Fenerbahçe Opet’in ulusal orta oyuncusu Aslı Kalaç, CEV Şampiyonlar Ligi yarı finalinde VakıfBank ile karşılaşacakları maçlar öncesinde Sporx’ten Hakan Celep ve 4Bir4Bir’den Hakan Eyüpoğlu’na açıklamalarda bulundu.
Aslı Kalaç, son yılların en başarılı ekibi olan Imoco’ya karşı net bir biçimde galip gelmeleriyle ilgili “Açıkçası maçı yenebileceğimize karşı umudumuz vardı. Lakin bu kadar kolay olmasını kimse beklemiyordu.” dedi.
– Kadro olarak çok uygun form yakaladınız. Bunu nasıl başardınız?
Grup olarak bizim kıymetli gayemiz bu periyotlarda form yakalamaktı. Dönem başı maçlarını biraz daha hazırlık maçları üzere geçirmemiz lazımdı. Zira ne kıymetli periyotlarda grup pik noktasını yaşamalıydı. İstenilen emele da ulaşıldı. Bu yüzden memnunuz. Çok verimli sonuçlar da alıyoruz. Şu anda kulüp olarak en büyük maksadımız, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında bütün branşlarda kupa kazanmak. Üstün Kupa’yla başladık, darısı öteki kupalar inşallah! Emelimiz adım adım o kupalara da ilerlemek olacak.
“EN BÜYÜK AMACIMIZ 4 KUPA!”
– 4’te 4 maksadınız var. Bunu başarabilecek misiniz?
En büyük amacımız o. Neden olmasın? Zira baktığınız vakit son dünya şampiyonu Imoco’yu çeyrek finalde eledik. Çok net bir skorla eledik. Türkiye Kupası’nda tahminen finalde müsabakayı düşündüğümüz Eczacıbaşı’nı çeyrek finalde net bir skorla geçtik. Artık önümüzde VakıfBank var. VakıfBank’la da Türkiye Kupası’nda finalde müsabaka bahtımız var. Şampiyonlar Ligi’nde onlarla oynayacağız, lig bu türlü devam ederse Play-Off yarı finalinde VakıfBank’la oynayacağız. VakıfBank uzun bir mühlet karşılaşacağız üzere duruyor. VakıfBank’ı çok uygun tanıyoruz. Geçen dönem da final etapları daima VakıfBank’la oynandı. Bu dönem inşallah gülen taraf biz olacağız.
– Artık yarı finalde VakıfBank’la karşılaşacaksınız. Nasıl bir eşleşme bekliyorsun?
Aslında onu demek istemiştim. Geçen dönem yoktum lakin maçları yakında takip etmiştim. Zira seyir zevki çok yüksek maçlardı. Şampiyonlar Ligi yarı finalinde altın sette kaybetmiştik. Bence biraz kederimiz de var. Ligdeki seride son maçı alsaydık, şampiyon olacaktık. Sonra seri beşinci maça uzadı. Bu sene gülen taraf biz olmak istiyoruz. Geçen sene ben yoktum fakat dışarıdan yorum yapabilirim. Kadro olarak şu an daha uygun gözüküyoruz. Bunun da meyvelerini almak istiyoruz.
“IMOCO! HALA ŞOKTAYIM”
– Imoco’yu bu kadar rahat geçebileceğinizi düşündünüz mü?
Bir sefer son dünya şampiyonuyla oynadık. Ondan evvel her sene Şampiyonlar Ligi’nde final oynayan bir ekip Imoco. Yani şu anda dünyanın en düzgün gruplarından bir tanesi. Açıkçası maçı yenebileceğimize karşı umudumuz vardı. Lakin bu kadar kolay olmasını kimse beklemiyordu. Hele ki burada 3-0 kazandık. Kendi evimizdeydik, taraftarlarımız harika bir atmosfer yaratmıştı. Onları yardımı bizim için çok değerliydi. Ancak en azından oradaki maçta bu kadar kolay formda birinci iki sette bitirebileceğimizi düşünmüyorduk. Hatta kendi ortamızda konuştuğumuzda da ‘Burada daha farklı olabilir her şey! Biz konsantrasyonumuzu bozmayalım. Biz panik yapmayalım, onlar panik yapması gereken takım’ diye konuşuyorduk. Ben hâlâ şoktayım. Hakikaten inanılmazdı. Nitekim voleybolu unuttular bir anda! O denli bir kıvama geldiler. Çok memnunum, çok gururluyum. Bunun devamını gelmesini umuyorum.
– Fenerbahçe’nin başka kadrolara nazaran artıları neler? Hangi tarafınıza daha çok güveniyorsunuz?
Bizim en büyük artımız hatta Imoco maçı sonrası Santarelli de söylemiş. Şu an üç tane köşeden erkek gücüne sahip, çok yüksek olan iki smaçörümüz ve bir pasör çaprazımız var. Resmen havaya topu atıyoruz, öldürüyorlar. En büyük artımız bu. Üç tane çok düzgün atak yapan oyuncumuz var. Ve çok uygun servis atan bir kadroyuz. Âlâ servis attığımız vakit çok rahat blok defans kurabiliyoruz. Çok düzgün servis atan oyuncularımız da var. Çok âlâ servis atınca düzgün blok defans kuruyoruz. Sonrasında çok çıkıyor ve çıkan topu öldüren çokça adamlarımız var aslında. Bunun dışında kadronun atmosferi de çok iyi! Yani herkes birbiriyle çok güzel anlaşıyor. Herkes birbirine yardım etmek için uğraşıyor.
– Bu biraz orta oyuncuların top alma bahtını düşürüyor diyebilir miyiz?
Doğal ki o denli ancak yapacak bir şey yok. Sonuçta benim de diğer vazifelerim var. Benim en büyük önceliğim blok yapmak. Yapamadığımda da olumlu bir biçimde top sektirmek. Ben top alamadığım vakitlerde buna daha çok konsantre olmak zorundayım. Zira kadroya o formda yarar sağlayayım. Keza servis atmak da bizim için çok kıymetli. Ben genelde durum gereği Arina ve Vargas’ın ortasında geliyorum. İki tane riskli servis atan adamlar var. Benim ortada attığım servisin hem kaliteli olması lazım. Başkalarına göre daha az yanılgı yapmam lazım ki, onlar o riski almaya devam edebilsinler. Benim de bunlara öncelik vermem gerekiyor.
“ARINA, MELISSA, ANA! ÇILGINLAR”
– Büyük bir hamle gücünüz var. Arina, Vargas ve Cristina hakkında söylersin?
İdman kalitemiz çok yükseliyor. İdmanda blok yaptığım bireyler Vargas ve Arina oluyor. Onlardan sonra maçlara çıktıktan sonra daha rahat blok yapabiliyorum. Zira idmanda üst düzey atak yapan isimler oluyor. Onlara karşı çalışmak çok daha farklı oluyor. Kişilik olarak esasen üçünün de yaşı çok daha genç. Hâlâ da çocuk ruhlular. İnanılmazlar. Vargas esasen benim üzere çılgın. Ana ve Arina da çok güzeller. Bence çok daha yeterli olacaklar. Bu türlü devam ederlerse, gelecek yıldızları diyebilirim.
– Aslı dönem içerisinde önemli bir sakatlık yaşadın ancak geri dönüşün çok yeterli oldu. O süreçte neler yaptın?
Yeterli bir dönem başlangıcı yapmıştım. Şampiyonlar Ligi’ndeki Stuttgart maçında ayak tarak kemiğimde kopmalı kırık oluştu. Ben aslında maçta onu anlamadım. Ayak bileğimi burktum sandım ve bir sonraki sete başladım. Ancak sonra fark ettim ki; bunun ayak bileğimle alakası yok. Büsbütün öteki bir şey ve beni yürütmemeye başladım. Daha sonra devam edemeyeceğimi söyledim. Zati o an duruma baktıklarında daha farklı bir şey çıkacağını söylediler. Bunu bekliyorduk. Maalesef de beklenen sonuç çıktı. Çok üzüldüm. Bu benim Fenerbahçe’deki birinci dönemim. Ve bir Fenerbahçeli ailede büyüdüm. Çok düzgün başlamıştım. Muhteşem Kupa’yla başladım. Şu an amaçlar büyük. Öbür kupaların da peşindeyiz. Aileme bu gururu yaşatıyorken, bu sakatlığı yaşamak beni çok üzdü. Sekiz haftalık bir süreç verdi. Ancak buradan kondisyonerimiz Marco ve fizyoterapistlerimiz Umut ve Tome’nin katkıları çok büyük. Doğal ki de kendi azmim sayesinde beş buçuk hafta sonra birinci idmanıma çıktım. Onlar olmasaydı bu kadar çabuk dönebilir miydim bilmiyorum. Doğal ki benim hırsım ve daha çabuk alanlara dönebilmek isteğim vardı. Bu kadar gaye varken, saha kenarından değil de saha içinde olmak istediğim. O azimle geri döndüm. Ufak tefek ağrılar oluyor ancak şu anda güzel durumdayım.
“MACRIS, DÜNYANIN EN İYİLERİNDEN”
– Macris ve Buse’yle olan ahengin nasıl?
Macris dünyanın en uygun pasörlerinden bir tanesi. Esasen Macris’e bir şey söylemenize gerek kalmıyor. Bir tane alçak pas attığında gidip, ‘Biraz daha yükseltir misin?’ dememe gerek kalmıyor. Esasen dönüp, ‘Bu alçak sana. Bir dahakine şöyle yapacağım’ diyor. Ya da bir topa kusurlu girdiğimde o düzeltiyor. Deneyimli ve tecrübeli bir pasör olduğu için katiyen ahengi otomatikman yakalıyorsunuz. Hatta benim en beğendiğim anlardan bir tanesiydi. Bolu maçında manşetle kurşun pas atmıştı. Bu şekil şeyleri de yapabiliyor. İdmanda geriye dönüp pas atmaya çalışıyor. Buse’yle Ulusal Ekip’te da beraberdik. Her vakit ahengimiz vardı. Zati dışarıda da çok görüştüğümüz birisi. Saha içerisinde yalnızca bir göz hareketimize bakıyor. Neyi yanlış neyi yanlışsız yaptığımızı anlayabiliyoruz.
– Aslı, Ulusal Kadro’da yeni bir periyoda giriliyor. Aslı’nın Ulusal Ekip maksadı nedir?
Ulusal Kadro’da yeni bir periyot başlıyor. Heyecanlıyız. Santarelli’nin gerek ulusal ekip gerekse Imoco’da yaşattığı muvaffakiyetleri hepimiz görüyoruz. Çok genç, dinamik bir antrenör. Bizim grubumuz da çok genç ve dinamik bir takım! Ortamızda birkaç tane ablamız var. Onlar da deneyimlerini ortaya koyuyorlar. Hem grup hem de Santarelli’nin genç ve dinamikliğiyle çok düzgün bir ahenk yakalayacağımızı düşünüyorum. Ben natürel ki de heyecanlıyım. Bu sene de takıma girersem elimden geleni yapmaya çalışacağım. Çok değerli turnuvalar var. Hepsinde olmayı dört gözle bekliyorum.
“FORMULA 1’DE ALONSO’YU DESTEKLİYORUM”
– Gizem Örge’ye Formula 1’i sevdirebildin mi?
Bu sene Grand Prix’i yeni başladı. İşte ayak üstü, ‘Başladı mı? Sen bana bir anlat da ortayı yakalayayım’ diye soruyor. Fakat Gizem benim üzere sporu bir türlü sevemedi. Lakin işte Hamilton, Leclerc’ı görmeyi, sponsorları falan beğendi. ‘Ne hoş hayat’ diyor. Ben çok yakından takip ediyorum.
– Favorini soralım o vakit?
Ben hiçbir vakit Red Bull’cu değilim. Lakin bu sene Aston Martin’de Alonso çok âlâ başladı. Şu an Alonso’yu destekliyorum. Geçen sene natürel ki de Ferrari’yi tutuyordum. Leclerc’i tutuyordum. Red Bull’u hiçbir vakit tutamayacağım. Gerçek üreticileri destekliyorum. Aston Martin sonuna kadar devam edebilir mi bilemiyorum lakin Alonso ne kadar giderse o kadar destekleyeceğim. O yaşta bu performansı gösterebiliyor harikulade bir şey!
