
Bu röportaj, “The White Lotus” un sezon finali için spoiler içeriyor.
Rick Hatchett gibi bir ismi olan bir adamın yatağında ölmesi pek olası değildi.
Yapmadı. Walton Goggins tarafından oynanan Rick, Rick’in uzun zamandır babasının katili olduğuna inandığı Jim Hollinger’i (Scott Glenn) vuran “The White Lotus” Sezon 3 finalinde. (Ölümünden sonra bir bükülme: Aslında Rick’in babasıydı.) Sonra Rick, arkadan, nazik ama hırslı güvenlik görevlisi Gaitok (Tayme Thapthimthong) tarafından vuruldu. Çoğu trajik: Rick’in güneşli kız arkadaşı Chelsea (Aimee Lou Wood), çapraz ateşte ölümcül bir şekilde yaralandı. Kollarında ölürken Rick, otelin zambak göletine düştü. O anda, Goggins inanıyor, Rick barış buluyor.
“Benim için acıdan serbest bırakılıyordu” dedi.
Finalden sonraki sabah, şu anda “Doğru Gemstones” ve “Fallout” da başrol oynayan ünlü bir karakter oyuncusu olan Goggins, kader, sevgi ve Rick’in bir şekilde birkaç bira birlikte olsaydı hikayenin neden farklı olacağını tartıştı. Bunlar sohbetten düzenlenmiş alıntılardır.
Bu sonun kaçınılmaz olduğunu hissettiniz mi? Rick her zaman ölmek mi gerekiyordu?
Evet, buna inanıyorum. Senaryoları okuduğumda geldiğini görmedim. Ama onları okuduktan ve emdikten sonra, başka bir sonuç olmadığını fark ettim. Başka bir şekilde bitemezdi.
Önceki bölümde Jim’i öldürmekten alıkoydu. Finalde direnemez. Neden?
Hayatı bu tek olayla tanımlandı [Jim’in babasının öldürülmesi, bu da annesinin söylediği yanlış bir hikaye olduğu ortaya çıktı]. Bu etkinliğin hayat hikayesi olmasına izin verdi. Hayatında bu kötü adam olmadan kim? Çünkü onsuz, verdiği kararlar için sorumluluk almak zorunda kalacak ve onu geçmemek için. İşkencecisi ile yüz yüze olmak, bu derin duyguyu ifade etmesine izin verdi-o anda ihtiyaç duyduğu tek şey bu kişinin acısına tanık olmasıydı. Bu Rick’i herkes kadar şaşırttı. İlk kez okurken, tetiği çekeceğini düşündüm. Yapmadığı zaman, bu konuda gözyaşları içindeydim ve bu vahiy ve bu barış anı için çok memnun oldum.