Bingöl Devlet Hastanesi’nde görev yapan bir hemşire, maruz kaldığı sistematik yer değişiklikleri ve baskılar nedeniyle Bingöl İl Sağlık Müdürlüğü’ne yaptığı başvurudan sonuç alamayınca, Hep-Sen aracılığıyla hukuki süreci başlattı. Hemşire, yaşadığı mobbing ve haksız uygulamalara karşı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 257. ve 117. maddeleri kapsamında dava açtı.
Bu süreçte, Danıştay 1. Dairesi’nin 17 Eylül 2013 tarihli kararında, mobbing uygulamasının görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirildiğine dikkat çekildi. Kararda, idarecilerin kamu gücünü kullanarak hemşire üzerinde oluşturdukları baskı ve yer değişikliklerinin, çalışma hürriyetini engellediği iddiasıyla soruşturma izni verilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Açılan davada, hemşirenin görevini yerine getirmesinin engellendiği ve kamu gücünün kötüye kullanıldığı savunuldu. İddialara göre, hemşire sürekli olarak rızası dışında birim değişikliklerine tabi tutulmuş ve adeta cezalandırılmak amacıyla farklı alanlara yönlendirilmiştir. Bu sistematik baskıların, hemşirenin mesleki hayatını olumsuz etkilediği belirtiliyor.
Şikayetçi olunan idareciler arasında, İl Sağlık Müdürlüğünde Personel ve Destek Hizmetleri Başkanı, Bingöl Devlet Hastanesi Başhekimi, Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü ve ilgili servis sorumlusu yer alıyor. Hemşire, bu idarecilerin, kamu gücünü kötüye kullanarak kendisine baskı uyguladıklarını ve bu durumun çalışma barışını bozduğunu savunarak, sorumluların cezalandırılmasını talep etti.
Hep-Sen, bu tür hak ihlallerinin takipçisi olacağını ve sağlık çalışanlarının maruz kaldığı her türlü haksızlığa karşı durarak, adaletin sağlanması için tüm yasal haklarını kullanacaklarını açıkladı. Sendika yetkilileri, sağlık çalışanlarının haklarını korumak adına gerekli tüm hukuki ve idari adımların atılacağını belirtti.
Danıştay kararı doğrultusunda, bu hukuki sürecin sağlık sektöründe benzer durumlarla karşılaşan diğer çalışanlar için emsal teşkil edebileceği ve adaletin sağlanması adına önemli bir adım olduğu ifade ediliyor. Bingöl İl Sağlık Müdürlüğü’nün ve diğer ilgili idarecilerin bu süreçteki tutumları, kamuoyu tarafından yakından izlenecek.