Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) – Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan, yaptığı basın açıklamasında tarım politikaları ve buğday ithalatına ilişkin hükümetin son uygulamalarını değerlendirdi.
Buğday tüketiminde Türkiye’nin 21 milyon ton ile 6. sırada yer aldığına dikkati çeken Milletvekili Yazgan, üretimi, ithalatı ve tüketimi bir arada düşünüldüğünde ihtiyaç olmamasına rağmen yoğun ithalat, arz talep dengesini bozmuş ve beklenenin altında bir fiyat dengesi oluştuğunu kaydetti.
Buğday üreticisinin ‘Ya kırk satır ya da kırk katır’ arasında tercih yapmaya zorlandığını belirten Yazgan, “Mevcut koşullar altında buğday üreticisi, ya ölü fiyattan malını tüccara satmaya ya da randevu sistemi yüzünden hasat zamanına vadeli borçlarını ödeyemeyerek haczedilmekarasında tercihe zorlanıyor. Çiftçimiz ekim dönemi borçlanarak, hasattan elde edeceği gelire güvenerek masraflarını karşılar. TMO’nun randevu sistemi sonrası tüm süreç birkaç ay sarkmış durumda. Büyük borç yükünün altına giren çiftçiler, haczedilme tehlikesinden dolayı malını yok parasına tüccara satmaya zorlanıyor. Cumhurbaşkanı çiftçiye verdiği sözleri tutsun, devletimiz çiftçiye garantör olsun. Daha iki yıl önce “Saksılara bile buğday ekin.” diyenlerin bugün de buğday üreticisine sahip çıkması gerekir. Nasıl ki köprü ve otoyollara alım garantisi veriliyorsa, çiftçi de üretimini devlet garantisi altında yapsın” diye konuştu.
Çiftçinin bereketli bir hasat sonunda sefalete itildiğine dikkati çeken Yazgan, “Bu yıl Mart ve Nisan aylarının yağışlı geçmesiyle birlikte çiftçimiz verimli bir hasat sezonu geçirdi. Fakat gelin görün ki ton başına 8 bin 250 TL olarak açıklanan ekmeklik buğday fiyatı yerli üreticinin belini büktü. Stokların ülkeye sıfır vergiyle sokulan ithal buğday ile dolu olması yüzünden piyasada buğday fiyatlar dibe vurmuş vaziyette. Hal böyle olunca tüccarlar da ton başına 4 bin, 4 bin 500 lira teklif ediyor. İktidar partisi çiftçiye verdiği sözleri tutsun. Daha iki yıl önce ‘Saksılara bile buğday ekin.’ diyenlerin bugün de buğday üreticisine sahip çıkması gerekir. Nasıl ki köprü ve otoyollara alım garantisi veriliyorsa, çiftçi de üretimini devlet garantisi altında yapsın. Aksi takdirde çiftçinin üretime küsmesi geleceğimiz ve gıda güvenliği açısından büyük risk oluşturur” dedi.