İşte Uğur Meleke’nin o yazısı;
”Jose Mourinho, 2015’te Chelsea’den ayrıldığından beri “hedefi mutlak şampiyonluk” olan bir kadroda çalışmamıştı. Manchester United zati karmakarışıktı, onlarla aldığı lig ikinciliğini mesleğinin en büyük başarısı olarak tanımlar. Tottenham’ın amacı birinci dört… Roma’da da durum çok farklı değil. Hasebiyle Mourinho’nun son 10 yılda çalıştırdığı gruplarda pragmatik bir futbol anlayışı benimsemesi kabul edilebilir. O takımlarda lig ikinciliği muvaffakiyet. Fakat Fenerbahçe’de değil. Kadıköy’de lig ikinciliği takdir görmez. Hatta ekseriyetle ikinci olan hoca gönderilir.
”DİNAMİKLER ÇOK FARKLI”
Mourinho muhtemelen Roma’dan İstanbul’a gelirken bu gerçeği biliyordu. Fenerbahçe’yi pragmatik oynatma bahtınız yok. Porto’ya gitseydi de pragmatik oyun bahtı yoktu. PSV ile ya da Celtic’le de tutucu bir oyun anlayışı benimseyemezsiniz. Bu ülkelerin, bu kadroların dinamikleri farklı çünkü.
”SÜPER LİG GERÇEĞİYLE TANIŞTI”
Mourinho muhtemelen Roma’dan İstanbul’a gelirken bu gerçeği biliyordu. Fenerbahçe’yi pragmatik oynatma talihiniz yok. Porto’ya gitseydi de pragmatik oyun bahtı yoktu. PSV ile ya da Celtic’le de tutucu bir oyun anlayışı benimseyemezsiniz. Bu ülkelerin, bu grupların dinamikleri farklı zira.
”FRED FENERBAHÇE’NİN KALBİ”
Doğal ki dünkü farklı sonuçta başrol, Fenerbahçe’nin kalbi Fred’in… Fred alanda olunca İsmail daha çok İsmail, Szymanski daha çok Szymanski üzere oynuyor. Brezilyalı oyuncu yalnızca oynamıyor, etrafındakileri de oynatıyor. Fred’in yanı sıra bir ekstra parantezi de Mert Müldür için açmak gerek. Bence Ferdi’nin de ayrılmasıyla artık Fenerbahçe’de as oyuncu statüsüne yükselecek Mert. Dün 35’te Maximin’e bir servisi var. 54’te de maçı koparan golün yaratıcısı o. Samuel sakatlıktan döndüğünde birilerinin Mourinho’nun kulağına Mert’i sol bekte kullanabileceğini fısıldaması gerek.”