Kuş Gribi Daha Fazla Memeliyi Etkiliyor. Bu bize ne ifade ediyor?

Dr. Marcela Uhart, fil foklarıyla otuz yıl boyunca çalıştığı süre boyunca, geçen Ekim ayında Arjantin’in Valdés Yarımadası sahillerinde böyle bir manzaraya hiç tanık olmamıştı.

Üreme mevsiminin en yoğun olduğu dönemdi; kumsal doğurgan dişilerden ve egemenlik için birbirleriyle savaşan devasa erkeklerden oluşan haremlerle dolu olmalıydı. Davis’teki California Üniversitesi’nde Latin Amerika yaban hayatı sağlık programını yöneten Dr. Uhart, bunun yerine “sadece leş üstüne leş” olduğunu hatırladı.

Kuş gribine neden olan birçok virüsten biri olan H5N1, bir yıldan kısa bir süre içinde kıtanın kıyılarında en az 24.000 Güney Amerika deniz aslanını öldürmüştü. Şimdi sıra fil foklarına gelmişti.

Yeni doğanlardan tamamen sütten kesilmiş olanlara kadar her yaştan yavru, suların yükseldiği çizgide ölü ya da ölmek üzere yatıyordu. Hasta yavrular halsiz yatıyordu, ağızlarından ve burunlarından köpükler sızıyordu.

Dr. Uhart buna “cehennemden gelen bir görüntü” adını verdi.

Takip eden haftalarda, o ve bir meslektaşı – tepeden tırnağa eldivenler, önlükler ve maskelerle korundular ve periyodik olarak kendilerini çamaşır suyuyla ıslattılar – yıkımı dikkatlice belgelediler. Ekip üyeleri yakındaki kayalıkların üzerinde durarak drone’larla ölü sayısını değerlendirdi.

Buldukları şey şaşırtıcıydı: Virüs, kolonideki genç hayvanların yüzde 95’inden fazlasını oluşturan tahmini 17.400 fok yavrusunu öldürmüştü.

Exit mobile version