Hekimler ve sağlık emekçileri sağlıkta şiddeti kabul etmediklerini dile getirerek tek yürek oldu, ülke genelinde ortak basın açıklamasıyla 1 yıl önce Konya’da silahla öldürülen Dr. Ekrem Karakaya’yı anarak, Sağlık Bakanlığı’na ve iktidara caydırıcı ve etkin bir sağlıkta şiddet yasası için çağrıda bulundu.
Konya Şehir Hastanesi’nde görevi başındayken silahlı saldırı sonucu katledilen Dr. Ekrem Karakaya, Türk Tabipleri Birliği başta olmak üzere ülke genelindeki tabip odalarında eş zamanlı düzenlenen basın açıklamalarıyla anıldı. Dr. Karakaya ve diğer katledilen hekimler için meslektaşları ve sağlık emekçileri “Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz. Güvenli çalışma ortamı istiyoruz. Sessiz kalmayacağız, alışmayacağız. Sağlıkta şiddet sona ersin” diyerek sağlıkta şiddeti kınadı.
Kışkırtılmış Sistem Sonlanmalı, Caydırıcı Yasalar Hayata Geçirilmelidir!
İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Manisa, Adana, Urfa ve tüm illerde düzenlenen tabip odalarından gelen ortak talep, ‘Sağlıkta Dönüşüm 20 Yılda hekim, hasta ve sağlık çalışanlarını birbirine düşman etti. Kışkırtılmış sağlık politikaları sonucunda sağlıkta şiddet can almaya devam ediyor. 1 tek canımızı daha kaybetmek istemiyoruz. Günde 80 tane sağlıkta şiddet olayı yaşanıyor. Bir girdabın içinde sürükleniyoruz. Sağlıkta şiddeti normalleştirenlere irade beyanımızdır. Hekimlerin, sağlık emekçilerinin gerçekçi ve caydırıcı yasalarla korunmalıdır” oldu.
‘Sağlıkta Dönüşüm’ Hastalarla Sağlık Çalışanlarını Birbirine Düşman Etti
Tabip odaları tarafından yapılan ortak basın açıklamasında Konya Şehir Hastanesi’nde görevi başında bir sene önce 6 Temmuz 2022’de çalıştığı kurumda silahlı saldırı sonucu katledilen Dr. Ekrem Karakaya ve sağlıkta şiddet sonucu hayattan kopartılan hekimler ve sağlık emekçileri anıldı. Basın açıklamasında, “Ne yazık ki sağlıkta şiddet nedenli kaybettiğimiz meslektaşlarımızın biri dışında hepsini son 20 sene içinde kaybettik. Son yıllarda sağlıkta şiddet gözle görülür şekilde arttı ve artık çalışma alanlarımızın rutini haline geldi. Toplumsal şiddetteki artışın ve ayrışmanın sağlık kurumlarına da yansımasının yanında; sağlık sistemindeki değişiklikler, hekim ve hasta ilişkilerinde yaşanan dönüşüm ve elbette sağlık çalışanlarının siyasiler tarafından her fırsatta hedef gösterilmesi de bu ciddi artıştan sorumludur. Sağlıkta şiddetteki artışın en büyük sorumlularından olan, hastalarla sağlık çalışanlarını birbirlerine düşman eden sağlıkta dönüşüm programının 20’nci yılındayız. ‘Artık hastanelerde sıra beklemeyeceksiniz; artık siz doktoru değil, doktor sizi bekleyecek’ şeklinde propagandaların yanında, sağlık kurumlarında idarenin baskısı ve performansa dayalı ek ödeme sistemi gibi uygulamaların tümü ile birlikte sağlığın ticarileşmesi hızlanırken sağlıkta şiddetin kapıları da sonuna kadar açılmış oldu” vurguları yapıldı.
Sağlık Kurumlarını Cehenneme Çeviren Sağlık Sistemi Değişmeli!
Sağlıkta dönüşüm programı ve aynı politikalar tarafından oluşturulmuş “beyaz reform” ile geçen 20 senenin sonunda hekim ve sağlık çalışanları olarak, sağlık kurumlarını cehenneme çeviren sağlık sistemi değişmeden, sağlıkta şiddetin azalmayacağını çok iyi bildiklerini ifade eden hekimler ve sağlık emekçileri, “Sağlıkta şiddeti önlemek her şeyden önce güçlü bir politik irade gerektirir. Sürekli günü kurtarmaya çalışan eylem ve söylemlerinden anlaşıldığı üzere kamu otoritesinin sağlıkta şiddeti önleme konusunda böyle bir iradeyi gösteremeyeceği anlaşılmaktadır” denildi.
Güvenlikten Kamu Otoritesi Sorumludur
Türk Tabipleri Birliği, tabip odaları, sendikalar ve dernekler olarak sağlıkta şiddete on yıllardır dikkat çekmektiklerini ifade eden sağlık profesyonelleri, Türkiye’de özellikle son 15 yıldır eylemlerle ve talepleriyle sağlıkta şiddeti bitirebilmek için yoğun derecede mücadele ettiklerini, yasa teklifleri oluşturduklarının altını çizdi. Sağlık Bakanlığı ve Kamu Otoritesi’nin sağlıkta şiddetle ilgili gerekli düzenlemeleri yapmadığının altını çizen hekimler, ”Ancak birimiz hayatını kaybettikten sonra sağlıkta şiddetle ilgili zayıf düzenlemeler yapmakla yetinildi. Beyaz kod verilerini dahi kamuoyu ile paylaşmayı reddeden anlayış için maalesef sağlığın ticarileşmesi bizlerin yaşamı da dahil her şeyden daha büyük bir önem arz ediyor. Hayatımızı kaybetmemize kadar giden ve gündelik yaşamımızın bir parçası haline gelen şiddeti uygulayanları ve buna kayıtsız kalanları asla affetmiyoruz. Her geçen gün bizler için daha tehlikeli hale gelen sağlık kurumlarının güvenliğinden kamu otoritesi sorumludur. Güvenli çalışma ortamlarında, insanca çalışma koşullarında yaşamak ve yaşatmak istiyoruz!” diyerek tepkilerini dile getirdiler. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)