Fransa Açık Tenis Turnuvası (Roland Garros) 22 Mayıs’ta başlayacak. Her dönem dünyada büyük ilgiyle takip edilen Roland Garros’u Eurosport’un tenis uzmanı Chris Evert tahlil etti.
Discovery+ ve Eurosport’tan ekranlara gelecek Roland Garros 2023 öncesinde Chris Evert dikkat çeken tahliller yaptı. İşte o tahlil…
ERKEKLERDE TEKLER
Nadal ve Djokovic’in sakatlıkları ve form durumları:
Herkesin sağlıklı olmasını umut ediyoruz, son vakitlerde birçok oyuncu sakatlandı üzere görünüyor. Erkeklerde Novak ve Rafa’ya baktığımda, sıhhat durumları hakkında birtakım soru işaretleri var. Bu iki oyuncu son birkaç yılda en büyük toprak kort oyuncularıydı ve yaşlandıkça biraz daha sakatlanmaya başladılar. Durumlarının ne olacağını bilmiyoruz. Novak ve Rafa’yı seyretmek isterim ve umarım %100 sağlıklıdırlar, lakin bir bilgimiz yok.
Rafa asla küçümsenemez. Son birkaç haftada toprak kortta ikisinden de çok düzgün bir performans görmemiştim. Tahminen de çok uygun hazırlanmamışlardır. Alcaraz daha âlâ hazırlanmıştı. Kendine itimadı tam bir oyuncu. Novak ve Rafa daha üstün tecrübeye sahipler ve istikamet bulma ile his idaresi üzere şeyleri nasıl yöneteceklerini yeterli biliyorlar. Ve büyük turnuvaları daha çok tercih ediyorlar. Başlangıçtan itibaren klasik tenis performansı göstermeye hazır olacaklardır.
Carlos Alcaraz’ın favori olması:
Alcaraz bu şampiyonluğa hazır. Sağlıklı kalması lazım, zira bir müddettir çok fazla oynuyor. Herkes Carlos’tan hayranlıkla bahsediyor, zira mükemmel bir oyuncu. Ve sanırım daha evvel bu derece çok tutkuya ve açlığa sahip bu türlü çok taraflı bir oyuncu görmemiştik. Adamda her şey var. Atletizmi var, mahir, savunmayı biliyor, hamlesi biliyor ve inanılmaz derecede hareketli. Hiçbir zayıf noktası yok. Kendisini sağlıklı ve muvaffakiyete aç tutarsa, şampiyonluğu kazanacağını düşünüyorum. Rafa ve Carlos müsabakası kusursuz olurdu, ancak Novak ve Carlos’tan sonra.
Erkekler teklerde diğer kim güçlü bir rakip olabilir?
Şöyle söylemek gerekirse, birtakım dışarıdan isimler olduğunu düşünüyorum – Jannik Sinner çok yol kat etti. Darren Cahill ile çalışmak onu daha profesyonel hale getirdi. Fizikî olarak daha kuvvetlendi. Ve birkaç kere Carlos Alcaraz ile baş başa gitmişti.
Holger Rune’un performansı da beni etkilemişti. Son vakitlerde tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Turnuvayı kazanacağını sanmıyorum, lakin bir üst seviye oyuncuyu eleyebilir. Yani aslında şu anda yedinci sırada, lakin fizikî olarak güçlü ve hayli kararlı olduğunu düşünüyorum.
Taylor Fritz de uzun bir yol katetmişti. Biz Amerikalıların çok fazla âlâ erkek tenis oyuncusu yok, ancak Taylor kendine gelmeye başladı.
Matteo Berrettini hakkında:
Wimbledon finaline ulaştıktan sonra hayatının değiştiğini düşünüyorum. Ve sponsorluklar için bir sürü kişiyi etrafına toplamış oldu. Ve olağan ki, bayanların da ilgisini çekmeye başladı. Herkes onun etrafında olmak istiyordu. Ve kişiliğini bilen biri olarak şunu diyebilirim ki, çok nazik biri. Hayatınızın bu derece süratli bir biçimde değişmesi sıkıntı bir durum olabilir. Sonra sakatlıklar da olmuştu doğal ki, fakat uygun bir adam olduğunu düşünüyorum. Hoş bir oyunu var.
Biraz muvaffakiyet elde ettikten sonra, -ki Wimbledon finaline ulaşmak küçük bir muvaffakiyet değil, büyük bir muvaffakiyet, çok da güzel olduğu için, İtalya’da herkes onun peşindeydi- bu şekil şeyler çok ağır ve karışık olabiliyor. Bunların hepsi birer deneyim. Ve şükür ki, bir tenis mesleğinin artık 20 seneyi bulabildiği dönemlerdeyiz. Yani tekrar toparlayabileceğini umuyorum.
Dominic Thiem’un formu hakkında:
Mükemmel işler yapıyor. Uygun görünüyor, yani o denli üzere. Lakin her şey çok yolunda gitmiyor güya. Ama son vakitlerde oynadığı maçları hala kazandığını görünce, özgüvenini geri kazanma sürecinde yer aldığını düşünüyorum.
Bence buna muhtaçlığı var. Bir yıl müsaade alıp turnuvalara geri döndüğünüzde, her şeye kaldığınız yerden devam etmeyi bekleyemezsiniz. Sıfırdan başlamak zorundasınız. Hala kazanmak istediğini söylüyorlar. Motivasyona sahip olması başlı başına bir artı. Ve ne kadar düzgün oynayabileceğini de görmüştük. Neden o düzeye tekrar dönemesin ki? Fakat, en değerli şey özgüven olduğu için, bu biraz vakit alacak. Maç oynamanın kazandıracağı deneyim, burada kilit nokta. Bir sürü maç oynaması gerekiyor. Tahminen de ABD Açık’ta şimdikinden daha yeterli olacaktır. Bilmiyorum. Lakin şunu biliyorum ki, onu çok özledik. Büyük bir yetenek ve spora katkısı çok büyük. Ve geri döndüğü için memnunum.
KADINLARDA TEKLER:
Kadınlar teklerinde favoriler:
Son birkaç haftada izlediğim kadarıyla, Iga Swiatek benim favorim. Kendini âlâ yönettiğini düşünüyorum. Miami’de ve Billie Jean King Kupası’nda oynamamıştı. Eğitimi konusunda makul davranıyor, kendine vakit ayırıyor ve uygun dinleniyor. Hazır görünüyor. Ayrıyeten, en sevdiği yer toprak tabanı ve birinci büyük turnuvasını da o tabanda kazanmıştı. Yanlış bilmiyorsam geçen yıldan beri yalnızca tek bir maç kaybetmişti.
Şahane bir savunmanız ve hücumunuz olması kaide ve onda her ikisi de var. Topu direkt elinizden alıyor. Erkenden vuruş yapıyor ve her sayıyı denetimi altına alıyor. Her noktaya koşuyor ve kortta bulunduğu noktaya nazaran hangi vuruşu yapması gerektiğini uygun biliyor. Geliştirebileceği alanlardan birinin servis atışı olduğunu düşünüyorum ve şayet onu yenecek biri varsa, ikinci servisine kadar çok dayak yemiş olacaktır.
Iga Swiatek’i kim yenebilir:
Yeteri kadar kuvveti olan ve ona üstünlük kurabilecek Aryna Sabalenka üzere birisi. Ayrıyeten bu bahiste bir devamlılık yakalaması kaide ve kazanmak istiyorsa, yanılgılarını azaltması gerekiyor. Haftadan haftaya oynama biçimini de beğeniyorum, dünyanın iki numaralı oyuncusu olduğunu açıkça kanıtlamış durumda. Ve sabırlı davrandığında nasıl çok daha uygun olduğunun da farkında.
Geçen yıl kendisine önemli bir pürüz teşkil etmiş olan servis atışını değiştirip daha verimli bir hale getirmiş durumda. Daha âlâ bir ritmi ve istikrarı var üzere ve daha fazla servis yapıyor üzere görünüyor.
Amerikalı olduğum için, Jessica Pegula ve Coco Gauff’ı da yakından takip etmeye çalışıyorum. Pegula kaya üzere sağlam ve başı epey profesyonel çalışıyor. Odağını bozmuyor, sakin davranıyor ve daha fazla risk almaya da istekli. Iga’yı yendiği maçta gördüğümüz üzere, bunu daha da ileri noktaya taşımak durumunda kalacak. Düzeyini yükseltmeli ve şampiyonluğu kazanmak için daha fazla risk almalı.
Ve bir de Coco var. 15 yaşındayken Venus’ü yendiğinde, 19 yaşına geldiğinde bir Grand Slam kazanır mı diye sormuş olsanız, evet derdim. Bana kalırsa şimdiye dek bir Grand Slam kazanmış olması gerekiyordu. Geçen yıl Fransız Açık’ta buna epey yaklaşmıştı. Şunu demeliyim ki, o forehand’i ve o çok kavramalı olan Batı tarzı, bence birinci büyük şampiyonluğunu biraz geciktirmişti. Dört yıldır bu cinste yer alıyor ve artık çok daha deneyimli ve özgüven sahibi. Oyun hissiyatı hoş. Mükemmel bir servis atışı var ve dünya standartlarında bir backhand’e sahip.
Lakin artık rakipler topu onun forehand’ine hakikat vuruyorlar ve kendisi bunu düzeltene dek, zayıf tarafı olacağının farkındalar. Bazen uygun bir gününde topu süratlice içeride tutabiliyor. Bir şampiyonluk kazanabilir. Bu sorunun çok büyük olduğunu söylemek istemiyorum, ama bence grubuyla üzerine konuşması gerekiyor. Kırmızı kil üzerinde büyük bir hazırlık yapmamıştı. Sert kortta olağanüstü iş çıkarmıştı. Bence güçlü biri ve daha kısa rallilerden hoşlanıyor üzere. Bu yıl şampiyonluğu kazanacaksa, bunun bu halde olacağını sanmıyorum. Lakin mutlaka tehlikeli olacaktır.
Coco Gauff ve Emma Raducanu’nun üzerlerindeki ilgiyi denetim altında tutmaları hakkında:
Coco bir süperstar olarak, son dört yılda WTA için basında çok kere yer bulmuştu. Birçok hayranı var. Süperstarlığını pek güzel götürüyor.
Emma ise sıkıntı bir yoldan geçmişti. Lakin, ABD Açık’ı kazandığında, üzerindeki baskıyı ve o noktaya nasıl geldiğini biliyorduk. Bunlara bir de hoşluğu ve karizmatik oluşu da eklenince…
Tahminen biraz bunalmış ve odağını kaybetmiştir, ya da gereğince sıkı çalışmamıştır. Üzerindeki baskı ve beklentileri şahsen ben çok ağır bir halde hissetmiştim. Her gün yeni bir şeyle uğraşıyordu. Ve hastanede bileğinin fotoğrafını gördüğümde, artık dinlenmenin vakti gelmiş diye düşünmüştüm. Derin bir nefes alıp mesleğini tekrar kıymetlendirmeli. Kimin ona yol göstereceğini, ayrıyeten hangi alanlarda çalışmak ve hangi turnuvalara katılmak istediğini bir gözden geçirmeli. Mesleğini, daha net bir zihinle tekrar şekillendirmesi lazım.
Ona olan inancımı kaybetmedim. Dünyanın bir numarası olur mu? Muhtemelen hayır. Lakin Dünya sıralamasında birinci ona girebileceğini düşünüyor muyum? Evet. Yalnızca vakit vermek lazım. Sonuçta Grand Slam kazanmış birinden bahsediyoruz.
Jabeur hakkında:
Yeterli haber şu ki Wimbledon, Paris’ten üç hafta sonra yapılacak ve şayet Paris’te işi biterse, Wimbledon’a gidebilir. Tenisin hoş tarafı, bir oyuncu yılın bir kısmında sakatlandığında, Grand Slam’ler ve başka büyük turnuvalar var ve bu dördü de en çok tanıtımı yapılan turnuvalar. Jabeur, Afrikalı ve Arap bayanlar için olağanüstü bir rol modeli ve onlar için büyük bir motivasyon ve inanç kaynağı. Şayet o yapabiliyorsa, ben de yapabilirim diye düşünüyorlar.
Ayrıyeten, onun sayesinde bu bölgelerde bayanlar ve kızlar ortasında tenis daha da gelişiyor. Kendisi spor için kusursuz bir figür. Şayet Fransa için hazır değilse, o vakit çim kort için hazırlanacağından ve orada da yıldızlaşacağından eminim. Umarım orada âlâ bir performans stantlar.
