‘Vatanseverler’ İncelemesi: Putin’i Yapan Adama Ne Oldu?

“Batı’da hiçbir fikrin yok.”

Peter Morgan’ın Pazartesi günü Ethel Barrymore Tiyatrosu’nda gösterime giren “Patriots” oyunu böyle başlıyor. Bu cümle Rus oligark Boris Berezovsky tarafından büyük Rus ruhunu beslediği iddia edilen yiyeceklere, manzaralara ve müziğe atıfta bulunularak söyleniyor. Bunlar, Rupert Goold’un aşırı kafeinli olsa da eğlenceli prodüksiyonunda sarhoş şarkılar ve balalaykalarla, hatta bazen kürk şapkalarla temsil ediliyor.

Ancak “Vatanseverler” aynı zamanda Batı’nın realpolitik’in gerçek dünyası hakkında ne kadar az şey bildiğini de göstermeye çalışıyor: Sovyet sonrası 1990’larda Rusya’da kumarhane kapitalizminin kol gezdiği dönemde Vladimir Putin’i yaratan kinler, düşmanlıklar ve aşağılanan haysiyetler.

Ancak Berezovsky’ye sorsanız size, önce başbakan, sonra da cumhurbaşkanı olarak iktidara getirdiği onuncu sınıf taşralı Putin’i yaratanın kendisi olduğunu söylerdi. Berezovsky (Michael Stuhlbarg) kendisini Putin’in “krysha’sı” olarak adlandırıyor; kelimenin tam anlamıyla onun çatısı, mecazi anlamda onun koruyucusu veya kendi açıklamasıyla “sizin tarafınızdaki zorba”.

Londra’da ortaya çıkan ve Broadway için önemli kadro değişiklikleriyle ve yapımcı olarak Netflix’le yeniden sahnelenen bu yapımın tuhaf aksanlı İngilizcesiyle söylendiğinde “krysha” kulağa kafa karıştırıcı bir şekilde “yaratık” gibi geliyor. Yararlı bir kafa karışıklığı olduğu ortaya çıktı. “Patriots”, yapımcıların yapılanlarla yer değiştirmesinin, Pinokyo’nun Geppetto’ları yutmasının çılgın bir hikayesidir.

Putin (Will Keen) hem yalancı hem de manipülatördü ve öyledir de. Berezovsky (Michael Stuhlbarg) en azından ikincisiydi – ama Batı’da hiçbir fikrimiz yok. Onunla “Patriots”ta 9 yaşında bir matematik dahisi, Nobel Ödülü kazanmaya kararlı iğrenç bir “altın çocuk” olarak tanışıyoruz. (Matematikte Nobel’in olmaması, Morgan’ın birçok kısayolundan biridir.) Çocuğun ilgi alanı, en azından daha sonra ironik bir referans olarak seçildiği şekliyle, rasyonel ve hatta irrasyonel koşullar altında karar vermenin öngörülebilirliğidir.

Eleştirmenimiz, Keen’in (solda), Putin rolünde ve Michael Stuhlbarg’ın Boris Berezovsky rolünde, keşfedilmeye değer bir içi yokmuş gibi görünen karakterlere fiziksel, jestsel ve duygusal bir hayat getirdiğini yazıyor. Kredi… Sara Krulwich/New York Times
Exit mobile version