Permiyen Havzası’ndaki petrol platformlarından High Plains’in üzerinde dönen rüzgar türbinlerine kadar Batı Teksas, uzun süredir enerjide şans arayan şirketler için bir mıknatıs olmuştur.
Artık bu kurak çiftlik arazileri yeni bir para kazanma fırsatı sunuyor: veri merkezleri.
Fort Stockton ve Abilene’de mağaza açan bir enerji ve veri merkezi yönetimi şirketi olan Lancium, üretim sahalarına yakın veri merkezleri kurmanın, az kullanılan temiz enerjiden yararlanmalarına olanak sağlayacağını iddia eden ülke çapındaki birçok şirketten biri.
Lancium’un başkanı Ali Fenn, “Bu bir toprak gaspı” dedi.
Geçmişte şirketler, Netflix’te bir programın yayınlanması veya bulutta barındırılan bir video oyununun oynatılması gibi tüketici isteklerini daha iyi karşılamak için internet kullanıcılarına yakın veri merkezleri inşa ediyordu. Ancak yapay zekanın büyümesi, gelişen geniş dil modellerini eğitmek için devasa veri merkezlerine ihtiyaç duyuyor ve bu da kullanıcılara yakınlığı daha az gerekli hale getiriyor.
Ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde bu sitelerden daha fazlası açılmaya başladıkça, bu sitelerin sürdürülebilir bir şekilde çalışırken talebi karşılayıp karşılayamayacakları konusunda yeni sorular ortaya çıkıyor. Merkezlerin inşasından ve pahalı bilgisayar ekipmanlarının raflarından kaynaklanan karbon ayak izi başlı başına önemli ve güç ihtiyaçları da önemli ölçüde arttı.
Sadece on yıl önce veri merkezleri 10 megawatt güç çekiyordu, ancak bugün 100 megawatt yaygın. Bir endüstri danışma grubu olan Uptime Institute, Kuzey Amerika’da ortalama 621 megawatt büyüklüğünde 10 süper boyutlu bulut bilişim kampüsü belirledi.
Elektrik talebindeki bu artış, ABD’de üretimin son yarım yüzyıldaki en yüksek seviyede olduğu ve elektrik şebekesinin giderek zorlaştığı bir dönemde ortaya çıktı.