David Adjmi’nin son oyunu “Stereophonic”in Off Broadway galasının provalarına yaklaşık bir hafta kala Will Butler oyuncu kadrosuna bir e-posta gönderdi. Arcade Fire’ın eski bir üyesi olan Butler’ın Will Butler + Sister Squares adında yeni bir grubu ve kendi adını taşıyan yeni bir albümü vardı. Brooklyn’deki bir kulüp yakında plak yayınlama partisine ev sahipliği yapacaktı. “Stereophonic”in bestecisi Butler’ın bir teklifi vardı: Oyuncular onun için açılmalı.
Oyunculardan Sarah Pidgeon, geçen Ağustos ayında prova molası sırasında mesajı okuduğunu hatırladı. “Hemen hayır dedim” diye hatırladı. “Çünkü ya başarısızlık olursa?”
Çocukken piyano dersleri almıştı ama Pidgeon kendisini bir müzisyen olarak görmüyordu. Diğer aktörlerin hiçbiri de bunu yapmadı. Geçtiğimiz hafta Broadway Golden Theatre’da açılışı yapılan “Stereophonic”, 1970’lerin ortasındaki kayıt stüdyolarında geçiyor ve Fleetwood Mac ya da Led Zeppelin kadar dinamik, göz kamaştırıcı ve seksi isimsiz bir grubu çağrıştırıyor. Tam bir prova süresinden sonra sahnede bu çapta bir grubu taklit etmek yeterince göz korkutucu olurdu. Ama sadece birkaç hafta sonra gerçek bir kulüpte gerçek bir gösteri oynamak. Bu, halkın aşağılanmasına bir davetiyeydi.
Diğer bir oyuncu kadrosu üyesi olan Juliana Canfield (“Succession”) da hayırdı. “Ben şöyleydim, Tanrım, dağılmadan tek bir melodiyi bile bitiremeyiz” dedi. “Bu gerçekten çok utanç verici olabilir.”
Ancak kurgusal gruptaki adamlar ısrar etti. (“Arkadaş baskısından dolayı acı çektik” diye şaka yaptı Pidgeon.) Bu da 23 Eylül’de beş aktörün (basta Will Brill, klavyede Canfield, gitarda Tom Pecinka, tefte Pidgeon, davulda Chris Stack) nasıl sahnede durduğunu açıklıyor. Williamsburg Club Elsewhere’de, grubu tanımayan yüzlerce bilet sahibinin önünde sadece grup numarası yapıyordu. O gece onlar için yazılmış hiçbir satır ya da arkasına saklanacak karakterler yoktu.
Brill bunu “gerçekten aşırı bir maruz kalma terapisi” ve “sadece korku” olarak tanımladı. Ama terapi işe yaradı. Elsewhere’de ilk defa, paniklemiş, neşelenmiş oyuncular kendilerini bir grup gibi hissettiler.