New York Filarmoni Orkestrası’nın Ekim ayında seslendirdiği Handel’in “Mısır’daki İsrail” oratoryosunda Yahudiler, kadim yurtlarından Kızıldeniz’in ötesinde esaret altında yaşıyorlar. Perşembe günü David Geffen Hall’da Filarmoni Orkestrası tarafından Amerikan prömiyeri yapılan yeni oratoryo “Emigré”de çok daha ileri gittiler: binlerce kişinin Nazi zulmünden kaçtığı Şangay’a.
Çok az ortam, kozmopolit ihtişamı ve savaş zamanı tehlikesiyle 1930’lardaki Çin şehri kadar baştan çıkarıcı derecede dramatik olabilir. Ancak “Emigré” bu teatral cazibenin hiçbirini uyandırmıyor, ne kulağı ne de kalbi etkilemeyi başarıyor.
Müzikleri Aaron Zigman’a (öncelikle “The Notebook” ve “Sex and the City” gibi filmlerle tanınır) ve Mark Campbell’a ait librettoya ve Brock Walsh’un katkılarıyla bu eser, iki Alman Yahudi kardeşin hikayesi aracılığıyla tarihsel durumu özetliyor. Açık göç politikalarıyla dikkat çeken Şangay’a yerleştiler. Kardeşlerden biri Çinli bir kadına aşık olur; babası ve diğer erkek kardeşi bu eşleşmeye karşı çıkıyor; Japon işgalinin şiddetinin ortasında bir trajedi yaşanır.
Umut verici derecede sağlam bir senaryo. Ancak 95 dakikalık skor o kadar sıkıcı ki, kafiyeli beyitlerin metni o kadar sert ve karakterler o kadar karton ki, bir an bile şaşırtıcı veya etkileyici olmuyor.