Investing.com – Dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden biri olan Volkswagen (VOWG), özellikle Avrupa’daki bazı fabrikalarını kapatmayı planladığını açıkladı.
Citi Research analistlerine göre bu karar, pazar dinamikleri, mevzuat değişiklikleri ve şirket içi finansal stratejilere bağlı çeşitli faktörlerden kaynaklanıyor.
Volkswagen’in fabrika kapatma kararının ardındaki başlıca nedenlerden biri, Avrupa otomobil pazarındaki daralma.
Analistler, “Bu durum büyük ölçüde Avrupa otomobil pazarının ‘Japonlaşması’ ile ilgili.” diyor ve bu pazarın salgın öncesi 14,5 milyon adetlik hacmine geri dönmediğini, 13 milyon civarında kaldığını belirtiyor.
Volkswagen’in %26’lık istikrarlı pazar payını koruduğu düşünüldüğünde bu hacim kaybı, doğrudan satışlarda önemli bir düşüş anlamına geliyor.
Pazar lideri olarak Volkswagen bu düşüşten zarar görmüş ve yılda yaklaşık 500.000 araç satışı kaybetmiştir.
Bu düşüş tek başına kayıpların çoğunu oluşturduğundan şirketi üretim kapasitesini yeniden gözden geçirmeye zorluyor.
Avrupalı tüketicilerin tercihlerindeki değişim de etkenlerden birisi
Mevcut talep ile üretim kapasiteleri arasındaki uyumsuzluk, Volkswagen’in mevcut fabrika ağını aşırı maliyetlere katlanmadan işletmesini giderek sürdürülemez hale getirdi.
Pazardaki geniş çaplı daralmaya ek olarak Avrupalı tüketiciler daha ucuz alternatiflere yönelmeye başlayarak içten yanmalı motorlu araç alımlarını erteledi.
Bu değişim kısmen bataryalı elektrikli araçlarla ilgili yaklaşan düzenlemelerden ve otomotiv teknolojisindeki hızlı ilerlemelerden kaynaklanıyor.
Sonuç olarak Volkswagen, tüketiciler harcamalarını erteledikçe veya azalttıkça hem daha düşük satış hacimleri hem de yoğun fiyat rekabeti ile karşı karşıya.
Araç hacimlerindeki toparlanma beklentiyi karşılamadı
Volkswagen, çekirdek VW markasına odaklanarak maliyetleri azaltmak için 10 milyar euro’luk bir yeniden yapılandırma planı başlattı.
Ancak bu plan şu anda yetersiz kalıyor gibi görünüyor. Citi analistleri, devam eden düşük talep ve pazar daralması nedeniyle açığın 2-3 milyar euro kadar yüksek olabileceğini tahmin ediyor.
Araç hacimlerinde beklenenin altında gerçekleşen toparlanma, Volkswagen’in mali zorluklarını daha da arttırarak maliyet azaltımını daha da acil hale getirdi.
Kısmen sendikaların küresel çapta %7’lik ücret artışı taleplerinin de etkisiyle, artan iş gücü maliyetleri, otomobil üreticisini operasyonlarını düzene sokma konusunda büyük bir baskı altında bırakıyor.
Büyük maliyet azaltımları yapılmazsa şirketin ana faaliyet alanı potansiyel kayıplarla karşı karşıya kalabilir.
Volkswagen’in bu zorlukları hafifletme seçenekleri de katı Avrupa Birliği BEV düzenlemeleri tarafından kısıtlanıyor. Bu düzenlemeler olmasaydı, Volkswagen talebi artırmak ve mevcut tesis kapasitesini kullanmak için daha ucuz ICE modellerini piyasaya sürmeyi düşünebilirdi.
Analistler şöyle diyor:
“Ancak BEV düzenlemeleri, yeni ICE’lerin en geç 2030 veya 2035 yılına kadar aşamalı olarak kullanımdan kaldırılması gerektiğinden, bu tür yatırımların rant değerini azaltıyor.”
Benzer şekilde daha fazla BEV modelinin piyasaya sürülmesi de kolay bir çözüm değil çünkü bu araçlar nispeten pahalı olmaya devam ediyor ve tüketicilerin bu araçlara olan talebi de düşük seyrediyor.
Kritik pazarlarda yoğunlaşan Çin rekabeti
Volkswagen ayrıca önemli ihracat pazarlarında, özellikle Çinli otomobil üreticilerinin artan rekabetiyle karşı karşıya.
Çinli şirketlerin küresel otomotiv endüstrisinde artan hakimiyeti, özellikle yerel üreticilerin hızla pazar payı kazandığı Çin’de, Volkswagen’in stratejisini karmaşık hale getirdi.
İhracat pazarlarındaki bu artan rekabet, Volkswagen’in Avrupa’daki kayıplarını uluslararası satışlarla telafi etme kabiliyetini azalttı ve Avrupa’daki tesislerin kapatılmasını daha da gerekli hale getirdi.
Volkswagen, 34’ü Avrupa’da olmak üzere dünya çapında yaklaşık 120 üretim tesisi işletiyor. Şirketin birden fazla marka ve platformda paylaşılan karmaşık üretim sistemi, operasyonel maliyetlere bir katman daha ekliyor.
Hacimlerin düşmesi ve kârlılık üzerindeki baskının artmasıyla birlikte bu kadar büyük bir üretim ağını korumak sürdürülemez hale geldi.
Analistler, “Brüksel de dahil olmak üzere yeni hacim gerçeği göz önüne alındığında Avrupa’da (Almanya) yeniden yapılandırmaların artması kaçınılmaz görünüyor.” dedi.