SAYFA DAİMA GÜNCELLENMEKTEDİR – TIKLAYINIZ
JORGE JESUS İÇİN FLAŞ SÖZLER!
Daha evvel ‘Okan Buruk hakemlerle ilgili konuşuyor, Jorge Jesus konuşmuyor’ diyorlardı fakat bu daha sonra değişti. Çok fazla lig görmüş bir adam değil. Avrupa’da hiçbir büyük ligde çalışmamış bir teknik adamın Türkiye’yi değerlendirmesi komik geliyor. Icardi, Mertens, Zaniolo değerlendirse anlarım ancak Avrupa’da çalışmayan insanın, Türkiye Ligi’ni kıymetsiz bulması komik geliyor. Sevilla maçlarına Fenerbahçe uygun oynadı, Türkiye Ligi’nde bu ekip. Başarılı performans sergiledi. Yalnızca Jesus değil, Türkiye’ye gelen yabancı hocalar daima Türkiye’yi küçümsemiştir. Hiçbiri de başarılı da olamamıştır. Son 16 şampiyon Türk teknik adam! Türk teknik adamların başarısı da küçük görülmüştür. Bunu kırmamız gerekiyor. 16 şampiyonluk kâfi sayı. Premier Lig’i farklı bir yere koyalım. İspanya bile eski havasında değil. Bu sene tahminen 5-10 maç seyretmişimdir. İtalya Ligi tıpkı zevkte değil. Almanya tıpkı. Premier Lig başka. En çok para orada, en âlâ hakemler orada, en güzel hocalar, oyuncular orada. Türkiye Ligi de bence Avrupa’nın bedelli ve kıymetli bir ligi. Gerçek kullanamıyoruz bunu.
“+1 OPSİYONU BİLMİYORDUM”
Görüştükten sonra ben, kontratla ilgili hiçbir ayrıntıya bakmadım, sonra da bakmadım. Mukavelemin ne kadar olduğunu bilmiyordum. Aslında artı bir varmış, kulübümüz kullanmış. Sonra bakacağız. Ankaragücü maçı öncesi Erden Beyefendi söyledi. Şampiyonluk sonrası ayrıntılara bakacağız demiştik, kulübümüze teşekkür ediyorum. Sözleşmemdeki opsiyonu kullandılar.
“BANA NASİP OLDU!”
Uzun yıllar altyapı, A Grup, uzun yıllarda A Ekip’te yaşadığım muvaffakiyetler… Çok fazla kupa var. 7 tane şampiyonluk var içerisinde, UEFA Kupası, Harika Kupa var. Muvaffakiyetler içerisinde bu ortama hazırlanan bir futbolcu oldum. Teknik yöneticilik mesleğine başlayınca da aklınızda daima Galatasaray oluyor. Bunun bana nasip olması çok hakikat bir zamanlama oldu. Yeni bir idare geldi, baş olarak çok uyuştuk. Erden Beyefendi, liderimiz, idare şuramız çok bedelli insanlardan oluşuyor. Daima ‘inşallah gerçek vakitte olsun’ derdim, oldu. Benim için çok büyük mutluluktu. Bekliyordum, ne vakit olacağını bilmiyordum.
“BAŞKA GAYEMİZ OLAMAZ”
Florya’da en üst kattaki teknik yöneticilik odasında benim olmam çok büyük bir heyecandı. Birinci konuşmada da amacımızın şampiyonluk olduğunu söylemiştim. Galatasaray’ın diğer maksadı olmaz. O devirde transfer yok, takım yok, kadro ligde 13’üncü olmuş, ruhsal manada çökmüş bir gruptu. Değişim gerekiyordu, değişimi yanlışsız yaptık. Getirdiğimiz oyuncular çok gerçek ve karakterliler. Burada bir emek vardı. Benim değil, Galatasaray topluluğunun verdiği bir emek vardı. İçeride biz sportif manada kurduğumuz ortam kıymetliydi. Yalnızca saha içi değil, saha dışı ortamı da hoştu. Gelen transferleri karşılamaya gidiş bile çok değerli. Müspet ortamı başlatmak çok değerli. Birinci geldiği andan itibaren Galatasaray’ın ne kadar kıymetli olduğunu bilebilen oyuncular geldi. Ortama girişleri açısından yararlı oldu. Âlâ bir program, yeterli bir hazırlık. Transferler geç geldi aslında. Lig başladıktan sonra yavaş yavaş oyuncuları oynatabilmeye başladık. Gaye şampiyonluktu, şampiyonlukla bitti. Amacımıza ulaşmamın mutluluğunu yaşıyorum. İnsanların bize yüklediği sorumluluğunu, sokakta sevinmesini, bizle birlikte her şeyi yaşamalarını gördüğüm için ayrıca mutluyum.
“REKORLAR KIRDIK!”
Birçok rekor kırdık. Her geçen gün bir şey öğreniyorsun. En etkileyici olanı 14 maçlık galibiyet serisi. Lig tarihinin en uzun serisi. 3 tane de kupa maçı vardı, 17 maçlık total bir seriydi. Bu çok etkileyiciydi. Bu yıllarda çok daha güç. 20-30 yıl önceye nazaran daha sıkıntı lig. Ligde bu puan ortalaması da 30 yılın en yükseği, o denli okudum. Puan ortalaması, galibiyet sayısı olarak bu yılların rekorunu net bir halde kırdık. Gayemiz şampiyonluk bizim dedim. Rekorları kırmaya çalışmadık. Kazandıkça rekorlar kırdık. Bu rekorları da daima bana söylediler. Benim adımı söyleyerek söylediler ancak çok gerçek olan şey, benim sahiplenmem değil de Galatasaray topluluğu olarak kırdık. Yaşadığımız her galibiyette herkesin hissesi var. Tribündeki seyircinin, liderimizin, idarenin, topluluğun, taraftarın hissesi vardır. Biz bu rekorları daima birlikte kırdık. Teknik adam olarak benim ismim, oyuncular yazılacak lakin Galatasaray topluluğu kırdı bu rekoru. Bu rekorlar bizi keyifli etti, motive etti, bir sonraki maça daha yüksek performansla çıkardı.”
“FENERBAHÇE’YE FARK YAPABİLİRDİK”
Galatasaray – Fenerbahçe maçları çok değerlidir, kıymetlidir. Şampiyon grup bazen derbilerde yenilir, burukluğunu yaşar. Fenerbahçe’ye karşı içeride, dışarıda 6 gol atıp gol yemedik. Rakibimiz iki maçta da domine ederek kazandık. Daha farklı skorlarla da bitebilirdi. Şampiyonluk sonrası kutlama öncesi Fenerbahçe’yi yenmek, topluluğumuzun sevincini 2 katına çıkarttı. Beşiktaş ve Trabzonspor’a karşı iç alanda kazandık. Tek yenilgimiz Beşiktaş’a karşı deplasmanda oldu. Bu sene lige hükmeden, domine eden bir Galatasaray vardı. Şampiyon olabilirsiniz fakat çok fazla zorlanıp, rakip kusuruyla şampiyon olabilirsiniz. Bu sene kimse yanılgı yapmadı. Biz 88 puana ulaşıp şampiyon olduk. Bu Galatasaray’ın kalitesini, inanmışlığını, motivasyonunu gösteriyor. Lig de çok kaliteliydi. Rakiplerimizin takımlarında da çok değerli oyuncuları vardı. Bu sene kalite olarak son yılların en güzel liglerinden biriydi. Galatasaray, bu dönem Harika Lig’e kalite ve fark kattı. Galatasaray’ın getirdiği oyuncular, ligin marka değerini çok yükseltti.
TRANSFERLER; KIRILMA ANI…
Şöyle sıkıntı; transferler geç geldi, adapte olmak, bizim oyuncuları oyuncuların bizi tanıması… Birinci yarıdaki fikstür zordu. Birinci 10 haftada 6 deplasman, 3 iç saha ve 1 hafta bay vardı. Güçlü bir fikstürdü. Biz o 10 haftayı aslında puan farkı 5 olarak geçtik. Genel olarak baktığımızda o periyoda nazaran biz daha fazla puan toplayabilirdik lakin genel olarak baktığımızda makûs bir senaryo değildi. Bizim için en güç fikstür, Dünya Kupası öncesi maçlarıydı. Karagümrük, Beşiktaş, Başakşehir maçlarıydı. O 3 maç kırılma anıydı. 3 galibiyet, oyun ve skor, hakikaten etkileyiciydi. Fenerbahçe de puan kaybetti, fark 2’ye düştü. Dünya Kupası ortasına çok motive gittik. Lig genelinde çok sakatlık yaşamadık. Bu da kıymetliydi. Atletik performans grubu, tüm heyet, hekim, sıhhat grubu… Onlar da nitekim ekibe çok büyük bedel kattılar. Çok az sakatlık yaşadığımız bir sene. Bu da hem çalışma metodları, idman bilimi manasında, alanda da yüksek tempoda ve baskıda oynadık, bu seneyi az sakatlıkla geçirmek kıymetliydi.
“DÜNYA KUPASI SONRASI ZORLANDIK”
Dünya Kupası sırasında Sergio Oliveira ve Mauro Icardi’de oldu. Lig tekrar başladıktan sonraki birkaç hafta zorlandık. Ritme girdikten sonra tekrar grup olarak bu sefer ülkemizin yaşadığı zelzele felaketi oldu. Bizi derinden yaraladı, psikolojimizi farklı bir yere götürdü. Sıkıntı haftalardı. Bu kadar uzun kısımda, performans olarak daima en üstü yakaladık. Bu da önemliydi.
HAKEMLER VE YANILGILAR İÇİN YORUMU
TFF her vakit düzgün niyetle bir şey yapmaya çalışıyor. MHK değişiyor, kısa müddette hakemleri rahat ettirecek bir model bulunalı. Evvelce 3-4 tane derbi yönetecek hakem çıkardı, bu sayı azaldı. Hakemlere talih verdikçe, genç isimler eklendikçe, inşallah hakemlik topluluğu düzgün yere masraf. Canınız yandığı için bağırıyorsunuz. Bir maçtaki kusur, 3 puanını götürebiliyor. Liderler, teknik yöneticiler hakem yanılgısında vazifesini kaybedebiliyor. VAR teknolojisinin olduğu periyotta, hakemler sorumluluk almalı. Kendilerine güvenmeli. Yarı otomatik ofsayt sistemi de geliyor. Neredeyse yakında maçları robotlar yönetecek. Avrupa’daki hakemler kendilerine güveniyor, burada korkuyorlar. Biz telefondan görüyoruz, VAR görmüyor. Hakemler makus niyetli değil lakin yanılgılar kimsenin güzeline gitmiyor.
“BENİ EN ÇOK MEMNUN EDEN…”
Uygun insanların olduğu bir ortam. Bu çok değerli. Birbirini seven, kıymet veren beşerler… Transferler de çok ehemmiyet taşıyor. Transfer periyodunda alacağımız her oyuncu için Erden Bey’in yurt dışında çalıştığı bir firma vardı. Karakter tahlili de yaptırdık. Ayrıyeten, hepimizin Avrupa’da ve dünyanın her yerinde ulaşacağımız beşerler var. O insanlara karakter ve kişiliğiyle ilgili geri bildirim aldık. Sıkıntılı mu, sıkıntısız mu, uyacak mı baktık. Beklediğimiz şeyler çıktı. Florya’daki ortam çok sıcaktı. İşçi de sahip çıktı. Herkes birbirine yaklaştı, sahip çıktı. O denli bir ortam oluştu. Ben şahsî olarak hayat ideolojim hürmet ve sevgidir. Oyuncum ve tesisteki herkes çok kıymetlidir. Takımımı de çok yönlendirdim bu hususta. Liderimizin yarattığı ortam, Erden Bey’in daima Florya’da olması ve yaptığı tertipler oldu. Kazanmak da oyuncuları birbirine yaklaştırıyor. Kazandıkça da oyuncular birbirine yaklaşıyor. Beni en çok keyifli eden ekip otobüsünde çalınan marşlar, tezahüratlar, camlara vurmalar, oradaki ortamdı.
“KEREM ROLÜNÜ GERÇEK KULLANDI”
Her şey sevgi değil natürel. Taktikler de var. İdmanda çalışmadığınız hiçbir şeyi oyuncudan istemeyezsiniz. Önde baskıyı daima çalıştık. Bunu en az yapabilecek oyuncu tiplemesi olarak Juan Mata, Mauro Icardi bile çıkardı. Kerem’in bilhassa bu performansında güzelce yükselen bir performans oldu. Bence oyunu çok gerçek oynadı. Son kısımda Icardi ile olan irtibatı çok kıymetliydi. Kerem için de gol atmak yahut gol attırmak değil, Galatasaray’ın kazanması ön plana çıktı. Dünya Kupası ortasında Kerem’e kaptanlık verdik. Lige yaptığı tesirde aldığı rol… Önderlerden biri oldu. Türk oyuncuları yönetmesi, başka oyuncularla ilgileri… Kerem kaptanlık rolünü yanlışsız kullandı. İnşallah uzun yıllar kaptan olarak Galatasaray’a hizmet eder.
