Orman yangınları sağlığımızı bozabilir! Türk Toraks Derneği MYK Üyesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nilüfer Aykaç, Türkiye’nin birçok bölgesinde süren orman yangınları hakkında uyarılarda bulundu.
Yangın Partikülleri Göz Yanmasından Solunum Sistemi Hastalıklarına Kadar Birçok Hastalığa Neden Olabilir !
Duman, ağaç ve organik maddelerin yanması sonucu ortaya çıkan gazlar ve ince partiküllerden oluşan karmaşık bir yapı olduğunu anlatan Aykaç, “İçerisindeki en büyük sağlık tehdidi ince yapılı partiküllerdir. Bu partiküller akciğerlerimize derinlemesine nüfuz ederek; göz yanması, burun akıntısından kronik kalp damar hastalıkları ve solunum sistemi hastalıklarına kadar geniş bir yelpazede hastalığa neden olabilir” dedi.
Akciğer Kanseri Uyarısı
Aykaç şu bilgileri verdi, “Kaliforniya’da 2008 yılında yaşanan orman yangınları sırasında ölçülen PM2.5 ve PM10 değerlerinin istasyonda o güne kadar ölçülen en yüksek değerler olduğu saptanmıştır. Bölgedeki hava kalitesi bu yangınlardan çıkan dumandan ciddi şekilde etkilenmiş ve milyonlarca insanın sağlığını tehdit edecek boyutta PM’ye maruz kalındığı gözlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre PM₁₀’un insan sağlığı açısından kritik değeri 50 µg/m3 (24 saat ) dır. Partikül madde rüzgarla beraber kilometrelerce uzağa sürüklenir ve hava kirliliğine yol açar. Hava kirliliği de tüm diğer kirleticilerle beraber kısa dönemde en başta kalp, solunum hastalıkları ve inmelere, uzun dönemde akciğer kanseri başta olmak üzere diğer organ kanserlerine yol açar. Orman yangınlarının yakınında bulunan termik santrallerdeki hasar/yanmalar da ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirmektedir. Termik santrallerin yanmasıyla birlikte binlerce ton kömür, ağır metaller, kimyasallardan yayılacak duman, sis, partiküller tüm ekosisteme ve tüm canlılara ciddi zararlar vermektedir.
Yangın sahalarında yapılan çalışmalarda son derece yüksek PM₂,5, karbon monoksit konsantrasyonları ve karbon bileşikleri gösterilmiştir. Karbon monoksit (CO) vücudun oksijen almasını engeller, baş ağrısı, baş dönmesine neden olur. Yüksek dozda CO solumak, dokuların oksijenlenmesini bozar, ölümle sonlanabilecek klinik tablolara neden olabilir.
Yangın dumanına karşı hassas bireyler kimlerdir ?
- Kalp yetmezliği, iskemik kalp hastalığı, hipertansiyonu olanlar
- Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, amfizem veya astım gibi solunum sistemi hastalığı olanlar
- Yaşlılar (50 yaş üzeri riskli olabilirken, 75 yaş üzerinde risk çok daha fazla artmaktadır).
- Çocuklar ve ergenler (sık nefes alıp vermeleri ve solunum sistemlerinin halen gelişme aşamasında olması nedeniyle daha fazla etkilenirler).
- Diyabet hastaları (kalp-damar hastalıkları riskini arttırdığı için)
- Gebeler.
Yangının etkilerinden korunmak için neler yapabilir ?
- İnce taneciklerden korunmak için cerrahi maskeler, ıslatılmış kumaş yeterli değildir, N-95 tipi maskeler kullanılmalıdır. N-95 tipi maskeler devlet tarafından yangın bölgesinde maruz kalan halka temin edilmelidir. Maskelerin yüze iyi oturması ve doğru kullanılması Bu maskeler ortamda bulunan CO gibi gazlardan kişiyi korumamaktadır.
- Yangın bölgesinden öncelikle KOAH, astım ve kronik kalp rahatsızlığı bulunan hastaların, çocukların, gebelerin tahliye edilmesi, sürekli oksijen kullanması gereken hastaların olası elektrik kesintilerinden etkilenmemeleri için tahliyesinin öncelikli yapılması, cihazların kullanımının sürdürülebilmesi için uygun koşulların oluşturulması gereklidir.
- İklim krizinin sonuçlarından olan sıcak hava dalgaları, insanlarda ciddi sağlık risklerine, ölümlere, tarım kayıplarına, orman yangınları ve elektrik kesintilerine neden olabilmektedir. Sıcak hava dalgasından korunmak için alınabilecek bireysel önlemler, ev içini serin tutmak, ortam sıcaklığını artıracağı için gereksiz aydınlatmaları ve elektrikli aletleri kapatmak, geceleri evin en serin odasında uyumak, evin içerisindeki çeşitli yerlerde kaplar içerisinde su bulundurmak, sıcak havalarda dışarı çıkmamak, çıkıldığında gölgede kalmak, aşırı fiziksel aktivite ve spordan kaçınmak, bol sıvı almak olarak sıralanabilir.
- Evde kalındığında pencereleri kapalı tutmak dış ortam havasının içeriye girmemesini sağlamak açısından önemlidir.
- Pişirme gerektirmeyen, bozulmayan yiyeceklerin sağlanması ve iç ortam hava kirliliğine yol açacak pişirme faaliyetlerden (kızartma yapmak gibi) kaçınılması gerekmektedir.
- Ev içinde mum ve ateş yakılmamalı, sigara içilmemelidir.
- Sıvı alımı ihmal edilmemelidir.
- Dış ortam hava kirliliğinde hem kendinizin hem de çocuklarınızın dışarda aktif olmamaları sağlığınız için daha doğru bir seçenektir.
- Açık havada aktif olmak gerekliyse semptomlar dikkatle takip edilmeli, belirtilerin artması halinde sıcak maruziyetinin hemen azaltılması gerekmektedir.
- Altta yatan kronik solunum ve kalp hastalığı olan kişilerin düzenli ilaçlarını alması ve gerekirse hekimleriyle görüşerek yeni tedavi planı oluşturmaları gereklidir. Bir hastalığınız varsa, ilaçlarınızı alma ve izlem konusunda doktorunuzun talimatlarına uyduğunuzdan emin olun. Düzenli ilaç kullanması gereken bireylerin ellerinde en az beş günlük ilaç bulundurması önemlidir. Belirtilerin artması, kliniğin kötüleşmesi durumunda hemen en yakın sağlık kurumuna başvurulmalıdır.
Orman yangınları tüm canlıların sağlığını doğrudan etkileyen ciddi bir ekoloji ve halk sağlığı sorunudur. İklim değişikliği nedeniyle dünyada ve ülkemizde giderek daha sık doğa felaketleriyle karşı karşıya kalmaktayız. Orman yangınları ile mücadele etmenin tek yolu iklim kriziyle mücadele etmektir. İklim krizi ile su kaynakları azalmakta, doğal bitki örtüsü tahrip olmakta, orman yangınları meydana gelmekte ve insan sağlığı olumsuz etkilenmektedir.
Öte yandan her ne kadar yangınların yerleşimlere ve insanlara etkileriöne çıkarılsa da bitkiler, hayvanlarla birlikte esasında Türkiye biyoçeşitliliğini kaybediyor. Üstelik bu durum sadece Türkiye ile de sınırlı değil. İklim krizi neticesinde başta Akdeniz havzası olmak üzere küresel ölçüde sonuçlar daha da ağırlaşıyor. Özellikle 2021 yılındaki yangınlar küresel ölçekte felaketlere neden oldu. 1937’den bu yana tutulan istatistiklere göre Türkiye’de yıllık yanan alan, 2021’de ilk defa 1945 yangınlarının üstüne çıktı ve 139 bin hektar orman alanı yandı. Dünyada da 2021 yılı endişe verici, istisnai bir yıl olarak yaşandı. Avrupa Birliği ülkeleri için 2021 yılı 2000 yılından bu yana (2017’nin ardından) en kötü ikinci yangın yılıydı, bütün bölgede yangınlardan en çok etkilenen ülke ise yine Türkiye olmuştu (EU Science Hub, 2022). Küresel ölçekte yangınların büyük bir kısmı Kuzey Amerika, Sibirya, Kuzey Afrika ve Akdeniz’de yaşandı (Copernicus, 2021).
Küresel ortalamalara göre yangınlar çok büyük oranda insan kaynaklı nedenlerden ortaya çıkıyor. Yangınların sadece %4’ünün doğal nedenlerle başladığı tahmin ediliyor. Diğer yandan dünya genelinde orman yangınlarının daha da artacağı, iklim krizi ve arazi kullanımındaki değişimin yangınları hem daha sık hem de daha şiddetli hale getireceği öngörülüyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın araştırmasına göre ekstrem orman yangınlarının 2030’a kadar %14, 2050’ye kadar %30 ve 2100’e kadar %50 artacağı tahmin ediliyor. Geleceğe daha güvenle bakabilmek için yeşil alanlara sahip çıkmak, karbon yüklü yakıtlardan vaz geçerek küresel ısınmaya acil önlemleri hayata geçirmek gereklidir. Orman yangınları, boyutu büyük küllerden mikron altı duman parçacıklarına kadar değişen çok büyük miktarlarda karbonlu partikül madde (PM) (black karbon) üretir. Uygun meteorolojik koşullar altında, daha küçük duman parçacıkları kilometrelerce öteye rüzgarla taşınabilmekte ve böylece çok daha fazla sayıda insanı etkilemektedir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)