“Holding Back the Tide”ın istiridyelerle ilgili olduğunu söylemek teknik olarak doğrudur. Ancak bu tanımlama, İngiliz bir adamın gür sesiyle anlatılan çarpıcı görüntülerin olduğu daha geleneksel bir doğa belgeseli izlenimi verebilir. Genellikle inanılmaz olan bu filmlere hiçbir küçümsemede bulunmuyorum. Ancak “ Gelgiti Geri Tutmak ”(New York’taki Firehouse tiyatrosunda) tamamen farklı ve harika bir şey.
Yönetmen Emily Packer, istiridyelerle ilgili bir film yaparken içsel bir zorlukla karşı karşıya kaldı, bu da onları aslanlar veya balinalarla olduğu gibi herhangi bir şey yaparken gerçekten gözlemleyememeniz. Hareketsizler. Yüz ifadeleri yok. Gürültü yapmıyorlar. Ancak istiridyeler aynı zamanda çevremiz için inanılmaz derecede önemlidir, özellikle de aşınan kıyı şeritlerinin yalnızca doğal dünya için değil aynı zamanda şehrin insan sakinleri için de gerçek bir tehdit oluşturduğu New York City gibi bölgelerde. İstiridyeler ayrıca su kalitesinin iyileştirilmesine yardımcı olur. Ve en azından bazılarımız için oldukça lezzetlidirler.
Tüm bu gerçekler “Holding Back the Tide”da karşımıza çıkıyor. Röportajlarda ve bir dizi gözlem sahnesinde, New York bölgesindeki istiridye popülasyonunu eski haline getirmek için çalışan insanlarla ve kuruluşlarla tanışıyoruz. Bunlar arasında, diğer şeylerin yanı sıra kabuk toplama ve eğitim konusunda en iyi restoranlarla ortaklık yapan Billion Oyster Project de var. İstiridyeler olmadan şehrin var olmayabileceğini, en azından hayal ettiğimiz şekilde var olmayabileceğini öğreniyoruz. Tarihi figürler ve büyüleyici biyolojik detaylar öğreniyoruz. Ancak gerçek belgeleme sahneleri, filmin işlediği modlardan sadece biri.
Bunun nedeni Packer’ın bir istiridyede sadece bir sahil savunucusu veya lezzetli bir atıştırmalıktan daha fazlasını görmesidir. Hem gerçek bir yaratık hem de medeniyet hakkında düşünmek için zengin bir semboldür. İstiridyeler kadimdir. Çok şey görmüşlerdir. Tarihleri ırk ve emek tarihiyle bağlantılıdır; bazı bölgelerden kaybolmaları kirlilik ve çevresel bozulma hakkında bir hikaye anlatır. Ve istiridyeler yaşamları boyunca cinsiyet değiştirebilirler, çoğu erkek olarak başlar ve yaşamlarının ilk yılından sonra dişiye dönüşür, bu da onlara kendi yumurtalarını dölleme kapasitesi verir.