Paul Simon’un, hayatını anlatan bir belgesel olan “In Restless Dreams”i üstlenen yapımcıdan tek bir isteği vardı: Yönetmen ve yapımcı Alex Gibney, “Müziğin kulağa hoş gelmesini istiyordu” dedi.
Yıllar geçtikçe, 70 yaşındaki Gibney, Elizabeth Holmes’un (“Mucit: Silikon Vadisinde Kan İçin Çıktı”), Lance Armstrong’un (“Armstrong Yalanı”) ve Afgan çiftçi Dilawar’ınkiler de dahil olmak üzere pek çok yaşamın öyküsünü anlattı. 2002’de ABD askerleri tarafından ölümüne işkence gördü (“Taxi to the Dark Side” ile en iyi belgesel dalında Akademi Ödülü kazandı). James Brown, Janis Joplin ve Frank Sinatra gibi müzik efsanelerini üstlendi.
Ancak Simon filmi çok cazip tekliflerle geldi: şarkıcının Wimberley, Teksas’taki çiftliğine gelme ve onu geçen yıl çıkan son albümü “Seven Psalms” üzerinde çalışırken filme alma şansı.
Gibney, “Bu tür şeyler pek sık olmaz” dedi. “Mümkün olduğu kadar çabuk Teksas’a indim.”
İlk gösterimi Pazar günü MGM+’da yapılan (TV izleyicileri için film ikiye bölünmüş, ikinci yarısı 24 Mart’ta yayınlanacak) “In Restless Dreams” Simon’ın bir zamanlar kendisi ve eşiyle birlikte Queens, New York’ta büyüdüğü ilk günleriyle başlıyor. müzik ortağı Art Garfunkel, Everly Brothers’ı dinleyerek uyum sağlamayı öğrendi. Simon’un (ve bazen Garfunkel’in) “Sounds of Silence”, “Bridge Over Troubled Water” ve “Graceland” gibi çok sevilen albümler yarattığını görüyoruz; 1981’de Central Park’ta yarım milyon hayranın ilgisini çeken ve ikilinin kısa bir süre yeniden bir araya gelmesine yol açan bir konser; ve film müziklerinden (“The Graduate”) oyunculuk rollerine (“One-Trick Pony”) kadar her şeyin üstesinden gelin.
Simon’ın, 2002’de Simon’la tanışan Wynton Marsalis gibi çağdaşlarını uzun süredir etkileyen bir biçimde Amerikan pop müziğinin en akılda kalan melodileri üzerinde çalıştığı birkaç sahne var. Marsalis bir video röportajında ”Onun mistik bir anlayışı var” dedi. “Belirli olanın içinden zaman ötesini görebilir.”
