“TÜRKİYE’YE GİDERKEN İSTEKLİ DEĞİLDİM”
Beşiktaş’a transfer sürecini anlatan Ghezzal, başlangıçta Türkiye’ye gitmek konusunda istekli olmadığını söyledi:
“Beşiktaş’a geldiğimde, Türkiye’ye giderken çok istekli değildim. Zira evvelki yıllar sıkıntı geçmişti. Transfer periyodunun son gününde Türkiye’ye gittim. İçimden ‘artık üst seviye liglerde değilsin’ diyordum. Fakat Beşiktaş büyük kulüp. Covid devri olduğu için taraftarlar yoktu fakat alanda her şey mükemmeldi. Uçuyordum resmen.”
“SERGEN YALÇIN BENİ YOUTUBE’DAN İZLEMİŞ”
Beşiktaş’a geliş sürecinde teknik yönetici Sergen Yalçın’ın tesirine dikkat çeken Ghezzal, transferin perde gerisini şu sözlerle anlattı:
“Beşiktaş’a yıldız oyuncu olarak gelmedim. Hoca beni YouTube görüntüsüyle transfer etti. Sergen Yalçın, efsane bir hoca. ‘Ghezzal, Ghezzal, getirin bu çocuğu’ demiş. Görüntü izleyip karar vermiş.”
“BANA PAHA VERİLDİĞİNİ HİSSETTİM”
Beşiktaş’a geldiği andan itibaren kendisine duyulan itimadı hissettiğini söyleyen Cezayirli oyuncu, taraftarla olan bağını şu sözlerle anlattı:
“Takıma girdiğimde büyük kulüp havasını hissettim. Her şey bana verildi, kıymetli olduğum hissettirildi. Birinci maçlardan itibaren taraftarla bağ kurdum.
İlk 2 maçtan sonra hocanın itimadını kazandım. ‘Yorgunsan 2-3 gün dinlen’ bile diyordu. Tüm duran topları ben kullanıyordum. Grupta inanılmaz bir atmosfer vardı.”
“GALATASARAY DAHA FAZLA PARA TEKLİF ETTİ LAKİN…”
Ghezzal, mesleğinin tepesinde Beşiktaş’ta kalmayı tercih ettiğini ve Galatasaray’ın daha yüksek teklifine karşın kararını değiştirmediğini açıkladı:
“28-29 yaşında, mesleğimin tepesinde âlâ bir kontrat aldım. Galatasaray daha fazla para teklif etti lakin Beşiktaş’ta kalmak istedim. Zira orada bir öykü yazmıştım. En yeterli kontratımı imzaladım.”
“KADRO DIŞI KALDIĞIMIZI TOPLUMSAL MEDYADAN ÖĞRENDİM”
Takım dışı kalma sürecini anlatan Ghezzal, yaşananları “tamamen finansal sebepler” olarak kıymetlendirdi:
“Yeni lider geldi. Eski idarenin adamları olarak görüldük. Birinci iş bizi takım dışı bıraktılar. Bunu toplumsal medyadan öğrendim. Büsbütün finansal sebepler. Bizi direkt yollayabileceklerini sandılar. Fakat kontratlarımız vardı. Kulübe büyük ziyan verdiler. 1 yılda 2 lider, 5-6 teknik yönetici gördüm. Çok berbat bir periyottu.”
“LYON’DAN SONRA EN ÇOK BAĞLANDIĞIM KULÜP BEŞİKTAŞ”
Beşiktaş’la olan bağını “çılgın bir hikaye” olarak nitelendiren Ghezzal, şu tabirleri kullandı:
“Beşiktaş’tan ayrılmak buruk oldu. Lyon’dan sonra en çok bağlandığım kulüptü. Taraftar sevgisini bu kadar hissettiğim öbür bir yer olmadı. Şampiyonluğu getiren penaltı golünü atan bendim. Nitekim çılgın bir öyküydü. Taraftarlar uzun vakittir bu şampiyonluğu bekliyordu. O yüzden o an hafızalara kazındı.
Taraftarlardan gördüğüm bu sevgi, beni en çok etkileyen şey oldu bu kulüpte. Tahminen de Lyon’da eksik kalan buydu. Lyon kalbimin grubu, beni yetiştiren kulüp, lakin taraftarlarla alakada daima biraz uzaklık vardı. Beşiktaş’ta ise bunun bin katını gördüm.”
“KENDİMİ DAİMA ZORLADIM”
Sakatlıklarla geçen devri ve bu sürecin taraftarla bağına tesirini de içtenlikle anlatan Ghezzal, fizikî zorlukların da altını çizdi:
“Bir yıl içinde tahminen iki lider, altı antrenör gördüm. Çok çılgıncaydı. Benden çok beklenti vardı. Yeni hoca geldi, farklı sistem, farklı fizikî yükleme… Sakatlıklar başlıyor. Bazen ufak ağrılarla oynamak zorundasın. Taraftar, hoca seni alanda görmek istiyor. Kendini zorluyorsun, bu sefer döngüye giriyorsun. ‘Hep sakat bu, daima sakat…’ lafları başlıyor.
Taraftarın gayesi olmak kolay. Ben daima oynamak isteyen biriyim, bu da bazen yanlışa dönüşüyor. Birtakım maçlarda dinlenmem gerekirdi.”
“YENİ LİDER UYGUN GÖRÜNÜYOR”
Türkiye futbolundaki istikrarsızlığa dikkat çeken Ghezzal, yaşadığı süreçte profesyonelliğin eksikliğini şu sözlerle eleştirdi:
“Bu, Türkiye’nin olumsuz yanlarından biri işte: Finansal avantaj, tutku, büyük kulüpler var lakin istikrar yok. Her şey bir anda bilakis dönebiliyor. Lider değişti. Yani bizimle çalışan, her şeyi yaşadığımız idare gitti, yeni biri geldi. Bu durum kulübe son yıllarda çok ziyan verdi. Yeni idare çok yetersizdi. Birinci kararları da şu oldu: ‘Eski liderin güçlü adamları artık bizimle değil.’ Bizi sildiler.
Bunu toplumsal medyadan öğrendim. Bir sabah uyandım, kulübün paylaşımını gördüm: ‘Yine ne oldu?’ dedim. Zira o devirde her 10 dakikada bir bildiri yayınlanıyordu. Adımı görünce, ‘Ne yazıyor sanki?’ dedim. Rosier, Ghezzal… ‘Kadro dışı bırakıldılar’ yazıyor. Berbat mü oynuyorduk? Hiçbir alakası yok, büsbütün finansaldı. Yüksek maaş alanlar, başı kesilmesi gerekenlerdi.
Sonuçlar berbattı, bir günah keçisi lazımdı. Anlayabiliyorum fakat bari gelip konuş.
Onlar bizi bedelsiz gönderebileceklerini sandılar. O kadar profesyonellikten uzaktılar ki… Kontratlı bir oyuncuyu gönderiyorsan tazminat ödersin. Lakin onlar, ‘İstemiyoruz, gönderiyoruz, yerlerine diğerini alırız.’ başındaydı. Bu kulübe büyük ziyan verdi.
Ama yeni lider uygun görünüyor, istikrar geldi. Bence her şey daha âlâ olacak.”
“ABOUBAKAR BİR FENOMEN”
Beşiktaş’taki ekip arkadaşlarından Aboubakar hakkında da konuşan Ghezzal, Kamerunlu yıldızla ilgili şu sözleri kullandı:
“Aboubakar, özel biri. O bir fenomen. Farklı bir düzey. Birlikte en düzgün ahenk yakaladığım forvetti. Tesiste, ‘Lewandowski’den daha iyiyim’ diyerek takılıyordu. Sağ ayak, sol ayak fark etmiyor, tam bir bitirici. Grubun doğal başkanıydı.”
