Doç. Dr. Hakan Yurdanur: Hayvan Saldırıları Politiktir!

Hemen Hemen her gün ülkenin her yerinden sokak hayvanlarına şiddet haberleri geliyor. Hayvan katliamları ile mücadele konusunda yapılan yasal uygulamalar caydırıcı etki yaratamıyor. Hayvan hakları savunucularının konuyla ilgili eylemsellikleri kamuoyunda farkındalık yaratılması konusunda yeterli olamıyor. Hayvanlara yönelik şiddet, taciz, olaylarının her geçen gün arttığı Türkiye’de hayvan hakları ve sokak hayvanlarına yönelik şiddetin önlenmesi hususunda nasıl bir yol izlemek gerekiyor?

Siyasi Ekoloji alanındaki çalışmalarıyla tanınan Özgür Üniversite kurucularından Doç Dr. Akademisyen Hakan Yurdanur, hayvan hakları konusunda da toplumda farkındalığın oluşması konusunda çalışmalar yürütüyor. Hayvan Hakları Savunucusu Yurdanur’la hayvanlara saldırının temelinde yatan nedenleri, hayvanlara şiddet ve taciz boyutuna ulaşan eylemlerin nasıl son bulacağı konusunda konuştuk. 

Sistem Hayvanlara Uygulanan Şiddetti Sıradanlaştırıyor!

Hayvan Hakları Savunucusu Yurdanur’la, İzmir Karşıyaka’da sahibiyle birlikte yoldan geçen Akita cinsi Haki adlı köpeğin tekmelenerek bir şahıs tarafından canice katledilmesi olayı sonrasında bir araya geldik. Yurdanur hayvanlara saldırının politik olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Her gün yeni bir cinayet haberi alıyoruz. Tekmeler, sopalar, aç bırakmalar, deneyler gibi… Sistem, bilerek ve isteyerek hayvanlara uygulanan her tür şiddeti sıradanlaştırıyor. Gündelik mezenin bir parçası yapar. Çünkü hayvanlara yapılan her tür saldırı politiktir ve politik olanın öne çıkması istenmez. Basit, sıradan, kişisel suçlarmış gibi gösterilir ve sahnelenir. Aynı kadınlar ve çocuklar için yapıldığı gibidir.”

Yalnızca Hukuki Tedbir Yetmez!

Peki ya hukuki yaptırımlar hakkında ne düşünüyorsunuz sorumuza Yurdanur şöyle yanıt verdi: “Eğer politik bir saldırıya karşı sadece hukuki önlemler alarak çözüm aranırsa başarı şansı yok denecek kadar azdır. Olsa da geçicidir. Elbette hukuki tedbirler gereklidir fakat önemli olan politik karşı duruştur. Bu da örgütlü mücadele demektir.”

Yurdanur, hayvan haklarının yazılı biçimde var olmasının hayvanları haklı kılmaya yeterli olmadığını ve bu hakların önce hayvanlardan alındığını ve sonra da lütuf gösterilip geri verilmesi için uğraşıldığını ifade etti. Hakan Yurdanur sözlerine şöyle devam etti: “Bu baştan sona trajikomik bir durum. Hak mücadelesi özgürlükler mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğine göre, özgür olmayan canlıların haklarının olması pek bir şey ifade etmeyecektir. Ahlaki kaygılarla politika birbirine karıştırıldığı için, ahlaki yaklaşımı yeterli gören geniş bir kesim var. Durum böyle olunca da hayvanlar için politik mücadele yerini edilgen “hayvan severliğe” bırakabiliyor. Hayvanseverliğin, tür seçimi gibi faşizan eğilimlere kayma riski oldukça yüksek.”

Kapitalizm Tüm Canlı Türlerini Tehdit Ediyor

Hak kavramı üzerine görüşlerini söyleyen Akademisyen Yurdanur, “Birçok konu insan merkezli düşünülüyor ve uygulanıyor. Hayvanları yiyen bir toplumsal düzen de onların yaşaması için mücadeleye önce sistemle hesaplaşarak başlamak gerekmektedir” dedi. Kapitalizmle mücadeleyi orjinine koymayan hiçbir hareketin uzun süreli başarı şansının olmadığına dikkat çeken Yurdanur, “Bugün ekoloji mücadelesinin hayvanlar için mücadeleye mesafeli yaklaştığını gözlemlemek mümkündür. Bu da ister istemez hayvanlar için mücadeleyi çevre hareketlerine yaklaştırmakta, düzen içine hapsetmektedir. Kapitalizmin dayattığı saçma sapan üretim ve anlamsız tüketim süreci gezegendeki tüm canlı türlerinin varlığını tehdit ediyor. Her geçen gün yüzlerce canlı türü gezegene veda ediyor. Gezegenin kaynakları sınırsız değil fakat kapitalizmin aşırı büyümeye dayalı yapısı kaynakları sınırsızmış gibi kullanmayı gerektiriyor. Durum böyle olunca da 2-3 tane daha gezegene ihtiyaç duyulmakta ki bu da sonumuz demektir. Hayvanları akılsız, duygusuz, kaba bir canlı olarak gören insan onlara uygulanan her tür şiddet karşısında sessiz kalıyor. Bu sessizlik insanın kendisine ve kendisi dışındaki her şeye yabancılaşmasının sonucudur. Hayvan cinayetleri birer politik saldırıdır. Bu saldırılara karşı politik olarak örgütlenip mücadele edilmelidir” şeklinde konuştu. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

Exit mobile version