Levent Kalkan, “Dünya futbolunu yakından takip etmeye çalışan bir gazeteci olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, dünya üzerinde Fenerbahçe taraftarından daha fazla acıya maruz bırakılan bir küme daha bulamazsınız. Nereye bakarsanız bakın; eşine, benzerine rastlayamazsınız…” tabirlerini kullandı.
İŞTE LENET KALKAN’IN TÜM YAZISI:
“Ne bitmez zahmeti varmış kardeşim, sarı-lacivertli kulübe gönül verenlerin…
Kara bir kabus üzere, son 12-13 yılda başlarına gelmeyen hiçbir şey kalmadı.
Kadıköy’de iki kez son maçta şampiyonluğu kaçırdılar.
Şike kumpasını yaşadılar, sarı-lacivert duvar oldular.
Kadro otobüsleri kurşunlandı, dünya adeta başlarına yıkıldı.
Tam 9 yıldır tek kupa kazanamadılar. Ezeli rakipleri kupaları birer ikişer müzelerine taşırken uzaktan izleyip, dişlerini sıktılar.
Kadıköy’de bu dönem Galatasaray’dan 3 yediler.
Trabzonspor’a Kadıköy’de 23 sene sonra kaybetmişlerdi.
Ve son olarak 10 kişilik Beşiktaş’tan 45 dakikada 4 gol yediler, tekrar yıkıldılar tekrar kahroldular.
Galatasaray geçen hafta Konya’da kaybetmiş, haftalardır sabırla beklediğin fırsatı eline geçirmişsin. Kısmetine Kadıköy’de takipçin Beşiktaş’la oynuyorsun. 50 bine yakın taraftarın tribüne gelmiş, kazanırsan bir taşla iki kuş misali büyük vurgun yapacaksın. Devreyi 1-0 önde kapatmışsın ve rakibin daha 51. dakikada 10 kişi kalmış…
Valencia ikinci penaltıyı da gol yapsa maç büyük olasılıkla farka gidecekti, bu bahiste aşağı üst herkes birebir görüşte. Lakin Fenerbahçe penaltıyı değil, keçileri kaçırdı adeta. Kendi meskeninde ve 1-0 öndeyken dağıldı, puzzle üzere paramparça oldu. Son yıllarda şahit olmadığımız bir dram yaşanıyordu statta. Acı, öfke, hayal kırıklığı her şey vardı…
“G.SARAY’A 6-0 YENİLMEK KESER Mİ SİZİ?”
Hal böyleyken Fenerbahçeli yönetici, teknik heyet ve futbolculara samimi bir biçimde sormak isterim; tek kabahatleri kulüplerini sevmek olan taraftarlara yaşatabileceğiniz kederlerin bir üst hududu var mı?
Mesela önümüzdeki dönem Beşiktaş derbisini 2-0 öne geçip, 70. dakikadan sonra üst üste yiyeceğiniz gollerle 5-2 kaybetmeye ne dersiniz?
Örneğin Galatasaray’a Kadıköy’de 6-0 yenilmek keser mi sizi?
Trabzonspor’a hem kupada hem ligde 5-0 mağlup olmak misal, uygun mu sizin için…
Ayıptır, yazıktır, günahtır beyefendiler…
Milyonlarca beşere hiç acımadan bu kadar eziyet edilir mi?
Sadist falan mısınız siz sahi!…
“KEYİF Mİ ALIYORSUNUZ?”
Keyif mi alıyorsunuz acı çektirmekten, bitmediniz gitti…
Fenerbahçe ölçeğinde büyük bir kulüp nasıl madara edilir, nasıl yönetilemez, nasıl alay konusu yapılır, sağ olsunlar her şeyi uygulamalı olarak gösteriyorlar bizlere…
Lider Ali Koç’un hangi yanlışını yazalım, nereden başlayalım, bu içler acısı tabloyu nasıl anlatalım?
Bu kadar da olur mu sayın lider, yanlışlarınızdan hiç mi ders almıyorsunuz, futbolu hiç mi bilmiyorsunuz?
Sizin idare biçiminiz, Bruma’ya 4 milyon 250 bin euro bonservis ödeyip, takımda yer bulamayınca kiralık gönderecek kadar bitik durumda.
Grup tıpkı iki dönem evvel ocak ayında olduğu üzere çok net biçimde kaliteli bir golcüye muhtaçlık duyarken, 6 milyon euroya sol bek Oosterwolde’yi transfer edecek kadar gerçeklerin farkında değilsiniz maalesef.
Beşiktaş, Weghorst’u bedelsiz kiralayıp, Saiss’i, Redmond’u, Aboubakar’ı ücretsiz getirirken, siz Bruma’ya 4 milyon 250 bin euro, Cagliari ile Serie B’ye düşen Joao Pedro’ya 4 milyon 700 bin euro bonservis ödüyorsunuz!
“DÜŞÜNEMİYOR MUSUNUZ?”
Bruma, Joao Pedro ve Joshua King’i getireceğinize aşağı üst tıpkı maliyetle birinci sınıf bir santrfor almayı düşünemiyor musunuz hakikaten? İkinci sınıf golcülerle şampiyon olamayacağınızı öğrenmek için kaç sefer daha şampiyonluğu kaçırmanız gerekiyor?
Galatasaray çok güçlü bir hamle çizgisine sahip olmasına karşın orta transferde Zaniolo üzere bir yıldızı takımına katarken, siz hala Joao Pedro’nun, Valencia’nın, Serdar Dursun’un grubu kurtarmasını bekliyorsunuz…
Neresinden bakarsanız bakın, bir lider fakat bu kadar kendi ayağına ateş edebilir. Gerçekten izahı mümkün değil artık yaptığınız yanlışların. Nerede duracağınızı bilmek de imkansız…
“TEK ADAM ZİHNİYETİNE KURBAN EDİLDİ”
Maalesef olmadı, büyük umutlar, “tek adam” zihniyetine kurban edildi. Lider Ali Koç büsbütün kendi bildiğini okudu, fonksiyonsuz idare heyeti hiçbir şeyi sorgulamadı. Bu durumu kabul etmeyenler de sessiz sedasız ayrıldılar esasen idareden…
Ali Koç birinci kere 4 Haziran 2018’de başkanlık koltuğuna oturmuştu. Vazifedeki 5. yılını tamamlamak üzere ve artık değişim kaçınılmaz görünüyor. Kongre kararı mı alır, vazife mühletinin dolacağı 2024’ü mü bekler, bilemiyorum.
Fevkalâde kongreye giderek, Fenerbahçe için bu sefer yanlışsız kararı vermesini diliyorum…”
