Yirmi yıl önce Avusturyalı yazar Elfriede Jelinek Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığında, ödülün Almanca konuşulan dünya dışında pek tanınmayan bir yazara verilmesi sürpriz oldu. Bu aynı zamanda bir skandala da yol açtı. Kararı veren akademiden bir jüri üyesi, Jelinek’in çalışmasını “zevksiz, şiddet içeren pornografi” olarak nitelendirerek istifa etti.
Nobel ödülüne ve bunun yol açtığı tartışmalara rağmen Jelinek, İngilizce konuşulan dünyada hâlâ pek bilinen bir isim değil. Ancak Almanya ve Avusturya’da bu üretken ve bölücü yazarın yeni oyununun galası her zaman bir olaydır. Münchner Kammerspiele Cuma günü Jelinek’in “Ash” adlı oyununun açılış gecesini sunduğunda tiyatronun ana salonundaki her koltuk doluydu.
Jelinek, Avrupa dışında, aralarında “Piyano Öğretmeni” (Michael Haneke tarafından 2001’de filme uyarlanmıştır) ve henüz yeni ortaya çıkan 500 sayfalık tüyler ürpertici “Ölülerin Çocukları”nın da bulunduğu romanlarıyla tanınır. Orijinal yayınından yaklaşık 30 yıl sonra İngilizce olarak yayınlandı. Ancak yayıncısına göre Almanya ve Avusturya’da Almanca yazan en yaygın kadın oyun yazarıdır ve 1979’dan bu yana yaklaşık 50 senaryo yazmıştır.
Çoğu sahne çalışması gibi “Ash” da geleneksel bir oyuna pek benzemiyor. Jelinek’in imzasını taşıyan dramatik biçim, teatral monologdur: açıkça belirtilmeyen karakterlerin, sahne talimatlarının veya geleneksel olay örgüsünün bulunmadığı söylemsel metinlerden oluşan uzun paragraflar. Oyuncu kadrosunun büyüklüğünü belirlemek ve Jelinek’in sırasıyla şiirsel, cinaslı, kinayeli ve felsefi olan incelikli yazılarını bölmek yönetmenlere bırakılmıştır.
Ancak ne yazık ki Jelinek’in düzyazısı, yönetmen Falk Richter’in umutsuzca karmaşık yapımı olan “Ash”ta yetersiz bir şekilde sunuluyor. Baştan sona, meşum projeksiyonlar, yapay zeka tarafından üretilen tüyler ürpertici video ve bozuk ses tasarımı nedeniyle dikkatimiz metinden başka yöne sapıyor.
“Ash”, Jelinek’in, Wagner ile çevreciliği bir araya getiren 2013 “sahne denemesi” “rein GOLD” ve oyunlarının yanı sıra “rein GOLD” da dahil olmak üzere son dönem çalışmalarının çoğunda genellikle endişeyle ele aldığı ekolojik temaları keşfetmeye devam ediyor. Kara Su” ve “Güneş/Hava” ile birlikte “Kül” gevşek bir iklim üçlemesi oluşturuyor.