Her birkaç ayda bir uçakla seyahat ediyorum ve her zaman tek ve yakıcı bir soru üzerine düşünüyorum: Bir uçak filmini harika yapan şey nedir? Uçaklarda olmayı konu alan filmler değil. Uçakta izlenecek filmler, bir teneke kutuda geçirilen üç ya da dokuz saati katlanılabilir hale getiriyor, her tarafı ezilmiş, minik krakerler çiğneniyor ve bir cin tonik daha sipariş etmemeye çalışılıyor.
Yönetmen Guy Ritchie’nin son filmi “The Minister of Uncentlemanly Warfare” mükemmel bir uçak filmi. Bu bir iltifat değil ama tam olarak bir ayıp da değil. Bazı filmler uçaklarda izlenmemelidir; yavaş, sanatsal dramalar veya konsantrasyon ve iyi ses gerektiren filmler (lütfen bir sonraki uçuşunuzda “The Zone of Interest”i izlemeyin). Ama bir şeyler izlemelisiniz ve bunun için buna benzer filmlerimiz var.
Ritchie her zaman uçak filmleri yapmıyordu. “Lock, Stock and Two Smoking Barrels” ve “Snatch” gibi çılgın, müstehcen ve komik ilk çalışmaları, kükreyen seyircilerle dolu bir odada veya en azından evde arkadaşlarınızla pizza ve bira içerken izlenmek için yalvarıyordu. . “Guy Ritchie’nin The Covenant”ı gibi daha yeni filmlerde daha karanlık ve daha ciddi bir hal aldı; bu da bir uçuşu daha da gergin hale getirebilecek türden bir şey.
Ancak ciddi bir meseleye (yani Nazileri yenmek) anlamsız bir dokunuş uygulayan “The Minister of Uncentlemanly Warfare”i izlerken, bunun uçak filmleri için en önemli üç prensibimi somutlaştırdığını fark ettim.
İlke I: Tanıdık Hale Getirin
“Beyefendi Olmayan Savaşlar Bakanlığı” yakın zamanda keşfedilen gerçek bir şeyin kurgulanmış bir anlatımıdır. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Kuzey Atlantik’teki Alman denizaltılarını sakatlamak ve aynı zamanda Amerikalıların savaşa katılmasının önünü açmak amacıyla Winston Churchill, belki de bir nevi gayri resmi olarak gözüpeklerden oluşan haydut bir gruba hassas bir operasyon gerçekleştirme yetkisi verdi: İkmal gemilerini batırarak Almanların kaynaklarını kesin. Ne yazık ki, birkaç İtalyan teknesiyle gerçekleştirilen yakıt ikmali operasyonları, Batı Afrika kıyılarının hemen açıklarında, tarafsız bölgede bulunan, İspanyol kontrolündeki Fernando Po adlı adaya park edilmişti. Resmi bir İngiliz kampanyası, bağlantısız Avrupa’nın geri kalanının Nazilere katılmasına neden olacaktır. Bu yüzden bunun gizlice yapılması gerekiyordu.