daha sonra “Hukuk fakültesindeydim” diye hatırladı. “Spor mont giyiyordum.”
Şimdi, 56 yıl önce, 1960’lardaki protesto hareketinin en ikonik anlarından birinde polisin göstericileri tahliye etmek için Hamilton Hall’a saldırmasının ertesi günü, Bay Biden’ın aynı üniversite binasını işgal eden günümüzün halefleriyle artık hiçbir yakınlığı yok. İsrail’in Gazze’deki savaşına duydukları öfke.
Ancak Syracuse Üniversitesi hukuk fakültesi kütüphanesindeki spor montları Oval Ofis’teki montlara uyacak şekilde değiştiren Bay Biden, Amerikan üniversite kampüslerindeki kargaşayı bir zamanlar olduğu gibi öylece omuz silkemez. Bu sefer o sadece küçümseyen bir seyirci değil, aynı zamanda hoşnutsuzluğun hedeflerinden biri ve kampüs siyasetinin hain sularında Lyndon B. Johnson’ın 1968’de yaptığından daha iyi yol alması için ona meydan okuyor.
Bay Biden, protestoların hızla çoğaldığı ve bazı durumlarda görevden uzaklaştırma ve tutuklamalara yol açtığı son günlerde dikkatli bir çizgide yürümeye çalıştı. İsrail’e verdiği desteğe karşı çıkmak için öğrencilerin ifade özgürlüğü haklarını desteklediğini ifade ederken, Yahudi öğrencilere yönelik antisemitizmi kınadı. Ancak siyasi aşırı solun onu “Soykırım Joe” olarak adlandırması ve Cumhuriyetçilerin onu kampüsteki kaostan sorumlu tutması nedeniyle, başkan kişisel olarak bu tartışmanın mümkün olduğunca dışında kalmaya çalıştı.
Salı günü, Columbia binasının en son devralınmasından sonra hemen bir yorumda bulunmadı ve eylemi anlaşmazlıktan düzensizliğe giden çizgiyi aşan “kabul edilemez” bir hareket olarak kınamayı sözcüye bıraktı. Sözcü John F. Kirby gazetecilere verdiği demeçte, “Başkan, kampüsteki bir binayı zorla ele geçirmenin kesinlikle yanlış bir yaklaşım olduğuna inanıyor” dedi. “Bu barışçıl bir protesto örneği değil.”
Şunları ekledi: “Öğrencilerin küçük bir yüzdesi, öğrenci topluluğunun geri kalanının akademik deneyimini ve meşru eğitimini aksatmamalıdır. Okula gitmek için para ödeyen ve eğitim almak isteyen öğrencilerin bunu aksamadan yapabilmeleri, yapabilmeleri ve bunu yaparken kendilerini güvende hissetmeleri gerekiyor.”