Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hemşirelerin kadro artırımı ve teşvik ödemelerinde eşitlik talepleri karşısında spontane gelişen seçim vaadi gündem oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Hemşirelerde bir sınıf atlama olayını başarmamız lazım. Daha da öte bir şey. Şimdi Amerika’da biliyorsunuz bir üst segment var. O adeta doktor yetkisi kullanabiliyor” sözleri sağlık camiasında yorumlandı. Bilim Sağlık Haber Ajansı, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimleri’ne 1 aydan az bir zaman kala AKP Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘hemşirelere doktor yetkisi’ vaadini hemşirelere sordu. Görüştüğümüz hemşirelerin çoğunluğu doktor yetkisi istemediklerini, özlük haklarını ve mesleki saygınlıklarının geri verilmesini istediklerini söyledi.
“ABD Hemşirelik Sistemi’ndeki ‘Nurse Helper’ Mesleğimize Zarar Verecektir”
Fisun Şenuzun Aykar (Akademisyen Profesör Hemşire): Mesleklerin hele ki sağlık ile ilgili mesleklerin de liyakat veya görev tanımlarının belirlenmesinde alt, üst segment veya sınıf olarak değerlendirilmesi, ifade edilmesi kabul edilir bir durum değildir. 1955 yılında hemşirelikte Avrupa’nın ilk lisans eğitimini başlatmış bir ülke olarak geldiğimiz süreçte çok güçlü akademik birikimi olan mesleğimizin sağlık sisteminde yapılanması mesleki derneklerimiz, Yüksek Öğretim Kurumumuzdaki hemşirelik fakültesi ve sağlık bilimleri fakültelerinde hemşirelik alanından olan dekanlarımız ile çalışılmalı ve planlamalıdır. Çünkü mesleğimizin eğitim ve yönetim alanlarında uzman olmayan başka sağlık disiplinlerinin yönlendirilmesi ile geçmişte alınan hemşire yardımcılığı eğitimleri, lise düzeyinde hemşirelik eğitimine yeniden başlanması gibi pek çok hatalı uygulama ile mesleğimiz ve sağlık bakım sistemimiz zarar görmektedir. Amerika Hemşirelik Sistemi’nde yer alan Advanced Practice Nurse (APN veya APRN)’ün üzerinde yukarıda belirttiğim şekilde meslek akademisyenlerimiz ve derneklerimiz tarafından gerekli çalışmalar yapılmadan sağlık sistemimize uyarlanması ve daha önceki yıllarda da isminin hekim/doktor yardımcısı olacağının açıklanması Hemşire Yardımcılığı (Nurse Helper) örneğinde olduğu gibi hem mesleğimiz hem de sağlık sistemimize zarar verecek bir uygulama olacaktır. Mesleğimizde öncelikli olarak çözüm bulması gereken sorunlarımız; meslektaşlarımızın yoksulluk sınırının altında maaş alması, performans ve döner sermaye gibi gelir güvencesi olmayan ek ücretlendirme sistemindeki adaletsizliktir. 24 saat kesintisiz çalışma, fazla mesai, nitelikli bakım sağlayabileceklerinden çok daha fazla sayıda hastaya bakmak durumunda olmalarıdır. Bunun sebebi de çalışan sayımız, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamalarının 3 kat altında ve bu soruna kısmen de olsa çözüm olacak lisans mezunu ve lise mezunu yaklaşık 120 bin genç meslektaşlarımızın hala atanmamasıdır.
“Hemşireliği Başka Bir Meslek Grubuyla Kıyaslamak Yanlıştır”
Aydın Erol (SES Cerrahpaşa İşyeri Temsilcisi): Hemşirelik hizmetlerinin kapsamı, birey, aile, grup ve toplumun sağlığının geliştirilmesi, korunması, hastalık durumunda iyileştirilmesi ve yaşam kalitesinin artırılması amacıyla hemşirenin yerine getirdiği bakım verme, hekimce hazırlanan tıbbi tanı ve tedavi planının oluşturulması ve uygulanması, güvenli ve sağlıklı bir çevre oluşturma, eğitim, danışmanlık, araştırma, yönetim, kalite geliştirme, işbirliği yapma ve iletişimi sağlama rolleri, mesleki eğitimle kazanılan bilgi, beceri ve karar verme yeteneklerini kullanarak, insanlara yaşadıkları ve çalıştıkları her ortamda doğum öncesinden başlayarak yaşamın tüm evrelerinde meslek standartları ve etik ilkeler çerçevesinde sunduğu hemşirelik bakımı, hemşirelik hizmetlerinin ve bu hizmetlerden sorumlu insan gücü kaynaklarının, diğer kaynakların ve bakım ortamının yönetimi ile risk yönetimi olarak ifade edilir.
Bağımsız bir meslek olan hemşireliğin sağlık hizmetlerinin her alanında uzmanlaşmasına ve akademik birikime sahip olmasına rağmen istenen düzeyde kurumsallaşmaması sağlık politikalarından bağımsız değildir. Hemşirelik fakültelerinde akademik ünvana sahip hemşireler yerine çoğunlukla farklı disiplinlerden öğretim üyeleri ne yazık ki görevlendirilmekte, dekan, anabilim dalı başkanı yapılabilmektedir. Özellikle son yıllarda kamu sağlık kurumlarında hemşireler uzmanlaşmakta, doktora eğitimlerini tamamlayarak akademik alana yoğunlaşmaktadır. Hemşirelik mesleğinin başka bir meslek grubuyla kıyaslamak onun karşısına koymak, görev yetki alanları üzerinden polemik oluşturmak yanlıştır. Hemşire meslek örgütlerinin, sendikaların da yıllardır talep ettiği hemşirelik mesleğinin yardımcı sağlık hizmetleri olarak değil bağımsız bir meslek olarak yeniden tanımının yapılması idi. Hemşirelik mesleğinin başta özlük ve mali hakların iyileştirilmesi, uzman ve doktora eğitimini tamamlayan hemşirelerin kamu sağlık kuruluşlarında kariyer yapmalarının önünün açılması, hemşirelik fakültelerinde öğretim üyesi olarak istihdam edilmelerinin önünün açılması önemli bir başlangıç olacaktır.
“Hiçbir Meslek Grubu Diğerinin Alt-Üst Segmenti Olamaz”
Neslihan Komser (HEP-SEN İstanbul Şube Başkanı): Kaliteli ve güvenli bir sağlık hizmeti verebilmek için kaynakların iyi derecede kullanılması ve doğru hemşire istihdamı ile nitelikli işgücünün sağlanması oldukça önemlidir. Ülke nüfusundaki artış, yetersiz istihdam, olumsuz çalışma koşulları, maddi yetersizlikler, şiddet, görev dışı çalıştırılma ve mobbing gibi birçok nedenden ötürü hemşireler yurtdışına göç etmekte ve bu durum neticesinde hem nitelik hem de nicelik açısından hemşirelere duyulan gereksinim artmaktadır. Türkiye’de hemşirelerin tıbbi sekreterlik, laboratuvar teknisyenliği, hekimlik, anestezi teknisyenliği, radyoloji teknisyenliği gibi mesleklerin görev kapsamına giren işlerde de çalıştırıldığı hatta satın alma, faturalama memurlarının görev kapsamındaki işlerden sorumlu tutulduğu bilinmektedir. OECD verilerine göre 1000 kişi başına düşen hemşire sayısı ülkemizde 2.7 dir. Meslek kapsamında olmayan işlerde çalışan hemşireleri de düşündüğümüz zaman hasta başına düşen hemşire sayısı daha da düşmektedir. Diğer taraftan hemşire sayısının yetersiz olmasına bağlı olarak hemşirelerin yetki, sorumluluk ve görevleri sağlık alanında çalışan diğer hemşirelik dışı profesyonellere devredilmekte, hemşireler çok fazla çalışmaya bağlı tükenmişlik sendromu yaşamakta, meslekten ayrılmalarla birlikte hemşirelerin değişim hızı artmaktadır. Ülkemizde hemşireler 4 yıl lisans eğitimi alarak hemşire olmaktadırlar. Üzerine en az 2 yıl yüksek lisans ve 4 yıl doktora eğitimi olmak üzere alınan eğitim düşünüldüğünde formal olarak 10 yıl eğitim alındığı görülmektedir. Ancak hemşireler uzmanlaştıkları alanda çalışamamaktadır ve kurumlarda hala uzman hemşirelik kadrosu bulunmamaktadır. Sağlık insan gücü olarak hemşirelerin mesleki eğitim, uzmanlık alanları, istihdam ve profesyonel gelişiminin desteklenmesi gerekir. YÖK, Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ortak işbirliği ile uzman hemşire kadroları açılması ve istihdam yapılması bizim başlıca talebimizdir. Profesyonel bir meslek olan hemşireliğin ilaç reçete etmesi gibi bir talebimiz kesinlikle yoktur. Her meslek grubu teorik eğitimini ve diplomasını aldığı mesleğini ifa etmelidir. Hekimlik sadece ilaç yazmak, hemşirelik sadece enjeksiyon yapmaktan ibaret değildir. Hiçbir meslek grubu diğerinin alt segmenti ya da üst segmenti olamaz. Ülkemizde hemşirelik için yapılabilecekleri her zaman dile getirdik getirmeye de devam edeceğiz. Bizler yeterli istihdamın olduğu kurumlarda kendi mesleğimiz kapsamındaki görevlerimizi maddi karşılığını alacak şekilde yerine getirmek istiyoruz. Yaptığımız birçok girişimin ücretlendirmesinin tarafımıza ödenmesini teşvik ek ödeme yönetmeliği kapsamında neye göre belirlendiği belli olmayan 0,32 katsayısının arttırılmasını yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan bir maaş ile çalışmak istiyoruz. Uzmanlık kadrolarının bir an önce açılmasını ve kendi uzmanlık alanlarımızda “yarın görev yerim neresi olacak acaba” diye düşünmeden güvenli bir şekilde çalışmak istiyoruz.
“Önceliğimiz Hemşirelik Mesleğinin Sınırlarının Belirlenmesidir”
Burak Seçinti (Yoğun Bakım Hemşiresi): Biz hemşirelerin şu andaki önceliğimiz doktor yetkisi etkisinden ziyade hemşirelik mesleğinin sınırlarını belirlemek ve görev alanının dışına çıkılmaması. Düzeltilmesi gereken onlarca konu var sahada. Önceliğimiz mesleğimizdeki sorunların giderilmesidir. Amerika’nın birçok hemşirelik özelliği alınabilir, ama en başında bu gündem olmamalıdır.
“Biz Doktor Statüsünde Olmak İstemiyoruz!”
İlkay Yavuz (Yoğun Bakım Hemşiresi): Biz doktor statüsünde olmak istemiyoruz, emekliliğe yansıyan yoksulluk sınırı üstünde tek kalem maaş istiyoruz. Kendi mesleğimizde branşlaşma ve uzmanlık istiyoruz. Cumhurbaşkanı’nın bu söylemi ekip içi çatışma doğurur. Hiçbir hemşire doktor olmak istemez. Biz kendi mesleğimize sahip çıkıp saygınlığını kazanmasını istiyoruz. Ben 24 yıllık meslek hayatımın 13 yılında yoğun bakım ünitesinde çalıştım. Yoğun bakım uzman hemşiresi olmak istiyorum ve bununla ilgili her türlü sınava girerim.
“Doktor Yardımcısı Olmak Gibi Bir Talebimiz Yok”
M.A. (Yoğun Bakım Hemşiresi): Bizler doktor yardımcısı değiliz hemşireyiz. Doktor yardımcısı olma gibi bir talebimiz yok. Hepimizin görev tanımları var. Var ama sağlıktaki bütün branşlar sadece kendi görev tanımını karşılaşıyorken biz her işe koşan kişileriz. Saygınlık istiyoruz, kendi mesleğimizde yükselmek istiyoruz. Şartların insani olmasını bekliyoruz sadece kendimiz için değil yatan hastaların hayatı için daha iyi bir bakım,daha iyi bir tedavi daha iyi bir takip için. Hastaya sadece ilaçlarını infüzyonlarını yetiştirmek için calışıyoruz. Daha çok ilgilenmeliyiz daha iyi bir takip için çabalamalıyız. Sağlık sadece ilaç yetiştirme değil psikolojik yönü de var yoğun bakımda dünya standartlarının çok çok üstünde hasta bakıyoruz. Bu insani değil hastaları dinleyecek vakit yok. Psikolojik destek veremiyoruz. Hastaya kendini rahat ve güvende hissettirebilecek pozisyonu bulamıyoruz. Başkalarının işini yapmaktan ve standartların üstünde hasta sayısı bakmaktan kendi işimizi yapamıyoruz. Gençliğimi heba ettiğim bunca yıl okuyup sayısız girdiğim sınavların karşılığı da kira ve faturalara bile zor yetiştiriyoruz. Bir kahve ve bir yemek bile dışarıdan yerken iki kere düşünüyoruz. Buna büyükşehirlerin kira fiyatları da eklenirse bu tablo çok kötü malesef. Emeğimizin karşılığı bu olmamalıdır. (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)