Afgan çölünde alevler içinde ve dizel yakıta bulanmış halde yatan Sam Brown, ölmek üzere olduğunu fark etti.
Eylül 2008’di ve ABD Ordusu yüzbaşısı Bay Brown, müfrezesini Taliban tarafından pusuya düşürülen askerlerin yardımına götürüyordu. Daha sonra Humvee’si yol kenarına yerleştirilen bir bombaya çarptı. Bir ateş patlaması ve sarsıcı ses, Bay Brown’ın hayatını sonsuza kadar değiştirdi.
“Orada, Kandahar çölünde yüzüstü toprağın üzerinde yattığımı, alevleri söndürmek için üzerime toprak atmaya çalıştığımı ve hiçbir başarı elde edemediğimi ve kendi kendime düşündüğümü hatırlıyorum: Yanarak ölmem ne kadar sürer? Ben ölünce ne olacak?” Bay Brown, The New York Times’a verdiği röportajda bunu hatırladı. “Ve sonra kelimenin tam anlamıyla yaşama isteğinden vazgeçmeye karar vermek.”
Ama hayatta kaldı. Patlamada yaralanan bir asker arkadaşı da Bay Brown’ı kurtardı ve müfrezesi, o hastaneye tahliye edilene kadar ilk yardım sağladı. Teksas’taki bir yanık ünitesinde, üç yıllık iyileşme süresi boyunca 30’dan fazla ameliyat geçirdi ve kalıcı olarak yara izi kaldı.
Şimdi, 40 yaşındaki Bay Brown, bu döngünün en rekabetçi Senato yarışlarından biri olması beklenen ve meclisin kontrolünü belirleme potansiyeline sahip bir Demokrat olan Senatör Jacky Rosen’a meydan okumak isteyen önde gelen Cumhuriyetçilerden biri. Bay Brown, kampanya duraklarında dramatik geçmişi üzerinde durmuyor, bunun yerine birçok Nevadalının şiddetli bir şekilde hissettiği enflasyona ve sınıra odaklanıyor. Ancak onun deneyimi, iyi finanse edilen bir görevliye karşı eyalet çapında bir kampanya yürütmek için gereken parayı toplamaya çalışırken destekçilerine yaptığı çağrının merkezi bir parçası.
E-postalarında sıklıkla “Tanrı gerçektir. Neredeyse Onunla tanışıyordum” ve “Bedenimi havaya uçurdular ama ruhumu asla yok edemeyecekler.” Başkan Biden’ın “ateşli” tavrıyla ilgili manşetleri kendi yanık izleriyle karşılaştırdı. “Ateşli mi görmek istiyorsun, Dostum? Kelimenin tam anlamıyla ateş gibiyim”, yaralı yüzünün bir fotoğrafını içeren bir e-postayı okudu. “Ateşin içinde duracağım. Alevleri alacağım.”